akinongorTürkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi liderlerinden biri olarak gösterilen Garanti Bankası’nın eski genel müdürü Akın Öngör, şimdilerde yelken sporu ve şarap üretimi ile uğraşıyor. Bodrum müdavimi, eski milli basketbolcu Öngör kitabı “Benden sonra devam”la kariyerinin başındaki gençlere önemli mesajlar veriyor. 
Akın Öngör, 1991-2000 yılları arasında yürüttüğü Garanti Bankası genel müdürlük görevi süresince ekibiyle birlikte bugün efsane olarak anlatılan çok önemli başarılara imza attı. Tüm zorluklarına rağmen yönetilen değişim süreci sonunda “yılın en iyi bankası”, “dünyanın en iyi bankası”, Avrupa’nın en iyi kuruluşları arasında Türkiye’den seçilen tek kuruluş, en beğenilen banka, en girişimci banka gibi sayısız ödüle sahip oldu. Öngör, gençlere ileride liderlik yapacaklara “sürdürülebilir başarı” kavramını aktarmak için kaleme aldığı “Benden sonra devam” isimli kitabı kariyerinin ilk basamaklarındaki genç çalışanlar için önemli bir kaynak. Öngör’le kitabı ve kariyeriyle ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Finans sektöründeki kariyer olanaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bankacılık ve finans sektöründe kariyer açısından büyük olanaklar olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de çok büyük bir sektör. Çok büyük olması şunu ifade ediyor ki başarılı olması, kendisini geliştirmesi halinde başka yerlerde kendi kariyerini devam ettirme olanağına sahip. Hâlbuki sadece iki tane büyük kuruluşun faaliyet gösterdiği bir dal olursa böyle bir şansınız yok.

Sektör çalışanlarına ne gibi avantajlar ve dezavantajlar sunuyor?
Çalışma ortamımız çok nezih ve medenidir. Akrabalık, onun adamı bunun adamı olmanıza gerek yok. Her çalışanın kendi başarısı ile önemli yerlere gelebileceği bir sektördür. Bankacılığın en zor yanı Türkiye ekonomisinde çeşitli nedenlerle sürekli krizler yaşanır. Bu ister istemez ilk olarak finans sektörünü ve dolaylı olarak çalışanlarını etkiler.
Sizce, tüm dünyadan farklı olarak Türk finans ve bankacılık sektörünün en belirgin özelliği nedir?Bankacılık sektörü cinsiyet ayrımının yapılmadığı bir sektördür. Batı dünyasında bankacılık maço bir sektördür. Türkiye bu konuda çok daha ileri. Garanti Bankası’nda yönetimin yüzde 50’si, orta yönetimin de yüzde 40’ı kadın. Üst yönetimde bu şekilde bir durum ne Amerika’da ne Avrupa’da var. Dünyaya baktığınız zaman Batı ülkelerinde bireysellik ön plana çıkar. Ekip çalışmasından bahsederler ama öyle değildir. Türkiye’de biz insanların duygularına önem verdikçe yüreklerini cesaretlendirdikçe insanlar hem kendi başarıları hem de ekibinin başarıları için seferber olur. Batıdan öğrendiğimiz pozitif bilim ve onun sonuçları; Doğunun da getirdiği duygusallık ve o duyguları yönlendirebilme bilgimiz bizi başarılı kılıyor.
Türk yöneticilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk yöneticilerden kendilerine olan özgüvenlerini ve duygusal zekalarını geliştirmelerini bekliyorum.

Başarılı bir liderin sizce en önemli özelliği ne olmalı?
Bence liderliğin en büyük göstergelerinden biri yüzde 80’i duygusal zeka, yüzde 20’si de analitik zekadır.

İş hayatına adım attığınız ilk günden bugüne iyi ki yapmışım dediğiniz şey var mı?
İş hayatına profesyonel yönetici adayı olarak başladım. 1979’da bir arkadaşımla beraber kendi başımıza iş kuralım dedik. Girişimciliğe soyunduk. 1,5 sene çaba gösterdik. Türkiye döviz krizine girince bizim işimizin de devam etmeyeceğini gördük. “Profesyonel yöneticiliğe dönersem daha başarılı olurum. Hem hayatımı daha iyi kazanırım” dedim. İyi ki o denemeyi yapmışım.

