Sizi ve firmanızı biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Koç Sistem’de eğitim yöneticisi olarak yaklaşık 12 yıldır görev yapıyorum. Koç Sistemin içinden doğan yeni bir şirket olarak da Koç Bryce’ı oluşturduk. İsrailli bir ortağımız var. Ve şirketin resmen kuruluşu Ocak ayında oldu.

ODTÜ Fizik mezunuyum ama hiç fizikçilik yapmadım. Mezuniyetimden itibaren bilgisayarlarla ilgilendim. Daha önce bir müddet yurtdışında bulundum, sonra 9 Eylül Üniversitesi meslek yüksek okulunda öğretim görevlisiydim. Daha sonra da ayrılıp, Koç Sisteme geçtim.

Firmamızın yaptığı iş aslında yeni bir iş değil. Bizim Koç sistem içerisinde son 6 yıldır ağırlıklı olarak götürdüğümüz bir iş bu. Daha önceden de, yaklaşık 10 yıl önce, Koç sistem içinde eğitim departmanını kurmuştuk. Ama buradaki asıl hedefimiz sadece ‘mainframe’ sattığımız müşterilere bir eğitim desteği vermekti. Destek amaçlı bir birimdi, ancak bundan 5-6 yıl önce Microsoft’un profesyonel olarak atanan ilk eğitim mekezinden biri olmamız sıfatıyla bu işi bir kar zarar merkezi haline dönüştürdük. Arkasından Sun’ın yetkili eğitim merkezi olarak atandık. Java eğitimleri vermeye başladık. Onun arkasından Cisco yetkili eğitim merkezi olduk, Checkpoint yetkili eğitim merkezi, Cabletron yetkili merkezi derken iş büyüdü ve Koç Sistem olarak bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdik. Ve bu kapsamda pazarda arayış içine giren İsrailli bir firma John Bryce gelip bizi buldu. Bizimle ortaklık yapmak için ciddi bir çabaları oldu. Hemen hemen son bir senedir onlarla görüşmelerimizi sürdürüyorduk. Ocak başı itibariyle de Koç Bryce kuruldu.

İngiltere’de bir branşımız var. Londra’da, Oxford’da ve Birmingham’da üç ofisimiz var. Almanya’da bir ofisimiz var. Macaristan’da var. İsrail’de, Türkiye’de ve en son olarak da Polonya’da çok yakın zamanda bir ofisimiz açılacak.

Şirketimizin asıl hedefi blended learning  yapmak, bizim b-learningolarak adlandırdığımız bir yöntem… Salt e-learning yapmayacağız biz, b-learning yapacağız diyoruz. Kendimizi bir b-learning firması olarak adlandırıyoruz. Bunu anlamı da şu aslında; biz kendi başına e-learning’in çok fazla yeterli olacağına, yani amacına ulaşacağına inanmıyoruz.

Çünkü sonuçta insanlar sosyal varlıklar. İnsanları makinanın başına oturtup da, sen kendi kendine buradan bunları öğren demek çok doğru bir yaklaşım değil. Bunun için biz bütün eğitim tekniklerinin karıştırılıp verilmesinden yanayız. İşte biz buna ‘blended e-learning’ diyoruz. Bunun içinde ‘Classroom Training’ dediğimiz sınıf eğitimleri mutlaka olacak. Bilgisayar destekli eğitim paketleri olacak. ‘Distance learning’  (uzaktan eğitim) olacak ve bunların hepsinden oluşan melez bir model sunuyoruz. Bu anlamda bizim grup firmalarımız içinde bir tane de ‘distance learning’ paketlerini ve teknolojilerini hazırlayan, sunan bir firmamız var ki; o da Mentergy adı altında Amerika’da faaliyet gösteriyor, aynı zamanda da bizim bütün bu branşlarımıza destek veriyor.

Mentergy’nin 3-4 tane önemli ürünü var. Bunlardan biri ‘LearnLink’. ‘LearnLink’ internet üzerinden e-learning yapmamızı sağlayan bir ürün. ‘TraiNet’ dediğimiz başka bir ürün var. ‘TraiNet’ de intranet’te, yani broadband’de distance learning yapmamızı sağlıyor. ‘TestLinc’ ise internet tabanlı eğitim programlarında soru bankası oluşturmaya yarayan bir ürünümüz.

