Kendini sağlıklı yaşam partneri olarak tanımlayan Serhat Sıdal’ın, sporla ilk tanışması 1984’te televizyon ekranında izlediği Olimpiyat Oyunları’na denk geliyor. Sıdal, hem profesyonel sporcuları, hem de sanat ve iş dünyasının tanınmış isimlerini çalıştıran ve “kişiye özel çalıştırıcı” kavramını Türkiye’de başlatan isimlerden biri.

 

Spor aşkı, 1984 yılında dedesiyle birlikte olimpiyatları seyrederek başlamış Fitness Uzmanı ve Kişisel Spor Koçu Serhat Sıdal’ın… Dedesinin de desteğiyle sporla iç içe büyümüş. Erken yaşta yüzmeyi Kınalı Ada’da öğrenmiş. 12 yaşında Kınalı Ada Su Sporları Kulübü’nde yüzme takımına seçilmiş. 15 yaşında su topu takımına girerek genç milli takıma da seçilme başarısını göstermiş. 150’den fazla kez milli takımda yerini almış, hem milli takım kaptanlığı görevini yapmış, hem de Türkiye Sayı Kralı unvanına da sahip olmuş bir sporcu olarak 1989 yılında antrenörlük hayatına başlamış. Marmara Üniversitesi Spor Akademisi ve Beden Eğitimi Bölümü’nde okurken Kınalı Ada Su Sporları Kulübü’nde altyapı antrenörlüğü yapan Sıdal, yüzlerce sporcu yetiştirmiş.

1993 yılında Hillside Spor Kulübü’nde eğitmen olarak çalışmaya başlayan Sıdal, 1996 yılından itibaren de görevini yönetici olarak sürdürmüş. Bu dönem zarfında antrenörlüğe de devam eden Sıdal, Amerika’nın Boston Kentindeki Reebok Üniversitesi’nde master trainer eğitimini tamamladıktan sonra 2000 yılında Türkiye’ye dönmüş ve Hillside Spor Merkezleri Spor Müdürü olarak göreve devam etmiş.

Şu anda sadece eğitmen yetiştirmeye yönelik antrenörlüğünü sürdüren Sıdal 10 yıllık bir dönemde 500’den fazla eğitmen yetiştirmiş. Ufuk Sönmez ile birlikte “100 soruda sağlıklı yaşam ve spor”  kitabının ön çalışmalarını ve yazımını da gerçekleştiren Sıdal, kendi fitness ve antrenman salonu “Intelligence Fitness”ı açmış. Antrenman yeri olan Belgrad Ormanı’nda bir araya geldiğimiz Sidal’ın sporla tanışma hikayesini dinlerken, spor yapmaya vakit bulmakta zorlanan ofis çalışanlarının hayatını kolaylaştıracak ipuçlarını da öğrendik.

“Spor”un hayatınızda nasıl bir yeri var?

11 yaşımdan beri bu işi profesyonel bir şekilde yapıyorum. Geçimimi spordan kazanıyorum. Spor yemek yemek, uyumak gibi olmazsa olmaz bir şey. Sanki bedenimin bir parçası.

Kendinize izin verdiğiniz, “off” günleriniz var mı?

Her şeyden önce benim antrenmanım gelir. Ailem ve çevremdeki dostlarım benim önceliklerimin farkında. Spor yapmadığım gün korkunç bir huzursuzluk ve rahatsızlık duyuyor, mutsuz oluyorum. Hareket etmediğim gün sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyorum.

Antrenmansız geçirdiği tek bir gün yok!

Spor 7/24 hayatınızda… “Evde tembellik yapayım” dediğiniz olmuyor mu hiç?

Hiç sıkılmıyorum çünkü hayatımda hiçbir şeyden feragat etmiyorum. Spor, yaşamımın bir parçası olduğu için feragat gibi gelmiyor hiç. Her şeyden önce çok eğleniyorum ve eğlendiğim şeyleri öğrencilerime de yaptırıyorum. Profesyonel spor hayatımda da böyleydi; antrenmanlarımda hep eğlendim, hep iyi vakit geçirdim. Feragat ediyormuşum gibi gözüken şeyler benim yaşamımın bir parçası zaten…

Yöneticilik alanında kariyerinizin doruklarındayken her şeyi bir kenara bıraktığınız ve Intelligence Fitness’ı kurdunuz…

Sporun içinde olduğu bir yöneticilik tecrübem oldu. Kariyerimin zirvesindeyken sporun ikinci planda kaldığını hissettim. Gerçekten sevdiğim şeyin spor yapmak ve yaptırmak olduğunu anladım. Yöneticilikten çok şey öğrendim ama benim gerçek kimliğimin sporla iç içe olduğunu ve spor eğitmenliği üzerine yoğunlaşmam gerektiğini geç olmadan fark ettim.

Kişisel spor koçluğu son dönemlerde tüm dünyada ve Türkiye’de çok popüler hale geldi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yıllar öncesinde güzelliği ve standartları belirleyen neydi? Heykeller, tablolar ve resimler… Çünkü görsel sanat buydu. Şimdi görsel sanat Hollywood’daki yıldızlar. Örneğin, Spartacus ve Spartalı gibi filmlerdeki yıldızlara benzemek isteyenler özel koçlarla çalışıyor.

