çırağaniçerikÇırağan Sarayı Kempinski Oteli İnsan Hizmetleri ve Risk Yönetimi Direktörü Haluk Ertan, temel prensiplerinin sevgi, eşitlik ve açıklık olduğunu söylüyor. Buçukları her zaman personelin lehine kullandığını belirten Ertan, “ Çalışanlarımıza koşulsuz ve ayrımsız destek veriyoruz” diyor.

Askerlikle tanışmasını kısmet olarak tanımlayan Çırağan Sarayı Kempinski Oteli İnsan Hizmetleri ve Risk Yönetim Direktörü Haluk Ertan, çocukluğundan beri aklında olan sektörün turizm olduğunu belirtiyor. Hem İnsan Hizmetleri hem de Risk Yönetim Direktörlüğü’nü bir arada yürüten Ertan, her iki görevini de çok sevdiğini, birbirinden asla ayırmadığını ve yaptığı iş ne olursa olsun hepsinin temel noktasının ‘insan’ olduğunu vurguluyor. Kempinski’de İnsan Kaynakları isminin İnsan Hizmetleri olduğuna dikkat çeken Ertan, bunun nedenini, “Çünkü biz çalışanlara hizmet etmek için buradayız.” diye açıklıyor. Çırağan’da çalışmanın bir ayrıcalık olduğunu söyleyen Ertan’dan, Çırağan’ı, Çırağan’da İnsan Kaynakları oluşumunu ve personelin otel içindeki yerini dinledik.

Askeri bir eğitim ve iş geçmişinden sonra İK alanına geçmeye nasıl karar verdiniz? Çırağan’la buluşmanız nasıl oldu?

1993 yılı sonunda silahlı kuvvetlerden emekli oldum. Dört yıl Ankara’da savunma sanayi ağırlıklı bir şirkette proje müdürü olarak çalıştıktan sonra bir gazete ekinde çocukluğumun hayali olan otelcilikle ilgili bir ilan gördüm. Kazakistan’da açılacak Astana Intercontinental Otel için güvenlik müdürü aranıyordu. Oraya özenle hazırladığım bir özgeçmişimi gönderdim ve iki ay sonra işe başladım. Üç ay güvenlik müdürü olarak çalıştıktan sonra aynı otelde hem İK müdürü hem de güvenlik müdürü olarak görev aldım. Çırağan Sarayı’ndan gelen teklifle 2002’de Güvenlik Müdürü olarak göreve başladım. Üç yıl sonra ise burada Risk Yönetim Direktörü oldum. 2007’nin Eylül ayında verilen yeni görevle Risk Yönetim Direktörlüğü’nün yanına İnsan Kaynakları Direktörlüğü de eklendi. O zamandan beri hem risk yönetimine hem İnsan Kaynaklarına bir arada bakıyorum.

İnsan Kaynaklarını kendinize göre tanımlar mısınız? İK, şirketiniz içinde nasıl bir yere ve öneme sahip?

Üç temel prensibimiz var; birincisi sevgi, ikincisi eşitlik, üçüncüsü ise açıklık. Çalıştığınız yerdeki insanları sevmek, onlara eşit, adil ve açık davranmak. Bunların dışında zaten iş kanunu, sendikalar kanunu, toplu iş sözleşmeleri, ticaret kanunu ve muhasebeyle ilgili bir takım kanunlar var. Bu kanunları uyguluyoruz ama bizim kaynağımız çalışanlarımızı sevmek, onlara adil ve açık davranmaktır. Bir de ona bir küçük şey ekleniyor; yeteneğe destek. Koşulsuz ve ayrım yapmadan desteklemek çok önemli.  Dört kişilik bir İnsan Kaynakları ekibimiz var ve hepimiz bu noktalara önem veriyoruz.

Hangi özellikleri Çırağan’ı diğer otel ve firmalardan farklı kılıyor? 

