Ürünle paketi bileştirmede bir paketleme işçisinin elleri ne kadar hassassa, bir İnsan Kaynakları uzmanı olarak Öznur Hanım’ın da gözleri o kadar hassas özgeçmiş taramada. Büyüyüp büyüyüp küçülen, yuvalarında zikzaklar çizen gözleri deneyim, kişisel bilgiler, eğitim alanları arasında gidip gidip geliyor.
Genel bir filtreleme yapıp bin olan özgeçmiş sayısını elliye düşürse de daha çok işi var Öznur Hanım’ın. Bu aday olmaz, bu da olmaz, peki ya şu, bir düşünelim, alalım uzun listeye hadi…
Büyük bir dikkatle başvurulara yoğunlaşarak adil davranmaya çalışıyor İnsan Kaynakları uzmanımız. Hiçbir vebal altında kalmak, kimsenin hakkını yemek istemiyor. Böyle de davranmak zorunda, işinin ilk kuralı bu.
O an çevresinde olup biteni de pek görmüyor Öznur Hanım. Biraz da kişiliğinde var bir işe dalmışken dünyayı unutmak. Fakat onu kendi aleminden bizim dünyamıza çeken bir ses duyuyor neden sonra. Sabit telefonu çın çın ötüyor. Çaresiz bilgisayar monitörünü bırakıp telefona yöneliyor Öznur Hanım:
—İnsan Kaynakları, ben Öznur.
—Öznur Hanım iyi günler, beni hatırladınız mı?
İnsan Kaynakları uzmanımız daha kafasını toparlayamamış ama telefonun diğer ucundaki birden zor bir soruyla çıkıyor karşısına.
—Özür dilerim hatırlayamadım.
—Ben Mehmet, hani üç hafta önce bir mülakat gerçekleştirmiştik.
Öznur Hanım günde ortalama üçten haftada on beş, ayda altmış kişiyle görüşüyor, yılda yedi yüz yirmi. Ülkemizde de bir buçuk milyon Mehmet olduğu düşünülürse hatırlayamaması çok normal.
—Mehmet Bey sizin gibi pek çok adayla görüştüğümden hatırlayamadım. Soyadınızı da söyler misiniz, sizinle hangi pozisyon için görüşmüştük.
Adayımız bilgilerini veriyor ve Öznur Hanım hemen sistemden durumu sorguluyor. Evet olumlu sonuçlanan bir mülakat yapılmış Mehmet Bey’le, kendisine de sürecinin olumlu devam ettiğine dair bilgilendirici bir elektronik posta gönderilmiş.
Bu arada Öznur Hanım da adayı yavaş yavaş hatırlamaya başlıyor, zihninde yuvarlak bir yüz ve açık bir alın resmi çiziliyor.
—Evet Mehmet Bey şimdi sizi hatırladım, diyor ve ekliyor: Sizinle mülakatımız olumlu sonuçlanmış, bunun bilgisini de size vermişiz. Yani şu anda süreciniz olumlu devam ediyor.
Mehmet Bey o anda biraz da boş bulunup Öznur Hanım’ın sözünü kesiyor:
—E peki o zaman neyi bekliyoruz Öznur Hanım? Her şey olumluysa…
İşte o anda mülakattaki bir aday gibi Öznur Hanım zorlanıyor ve:
—Mehmet Bey takdir edersiniz ki onay süreçleri biraz zaman alıyor, diyor.
—Haklısınız Öznur Hanım da, bana mülakatta bu pozisyonun acil olduğunu, bakım bölümünde bir mühendise hemen ihtiyaç duyduğunuzu söylemiştiniz.
Öznur Hanım çaresiz bilinen yuvarlak cümlelerle cevap veriyor. Her cümlenin arasına da sanki bir noktalama işareti gibi, “Sürecimiz devam ediyor,” ifadesini koyuyor.
En sonunda Mehmet Bey de çaresiz kalıyor ve “Ne yapalım, bekleyeceğiz,” deyip telefonu kapatıyor.
Ahizeyi yerine bıraktığında Öznur Hanım’ın canı sıkkın, dikkati dağılmış durumda. Sıcak sudan çıkıp soğuk suya dalmak ve bunu sürekli tekrarlamak gibi bir şey onun için bir işten bir işe geçmek. Şu adaylara geri dönüş konusu da canını en çok sıkan şey. Çünkü bir İnsan Kaynakları uzmanı olarak en fazla bu konuda arada kalıyor, adaylardan tepki alıyor ve yıpranıyor.
Mehmet Bey’le bakım müdürü Hasan Bey’le birlikte görüşmüştü. Mülakat evet olumlu sonuçlanmıştı. Fakat Hasan Bey tutturmuştu “Başka adaylar da görelim” diye. Başkalarını da birlikte görmüşlerdi, onlardan da olumlu bulunanlar olmuştu, fakat gelin görün ki sevgili yönetici bir türlü adaylardan birini onaylamıyordu. İşin ironi kısmına gelince; daha iki ay önce, çok acil mühendise ihtiyacım var diye insan kaynakları bölümünün kapısını aşındıran da bakım müdürlüğüydü.
Gelin görün ki olan İnsan Kaynakları uzmanına oluyordu. O ne kadar adaylara karşı hassas olmaya çalışırsa çalışsın, işe alım sürecinin diğer faktörleri ilişkiyi etkiliyordu. Ancak vitrinde İnsan Kaynakları uzmanı olduğu için, adaylar yalnızca onları tanıyor ve eleştiri okları İnsan Kaynakları uzmanlarını buluyordu. Tabi adaylar da kendilerince haklıydı.
Öznur Hanım bir elektronik posta ile Hasan Bey’e adayların cevap beklediğini hatırlatıyor ve ardından yine işlerine dönüyor. Fakat o tam elektronik posta penceresini kapatacakken, sağ köşede yeni bir posta işareti yanıp yanıp sönüyor. Öznur Hanım son anda postanın konusunu görüyor ve merakla tıklıyor işarete. Konu şu: “İki ay oldu, hala cevap bekliyoruz!”
Adaylardan biri tam bir sayfa içini dökmüş. Yazısında İnsan Kaynakları bölümlerinin hep “Süreç devam ediyor” yalanını söylediğinden tutun da “Bu mu profesyonellik” e kadar ithamlar var. Öznur Hanım yazılanları okudukça yine adayı ve o mülakat gününü hatırlıyor. Yazının sonuna geldiğindeyse bir şeyi daha hatırlıyor. O da “Bu adayın dosyasının da genel müdürlükte iki aydır beklediği.”
Çaresiz özgeçmiş tarama işine dönüyor sevgili İnsan Kaynakları uzmanımız. Bu işte günah keçisi olduğuna inanıyor. Ancak yine de içi çok rahat değil. Çünkü süreçlerin sağlıklı işlemesinde ve diğer bölümlerin de işe alıma aynı hassasiyeti göstermesinde sorumlulukları olduğunun farkında.

Kariyer Dergi Mart 2009