Herbalife Genel Müdürü Tunç Erben’in kariyerinde konsantrasyon alanı her zaman için pazarlama ve satış olmuş. “Pazarlama ve satış benim için bir hayat tarzı” diyen Erben, başarısını işiyle bütünleşebilmesine bağlıyor.Tunç Erben, Özel Moda Lisesi’nden mezun olduktan sonra İngiltere’de üniversite okuma hayalini gerçekleştiriyor ve Richmond Üniversitesi’nde hem işletme hem ekonomi eğitimi alıyor.. Türkiye’de kariyer yapabileceğini düşünmezken askerliğin ardından yaşanan olumlu gelişmelerle birlikte Türkiye’de iş aramaya başlıyor. Ernst & Young’ta finans alanında çalışarak, firmaları yakından tanıma şansı elde ediyor. Ardından P&G, Philip Morris, Motorola, Siemens Mobile, İstanbul Fuarcılık, Penti’de pazarlama üzerine yoğunlaşıyor. Son 4 yıldır da Herbalife’ta Genel Müdür olarak görev yapan Tunç Erben, Herbalife’ta çalışmanın hayat felsefesini değiştirdiğini artık hayata daha sağlıklı ve dingin baktığını vurguluyor. Erben, kariyeri ve Herbalife hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Pazarlama alanında kariyer yapmak isterken neden finansa yöneldiniz?
Satış ve pazarlama benim için bir hayat tarzıydı.  Küçük yaşlardan beri insanları satın alma kararlarında yönlendirmek, liderlik hep bana keyif vermiştir. Ancak satış ve pazarlama alanında kariyer yapmak istememe rağmen Ernst &Young’da denetim uzmanı olarak işe başladım. Bu sayede şirketleri denetlerken, iki-üç boyunca bir şirketi tanıma, düzenlerini görme şansım oldu. Şirketleri yakından tanımak, kendime uygun firma bulma açısından bana yararlı oldu. Ayrıca Ernst &Young’daki tecrübelerim finans konusunda bugüne kadarki kariyer hayatımda hep bana yardımcı oldu.

Finanstan pazarlamaya nasıl geçiş yaptınız?
Finans kariyeri düşünmediğim için başka arayışlar içine girdim ve bana uygun olduğunu düşündüğüm ilanlara başvurdum. O sırada Eczacıbaşı ve P&G ortaklığı vardı, marka müdürü olarak yetiştirilmek üzere eleman aranıyordu. Hemen başvurdum ve kabul edildim. P&G vizyonuyla çalışmaya başlayınca öğrenim hayatımda öğrendiklerim, gördüklerim ve kendi vizyonum önem kazandı. İşimle kendi kişiliğimi özdeşleştirince çok sevdim, verdiğim kararın doğruluğunun farkına vardım. İlaç sektöründe pazarlama yapmak biraz kısıtlı, o şartlarda bile yapabildiğim bir iki açılım oldu. Vicks pastillerini bakkal ve marketlerde dağıtma ve televizyonda reklamını yapma şansını bulduk. Türkiye’de bir ilk olan Okey markasının reklam kampanyalarını hazırladık. 93 yılındaysa o zaman benim için rüya gibi olan Philip Morris’te marka müdürü olarak çalışmaya başladım. Pazarlamanın değerli olduğu bir şirket olan Philip Morris’te yaklaşık yedi yıl çalıştım, pazarlamayla ilgili birçok şey öğrendim. Çok heyecan vericiydi, 7 yılın nasıl geçtiğini anlamadım

Pazarlama alanında çeşitli sektörlerde birçok deneyiminiz var. İş seçimlerinizde nelere dikkat ettiniz?Sigaraya gelen reklam yasağıyla beraber pazarlama aktiviteleri azalınca o dönem önem kazanan cep telefonu sektörü beni cezbetti. Motorola’ya transferim gerçekleşti, teknolojiye olan ilgim ve takip etme arzumdan dolayı hızlı bir şekilde adapte oldum. Siemens Mobile’de de aynı sebeplerden dolayı çalıştım. Ardından CNR’ın İstanbul Fuarcılık şirketinde satış ve pazarlama direktörü oldum. Bu iş deneyimimde çeşitli sektörlere yönelik fuar organizasyonları düzenledik, sektörler hakkında detaylı bilgi edindim. Marka deneyimimi aktaramayınca devam etmedim. Ardından Penti’de markanın oturtulması ve satış pazarlama anlamında çalışmalar yaptım. Bir markaya ne faydam olacağını gördüm.

