Yaptığı çalışmalarda özellikle “insan” kavramına odaklandığını söyleyen Özcan Uzkur, sanatçının içinde yaşadığı zamanın yakın bir tanığı olduğunu ve çalışmalarında kendini ifade ederken bulunduğu zamandan izler taşıması gerektiğini belirtiyor.

ozcanuzkurAkademisyen kimliği ile edindiği deneyimleri yaptığı çalışmalarla birleştirerek yaşamda var olmaya çalışan biri Özcan Uzkur… Çalışmalarının daha önce benzerine rastlamadığım farklı bir tarza sahip olmasının onları daha çekici kıldığını, her birinin ardında yatan hikayeyi daha da merak etmeme neden olduğunu söyleyebilirim. Yaptığımız sohbette, “Hepimizin yaşamda bir var olma nedeni var. Bunlar bazen mesleğimiz, bazen hobimiz olarak tanımlanıyor… Zaman içinde bir var olma biçimimiz var. Benim de yaptıklarım zaman içinde var olma biçimim” diye anlatıyor yaptığı işi Uzkur. Şu anda İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde öğretim üyeliği de yapan Uzkur’la, Gallery İlayda çatısı altında buluştuk. Tekstilin sanat ile ilişkisi ve iplerin beden bulduğu çalışmaları hakkında konuştuk.

Tekstili sanatla buluşturma fikri aklınıza nereden geldi?
Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Tekstil Sanatları Bölümü’nden mezun oldum. Aldığım eğitim tekstil ve tekstil malzemelerini yakından tanımamı sağladı. Bu malzemeleri kullanarak sektöre yönelik değil de kendimi ifade edebilecek işler yapmayı hedefledim. Yaptığım uzun araştırmalar ve denemeler sonucunda bu çalışmalar ortaya çıktı. Tüm sanat disiplinleri sanat olarak ortaya çıkmamıştır, sanat olarak icat edilmemiştir. Fotoğraf, sinema, heykel, resim… Bunlar sanat olarak icat edilmemiş, hep belirli bir işlevsellik için üretilmiştir. Sonra birey kendi iç yapısını, iç yolculuğunu dışa vurmak için kendine yakın bulduğu bir disiplin içinde kendini ifade etmiştir. İşte, ben de bağımsız bir sanatçı olarak tekstil malzemesi kullanarak hiç kimseye hiçbir biçimde hesap vermeksizin kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Sadece kullandığım malzeme değişiyor; boya yerine tekstil, taş veya mermer yerine yumuşak malzeme kullanıyorum.

İlk çalışmanız ne zaman ortaya çıktı?2
Öğrenciliğimden itibaren farklı malzemeler kullanmayı ve deneyselliği ön planda tutan bir kişiliğe sahiptim. İlk dönem sanatsal çalışmalarımı boya ve bilinen resimleme teknikleriyle oluşturdum. Çünkü Türkiye’de şimdiki çalışmaları yapmak için çok erkendi ve galeri bulmak söz konusu değildi, izleyici buna hazır değildi. İplik ile kendimi nasıl ifade edebilirim ve ben bununla nasıl bir şeyler yapabilirim düşüncesiyle yola çıktım. Günümüz çağdaş sanatında “Fiber Art/Lif Sanatı” diye tanımlanan bir sanat türü var. Özellikle 1960’tan sonra dünyada çok yaygın bir hale geldi. Bugün yapmış olduğum çalışmalar bu bağlamda değerlendirilebilir. Çalışmalarım birçok uluslararası Fiber Art sergilerinde yer alıyor.

Yaptığınız çalışmaların temel konusunu ne oluşturuyor?
Kendimi bildim bileli insanı sorguladım, insanı anlatmaya çalıştım. İlk dönem yaptığım resimlerde de derdim insandı. O zamanlar insanın daha farklı yönleri ile ilgileniyordum; şimdi, yaşım ile birlikte, birikimim, malzeme bilgim gelişti ve insanın daha önce fark etmediğim taraflarını görmeye başladım. İnsan nedir, insan kimdir irdeliyorum. İnsanlığın zaman içindeki serüveni beni çok ilgilendiriyor ve çalışmalarımın temelini oluşturuyor.

Bir çalışmaya başlamak için sizi tetikleyen şey nedir? Ne zaman artık bir şeyler yaratmalıyım diyorsunuz?
Söylediğim gibi derdim insanla. Fakat insansının görünmeyen, gizlediği örtmeye çalıştığı vahşi tarafı ile… Güncel olaylar beni etkiliyor, çağı soluyorsam günü takip etmem gerekiyor. Benim de çağıma ait bir sorumluluğum var, kendimi öyle hissediyorum.Bazı konularda o güne ait olan olaylardan yola çıkıyorum. Örneğin, bir seri çalışmamın adı Kurban’dı. Soma faciasında yaşamını yitirmiş maden işçilerine adanmış çalışmalardı. Gerek dünyada gerek ülkemizde beni tetikleyen olaylar oluyor. Sanatçı zaman içinde var olmaya çalışıyorsa zamanın tanığıdır, ondan izler taşımalıdır.

Sergilerinizden bahsetmek gerekirse, hepsi birbirinin devamı niteliğinde mi?
80’li yıllarda gerçekleştirdiğim ilk sergimde “İnsanların görülmeyen ama hissedilen yanlarını renk ve ışığın desteği ile yansıtmaya çalışıyorum” gibi romantik bir laf etmişim. İnsanlığa ait ne kadar saf ve temiz duygularım varmış. İnsanlığın görünmeyen ama hissedilen yanlarının çok güzel olduğunu düşünüyormuşum. Bugün ise bu görünmeyen yönlerin tamamen şiddet, vahşet, öldürme, yok etme, dünyayı cehenneme çevirme olduğunun farkına vardım. Sergiler de hep buna bağlı olarak devam ediyor.

