deloitteİnsan Kaynaklarının 2012 trendleriyle ilgili hazırlanan “Deloitte Human Capital Trends 2012” raporu, CEO’ların İK ajandasıyla ilgili önemli bilgiler veriyor. Rapor, İK’nın bu yıl odaklandığı trendleri sekiz ana başlıkta topluyor

İnsan Kaynaklarınrın organizasyonlar üzerindeki stratejik rolünü tanımlamak için hazırlanan Deloitte Human Capital Trends 2012 raporu içinde bulunduğumuz yılı bir atlama yılı olarak tanımlıyor. Kurumların genel büyüme ajandası ve pazar dinamikleri konusunda fikir veren rapor, İnsan Kaynaklarının 2012 yılında öne çıkan sekiz trendi hakkında fikir veriyor. Raporla ilgili bilgi veren Deloitte Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Ebru Pilav, dünyadaki İK trendlerinin benzerlerinin Türkiye’de de farklı seviyelerde görüldüğünü belirtiyor. Türkiye’nin  iş dünyasındaki rolünün güçlendiğini ifade eden Pilav, genç nüfusun potansiyeli nedeneniyle de yatırımcıların gözde ülkesi olduğunu kaydediyor.

2012’de CEO’ların İK’dan bekledikleri

Pilav, raporda ortaya çıkan verilere göre, 2012’de CEO’ların ajandasında yer alan öncelikli konunun büyüme olduğunu vurguluyor. Büyüme trendini yönlendiren üç alt stratejiyi anlatan Pilav, “CEO’ların ajandasında ilk olarak büyüyen pazarlar ciddi bir potansiyele sahip. Arkasından birleşme ve satın almalar, sonrasında ise inovasyonun devamı geliyor. Bu büyüme beklentileriyle 2012 yılında CEO’ların İK’dan beklentisi çok net: Global operasyon modelinin tasarlanmasına destek, inovasyonu destekleyecek kültürü yaratmak ve yeteneği elde tutmak” diyor.

Önce İK’nın konumu güçlendirilmeli

Pilav, İK’nın 2012’deki trendlerinin CEO’nun ajandasında olması için öncelikli olarak İK’nın organizasyondaki konumunun güçlendirilmesi ve yetkilendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
İkinci olarak da İK’nın kendini bu stratejik rolün bir parçası olarak görmesi gerektiğini anlatan Pilav, İK’nın sürekli yeni gelişmeler karşısında öncü konumda olması gerektiğini aktarıyor. Pilav, Türkiye’de de benzer trendlerin farklı seviyelerde görüldüğünü ve ülkenin gittikçe hem liderlik uygulamalarında hem de coğrafi merkez olmasıyla birlikte rolünün güçleneceğini anlatıyor. Pilav ayrıca, Türkiye’de özellikle genç nüfusunun potansiyelinin yüksek olduğunu, bu nedenle de özellikle yatırımcıların gözünde dünyanın gözde ülkelerinin başında yer aldığını belirtiyor.

Gelişmekte olan ülkelerin İK’sı da büyüyor

Değişen koşullar ve yeni trendlerle liderlik tanımlarından işe alım süreçlerine kadar birçok kavramın değiştiğini söyleyen Pilav, son yıllarda işe alım süreçlerinde daha inter-aktif, daha analiz yapalabilen, işin içine dahil olunabilen, gerçeğe yakın uygulamalar kullanıldığına da dikkat çekiyor. Globalleşen dünyanın İK’nın büyümesine yaptığı olumlu etkinin de açıkça görüldüğünü belirten Pilav, “Gelişen ülkeler içerisinde Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, Rusya,Güney Afrika’yı görüyoruz. Bu ülkelerde İK büyümesi ise sektörden sektöre ve ülkeden ülkeye göre değişiyor” diye konuşuyor.

Deloitte Human Capital Trends 2012 raporuna göre İK’nın sekiz trendi şöyle:

1-    Büyüme: Bir çok kurumda büyüme, CEO’ların ajandasının öncelikli konusu. O nedenle de bu konuda İK’dan beklentileri var.

2-    Global Operasyon: Uluslararası kurumlar iş modellerini global modeller ile entegre ediyor veya tamamen bu modellere geçiyor. İK liderleri yeni bilgi ve yetkinlikle donatılacak. Strateji ve iş birimlerini anlayan ekipler bu değişimi yönetebilecek.

3-    Yeni nesil geleceğin liderleridir: Geleceğin liderlerini seçmek ve geliştirmek yeni bir gündem değil. Yeni olan, bir çok firmanın “yetenek” kimdir, “HiPo” nasıl tanımlanır gibi sorulara daha net yanıtlar bulabilmesi. Bu sayede en iyilerin en iyisini bulma başarı faktörü olarak İK stratejisinin merkezine oturacak.

4-    Risk Yönetimi: Tecrübeler ve gelecek beklentilerden görüldüğü üzere, birçok firma artık kritik risklerde birinin de “insan ilişkili riskler” olduğunda hemfikir. İK bu riski minimize edecek, politika öncelik ve uygulamaların oluşturmalı. İK liderlerinin risk yönetimi departmanları ile koordine çalışması, günlük hayatta risk faktörünü dikkate alması, farklı risk analizlerini hazırlaması, YK’lar için risk odaklı toplantılar yapması gerekiyor.

5-    Daha çok analitik/İstatistik: Firmaların daha çok İK istatistikleri ve analizlerini kullanma ve geleceğe dönük planlamaları gittikçe artıyor. İk departmanları, son teknoloji metodlarla ödül uygulamaları, performans, farklılıkların yönetimi, verimlilik, elde tutma gibi süreçleri geliştiriyor.

6-    Sosyal medya: İK’nın bu bilgiyi yönetmek için ayrı bir odaklanma yapmasını getirecek. Raporda, kişiselleştirilmiş İK uygulamaları, ortak iletişim platformları, müşteri segmentasyonlarının yapılması ve entegre çözümlerin sunulması en önemli alanlar olarak belirtiliyor.

7-    Bulut bilişim: Büyüyen bulut hizmetleri, İK’ya çalışanların ve süreçlerin yeni dünyaya adapte olma, bulut kültürünü yaratma ve bu öğrenme platformunu yönetme sorumluluğunu veriyor.

8-    Satış organizasyonlarının yeniden düzenlenmesi: Klasik satış ekipleri yapılanması müşteri taleplerine göre bir değişim gösteriyor. Alıcı için değer yaratan kurumların organizasyonlarının yönetiminde İK, satış konusunda yeni öğrenme platformunun en kritik misyonunu üstelenecek.