Herbalife’ta çalışmaya başlama sürecinizden bahseder misiniz? Herbalife’ta işe başlamadan önce başarı için sürekli kendimi zorlamam nedeniyle bir takım sağlık sorunları yaşadım. Doktorların da tavsiyesiyle kendime daha iyi bakmaya, beslenmeye karar verdim. Tam da sağlık konusunda bilinçlendiğim bir dönemde Herbalife, Türkiye’de büyüme kararı almıştı ve aracı kurum tarafından teklif yapıldı. Ürünlerle, markanın konseptinde kendimden bir şeyler buldum. Herbalife’ı bir hayat tarzı olarak benimsedim. Tecrübelerimin artık tam anlamıyla oturduğu, yaratıcı ve tam anlamıyla etkin stratejiler kurup bunları daha ilerletebileceğim bir dönemde Herbalife’ta çalışmaya başladım.

Herbalife’ta hangi konulara öncelik verdiniz?
Bizim için çok önemli üç adım var. Birincisi Herbalife’ın daha iyi tanınması ve marka imajının güçlendirilmesi. İkincisi, bağımsız distribütörlerimizin eğitimlerinin ve çalışmalarının doğru bir şekilde sağlanması. Çünkü marka imajımızı distribütörler oluşturuyor. Onlara verilen eğitim ve onların bunu doğru şekilde alıyor olması çok önemli. Bir diğeri de tutundurma. Bir insan Herbalife’ta distribütor olacaksa cebinden 1 lira çıkmadan olabilmeli, yani hiç para harcamadan kendi sermayesini kendi kazanmalı diye düşündük. Bugün zarf, stajyer yöntemi dediğimiz bir yöntemimiz var. Hem biz onları tanıyalım hem onlar bizi tanısın istedik. Stajyerler, zarf yöntemiyle sponsorların malını satarak, parayı zarfa koyuyorlar. Zarf içerisindeki karları distribütör olma seviyesine geldiğinde o parayla distribütör oluyorlar. Aldıkları ürünleri de sponsorlarına iade ediyorlar, kalan ürünler de anaparaları oluyor ve bununla da iş hayatına atılıyorlar. Hiçbir yatırım yapmadan iş hayatına atılan bu insanlar bir kere inanılmaz kalıcı oluyorlar.

İşinizin sizce en büyük zorluğu nedir?
En büyük zorluk liderlik etmek çünkü insanlar sizin yaptığınızı kopyalıyor. Yönetici sadece bir işin yapılmasını buyuran kişiyken, lider işi yaparak altındakilere örnek olan kişidir. Eğer siz buyuruyorsanız altınızdaki herkes buyurmaya başlar. Bu sefer kimse iş yapmaz.

Gençlerin Herbalife distribütörü olmaya ilgisi nasıl?
Gençlerin ilgisi inanılmaz. Gençler distrübütörlüğe henüz okuldayken başlıyorlar. Biliyorsunuz gençler bağımsızlıklarını kazanmak ister. Bağımsızlığını kazanabilmenin en önemli yolu da kendi paranı kazanabilmek. Kendilerinin patronu olmayı da çok seviyor gençler. Bizim işimizle de hem kendilerinin patronu oluyorlar hem de kendi paralarını kazanıyorlar. Üstelik bütün bunları istedikleri kadar vakit ayırarak yapıyorlar, bütün zamanlarını ayırarak değil. Ayırdıkları vakit oranında da daha fazla para kazanma şansları oluyor.

