Halil Işıkoğlu, 15 yıl önce amatör olarak para koleksiyonculuğu yapmaya başlamış. Asıl mesleği bilgisayar operatörlüğü ama o bu işten zevk alıyor ve 3 yıldır Kapalıçarşı’daki dükkanında ticaretini de yapıyor. Koleksiyonunda ve aynı zamanda satışta bulunan çeşitli ülkelerden gelen paralar, her gün kullandığımız paranın sadece bir şeyler satın almaya yaramadığını aynı zamanda koleksiyonunu yapmaya değecek bir değer olduğunu gösteriyor. Ancak para koleksiyonculuğu o kadar kolay ve ucuz bir uğraş değil. İsmini bile duymadığınız ülkelerden gelen, rengarenk, çeşitli figürler içeren paraları biriktirmek pek ucuz değil.
En değerli paralardan biri de hatıra paraları. Türkiye’de maalesef kağıt paralar için hatıra serileri basılmıyor, ancak altın üzerine basılan, özel günleri kutlayan paralar çok değerli. O kadar ki röportajı yaptığımız sırada içeri giren bir müşteri Ormancılık Haftası için bastırılan parayı göstererek değerinin 3 bin 500 dolar olduğunu söylüyor. 15 kadar değişik parçaya nakit 10 bin dolar ödediğini görünce hem söylediğinin doğru olduğunu hem de para koleksiyonculuğunun aslında çok pahalı bir uğraş olduğunu görüyoruz. Halil Işıkoğlu ise böyle koleksiyoncuların çok az olduğunu ve Türkiye’de para koleksiyonculuğunun pek yaygınlaşmadığını belirtiyor. Ona göre Türk parası görsel olarak hoş değil, en değerli Türk parası Harf Devrimi’nden önce çıkan 1000 lira, YTL’lerinse seri numarası A01’le başlayanları makbul olacak.
Kaç yıldır bu mesleği yapıyorsunuz, nasıl başladınız?
Ben para koleksiyonculuğuna 8 yaşında başladım. Yurtdışında bir akrabamız vardı bana Alman parası verdi, “Al bunları sakla, koleksiyon yaparsın” dedi. Ben de o zaman koleksiyonun ne olduğunu bilmiyorum, aldım sakladım, sonraları paralarla uğraşmak hoşuma gitti. Sonra Beyazıt’a geldim, Çınaraltı’na. 5 senedir de profesyonel olarak yapıyordum. Benim esas mesleğim bilgisayar operatörlüğü. Burayı 3 sene önce açtım. Hem para koleksiyoncusuyum hem de ticaretini yapıyorum.
Müşterileriz genelde kimler?
Genellikle dört tip müşterim var: amatör, yarı profesyonel, profesyonel ve yabancı. Amatörler ekonomik olarak güçlerinin yettiği kadar yapıyorlar. Yarı profesyoneller durumu biraz daha iyi olanlar. Profesyonellerse durumu çok iyi olup iyi koleksiyon yapanlar. Bir de yabancılar var.
Yabancılar size nasıl ulaşıyor?
Kapalıçarşı’yı ziyarete gelen yabancılar burayı gezerken gözlerine dokunuyor, buraya da uğruyorlar. Bu işi benim gibi Kapalıçarşı’da yapan 2-3 kişi var. Yabancılar kendileri de koleksiyon yapıyorsa soruyorlar istedikleri bende var mı diye, varsa veriyoruz yoksa alternatiflerini sunuyoruz.
Sadece para koleksiyonu mu yapıyorsunuz?
Telefon kartı koleksiyonu da yapıyorum tematik olarak. Hayvan, çiçek, doğa manzaralı kartların koleksiyonunu yapıyorum. İnsan aldığı zaman onları önüne, çiçekleri manzaraları gördüğü zaman, onlarla stres atıyor, vakit doldurmuş oluyor. Koleksiyon bir tür kültürdür, koleksiyon yapan bir insan dünya kültürlerini de tanır, paralarını da tanır. Ben 8 yaşında başladığımda Vanuhatu parası geçti elime, o zaman New Hebits diye geçiyordu. Aldım haritayı baktım, Pasifik’te küçücük bir ada olduğunu gördüm. Paraları yüzünden birçok ülkeyi tanımış oldum.
Bu işten anlamayan insanlar eski para getiriyor mu size?
Tabii, mesela yüzlük desteler halinde getiriyorlar. Prim yapar, değer kazanır diye saklamışlar. Genelde istediği fiyatları bulamıyorlar. Daha çok 5., 6. emisyon getiriyorlar.
Emisyon nedir?
Kanun değişiyor, paranın şekli şemali değişiyor, yeni emisyon çıkıyor. YTL’ler 8. emisyon. Mesela tekrar bir sene sonra Yeni Türk Lirası’ndan Türk Lirası’na dönüldüğünde basılacak paralar 9. emisyon olacak.
Para koleksiyonunun incelikleri neler, nelere dikkat etmek lazım?
Bir paranın değerli olabilmesi için paranın çil olması lazım. Çilden maksadım, para bankadan nasıl çıktıysa, hiç el değmeden koleksiyona konmalıdır. Çil olduğu zaman para değerini muhafaza eder. Cüzdana girdiği zaman paranın değeri yarı yarıya düşer, bir kere katladığınızda dörtte bir düşer değeri.
Türk paralarından hangi emsiyon değerli ya da paranın ne kadar eski olması lazım?
