Kendinizle ilgili kısaca bilgi verir misiniz ?

1972’de İstanbul’da doğdum ve eğitimimin tamamını bu şehirde aldım. İstanbul Üniversitesi’nden 1994 yılında mezun olduktan sonra, o zamanki ismiyle, Coopers & Lybrand’e katıldım ve dört yıl boyunca denetim bölümünde çalıştım. Askerlik sonrasında, 1 Ocak 1999’da, Volvo Türk Ltd.’e katıldım ve Volvo’nun Türkiye’deki yapılanmasında bilfiil çalıştım. Halen, Volvo Türk Ltd.’nin CFO (Mali İşler Direktörü)’su ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevime devam ediyorum. Bu görevimin dışında, Volvo Türk Ltd.’yi YASED (Yabancı Sermaye Derneği)’de ve TAİD (Ticari Araç İthalatçıları Derneği)’de temsil etmekteyim.

Volvo Türk Ltd.’nin ve otomotiv sektörünün geleceği hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Volvo Grup; dünyadaki ve Türkiye’deki konumu itibariyle, ticari araç üretimi ve pazarlaması konusunda en büyük oyunculardan bir tanesi. Beklentim, bu güçlü konumun gelecekteki muhtemel birleşme ve satın almalarla daha da kuvvetleneceği yönünde. Volvo, kamyon ve çekici pazarında Avrupa’nın en büyük , dünyanın ise ikinci en büyük üreticisi ve Renault Kamyonları’nın ve Mack Kamyonları’nın tamamına, Scania Kamyonları’nın ise %46’sına sahip. Bir diğer önemli sektör olan İş Makinaları’nda da dünyada ilk üçte ve büyük bir atılım içinde. Deniz ve endüstriyel motorlar konusunda da “Volvo Penta” adı altında bir başka dünya devini bünyesinde bulunduruyor. Volvo Otobüsleri’nin de ileriki dönemlerde Türkiye’ye ilgi göstereceklerini biliyorum. Bu uluslararası bilgi ve birikimin, Türkiye’ye yansıması da, tabii ki, kuvvetli ve büyük bir markanın yatırımı olarak ortaya çıkıyor. Tüm bunları arkamıza aldığımızda, Volvo Türk Ltd.’nin Türkiye’de 1994’ten bu yana elde ettiği başarı ve bundan sonrası için hedeflediklerinin tamamı oldukça heyecan verici.

Kamyon ve çekici, iş makinaları, deniz ve endüstriyel motorları sektörlerinin geleceğinin ülkemizde çok parlak bir geleceğe sahip olduğuna inanıyorum. Dünya haritasına bakıldığında Türkiye’nin doğal coğrafi bir köprü olduğunu görüyoruz, bu bize kamyon ve otobüs sektörünün geleceği hakkında bir görüş verir. Yine, etrafımızın denizlerle çevrili olduğunu görüyoruz, bu da bize deniz ve endüstriyel motorlar için bir fikir verir. Nihayet, büyük şehirlerimizin dışına kısa bir yolculuk yaptığınızda, bayındırlık konusunda potansiyelleri hemen fark edersiniz, bu da bize iş makinaları sektörünün geleceği yönünden bir intiba verir. Bu yüzden, gelecek hem bu saydığım sektörler için, hem de Volvo Türk Ltd. için büyük fırsatlar sunacaktır. Bizlerin görevi ise, bu fırsatları Volvo’nun üç ana ekseni içinde (güvenlik, kalite ve çevre) ülkemizin de faydasına olacak şekilde değerlendirmek.

Volvo Türk Ltd’de kurumsal eğitim uyguluyor musunuz? Uyguluyorsanız içerikleri ve yapıları ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Şirket içi teknik eğitimlerimiz tüm sene boyunca devam ediyor ve sadece Volvo Türk Ltd. elemanlarını değil, bayilerimizin elemanlarını da kapsıyor. Teknik konular haricinde de, mali işler, ithalat, insan kaynakları ve bilgi işlem departmanlarımızda çalışan elemanlarımıza da ilgili eğitimler, genel kabul görmüş merkezler ve kuruluşlar tarafından sağlanıyor. Volvo Türk Ltd.’yi her yönden tercih edilen ve yüksek kalitede iş gücü barındıran bir firma olarak öne çıkartma tutkumuz her zaman devam edecek.

Şirketinizde uyguladığınız Performans Yönetim Sistemi var mıdır? Genel ilkeleri nedir ve çalışanlarınızın kariyer planları için nasıl bir imkan sağlamaktadır?