Önce postürü düzeltmek gerek

“Intelligence Fitness” kavramını açıklar mısınız?

Beslenme bu işin olmazsa olmazı. Hatta yüzde 70 beslenme, yüzde 30 spor. İkisi bir arada yürürse amacınıza ulaşırsınız. Bize danışanlara ilk önce her şeyin doğalını içeren, protein ve karbonhidrat dengesi olan bir program hazırlıyoruz.

Spor yapmaya ne zaman başlıyorlar?

Biz doğru yürümesini, doğru beslenmesini, doğru oturup kalkmasını hatta yatakta bile doğru gerinmesini öğretiyoruz. Kişinin bütün yaşam ve beslenme alışkanlıklarını şekillendiriyoruz. Daha sonra antrenman yaptırıyoruz. Yürüyorsa doğru yürümesi; koşuyorsa doğru koşması, oturuyorsa doğru oturması gerekiyor. Ofisini doğru dizayn etmesi, ev eşyalarını kullanırken doğru kullanması da önemli. Özetle bedenini nasıl doğru kullanması gerektiğini öğretiyoruz. Tüm bunlardan sonra spor inşa edilebilir ama bunları değiştirmeden, düzeltmeden spora başlamak vücutta kuvvetli yeri daha kuvvetli yapmaya devam ediyor ancak zayıf yeri daha da zayıflatıyor. Dolayısıyla postürü bozuluyor. Postür bozulduğu zaman yani yanlış kurulmuş temel üzerine güzel bir bina inşa edemezsiniz. O nedenle şekli düzeltiyoruz, temelleri sağlamlaştırıyoruz.

Ofiste hareket şart

Kurumsal çalışmalarda yürütüyorsunuz, değil mi?

İş Bankası, Türkiye Ekonomi Bankası, Boyner Grup, Minik Adımlar, British American Tobacco gibi şirketlerle çalıştık. Bize gelen CEO’lar “Ben kendimi bu kadar iyi hissediyorsam, çalışanlarım da hissetmeli” diyerek bize teklifte bulundu. Ofiste gün boyu oturan insanların birçoğunda boyun ve bel rahatsızlıkları oluyor. Onu düzeltince kişinin ruhsal sağlığı da değişiyor, kendine güveni artıyor. Mesela seminerden sonra şirketlerin satış departmanlarında performansın artığını, kâr ettiklerini biliyoruz.

Ofiste birçok çalışan hareketsiz kalıyor. Ne tavsiye edersiniz?

Oturmak bizim doğamızda yok. Dolayısıyla ofis ortamında sürekli oturarak çalışan birinin her yarım saatte bir ayağa kalkması yapacağı en basit egzersiz. Saatlerinizi kurun. Alarm ilkaz verdiğinde mutlaka ayağa kalkıp en azından ofis içinde bir tur gezinin.

35’ten sonra sporcu olunur mu?

Hayatı boyunca hiç spor yapmamış 60, 70 yaşında kişilerle çalışıyoruz. İnsan vücudu makine gibi yaratılmış, dizayn edilmiş. Hangi yaşta olursanız olun çalışan kas kuvvetleniyor. Kısacası hayatında hiç spor yapmamış biri 60 yaşında spora başlayıp 20’li – 30’lu yaşlarına göre daha kuvvetli hale gelebilir.

Peki, nasıl başlamalı?

Başlayabileceğiniz en basit egzersiz yürüyüş. Hiçbir şey yapmıyorsanız günde 45 – 50 dakika yürümeyi mutlaka hayatınıza sokmanız gerekiyor. Haftada üç günle başlayıp bir süre sonra bunu alışkanlık haline getirip her gün yürümelisiniz.

Sosyal sorumluluk projenizden de bahseder misiniz?

Tekerlekli sandalyeye mahkum engelli basketbol oyuncuları ve basketbola meraklı gençler için özel antrenman yöntemleriyle çalışmalar yapmayı planlıyoruz.

Hobi olarak hangi spor dallarıyla ilgileniyorsunuz?

Snowboard, paraşütle atlama ve kick boks yapıyorum.

Masanın altında ayakkabıları çıkarın

·         Ofisteki masanızda bilgisayarı her zaman tam karşınıza alarak çalışın.

·         Mouse, telefon gibi masanızın üzerindeki eşyalara sadece kolunuzla uzanabileceğiniz mesafeye koyun.

·         Dik oturun, ayak tabanlarınızı yere basın.

·         Oturma pozisyonunda dizleriniz mutlaka 90 derece olsun.

·         Mümkünse masamızın altında ayakkabılarınızı giymeyin. Çünkü postür ilk ayağa ayakkabı giydiğin zaman bozuluyor.

·         İşlenmemiş besin seçin.

·         Hareketi hayatınızın bir parçası haline getirin.

·         Hiç spor yapamıyorsanız merdiven kullanın.