Sibel Eren

2013 yılını İK açısından nasıl değerlendiriyorsunuz, göze çarpan değişimler neler oldu?

İnsan Kaynakları yönetiminde küreselleşme geçtiğimiz 10 yılda olduğu gibi bu yılda da oldukça önem kazandı. Özellikle teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, insan gücü kaynağına fiziki ihtiyacın olduğu ve olmadığı durumlar için farklı uygulamalar başladı. Sınırların geçmiş yıllara oranla çok kolay bir şekilde aşıldığı dünyada iş gücünün hareketliliği de inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. İster ekonomik, isterse sosyal nedenlerle,  işgücü koşullarındaki farklılıklar insanları farklı bölge ve ülkelerde çalışmaya itti. Sadece kendi ülkesinde faaliyet gösteren bir işletmenin dahi dünyadaki iş gücü hareketlerinden etkilenmemesi imkansız. Bu fiziksel hareketlilik teknolojinin gelişimindeki hızla birlikte yerini özellikle beyaz yaka çalışanlarına da bilgisayar veya akıllı telefonlarda hizmet verebilme imkanı tanımaya başladı. Global çalışma ve hizmet verme olanakları işletmeleri uluslararası iş kanunlarını ve çalışma koşullarını incelemeyi ve bu konudaki en iyi uygulamaları takip etme gerekliliğini de beraberinde getirdi. Farklı kültürlerde çalışmaya alışmış kişileri yerel kültüre adapte etme ve bu anlamda hizmet verme de yeni bir iş kolunu doğurdu.

2014’te İK’yı zorlayan konular sizce neler olacak?

2014 yılında özellikle 1990 doğumluların çalışma hayatına atılacak olması yeni bir yönetim tarzını benimsetebilir. Y Kuşağındaki teknoloji ve bilginin hızlı tüketimi bu kuşağın yönetiminde bir takım farklılıkları beraberinde getirmişti. Ancak teknolojiye daha alışkın ve bilginin sınır tanımayan kapasitesine inanmış bir kuşağı karşılamak hem X kuşağı yöneticilerinin hem de yöneticilik aşamasına yeni gelen Y kuşağının farklı yönetim ve iş yapış tarzlarını bir araya getirecek. Bu anlamda da belki Y kuşağı, X kuşağını veya X kuşağı Y kuşağını daha fazla anlayabilecek. Yüz yüze iletişimden hoşlanan, uzun soluklu arkadaşlıklara alışkın, işyerindeki sorumluluklarını hayatının her yönüne taşıyan X, önceki yıllarda kendisini yeni kuşak olan Y ye yakın hissetmek ve onları anlayabilmek için teknolojiye var gücüyle alışmaya çalışmıştı yüz yüze iletişim yerine mesajlaşmayı, Whats App’tan yazışmaya başlamıştı. Yapılan işin kalitesini arttırmak için Y kuşağınca görülen işlerin üzerine kendi mesaisini de koyarak kendi yöneticilerinin görmeye alışkın oldukları raporları, iş teslimini gerçekleştirmişti. Zaman zaman X, Y çatışmaları yaşanmış zaman zaman da optimum noktaya ulaşmışlardı. Ancak 2014 yılında 1990 doğumluların iş hayatına atılması ve X kuşağının bir bölümünün de iş hayatından çekilmesi Y kuşağını yeni bir kuşakla ve Baby Boomers kuşağı işverenlerle baş başa bırakacak.

Bu değişim ne gibi sonuçları ortaya çıkarak?

Bir zamanlar Y’lerin X kuşağı üzerindeki eleştirilerine kendilerini sürükleyecek gibi görünüyor. Çünkü işverenler belirli kalite ve standartta iş teslimine alışkın olduklarından Y kuşağından iş teslimini belki de ilk kez aracısız alacaklar ve hep kulaklarına gelen yeni nesil farklılığını hissetmeye başlayacaklar. Y kuşağının stres altında çalışmama tercihi ise burada kendini daha net ortaya koyacak ve belki de terk etmeler iş gücü deviniminde hızlı bir artış gözlemlenecek. Bu aslında çok önemli olan işyeri bilgi mirasının da sessizce işyerlerinden kaybolup gitmesine sebebiyet verecek. İşverenlerin X kuşağına duydukları özlemi perçinleyecek yeni nesil çalışanlara alışma dönemi belki de yeni dönem işyeri dinamiklerini belirleyecek. “Part-time”, belirli süreli çalışma ortamlarının, “home office” uygulamalarının daha da artması yolunu açacak. Özellikle Türkiye’de biz yaklaşımının yerini ben yaklaşımına bırakması sosyal hayattaki aile kavramının birey kavramına dönüşmesi belki de yeni neslin sosyal-ailevi sorumluluklarını ve zorunluluklarının minimum seviye de olmasını, aidiyet ve bağlılık kurallarının tanımının değişmesine sebebiyet verecek. Sıkıldığın, strese girdiğin anda kendi hayatını yaşamadığını hissettiğinde sonuç her ne olacaksa bireysel düşünceden önemli olmayacağı için çalışan devinim oranı giderek artış gösterecek. 1990’lılarla gelen yeşil dünya konsepti ise yaptığı işi ve sonuçlarının bunu yapmaya değip değmeyeceğini sürekli sorgulayıp değmeyeceği yönündeki kişisel kararlığını dile getiren ve gerçekleştiren yeni nesil çalışanlarla birlikte deneyimleme 2014 yılını önceki senelerden ayırt eden özellik olacak.