Yoğun iş temposu ve stres nedeniyle kontrol edilemeyen öfke dönüşü olmayan zararlara neden oluyor. Enstitüsü Kurucusu Prof.Dr.Bengi Semerci, “Kendinize dinlenmek için yeterli zaman ayrın. Öfkenizle baş etmeyi öğrenin” diyor

İş yerinde engellendiğimizde, hayal kırıklığına uğradığımızda, haksızlık yapıldığında, tehdit edildiğimizde, beklenmedik anda gelip yaşamımızı altüst eden felaketlerde öfkeleniriz. İşte o andan sonra öfkeye karşı göstereceğimiz davranışı seçme zamanıdır. “Öfkemizi bastırabiliriz, anlatabiliriz ya da dindirebiliriz. Ama en doğrusu anlatabilmektir öfkeyi” diyen Bengi Semerci Enstitüsü Kurucusu Prof.Dr.Bengi Semerci, öfkeyi saldırmadan, kırmadan, yıkmadan anlatabilmek gerektiğinin altını çiziyor. Semerci, yapılması gerekenin kontrolsüz olarak akmasına izin verip “oh, öfkemi boşalttım, rahatladım” diye kendinizi kandırmak değil, öfkenin nedenini bulup onu çözmeyi başarabilmenin olduğunu belirtiyor.

Keskin sirke, küpüne zarar

Hem saldırganlığın çözüm olmadığını, hem de öfkenin kendimize yönelip zarar verebileceğini biliriz yani, biliriz de nasıl yapmayacağımızı becermek de zorlanırız. Oysa bir an gelir, öfkenizin yersizliğini, isteklerinizin anlamsızlığını, karşınızdakilerin şaşkınlığını görebilirsiniz. “Çok öfkeliyken birden gülmeye başladığınız olmadı mı hiç? Ama dikkatli olmakta yarar var, karşıdakiler onlarla dalga geçtiğinizi düşünebilir siz öfkenizi gülmeceye dönüştürürken” diyen Semerci, öfkesine hakim olamayan kişilere şunları öneriyor: “Öfkeli insanların davranışları, komedi filmlerin de çoğu zaman güldürür bizleri. Güldüren kontrolsüzlükleridir. Belki kendi öfkemizi kontrol ederek, kendimizi güldürmeyi becerebiliriz.”

Öfkelendiğimizi bildiğimiz şeylere yakın olmak, içinde olmak ve onlarla olmak zorunda değiliz. Kimi zaman, onların yok olmasını sağlayamıyor ve başkalarını değiştiremiyorsak,  uzak durma, görmeme hakkımızı kullanabiliriz. Semerci, “Öfke doğal bir duygu ve hep olacak, çünkü onu ortaya çıkaran olayların çoğu yaşamın bir parçası ve yaşam da bizim. Amaç öfkelenmemek değil, öfkenin kaynağını keşfedip, ona karşı tedbir almak ve öfkenin dışa vurum davranışını seçmek” diyor. Unutmayın öfke bir duygu ama ortaya çıkardığı davranışın ne olacağına siz karar vereceksiniz.

Öfkeyi doğru ifade etme becerisini kazanmaya “öfke kontrolü” dendiğinin altını çizen Semerci, “Kontrol edebilmek için önce size nelerin öfkelendirdiğini bilmeniz gerekir. Çoğu zaman istediğiniz ve beklediğiniz şeylerin gerçekleşmediği ya da farklı gerçekleştiği durumlarda öfkelenirsiniz. Sizin kızmanıza neden olan insanları, olayları yok edemezsiniz; onlardan kaçınamazsınız; onları değiştiremezsiniz” yorumunu yapıyor. Semerci’ye göre yapılacak tek şey bu insanlar ya da olaylar karşısında gösterdiğiniz içsel ve dışsal tepkilerinizi kontrol edebilmek, onları yapıcı bir şekilde yönetebilmek. Çünkü amaç öfkenin neden olduğu duygusal ve bedensel belirtileri azaltabilmek. Semerci, tavsiyelerine şöyle devam ediyor: “Eğer çok yoğun bir tartışma içine girdiyseniz, ilk yapacağınız şey; Yavaşlayıp gösterdiğiniz tepkileri gözlemek olmalıdır. Aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, asıl söylemek istediğinizi düşünün. Aynı anda karşınızdakinin de söylediklerini duymaya ve anlamaya çalışın. Hemen cevap vermeyin. Kendinize zaman tanıyın.”

Fark edin, kabullenin ve bedeninizin tepkilerini anlayın

“Öfkenizin nedeni aslında diğer insanlar ve olaylar değil, sizin gerçekleşmeyen beklentilerinizdir, düşüncelerinizdir” bilgisini veren Semerci, öfkelendiğimizde kalbimizin hızlı çarptığını, terlediğimizi, titrediğimizi ve nefes hızımızın değiştiğini vurguluyor. Semerci, ilk yapılması gerekenin öfkelendiren olaydan veya kişiden uzaklaşmak olduğunu söylüyor.

Nefes alma tekniklerini deneyin

Öfkelendiğimiz zamanlarda nefes alırken düzensizlikler oluyor. Heyecandan kalbimiz daha hızlı çarpıyor ve kesik kesik solumaya başlıyoruz. Önce nefesimizi kontrol etmeyi öneren Semerci, “Nefes alıp verirken ağır ve derinden olmalı ve göğsünüz değil karnınız inip kalkmalıdır. Bir elinizi göğsünüze diğerini karnınıza koyun. Burnunuzdan, 5’e kadar sayarak çok yavaş bir şekilde nefes alın alın, aldığınız nefesi 3’e kadar sayarak içinizde tutun, içinizde tuttuğunuz nefesi 8’e kadar sayarak ağzınızdan yine çok yavaş bir şekilde geri verin.”

Öfkelendiğimiz zamanlarda vücudumuzdaki kaslar gerilir ve titreme- terleme ağrı gibi sıkıntılar yaşarız. Aşağıdaki egzersizleri sadece öfkelendiğiniz zamanlarda değil gün içinde de sık sık yapın böylece öfkelendiğinizde bu egzersizleri yapmanız daha kolay olacaktır. Bedeninizdeki bütün kasları sırayla ve tek tek önce kasıp sonra çok yavaş bir şekilde gevşetmeniz gerekiyor. Örneğin: Ayak parmaklarınızı iyice kasıp ve 5’e kadar sayarak kasılı tutup sonra çok yavaş bir şekilde gevşetin. Daha sonra aynı işlemi diğer kaslarınız için yapın. Bacak kasları, kalça, bel, sırt, göğüs, kol, el, omuz, boyun, yüz (ağız, burun, göz ve yanak) kaslarınızı önce kasıp sonra yavaş yavaş gevşetin.

Öfkenizin önüne geçin

Prof. Dr. Bengi Semerci, “Duyguların en kabullenilemeyeni, istenmeyeni ve başa çıkmakta zorlanılanı öfkedir. Kontrol edilmediğinde öfkemiz yanlış bir davranışa, sözlü ya da bedensel saldırganlığa dönüşebilir. Öfkeyi kontrol etmek için bedenimizin tepkilerini anlayıp öfkenin önüne geçmek gerekir” diyor.