24 Mart’ta gazetede okuduğum haberle şok oldum. İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü inşaatında kılavuz halatlardan biri  kule bağlantı noktasından kopmuştu. İnşaatta halat yapımından sorumlu Japon mühendis Kishi Ryoichi, yaşanan  olaydan iki gün sonra “Olayın sorumluluğu tamamen bana ait. Kimsenin kusuru bulunmamaktadır” yazılı notuyla  yaşamına son verdi.

290x150-img24 Mart’ta gazetede Japon mühendis Kishi Ryoichi ile ilgili haberi okur okumaz aklıma çocukken izlediğim “Shogun” dizisi geldi. Shogun dizisi o yaşımda çok anlayamadığım Japon kültüründe yer alan Harakiri ile tanıştığım yapıttı. Okuduğum haberdeki mühendis de Harakiri yapmıştı. Sorumlu olduğunu düşündüğü bir hatadan dolayı olanları ve olacakları hayal ederek bu onur kırıcı durumla yaşamamayı tercih etmişti.

Bu çarpıcı haberden sonra günlük iş hayatıma döndüğümde çalışma ortamında en küçük hata ve yanlışımız için bile “benim hatam” demekte ne kadar zorlandığımızı düşündüm. İşlerimiz, projelerimiz olumlu sonuçlandığında takdir edilmek, ekiplerimizi kutlamak, ödüllendirmek, ödül almak konusunda ne kadar hevesli ve hazır olduğumuzu hatırladım. Ancak, işler ters gitti mi, bir şeyler istediğimiz veya planladığımız gibi sonuçlanmadı mı, bu sorumluluğu üzerine alacak, yapılan yanlışın hesabını verecek, hatasından ders çıkaracak birilerini bulmanın neredeyse imkânsız olduğunu; hatta kişilerin birbirine ne kadar kolay parmak gösterdiğini ve hatanın kendisinden kaynaklanmadığını göstermek için her türlü yolu denediğini düşündüm.

Bir sonraki adımı planlamak

Birçok panelde, sunumda, kitaplarda hata yapmanın kaçınılmaz olduğunu, hatalardan ders alınması gerektiğini, hata yapmadan bazı şeylerin öğrenilemeyeceğini, gelişimin sağlanamayacağını duyuyor, okuyorsunuzdur. Bahsi geçen hataların insan hayatını veya güvenliğini tehlikeye sokacak nitelikte olmaması şartı ile hata yapmanın önemli olduğuna kesinlikle katılıyorum. 20 yıllık profesyonel hayatımı düşündüğümde, maalesef çok az çalışanın hatasını içtenlikle ve gönüllü olarak kabul ettiğini gözlemliyorum. Hâlbuki insanın hatasını kabul etmesinin en büyük erdemlerden biri olduğunu düşünüyorum. Hatasını açık açık kabul eden, bundan bir ders çıkaran ve hatasının bir daha tekrar etmemesi için bir sonraki aksiyonunun ne olacağını düşünen her kişinin iş ve özel hayatında her zaman bir adım daha önde olacağını öngörüyorum.

Yıllar önce Barack Obama, ABD Başkanı olarak ilk kez göreve geldiğinde dönemin finansal krizini çözmek üzere bir finansal komite oluşturmuştu. Ertesi gün, haberler, komitede yer alan iki kişinin vergi borcu olduğu ile ilgili çalkalanıyordu. Tesadüfen TV’de Obama ile yapılan bir röportajı izlemiştim. Muhabir, Obama’ya vergi borcu olan birilerini komiteye nasıl dâhil ettiklerini soruyordu. Obama’nın cevabı çok netti: “Çuvalladım. Büyük bir hata yaptım, gerekli araştırmaları daha derin yapmalıydık…” Çok etkileyiciydi.

Dünyanın en büyük ekonomisinin başındaki kişi bile içtenlikle hatalarını kabul edebiliyorsa; belki de en uç noktada ülkemizde görev yapan bir Japon mühendis yaptığı hatayı hayatına son vererek sahipleniyorsa, iş hayatında yaptığımız sayısızca irili ufaklı hatayı daha fazla sahiplenmeyi kendimize ve toplumumuza borç bilmeliyiz.