AvivaSA Emeklilik ve Hayat CEO’su Meral Eredenk, liderlik yaklaşımını çalışanlarının hayal kurmasına izin vermek ve onlara yeteneklerini kullanmaları için uygun ortamı sağlamak olarak açıklıyor. Eredenk, “Asıl sihir içtenlikte… Övgüde, tebrikte, kutlamada” diyor.

İstanbul Erkek Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde pazarlama ve finans eğitimi alan AvivaSA Emeklilik ve Hayat CEO’su Meral Eredenk 1985 yılında Wales Üniversitesi Manchester Business School’da Executive MBA programını tamamladı. Wales Üniversitesi’ndeki eğitimi sonrasında yönetici adayı olarak Interbank’ta iş hayatına başlayan Eredenk, bu dönemde bankanın mali analiz ve kurumsal krediler bölümünde görev aldı. Eredenk, çeşitli şubelerde pazarlama yönetmeni ve yönetmen olarak 1994 yılına kadar çalıştı, burada da kurumsal ve bireysel bankacılıktan sorumlu yönetmen olarak 26 bireysel şubenin kurulmasına öncülük etti.

Ardından 1997 yılına kadar Garanti Yatırım Bankası’na geçerek pazarlama ve özel bankacılık bölümünde Genel Müdür Yardımcılığı yapan Eredenk, 1997-2002 yılları arasında ise Yapı ve Kredi Bankası’nda Bölüm Başkanı olarak Kurumsal Pazarlama Bölümü’nü kurdu ve yöneticiliğini üstlendi. Bu dönemde 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nin Executive MIS programını tamamladı. Eredenk, 2002 yılında AK Emeklilik Genel Müdürü olarak Sabancı Grubu’na katıldı ve beş yılın ardından Ekim 2007’de AK Emeklilik ile Aviva Hayat ve Emeklilik’in birleşmesiyle kurulan AvivaSA Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü olarak atandı.
Bu başarılı kariyer hayatının yanı sıra sosyal hayatındaki aktivitelerinde de aktif olan Eredenk, iş ve özel hayatı ardasındaki dengeyi başarıyla koruyor. Eredenk’le ekip ruhuna inanan yönetim anlayışını ve yöneticilik kriterlerini konuştuk.

Bankacılık sektöründen sigorta sektörüne geçiş sürecinizden bahseder misiniz?
Bankacılık sektörünün Türkiye’de en parlak yıllarını yaşadığı bir dönemde çalıştım. Bu parlak dönemi, kriz süreçleri takip etti. Bu süreçte iyi bir yönetici eğitimi aldığımı düşünerek ve Sabancı’dan gelen teklifi çok cazip bularak Ak Emeklilik’e geçtim.

Uzun yıllardır iş hayatının içinde olan bir yönetici olarak zorluklar yaşadınız mı?
Türkiye ve benzeri ülkelerde iş hayatında kadın olmak kolay değil, ancak iş hayatına girdikten sonra karşılaştığınız zorlukların cinsiyetle ilgisi olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle iş hayatının rutin zorlukları dışında bir zorluk yaşamadığımı söyleyebilirim. Benim iş hayatımdaki en büyük şanslarımdan biri Yapı Kredi’de, bankacılık sektörünün duayeni Burhan Karaçam’la altı yıl boyunca çalışmaktır. Onun sayesinde yöneticiliğe çok iyi hazırlandığımı, onun iş yapış biçiminden etkilendiğimi ve yöneticilik anlayışımda önemli bir yer tuttuğunu söyleyebilirim.

Sizin yönetici tanımınız nedir ve siz kendinizi değerlendirdiğinizde nasıl bir yönetici olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Elbette tüm yöneticilerin ortak söyleyebileceği, genel geçer ilkeler var. Ancak ben başarının farklıyı arzulamak, arzulananı planlamak ve planlananı takip etmekten geçtiğini düşünüyorum.  Genel olarak çalışma arkadaşlarım benim sevecen ve demokratik bir yönetici olduğumu söylerler. Ben de kendimi tutkulu, ne istediğini bilen ve bu yüzden de gerekli adımları atmaktan korkmayan bir yönetici olarak görüyorum. Ancak, bence asıl başarı takım oyununda. İyi bir takımım var ve ben bu takımın kaptanlığını yapmaktan mutluluk duyuyorum.

Yöneticiliğin dışında liderliği nasıl tanımlarsınız?
Benim liderliğe yaklaşımım, çalışanlarıma onları dinlediğim, hayal kurmalarına izin verdiğim, deneyimlerimi paylaştığım ve yeteneklerini kullanmaları için desteklediğim uygun ortamı sağlamaktan geçiyor. Farklı bakış açılarını anlamak için gayret gösteren, empati kuran bir yaklaşımım var. Takım olmayı başarabilmenin çok önemli olduğuna inanıyor, takım koordinasyonunu sağlarken de yöneticilerimin liderliğine güveniyorum. Asıl sihir ise içtenlikte. Övgüde, tebrikte, kutlamada… Önemli olan hepsinde içten, eleştiride ise yapıcı olabilmekte… Bütün bunlar, yenilikçilik, risk alabilme gücüne sahip olma ve yetenekle birleşince başarıyı da beraberinde getiriyor.