Yılsonlarında yapılan performans değerlendirmelerinde önceki seneye ait kişisel planların gerçekleşme yüzdeleri üzerinden değerlendirme yapılmaktadır. Performans değerlendirme sistemimizin genel ilkelerini, işe yeterlilik ve takım çalışması olarak özetleyebiliriz. Ayrıca, açılan her pozisyon için, dış ilana çıkılmadan, “dahili ilan” yöntemi ile iç dinamiklerimizi ölçme ve yönlendirme yoluna gidiyoruz. Bu konuda da, oldukça önemli yol kat ettik ve bence bu, bizi Volvo olarak diğer firmalardan ayıran önemli bir özellik. Çünkü; işte, zamana bağlı, değişiklik ihtiyacı önüne geçilemeyen bir gerçek ve biz de bu gerçeği yok saymak yerine, onu bünyemizde ortaya çıkartmaya ve doğru yönde kullanmaya çalışıyoruz.

Yeni mezunlara yönelik İK politikanız ve firmanızda staj imkanları hakkında bilgi verebilir misiniz? Yeni mezunlara neler tavsiye edersiniz?

Son iki yıl içinde yaşadığımız olumsuz ekonomi bizi de daha dikkatli istihdam politikalarına mecbur bıraktı. Bu yüzden, üzülerek belirtiyorum ki, yeni mezunlara yönelik bir politika geliştiremedik. Orta vadedeki amacımız, ülkemizin belli başlı üniversitelerine ilkbahar aylarında misafir olarak, Volvo Türk Ltd.’i onlara anlatmak ve üniversiteler seviyesinde şirketimiz için belli bir iletişim platformu yaratmak olacak.

Staj imkanlarına gelince, bu konuda, önemli fırsatlar sunan bir firma olduğumuz kanaatindeyim. Stajyer taleplerimizi muhtelif kanallardan ve kariyer.net’ten karşılama eğilimindeyiz. Staj imkanları konusunda, bu yazıyı okumaya zaman ayıranlardan ricam, bizi kariyer.net’ten takip etmeleri olacaktır.

Yeni mezun arkadaşlara tavsiyem, içlerine sinen işi, kendilerinden bir şeyler katarak yapma yollarını aramaları. Kendimizden bir şey katmadan ya da katamadan yaptığımız şeyleri sahiplenmekte güçlük çekeriz ve bu da performanslarımıza ve de dolayısıyla, şirketimizin performansına etki eder. Unutulmaması gereken şey, birey olarak kim olduğumuzu unutmamak ve bunu şirketimizin kimliği ile harmanlayabilmek.

Dünyadaki yeni yönetim trendleri nedir? Bunlar Türkiye’ye nasıl yansımakta?

Açıkçası, yönetim trendlerini moda akımları gibi görüyorum. Her 20 ila 30 yılda bir tekrar başa dönülüyor. Yakın dünya tarihinde tek adamlıklardan kurtulmaya çalışan ülkeler ve şirketler, bugün tekrar liderler yaratmak peşindeler. Bu konuda da, diğer konularda olduğu gibi, bir denge unsurundan bahsetmemiz gerekiyor. Bu denge içindeki vazgeçilmezler şunlar : zaman ve yönetimi, gerçeklik, etik, cesaret ve vizyon. Bunlar olmadan, yönetim dediğimiz sanat var olamaz.

Dönemsel olarak değiştiğine itibar ettiğimiz yönetim trendlerinin Türkiye’yi etkilemesi için, öncelikle, tüm şirketlerimizin kurumsal niteliğe bürünmeleri ve tamamen başarı merkezli yönetilmeleri gerekiyor. Bugün bakıldığında, bu kriterlere uyan şirket sayısı ülkemizde yok denecek kadar az. Bu döngüyü kırmanın en iyi iki yolu, kanaatimce, eğitim seviyesinin genel bir yükselişe geçmesi ve daha da önemlisi yurtdışı temaslarımızın şirketler seviyesinde ciddi ölçülerde artmasıdır. Böylelikle, şirket kültürlerimiz pozitif şekilde kendini tartacak ve yeni modern Türk şirketi kimliklerimiz ortaya çıkmaya başlayacaktır.

İyi bir yöneticinin özellikleri sizce nasıl olmalı?

Benim sık kullandığım bir deyiş var. Kaynağını tam bilmiyorum ama Latin kökenli olduğunu sanıyorum :

Sorunları kahramanlar çözer, dahiler önler.
Bu temel felsefeye; yönetimin güç kullanmak değil de, çalışanlarını güçlü kılmak olduğunu katabilenler ve bunu icra etme cesaretini gösterebilenler iyi birer yönetici olabileceklerdir.
Hem ülke, hem de şirket yönetimi bazında, ihtiyacımız olanın kahramanlar değil, dahiler olduğu kanaatindeyim.

Yeni yatırım planlarınız var mı?

Volvo Türk Ltd., şu ana kadar Türkiye’ye 25 MUSD’lık yatırım yaptı. Bu ciddi bir yatırım miktarıdır ve Volvo’nun Türkiye’nin geleceğine inandığının da açık bir göstergesidir. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de güvenilir ve süreklilik arz ettiğine inanılan bir ekonomi yerleşirse, Volvo’nun daha fazla yatırım yapmaması için temel bir sebep kalmamış olacaktır.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Size ve bu yazıyı okuma nezaketi gösteren okuyuculara başarılar dilerim.