McDonald’s Genel Müdürü Dilek Dölek Başarır, en güçlü 50 kadın CEO listesinde ilk sıralarda yer alıyor ve dünyanın en değerli markalarından birinin Türkiye sorumluluğunu üstleniyor. Başarır, bir lider olarak asıl görevinin şirketin vizyonunu oluşturmak ve şirketi bu doğrultuda temsil etmek olduğunu belirtiyor.
McDonald’s Genel Müdürü Dilek Dölek Başarır, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde okurken neredeyse tüm öğrencilik dönemi boyunca AMI Asistance isimli bir Fransız sigorta şirketinde çalışarak üniversitenin ardından iş hayatına bir adım önde başlıyor. Kariyerine pazarlama alanında adım atan ve pazarlamada uzmanlaşan Başarır, bulunduğu her pozisyonda işini en iyi şekilde yapmaya, hatta bir üst pozisyondaymış gibi işini yönetmeye odaklandığını vurguluyor. Hızlı tüketim ve perakende sektöründe kazandığı deneyimlerin, gıda sektöründe kendisine avantaj sağladığını söyleyen Başarır, yöneticilik pozisyonunda başarılı olmanın en önemli unsurlarından birinin, iyi bir ekiple takım ruhu ve sinerji içerisinde çalışmak olduğunu aktarıyor. Başarır’la kariyeri, McDonald’s’taki çalışmaları ve hedefleri üzerine konuştuk.
Eğitiminizin ardından ilk işinizi nasıl bulmuştunuz? 
Başlangıçtaki hayalim, eğitimimin ardından uygulamalı pazarlama okulu sayılabilecek P&G’de işe başlamaktı. Bu hayalim gerçek oldu ve Eczacıbaşı- P&G ortak şirketinde ürün müdürü asistanı olarak pazarlama kariyerime başladım. Ardından L’Oreal’de ürün müdürü olarak görev yaptım. Burada uluslararası şirketlerin Türkiye’ye bakış açılarını ve çalışma pratiklerini gördüm. “İş işte öğrenilir, yani aksiyon alınır ve hatalıysa bile hatalardan ders alınır”, L’Oreal’den aldığım bir öğretidir. Daha sonra kısa bir süre Amerikan IRI Araştırma Şirketi’nde Müşteri İlişkileri Direktörü olarak pazarlama danışmanlığı yaptım. Artık masanın diğer tarafına geçmiştim ve müşterilere hizmet sağlamam gerekiyordu. Hem araştırma gibi önemli bir disiplinde, hem de pek çok ulusal ve uluslararası şirketle çalışmak benim için çok önemli bir tecrübe oldu. 1999 yılında grup ürün yöneticisi olarak Efes’te başladım. 12 yıl boyunca Efes’in yanı sıra birçok markanın pazarlama müdürlüğü yaptım. Pek çok yeni marka lanse ettim. 2005 yılında da pazarlama direktörlüğüne atandım. Eylül 2011’de Anadolu Grubu şirketi olan McDonald’s’ın genel müdürlüğüne atanana kadar da bu görevde kaldım.
En güçlü 50 kadın CEO listesinde ilk sıralarda yer alıyorsunuz, bunu hangi çalışmalarınıza, kararlarınıza bağlıyorsunuz? 
Başarının iş yerinde mutlu olmaktan ve işinizi severek yapmaktan geçtiğini düşünüyorum. Çalıştığım tüm şirketlerde işimi aşkla yaptım ve hiç bir zaman 9-6 arasında çalışayım diye iş yapmadım. Birçok uluslararası şirkette çalışma imkanı buldum ve farklı tecrübeler edindim. Efes’te yöneticilik yaptığım 12 sene boyunca birçok farklı marka ve ürün lanse etme ve farklı ülkeleri tecrübe etme şansı buldum. Bulunduğum her pozisyonda işimi en iyi şekilde yapmaya, hatta bir üst pozisyondaymışım gibi işimi yönetmeye odaklandım. Yalnızca yönetmekte olduğum departmanın değil, şirketin de genel başarısına nasıl katkım olacağını göz önünde bulundurdum. Yöneticilik pozisyonunda başarılı olmanın en önemli unsurlarından biri de, iyi bir ekip ile takım ruhu ve sinerji içerisinde çalışmak.