İstanbul’da yaklaşık 65 adet 5 yıldızlı otel ve o otellerin bünyelerinde yaklaşık 15 bin personel bulunuyor. Bizim personel sayımız, yaz aylarında mevsimlik çalışanların ve stajyerlerin katılımıyla 950’ye kadar çıkıyor. Bu otelde 23 senedir çalışan insanlar var ve bundan mutluluk duyuyoruz. O insanın 23 sene burada çalışmasının nedeni hem buranın ona, hem de onun buraya iyi bakması. Burada çalışan herkesin bu otelin Çırağan ismini almasında büyük emeği var. Otelimizde misafirimizin “benim buyum çalındı” dediği bir şey yok. Bu bizim normumuz, sakın olağanüstü bir şeymiş gibi düşünmeyin. Ayrıca geçen sene Çalışma Bakanlığı’nın 5 yıldızlı otellere yaptığı denetimden para cezası almayan tek oteliz.

Mesleğinizin en sevdiğiniz yanı nedir? Unutamayacağınız bir anınız var mı?

Mesleğimin en sevdiğim yanı, buraya gelen misafiri mutlu gönderebilmek. Burada yapılan düğünlerin sonunda 50 – 100 misafir kendi arabasının önce gelmesini istiyor. Fiziki olarak bu mümkün değil fakat benim çalışanlardan isteğim, “misafiri orada öyle bekletin ki beklediğini anlamasın” oluyor. O insan, buraya geldiğinden daha mutlu bir şekilde buradan ayrılıyorsa bu bizim için çok büyük başarıdır. Çırağan’da unutamadığım birçok olay var. Ocak ayında burada bir bilgisayar elimize geçti fakat bilgisayar kapalı ve açılması mümkün değildi. Bilgisayar çantasının içinde bir kağıt bulduk, kağıttaki ifadelerden bir öğrencinin öğretmenine yazmış olabileceği bir teşekkür mektubu olabileceği ihtimali üzerinde durduk. Elimizdeki tek veri buydu. IT departmanımızın yardımıyla sadece bir isme erişebildik. Bilgisayar çantasının içinden çıkan yazı ile bu ismi çakıştırdık, önce İl Valiliği’ni sonra İl Eğitim Müdürlüğü’nü arayarak bu olayı anlattık. İki saat sonra bir beyefendi bizi aradı, öğretmenin kocasıymış. Öğleden sonra gelip bilgisayarı teslim aldılar. Öğretmen bu yaptığımıza inanamadı. Böyle olaylar dışında üzücü şeyler de oluyor, onları da unutamıyorsunuz ama asıl hatırlamak istediklerimiz güzel olaylar, onların sayısı oldukça fazla.

İşe alım süreciniz nasıl işliyor? İnsan kaynakları politikalarınızdan bahsedebilir misiniz?

İşe alım sürecinde ilk baktığımız şey bütçe. O pozisyon boş olacak ve bütçede yeri olacak. Departman müdürü bize bütçenin, mevcudun olduğu formu doldurup gönderiyor. Biz onu inceliyoruz, bütçeye uygunluğuna karar verip imzaladıktan sonra genel müdürümüze iletiyoruz. Genel Müdürümüz imza attıktan sonra ise duyurusunu yapıyoruz. Gelen müracaatları bir ön elemeye tabi tutuyoruz. Aradığımız iş yeterlilikleri tutuyorsa departman müdürlerine gönderiyoruz. Departman müdürleri operasyonel anlamda görüşüp karar verdikten sonra adayla biz görüşüyoruz. Referansları kontrol edip, birtakım belgeler talep ediyoruz. İdari yönden bir sakıncası yoksa kişinin özlük haklarını kişiye ilettikten sonra sözleşme taslağını hazırlayıp bütün belgeleri genel müdürümüzün onayına sunuyoruz. İşe alımın ardından eğitim departmanımızın organize ettiği İşe Uyum Programımız oluyor. Bunun yanında bir de oryantasyon eğitimimiz var.

Çalışan memnuniyeti ve bağlılığı konusunda nelere dikkat ediyorsunuz? Çalışanlarınıza hangi olanakları sunuyorsunuz?