Bizim 1. emisyon paralarımız en değerlileri. Harf devriminden önce çıkan eski yazılı paralar. En değerlisi 1000 liradır, ön tarafında Atatürk resmi var, arkasında da tren yolu. İyi durumdaysa ederi 100 bin dolar civarındadır.
Neden en değerlisi o?
Baskısı az. Bir de 1000 lira o zaman 2 bin 500-3 bin dolar ediyordu. O zaman bizim paramız dolardan değerliydi. Bir cumhuriyet altını 10 liraydı o dönemde. 100 tane altın karşılığı basılmıştır bu 1000 lira, o nedenle dünyanın her yerinde de karşılığı vardır. Artık o paraları zaten bulamazsınız. Bende 10 lira var, çil olmayan. İyi bir durumda olsaydı değeri 4-5 bin dolar olurdu, şu an bin 500- 2 bin dolar civarında. Bu birinci emisyon 10 lira, kurtlu on lira diye anılır, üzerinde kurt resmi olduğu için. Arka tarafında da Ankara kalesi var.
Eski paralar kalite ve görsel olarak daha mı iyiydi?
Tabii o zamanki baskılar daha kaliteli. Büyük para olduğu için kaliteli basmışlar. Zaten o zamanki paraları İngiltere basıyormuş. 60’lı yıllara kadar İngiltere’de basılmış. Merkez bankası vardı ama baskı yoktu o dönem.
Güvenlik için parada neler kullanılıyor?
O dönemin paraları şimdiki paralardan daha güvenli, şimdiki paraların taklidi daha zor. Parayı elinize aldığınız zaman kağıdın kalitesini görebilirsiniz. Şimdi paraların taklidinin yapılması daha kolay, teknoloji geliştiği için. Ben sahte parayı hangi devletin olursa olsun anlarım. Ayrıca bizim paralardaki telin üstünde TCMB (Türkiye Cumhuriyeri Merkez Bankası) yazıyor. Kağıdı da özel, lifli kağıt, çabuk yıpranmasın diye.
Sizce biz parayı nasıl kullanıyoruz?
Para kullanma da bir kültürdür. Biz parayı çok kötü kullanıyoruz. Cüzdan alışkanlığı yok bir kere. Düzgün kullansak bu paralar tekrar Merkez Bankası’na gidip imha olacağına, para tekrar dönmüş olacak, ekonomimize de yük olmamış olacak.
En değerli para hangi ülkenin parası?
Bazı İngiliz sömürgeleri var, onların paraları çok az basılmıştır. British Borneo Adaları falan var, birkaç tane devletin birleşmesiyle oluşmuş. Bunların kupürleri büyük, zaten piyasada yok, olsa bile çok pahalı. Az basıldığı için değerli. Görsel olarak da güzel, renkli, tablo gibi paralar.
Türk paraları sizce nasıl görsel olarak?
Ben Türk paralarının da böyle olmasını istiyorum. Güney Afrika paraları var, İngiliz sömürgelerinin paraları var. Bunlara baktığınız zaman bir estetik var bunlarda. Tablo gibi paralar. Dünyadaki koleksiyonerler ilk önce değerine bakmıyor, tematik biriktiriyorlar. Kimisi hayvan figürü biriktiriyor kimi manzara biriktiriyor. Bizim paraların da böyle olmasını istiyorum. Mesela ön tarafa Atatürk figürü, arka tarafa bizim tarihi yerlerimizi tek renk olarak değil de göze hoş gelecek şekilde renkli bassınlar.
Dünyada 1 milyarın üzerinde kayıtlı koleksiyoner var. Dünyanın bazı bankaları bu işin ticaretini yapıyor. Paraları değişik tarzlarla basıyorlar, mesela paranın değeri 10 dolarsa % 25 komisyonla dünyaya pazarlıyor. Merkez Bankası da yapabilir bunu aslında. Bizim özel günlerimiz, bayramlarımız var 23 Nisan, 30 Ağustos gibi. Bu günlere özel, koleksiyonerler için kağıt paraların arkasına bunu basabilirler, bunlar yurtdışına pazarlanabilir, para en iyi reklam aracı. Hem Türkiye’nin zenginliklerini de dünyaya tanıtmış oluruz.
YTL’ye geçişte sizce karışıklık olacak mı?
Büyük şehirlerde yaşayanlar için zorluk olacağını sanmıyorum. Yaşlılar biraz zorluk çekebilir alışana kadar. Belki bir kısmı da alışkın oldukları için kuruşlara hiç zorluk çekmeyebilir.
Türkiye’de bir nümizmatik derneği olduğunu okudum ama ulaşamadım. Var mı öyle bir dernek?
Var, ama ben üye değilim, Nişantaşı’nda olması lazım. 50-60 yıllık bir dernek, bayağı eski bir dernek aslında. Paraların emisyonlarını takip ederler, bunlara değer verirler. Mesela son kullandığımız kağıt 50 bin liranın H serisi, 01-03’e kadar basılmış, yani 3 milyon basılmış. Diğer harfler 1-2 milyon, onun değeri ise 150-200 dolar. Normalde her harften 90 milyon basılıyor, ondan 3 milyon basılmış. Söylenene göre Güneydoğu’ya verilmiş H harfinin serisi, orada da kaybolmuş gitmiş, onun için piyasada yok.
Türkiye’de kaç tane para koleksiyoncusu var?
Bence 500 tane ya var ya yok. Bu tabii zevk işi, parası olan yapıyor. O nedenle Türkiye’de bulmak çok zor.