Psikolojik araştırma blogu PsyBlog’un ilk izlenimlerimize yönelik yayınladığı araştırma son derece çarpıcı. Uzman psikologlar tarafından yapılan araştırmanın verileri, etrafımızdaki insanların çok ufak detaylardan kişiliğimizle ilgili pek çok sırra ulaşabildiğini gösteriyor.

İlk izlenimin insanlar üzerindeki etkisi sık sık bilimsel olarak da gündeme gelen ve araştırmalara konu olan bir faktör. Uzmanlara göre önyargıları değiştirmek, bu önyargıları bilişsel olarak farkında olmadan oluşturduğumuz için oldukça zor olabiliyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırma bu önyargıyı doğuran bilişsel süreçte beynin gizemli bir şekilde doğru çalıştığını ve önyargılarımızın çoğunlukla doğru olabileceğini iddia ediyor.

Psikolojik araştırma blogu PsyBlog’un son yayınladığı araştırma kişilik üzerine son derece çarpıcı yeni keşifleri ele alıyor. Araştırmada yaşlandıkça kibarlaştığımıza, eğer optimist bir insansak daha uzun yaşadığımıza dair veriler var. Öne çıkan önemli bir veri de ilk izlenimle ilgili. Buna göre, bazen bazı ufak ipuçlarıyla karşımızdaki insanın kişiliğine dair son derece güçlü tespitler yapabiliyoruz.

Bugün biraz nevrotik kokuyorsun

Araştırmanın birinci ve en garip verisi kokuyla ilgili. Elde edilen araştırma sonuçlarına göre bir başkasının kokusundan o kişinin nevrotiklik, dışadönüklük veya baskınlık gibi bazı kişilik özelliklerine dair doğru yargılarda bulunanların sayısı son derece fazla. PsyBlog raporuna göre doğru tespit yapabilmede, bazen koku kişinin videosunu izlemek kadar etkili olabiliyor.

Yürüyüş kişiliğe ayna mı oluyor? 

Eğer yeni tanıştığınız kişi hakkında henüz bir fikir sahibi olamadıysanız onun nasıl yürüdüğüne bakabilirsiniz. Blogda yer verilen araştırma sonuçlarına göre yürüyüşümüz bazı temel kişilik özelliklerimize dair önemli ipuçları içeriyor. Araştırmacılardan Krasimira Tsaneva-Atanasova duruma dair şu bilgiyi veriyor: “Araştırmaya göre kişinin yürüyüş şekliyle herhangi bir konuda görev tamamlama süreci fazlasıyla benzeşiyor. Buradan elde ettiğimiz önemli bir kanıt ise insanların bu anlamda kendilerine benzeşen insanlarla etkileşime girmek istemesi olarak dikkat çekiyor.”

İrice açılmış gözler ne anlatıyor?

Araştırmaya göre bir sandalyede kıpırdamadan otururken bile kişiliğimiz hakkında etrafımıza ufak sinyaller verebiliyoruz. Özellikle yüzümüz söz konusu olduğunda dikkatli bir bakış karakterimize dair önemli bilgilerin ortaya çıkmasını sağlayabiliyor. Romantik ilişkiler söz konusu olduğunda yüz şekliyle ilgili ortaya çıkan veriler de son derece ilginç. Araştırmaya göre büyük burunlu, kare çeneli ve küçük gözlü erkekler kısa süreli ilişkileri tercih edebiliyorken, büyük dudaklı ve gözlü kadınlar istemeseler de ciddi ilişkiden korktukları sinyalini verebiliyor. Elbette sadece bu sinyalleri takip ederek iletişim dilini belirlemek son derece yanlış. Araştırmacılar yalnızca bu tür detaylara odaklanarak ilişki kurmanın sağlıksızlığını da vurguluyor.

Bir diğer araştırmacı Ben Jones, yüz ifadesinin tahmin ettiğimizden çok daha yüksek oranda kişiliğimize ayna olduğunu vurguluyor. Jones, “Bu alanda yapılan pek çok çalışma insanların birbirlerinin yüzüne bakarak doğru yargılarda bulunabileceğine dair veriler içeriyor. Kişinin sağlıklı olup olmadığı, içe dönük, sevecen ya da negatif olması gibi bilgilere bazen bir bakışla kolayca ulaşılabiliyor” diyor.

Araştırmanın sonucunda üzerinde durulan önemli bir başka veri ise her ne kadar ilk izlenimde doğru yargılarda bulunabiliyorsak da bu yargılarımızın çoğunlukla kalıcı olmamasıyla ilgili. Söz konusu kişiyle ne kadar çok vakit geçirilirse o derece farklı yargı ve yaklaşımın da kapısı açılıyor.