Çalışanlarımızı bütçe doğrultusunda yurt içi, yurt dışı her türlü eğitime gönderiyoruz. Otel içinde de çok yoğun bir eğitim faaliyeti yürütülüyor. Kempinski’de eğitim departmanları ayrıdır ve klasik eğitimleri verir. Bana göre asıl eğitim çalışanların yaşadıkları olaylardan ders alabilmesi. Çalışanlarımız için güzel sosyal etkinlikler yapıyoruz. Ayın elemanını seçiyoruz, Saray Teras’ta iftar yemeği veriyoruz ve birkaç senedir de tekne turları yapıyoruz. Üç ayda bir gerçekleştirdiğimiz renkli, dinamik infotainment toplantılarımız var. Her sene çocuk balosu organize edip onların adına davetiyeler gönderiyoruz. Bu sene çocuk balosuna katılan çocuklar adına Balıkesir’de bir bölgeye ağaçlar dikildi. TEMA ile işbirliği yaptık ve çocuklara ağaç nedir onu anlattık. Bu balolarda sadece onlara hediyeler verelim, onları eğlendirelim istemiyoruz aynı zamanda onlara bir mesaj verelim, onları eğitelim istiyoruz. Personel balomuz ise çalışanların büyük heyecanla hazırlandıkları bir organizasyon. Normalde misafire hizmet edilen mekanda bu sefer kendileri ağırlanır, hediyeler verilir. İki gece yapılır ki herkes birbirini ağırlasın. Bu balo, çalışanlar için büyük bir mutluluk kaynağı oluyor. Bu etkinliklerin dışında dünyanın dört bir tarafındaki Kempinski otelleriyle birbirimize konaklama hediyeleri veriyoruz. Arkadaşlarımızın uçak biletlerini ve gerekli ihtiyaçlarını alıp onlara bu fırsatı sağlıyoruz. İşitme engelli çalışanlarımız, toplantılardan geri kalmasın diye Engelliler Derneği’nden tercüman getirtiyoruz. Son olarak Kempinski, 2011 yılında Kariyer Günleri programı başlattı. Kariyer Günleri’ne gönderdiğimiz personeller bütün Kempinskilerin genel müdürleriyle mülakatlar yapıyor, seçilen personeller transfer olup uluslararası zincire giriyor ve yükselme imkanı yakalıyorlar. Yurt dışına açılan ve uluslararası kariyer edinen elemanlara çok büyük destek veriyoruz. Bu programa katılan herkes seçilmese bile oradaki genel müdürlerle görüşmek, yurtdışına çıkmak bile onlar için bir tecrübe. Ayrıca Task Force dediğimiz bir uygulamamız da var. Task Force görev kuvveti demek. Yeni açılan otellere ihtiyaç doğrultusunda kendi alanlarında uzman, yapılandırmaya yardımcı olacak takviyeler gönderiyoruz.

İleride bu mesleği seçmek isteyenler için tavsiyeleriniz, önerileriniz nelerdir? Bu alanda başarılı olmanın sırrını neye bağlıyorsunuz?

Bu mesleği seçmek isteyenler hakikaten yeteri kadar özveriyle çalışabileceklerse desteğim tam. Dışarıdan bakıldığı zaman sürekli iyi zaman geçiriyormuşuz gibi gözükebilir fakat bayram, yılbaşı, anneler günü, babalar günü demeden sabahtan akşama kadar burada çalışıyoruz. Bu işi seviyorsanız bunu göğüsleyeceksiniz, sıkılmayacaksınız. Bunları göz önüne alarak, kendinize hedefler koyarak bu işe girmeniz gerekiyor. Yeni nesil pırıl pırıl, dopdolu. İşi tam olarak bilmeseler bile kumaş çok güzel. Sen de terziysen onu bir yere getirmek görevin olmalı.

İş hayatınız haricindeki zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi bir spor izleyicisiyim. Bir sene, bir buçuk sene öncesine kadar sürekli maçlara giderdim. Son yıllarda pek gitmiyorum, evde daha keyifle izliyorum. Eşimle ve çocuklarımla zaman geçirmeyi, araba kullanmayı çok seviyorum. Herkes gibi gezmeye bayılırım, eşimle sinemaya gideriz. Türk filmleri bana daha çok keyif veriyor, özellikle Çağan Irmak’ın filmlerinde hakikaten ağlıyorum. En son Eyvah Eyvah’ı izledim ve filmin tam bizim topluma has ince espriler barındırdığını düşünüyorum. Onun dışında memleketi takip etmeye çalışıyorum. Genel olarak mütevazı bir yaşamım var.