Kariyeriniz boyunca aldığınız en büyük ders neydi?
Krizlerden ders aldık. Kendi yaptığınız hesaplarla işler yürümüyor. Sizin dışınızda bir dünya sizin bütün çalışmanızı yok edebiliyor. Bunlar ders bunları öğreniyorsunuz. Biz zannediyorduk ki devirirsek her şeyi yapabiliriz.
Kitap projeniz nasıl hayata geçti?Araştırmalar 2004-2005 arasında yapıldı. Benim bunu kaleme almam 1,5 yıl sürdü. Bu kitabın ismiyle işin sürdürülebilirliğini anlatmaya çalışıyorum. Bazı başarılar vardır ki adam gittiği zaman biter. O ekiple beraber yönettik bankayı. Böyle olunca sürdürülebilir bir düzen oluyor. Damdan düşer gibi birisi gelip de işi yönetmiyor. Kitap bunu anlatıyor.
Kitaptaki mesajınız nedir?
Ben bu kitabı, yaşadığım müthiş deneyimi genç kuşaklara aktarmak, onca emek ve sıkıntıyla elde ettiğim birikimlerimi, beni olgunlaştıran, beni ülkemizde “itibarlı” bir konuma taşıyan ve o dönemin “en çok kazanan profesyoneli” olmamı sağlayan başarıların, salt benim değil, “ekip” olarak yakaladığımız başarıların öyküsünü paylaşmak için yazdım. Amacım onları bugünün ve yarının liderlerine, hataları ve sevaplarıyla beraber sonunda çok başarılı sonuçlar getiren deneyimleri özeleştirilerle birlikte aktarmak. Yarının lideri gençleri yüreklendirmek. Gerçekten akılları ve yürekleriyle isterlerse yapabileceklerini göstermek!”
Sizden kitabınızı bir okuyucu olarak değerlendirmemizi istesek neler söylerdiniz?
Bu kitap gençler için yazıldı. Sürdürülebilir başarı için gençlere ipucu veriyor. Birçok üniversite ve şirkette konferanslar verdim, gençleri bilgilendirmeye çalıştım. Kitabım İngilizce ve Rusçaya da çevriliyor. Ayrıca öğrenciler de rahatlıkla alıp okuyabilsin diye daha düşük maliyetli baskısı çıkacak. Bu kitabın önemli bir özelliği var. Bir bölümünde de hataları yazdım. Binlerce hata yapıyorsunuz, on binlerce karar alıyorsunuz. Bunu da okuyup bundan da ders alsınlar istedim.

Hayatın tadını nasıl çıkarıyorsunuz?
Herkesin yaşama bakışı farklı. Ben dalgıç oldum. Dünyanın değişik yerlerinde 200 dalış yaptım. 15-17 sene yelken yaptım. Bir ekiple beraber Atlantik okyanusunu geçtik. Bir ressam arkadaşımla beraber, Pasifik okyanusunu geçerken 80 gün hiç tekneden inmedik. Gençleri denizlere yüreklendirmek için; onun resimlerinin benim de güncelerimin olduğu bir kitap yayımladık. Doğal Hayatı Koruma Vakfı’na, sevdiğim insanlara, ailemle ve doğaya çok zaman ayırıyorum. Akhisar’da bağcılığa başladım, şarap yapıyorum.
WWF Türkiye olarak ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bizim en son yaptığımız çalışma: Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nda üyelik. Web sayfasından iki tıkla üye olunabiliyor. İnternet ortamında herkese bu e-mail gönderildi. Geri dönüş 10 binde 1. Türkiye’de iyi eğitimli, iyi maddi imkana sahip, bunu kolaylıkla karşılayabilecek kesimde dahi bu farkındalık çok düşük. Bu konuda çok geriyiz. Bizden ekonomik olarak geri olan ülkelerden çok daha geriyiz.
Bu konudaki en büyük eksikliğimiz ne?Maalesef çok büyük felaketlerden olmadan Türkiye uyanmıyor. Türkiye’de yolda kazı yapılan yerlerde işaret konmuyor. İçine araba düşüyor, çoluk çocuk ölüyor; ondan sonra oraya bir çözüm bulunuyor. Susuzlukla salgın hastalık olup kötü olaylar yaşandığı zaman önlem alınmaya başlanıyor. O zaman gençler ellerini kollarını bu işin içine sokmaya başlayacaklar ama çok geç olacak.
Okuyucularımıza bir mesajınız var mı?
www.wwf.org.tr web sayfamıza girip üye olsunlar. Onların mailine bilgi maili gelecek. Böylece neler yapıldığından haberdar olup bilinçlenecekler. O zaman kendi çevresinde bu konuyu yayacak ondan öğrenenler başka çevrelere yayacaklar. Kısacası herkesi üyeliğe davet ediyorum.