İş hayatınızda kadın olmanızın dezavantajıyla karşılaşmadığınızı vurguluyorsunuz, peki sizce kadınların iş hayatındaki en büyük engelleri neler? 
Kadın yöneticilerin fırsat eşitliği maalesef halen pek çok ülkede tartışılmakta olan bir konu… Kadın yöneticiye bakış açısı ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişiklik gösterdiği gibi sanırım şirketten şirkete de değişiyor. Ülkemizde kadının konumuna baktığımızda çok iç açıcı bir tabloyla karşılaşmasak da özel sektörde ve üst pozisyonlarda Türkiye’deki kadın yöneticilerin giderek arttığını da görüyoruz. Ancak bunu bir avantaj olarak da ortaya koymak doğru olmaz. Ben kadın ya da erkek çalışan ayırımı yapmaktan çok, seçimlerimizi hakkaniyet çerçevesinde yaptığımız takdirde doğru bir şekilde hareket etmiş olacağımızı düşünüyorum. Hakkaniyetli seçimler yapılmamasını, kadınların iş hayatındaki en büyük engel olarak görüyorum. Türkiye genelinde beyaz yakalı kadınların önünün oldukça açık olduğunu düşünüyorum. Mavi yakalıların çalışma şartları ve fırsatları ise tamamen ayrı ve daha derin değerlendirilmesi gereken bir konu. Türkiye’de çalışan kadınların kariyer basamaklarını çıkmalarında en büyük engelin her şeyi aynı anda ve mükemmel bir şekilde yapmaya çalışmaları olduğuna inanıyorum. Kadınlar yoğun iş temposu ve aile hayatını birlikte sürdürürken, iş ve özel hayat arasındaki dengeyi kurmakta zorlanıyorlar.
Çalışma temponuz hakkında bilgi alabilir miyiz?
McDonald’s haftada 7 gün, 24 saat yaşayan bir organizasyon. Bu iş tempomuzu da etkiliyor. Üstelik hem Türkiye’de hem de yurtdışındaki paydaşlarımızla sürekli temas halindeyiz. Düzenli bir kişiyim. Acil ve önemli olan işlere öncelik vererek, acil ve önemli olmayan işleri tamamlamaya doğru giden bir düzende çalışırım. Bir yönetici olarak birlikte çalıştığım kişilere güvenmeye ve onları desteklemeye özen gösteririm. Doğru alanda doğru insanla çalıştığınız zaman alacağınız sonuç başarı olacaktır, bu nedenle işleri kişilerin yetkinlikleri ve sorumluluk alanlarıyla doğru orantılı şekilde delege etmenin önemine inanırım. Bir lider olarak benim asıl görevim şirketin vizyonunu oluşturmak ve şirketi bu doğrultuda temsil etmektir, bu yüzden zamanımın büyük bir bölümü değişik gruplarla toplantılarla geçiyor.
Kariyer hayatımda dönüm noktam oldu dediğiniz bir kariyer adımınız var mı?
Amerikan IRI Araştırma Şirketi’nde çalışırken, küçülme kararı alındı. Şirket, bir Türk araştırma şirketine satıldı. Çok saygı duyduğum iki Türk ortak da bana şirketten ayrılmamamı ve bana genel müdürlük pozisyonunu vereceklerini söylediler. Ancak ben böyle bir pozisyonun benim için çok erken olduğunu, oraya gelebilmek için daha çok tecrübe edinmem gerektiğini söyleyerek kabul etmedim. Bence kariyerimdeki dönüm noktası bu kararımdır. Gerçekten hazır olmadığım bir göreve erkenden gelerek, altından kalkamayabilirdim.