Birlikte çalışacağınız ekipte ne gibi özellikler ararsınız?
Öncelikle iyi bir ekip çalışmasının ekibin birbirini çok iyi tanıyan üyelerden oluşmasından geçtiğini düşünüyorum. Biz işimizin doğası gereği zor bir iş yapıyoruz. Sadece bugünü düşünerek yaşayan insanlara, “Geleceğini düşün, tasarruf et, emekliliğin için bugünden biriktirmeye başla” diyoruz. Dolayısıyla ekip arkadaşlarımın da müşteriye her şeyden önce insan olarak bakan, onun ihtiyacını anlayan, dinleyen ve o ihtiyaçlara göre çözüm üreten sabırlı ve azimli bireylerden oluşmasını önemsiyorum.

AvivaSA yönetimi olarak öncelikli hedefleriniz neler olacak?
Müşterilerimizin hem bugününde hem de yarınlarında yanlarında olacak bir şirket olduğumuz için kendimizi tasarruf şirketi olarak görüyoruz. Öncelikli hedefimiz de tasarruf konusunda uzmanlığımızı bugün olduğu gibi yarın da müşterilerimizle paylaşmaya devam etmektir. Ayrıca, Türkiye’nin en genç ve en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olarak farklı uzmanlık alanlarındaki kalifiye çalışanları bünyemize katmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle satış kadrolarımıza yılsonuna kadar 500 finansal danışman almayı planlıyoruz. Finansal danışmanlarımıza da kendi acentelerini kurması için sektörde örneği olmayan Genç Girişimci Programını başlattık. Temel amacımız, bu program ile finansal danışmanlarımızı sektöre kazandırmak. Girişimci ruha sahip finansal danışmanlarımız kendi acentelerini kurmak istediklerinde biz, ilk bir yıllık geçiş süreçlerinde onlara destek olmak için ofis mobilyalarından kiraya, çalışan yardımından yakıta, mali müşavirlik hizmetlerinden araç desteğine kadar birçok teşvik paketi ile maddi destek sağlıyoruz. Birçok genç girişimciyi sektöre kazandırdık ve bu rakamı artırmayı hedefliyoruz.

Birçok dernek ve vakıfta aktif görevleriniz devam ediyorsunuz? Bu faaliyetlerinizin kariyerinize ve size ne gibi katkıları oldu?
Şu anda en önemli ve aktif görevlerim TÜSİAD, TSRŞB ve Genç Başarı Eğitim Vakfı’nda olan görevlerim. Bu tür oluşumların bir parçası olarak topluma bir değer ve fayda katma misyonunu üstlenmeyi çok önemsiyorum. Diğer yandan bu görevlerim, hem sosyal konulara uzak kalmamamı sağlıyor hem de farklı yönetim sorunlarıyla uğraşarak iş hayatının monotonlaşmasını engelliyor.

İşinizin en sevdiğiniz yanı nedir?
İnsanların en önemli varlıklarını koruduğumuza inanıyorum. Bir bireysel emeklilik ve hayat sigortası şirketiyiz. Bireysel emeklilik ile insanları ve geleceklerini güvence altına alırken, hayat sigortası ile bugünlerini ve sevdiklerini koruyoruz. Dolayısıyla da işimizi adeta bir sosyal sorumluluk projesi gibi yapıyoruz.

Ailenizle nasıl zaman geçirirsiniz?
Herkesin olduğu gibi benim de kendime ayırdığım özel zamanlarım var. Bu zamanlarımı mutlaka ailemle geçiririm. Annemle mutlaka eğlence ve gezme zamanlarında birlikte oluruz. Birlikte Akdeniz’de gemi seyahati yaptık, müzayedeleri seviyoruz, birlikte izliyoruz. Tabii ki alışveriş ve yemek, beraber yapıp keyif aldığımız aktiviteler. Son zamanlarda annemden değişik yemekler yapmayı öğreniyorum.

Sosyal hayatınızda da oldukça aktifsiniz. Rallilere katılıyorsunuz. Bu ilginiz nasıl başladı?
Ben hayata küçük küçük adımların oluşturduğu büyük bir maraton olarak bakmanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Doğru bir denge yakaladığıma inanıyorum ve hayat enerjimi hobilerimden alıyorum.  Her yıl yeni bir şey öğrenmeyi kendime hedef olarak koydum. Son birkaç yıldır motosiklet kullanıyorum. Ayrıca kayak, dalış, seyahat, amatör uçak kullanma, sörf, klasik otomobil rallisi, yoga, Tai-Chi, ralliler, klasik otomobil ile ilgili ve sabit hız testi yarışları gibi birçok hobim var. Bu hobilerin çoğu süratin haricinde hız kontrolünü iyi yapmayı gerektiren, çok iyi hesap, yol takibi ve disiplin isteyen işler. Bu hobilerime bir arkadaşımın tavsiyesi ile başlayıp çok uzun yıllar sürdürdüm.