Son olarak da, Amerika’da ünlü bir içerik firması olan Allen Communication’ı satın aldık grup firmalar olarak. Allen Communication’ın yaptığı iş de  internet üzerinde içerik oluşturmaya yarayan bazı araçlar sağlamak. ‘Content Development Tool’ları. Bütün bunların hepsi de Mentergy şirketinin bünyesi altında toplandı. Mentergy de bütün John Bryce grup firmalarına destek hizmet veriyor.

Böyle bir yapımız var. Temelde bir eğitim firmasıyız, fakat teknolojik eğitim veriyoruz. Yani eğitimi karıştırılmış melez bir yapıda sunuyoruz. Bunun içinde uzaktan eğitim, sınıf eğitimi ve bilgisayar bazlı eğitimler var.

Türkiye’de ‘e-learning’ çok yeni bir kavram. Sizce e-learning veya b-learning’in şimdiki durumu ve geleceği nedir?

E-learning çok farklı bir kavram, yurtdışında da yeni bir kavram. E-learning geleceğin öğretim teknolojisi olarak görülüyor. Bütün araştırma şirketleri de bunu söylüyor. Ama şu anda bunun üzerinden ticari kar eden kurum sayısı yok ya da çok az denebilir. Biz özellikle de Türkiye’de bu bir iki yılı yatırım yılı olarak görüyoruz. Tamamen yeni projeler çıkarıp, bunları sunup, piyasaya tanıtıp, ne olduğunu büyük ‘corporate’lara anlatmayı, daha sonra bunun bir iş modeli haline dönüştürülebileceğini düşünüyoruz. 

Bu amaçla da Salı akşamları burada e-learning demolarımız var. Ne anlatıyoruz? İşte, ‘LearnLink’, ‘TestLinc’ ürünlerimizi tanıtıyoruz, biz bu işi nasıl yapıyoruz onları anlatıyoruz. Beni çok fazla ümitlendiren birşey var. Diyebilirim ki, son bir aydır vaktimizin büyük bir kısmı corporate’lara gidip tanıtım yapmak ve e-learning’in ne olduğunu anlatmakla geçiyor. İnanılmaz bir ilgi var. Tabi bu sonuçta hem büyük firmalar için maliyetleri düşüren bir etken olacak, hem de zaman ve yerden bağımsız olarak insanların öğrenmesini sağlayacak. Bu anlamda hakikaten geleceğin öğretim teknolojisi olarak görülüyor. Türkiye’de çok büyük bir ilgi var. Biz şu anda demolara yetişemez olduk. Önümüzdeki hafa bu işle ilgili Avrupa  bölge müdürümüz gelecek. Büyük müşterilere ziyaretlere gidip, onların sorularını cevaplayacak, onlara çözümler önereceğiz.

Bu arada büyük bir projemiz var. Bu proje bir kobi portalı. Çok yakın zamanda, yani yaklaşık Haziran başında devereye girecek. Bunun yanında Koç grubu içinde çok büyük bir projeye başladık. Koç grubundaki 40.000 kişinin Microsoft Office eğitimleri konusunda uzaktan eğitimini yapıyoruz. İşte bütün bunların bir örnek oluşturup, daha sonra firmalar tarafından kullanılmaya başlanacağını inanıyoruz, hakikaten inanılmaz bir ilgi var. Fakat henüz tam ticari bir alan görünümünde değil bu, herkes anlamaya çalışıyor şu an, ne iş yapar, bana nasıl yardımcı olur. Benim kurumuma nasıl bir maliyet avantajı olur? Şu an herkes daha çok bunların  analizinde..

Konvansiyonel eğitim yöntemleriyle karşılaştırıldığında  avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Maliyet mutlaka çok önemli ama benim gördüğüm en büyük avantaj zaman. Artık insanların vakti çok kıymetli, eskisi gibi değil. Şu anda hakikaten vakit nakittirin değerini anlıyorsunuz. Vakti olmayan insanlara çok önemli bir özellik sunuyor, ki bu konvansiyonel eğitimde yok. Ayrıca bizde canlı eğitim sessionları var. Belli bir saatte bağlanıyorsunuz, eğitmeni  izliyorsunuz. Gerçekten o konunun uzmanı bir eğitmenden, kişi sayısından bağımsız olarak, istediğiniz kadar kişi faydalanabiliyor.