Uzun yıllar hızlı tüketim alanında çalıştınız, yöneticilik yaptınız, bu tecrübenizin size en büyük artıları neler oldu?
Hızlı tüketim ve perakende sektöründe kazandığım deneyimlerin, gıda sektöründe de bana avantaj sağladığını söyleyebilirim. Tabii ki Anadolu Grubu içerisinde uzun yıllar bulunmuş olmam ve grubun vizyonunu ve yönetim anlayışını yakından tanımamın da bana katkısı oldu.  McDonald’s dünyanın en değerli markalarından biri. Bir dünya markası olarak kayda değer bir birikimi ve know-how’ı var. Bir bütün olarak ele alındığında çok iyi bir tablo ortaya çıkıyor. Perakende alanında çalışıyor olmak; yenilikçi, planlı, hızlı, ekip çalışmasına yatkın, öngörülü olmayı gerektiriyor. Zamanla bu alanlarda kendimi geliştirdim. McDonald’s öncesinde farklı alanlarda, farklı pozisyonlarda çalışmamın bana çok büyük faydası oldu.
2013 yılında McDonald’s nasıl bir performans sergiledi?
2013 yılında yaşanan pek çok olumsuzluğa rağmen McDonald’s Türkiye çift haneli rakamlarla büyümeye devam etti. Bağlı bulunduğumuz APMEA bölgesinde 37 ülke arasında restoran satışlarını en çok artıran ülke ödülünü kazandık. Hali hazırda restoran sayımız 230’u geçti. Bir yandan zenginleşen menülerimiz ile hızlı servis sektöründe öncülüğümüzü sürdürürken, bir yandan da modern restoran konseptimizle müşterilerimizin kendilerini daha rahat hissedecekleri ortamlar yaratıp ve yeni müzik anlayışımızla misafirlerimize farklı bir deneyim yaşatmayı hedefliyoruz. McD Café gibi yeniliklerimizle de bu çalışmaları artırıyoruz.
Şirket olarak yakın gelecekte hangi konulara odaklanacaksınız?
2014 yılında da yine istikrarlı büyümemizi sürdürmeyi hedefliyoruz. 2014 yılı içerisinde 40’tan fazla yeni restoran açmayı planlıyoruz. Bu da bine yakın yeni istihdam yaratacağımız anlamına geliyor. Bu yıl da 2013’te olduğu gibi mevcut ve sistemimize yeni katılacak işletmecilerimizle büyümemizi sürdürmeyi planlıyoruz. 2018 yılı sonuna kadar 500 restorana ulaşacağız. Her bir restoran ortalama 25-30 kişilik bir istihdam anlamına geliyor. 500 restorana ulaştığımızda 15 binden fazla kişiye daha McDonald’s restoranlarında istihdam sağlayacağımız sonucuna ulaşıyoruz. Dolayısıyla insan kaynağımızı geliştirmek en büyük hedeflerimizden biri. Bu hedefi gerçekleştirmek üzere 2014 yılında da çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Boş vakitlerinizde sizi motive eden hobileriniz neler?
İşteki zamanınızı ne kadar doğru planlar ve efektif çalışırsanız size kalan özel zamanınız da o oranda fazla oluyor. Haftanın birkaç günü ev dışında yemek yiyorum. Yeni tatlar denemekten hoşlanıyorum. Spor yapmak benim için hayatın olmazsa olmazı. Günlük koşuşturma içinde spora vakit ayırmak için sabah çok erken kalkıyorum. Çünkü spor yaptığınızda daha dinamik oluyorsunuz, güne daha enerjik başlıyorsunuz. Aslında ben en çok spor yaparak dinleniyorum. Kışları 1 hafta kayak yapıyorum, yazları ise sörf yapabileceğim yerleri tercih ediyorum. Şimdilerde yelken öğrenmeye çalışıyorum. Onun dışında evde DVD izleyerek ve kitap okuyarak da vakit geçirmeyi seviyorum.