5Çalışmalarınıza gelen tepkiler ne yönde?
Yaptığım çalışmalar teknik, kullanılan malzeme ve irdelediğim konu itibariyle izleyicilere çok şaşırtıcı geliyor, şok bir etki yaratıyor diyebilirim. O nedenle ilk bakışta çalışmalarım karşısında irkiliyorlar, daha sonra yavaş yavaş yaklaşıp etkisi altına giriyorlar. Ben bu çalışmaları insanların tepkisini sorgulamak için yapıyorum ama, bazı izleyiciler yaptıklarımı sadece estetik ve haz veren işler olarak algılayabiliyorlar ki bu da kaçınılmaz bir gerçek, normal bir durum.

Ortaya çıkardığınız işlerin anlaşılmadığını düşünüyor musunuz?
Gerçek sanat kapalıdır, bildiğiniz kadar okuyabilirsiniz, anlayabilirsiniz. Söyleyen kişi sözünü çok açık söylerse o zaman hiçbir anlamı kalmaz. Şiir mesela, şiir ne kadar kapalıysa etkisi o kadar kuvvetli olur, sesini hissedersiniz.

Peki, çalışmalarınızda anlatmak istediklerinizi insanlar nasıl tam anlamıyla anlayabilir?
Bir sanat nesnesinin tam anlamı ile anlaşılması mümkün değil; bu bağlamda benim çalışmalarımın da tam algılanması diye bir şey söz konusu değil. Entelektüel boyutun temellerinin atılması gerekiyor. Yaşamı algılayabilmek için günü izlemek, doğru ve iyi sanat işleri tüketmek de lazım.

Hangi malzemeleri kullanıyorsunuz? Kullandığınız belli başlı malzemeler var mı?
Temel malzemem iplik. Bildiğimiz polyester, naylon iplik. Kırmızı ve siyah ağırlıklı. Daha sonra onları birbirine bağlayıcı kendi geliştirdiğim özel bir takım tekniklerim var ayrıca bununla birlikte yine tekstil üretim tekniklerinden yararlandığım gibi ısıl işlem de kullanıyorum.

Neden kırmızı ve siyah ağırlıklı?
İnsan anatomik yapı olarak kan ve liften oluşur. Lif nedir, iplik… En küçük kas birimi çizgi, sadece bir çizgi… Peki, rengi nedir? Kırmızıdır. Kırmızı pek çok şeyi ifade edebilir ama ben şiddeti, kanı, vahşeti ifade etmek amacıyla kullanıyorum. Siyah da yaşamın dışındaki karşıt alanı; ölümü, yokluğu ve hiçliği temsil eder.

Bir çalışmanızın tamamlandığına nasıl karar veriyorsunuz?
Ona ben karar vermiyorum, o işin kendi kararıdır. “Bana dokunma, ben bittim” der. Eğer işi okumasını biliyorsanız, iş size söyler, “Artık bana müdahale etme” der.

Takip ettiğiniz ve çalışmalarını çok beğendiğiniz kişiler var mı?
Tabii ki var. Lousie Bourgeois, Magdalena Abakanowicz… Beni bazı şeyler yapmaya tetikleyen, kışkırtan diğer isimler ise Krzysztof Kieslowski, Bela Tarr, Andrei Tarkovsky’dir. Ben çok farklı disiplinlerden besleniyorum. Son yıllarda heykele, üç boyutlu çalışmalara yöneldim. Daha çok üç boyutlu işleri takip ediyorum.

Böyle bir işle uğraşmak için kişinin nasıl bir özelliğe sahip olması lazım?4
Bu konun eğitimini almış ya da almamış, bu işin kültürünü öğrenmesi ve bilmesi gerekiyor. Dünya sanatını, çağdaş sanatı çok yakından takip etmesi de önemli. Bir de deneysel ve yaratıcı kimliğinin çok gelişmiş olması gerekli. En önemlisi de bir yaşam adanmalı.

Yapmak istediğiniz ama içinizde kalan bir şey ya da pişmanlıklarınız var mı?
Niye çok daha erken yaşlarımda bu tür çalışmalar yapmadım, niye o zamanlar bu kadar cesur değildim gibi pişmanlıklarım var ama o zaman da onları yapmam gerekiyormuş demek ki.

Türkiye’de ve dünyada yapılan işleri kıyasladığınızda arada ne gibi farklar bulunduğunu düşünüyorsunuz?
Çok büyük farklar var. Aynı ortamda değerlendirilmemiz gibi bir durum söz konusu değil. Öyle bir derdimizin de olmaması gerekiyor zaten. Sanat geçmişimiz o kadar yakın ki…Hatta yok diyebilirim.. Sanat geçmişimizin çok yakın olması nedeniyle biz ülke genelinde daha çok bir iz sürücüyüz, takip ediciyiz. Bu da kaçınılmaz bir şey, bunu da yadırgamıyorum. Ancak bireysel çıkışlar olabilir, müzik, sinema ve edebiyatta olduğu gibi.

Bundan sonra neler yapacaksınız?
Aslında her yaptığım çalışma bir sonrakinin eskizi. Her yaptığım çalışma daha sonraki işleri ortaya çıkarıyor. Her yaptığım çalışmada mutlaka yeni bir şeyler ekliyorum. Yeni teknik sorgulamalarım mutlaka var. Son zamanlarda üçüncü boyut takıntım var. Üç boyutlu işler yapmak istiyorum yine tekstil malzemesi kullanarak. Bunun örnekleri de yavaş yavaş oluşmaya başladı.