Konvansiyonel eğitim tekniklerinde nasıl oluyor? Diyelim ki o konuda uzman bir eğitmen var,o eğitmenin kapasitesi belli, diyelim ki 20 kişiye eğitim verebiliyor. Halbuki uzaktan eğitim ile o sayıyı, bariyeri ortadan kaldırıyorsunuz.

Artı tabi çok güzel bir özelliği daha var, bizim sitemiz üzerinde her session mutlaka kaydediliyor. Yani Internet üzerinden ya da Intranetlerinden o sırada bağlanamasalar bile  dersi indirip, ya da indirmeyip kendi makineleri üzerinden girebiliyorlar, kullanabiliyorlar. Bu da tabi çok büyük bir avantaj getiriyor.

Dolayısıyla maliyet avantajı var, zaman avantajı var, yer avantajı var. Genelde insanlar diyor ki ‘Ben eğitime katılamıyorum çünkü çok yoğunum.’ ya da müdürleri ‘Biz elemanlarımızı eğitime yollayamıyoruz çünkü vakit problemimiz var’. O zaman işte akşam ya da hafta sonu  evinden bağlanıp bunları yapabiliyor, kendini geliştirebiliyor. En büyük avantajları bunlar…

Eğitim paketlerini biraz tanıtabilir misiniz?

LearnLinc ve TraiNet ürünlerini kabaca şöyle anlatabilirim. Birer ‘classroom simulation’ programı bunlar. Yani sınıfta ne oluyorsa aynısını internet ya da intranet üzerinden simule ediyor.  Eğitmeni görebiliyorsunuz, eğitmenle veya sınıfla ‘chat’leşebiliyorsunuz. Intranet çözümünde eğitmenle konuşabiliyorsunuz, dolayısıyla tamamen sizin bandwidth’inize bağlı olarak çözümler getirebiliyoruz biz. Eğer siz bize geniş bir bandwidth getirebiliyorsanız o zaman biz size TraiNet çözümünü getirelim diyoruz.

Bunun yanı sıra narrowband’le çalışıyorsanız o zaman LearnLinc çözümünü getirelim diyoruz. 

Bütün bunların yanı sıra bir de Allen Communication’ın araçlarını kullanarak içerik geliştirebiliyoruz. Bunun için gerek Amerika’da gerek İsrail’de ekiplerimiz var. İstenildiğinde projenin gereksinim ya da analiz çalışmasında beraber çalışılabiliyor.

Her firmanın isteğine göre farklı eğitim paketleri geliştirilebiliyor. Bunlar illa ki IT olmak zorunda değil. Mesela diyebilir ki bir banka MT programının belli kısımlarını biz internet üzerinden vermek istiyoruz. O zaman onların uzmanları ve bizim uzmanlarımız ortak oturup çalışıyorlar ve onların ihtiyaçlarına yönelik özel paketler üretiyorlar.

Sizce e-learning’in işsizliğe bir katkısı olur mu, nasıl çözümler önerebilir?

Faydası olacağına inanıyorum ama Türiye’de aşılması gereken bir sorun var o da altyapı sorunu . Yani Türk Telekomu, altyapıyı daha iyileştirebilirsek, çok daha güzel çözümler var. Şu an bizim elimizde çok güzel çözümler var, onların bunlarla desteklenebileceğine inanıyoruz.

Onun yanı sıra Kariyer.Net’le ortak bir çalışmamız var ki; ben bunun işsizlik sorununa ciddi anlamda çözüm getireceğine inanıyorum. Bizim önümüzdeki hafta açıklayacağımız önemli, özel paketlerimiz var. İsrailli ortaklarımızın başarısı da buradan geliyor zaten. İşsiz insanlara belirli bir meslek, kariyer edindirilerek, onları işe yerleştirme ile ilgili bir başarı hikayemiz  var. Dolayısıyla onu burada da gerçekleştirmeye başlıyoruz. Bu kapsamda stratejik iş ortağımız Kariyer.Net olacak.

Dolayısıyla kişileri bir sertifikasyon programından geçirdikten sonra, Kariyer.Net vasıtasıyla onların işe yerleştirilmelerine yardımcı olacağız. Çok yakın zaman da sertifika programlarıyla uzmanlar yaratarak, Kariyer.Net üzerinde de bir database oluşturulacak. Haftaya bu konu ile ilgili detaylı açıklamalarımızı yayınlayacağız.

Teşekkürler…