Sağlıklı yaşam son yıllarda daha fazla önem kazandı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sağlıklı yaşam sektörü Türkiye’de çok yeni bir sektör ama artık herkes daha fazla bilinçli bu konuda. Teknoloji ve tıp sayesinde artık insanlar daha uzun yaşıyorlar. Bu yaşamı nasıl bir kaliteyle sürdüreceğiz önem kazandı. Sağlıklı insanlar daha da iyi görünmek istiyorlar. Çok sevilen yemekler daha uzun süre yenmek isteniyorsa bunun için bazı önlemler almak gerekiyor. Biz buna yardımcı oluyoruz.

Kendinizi eleştirdiğiniz bir yönünüz var mı?
Biraz işkoliğim. Günlük hayatımda işte yaşadıklarımı eşimle ve kızımla paylaşmıyorum ama kafamı durdurabilmek, işle ilgili düşünmemek, beynimi boşaltmak için bazı taktikler geliştirmek durumunda kaldım süreç içerisinde. Onlar da meditasyona yakın şeyler, bu konuya son zamanlarda ağırlık veriyorum. Şunu gördüm; konuları kafama takmadığım sürece ve onları kafamda kilit haline getirmediğim sürece daha başarılı ve yaratıcı oluyorum. Sabırsızlık bir diğer konu. Genelde yöneticiler sabırsız oluyor çünkü hep bir hedefiniz, bir yol haritanız var, bir şeylere ulaşmak istiyorsunuz. Sorumluluğunuz yüksek ve başarılı olmak için çalışıyorsunuz. Başarı odaklı çalışmak başarıyı sabırsızca beklemenize yol açıyor. Meditasyon ve iyi beslenmenin bu konuda önemli olduğunu düşünüyorum.

En büyük başarınız neydi? Başarıyı tek bir cümleyle nasıl özetlersiniz?
Esasında en büyük başarım şu anda Herbalife’ta geldiğimiz nokta. Daha önce çalıştığım firmalarda da hep başarılı olmuştum. Ama burada daha kişisel olarak kendimi başarının büyük bir parçası olarak görüyorum, tabii bağımsız distribütörlerimizle birlikte. Şu anda kendimi en başarılı dönemimde hissediyorum. Başarı hedefe ulaşmak anlamına gelir. Eğer işi doğru analiz ettiyseniz ve hedefleri doğru koyduysanız ulaştığınız şey de kalıcı olur. Şu anda bütün bu birikimlerimle birlikte 4 senedir Herbalife için hedeflediklerimin meyvesini alıyorum. İşi iyi analiz ettiğim için gelen başarının çok kalıcı ve uzun süreli olacağını düşünüyorum.

İş dışında kendinize kalan zamanlarınızda neler yaparsınız?
Şu sıralar motorla gezmeyi çok seviyorum. Bir Harley Davidson’ım var; haftaiçi boş olduğu zamanlarda Riva ve Polonezköy’de motor kullanıyorum. Boğaz’da da geceleri turlarım çünkü trafiğin yoğun olduğu saatlerde motor kullanmak biraz tehlikeli,herkes yeterince bilinçli değil bu konuda. Her ne kadar motor üstündeyken odaklanmak zorunda olsanız da o özgürlük, maceracı ruh, rüzgar insanı sarhoş ediyor. Meditasyon gibi bir şey, kafanızdaki şeyleri unutuyorsunuz. Doğa ve denizde olmak da beni mutlu eden diğer şeyler arasında.

Yakın gelecekte yapmayı istediğiniz bir hedefiniz var mı?En büyük hobim denizcilik ama şu anda bir teknem maalesef ki yok. O bilinçaltımda kendi oluşturduğum bir hedef, bir gün olacak gibi…

Ailenizle nasıl vakit geçirirsiniz?
Hafta sonlarını genelde aileme ayırmaya çalışıyorum. Ailemle kaliteli vakit geçirmeye özen gösteriyorum. İşi tamamen işte bırakıp evdeki bütün vaktimi kızımla ve eşimle geçirmek, onlarla beraber bir şeyler yapmak, o yapılan şey neyse ona yüzde 100 odaklanmak. Evi ve işi ayrı tutmak benim için çok önemli çünkü başka türlü dinlenemiyorum.

Her liderin hayatında bir takım kilometre taşları vardır. Sizin hayatınızdaki bu kilometre taşları neler?Philip Morris’te işe başlamam hayatımda bir kilometre taşı oldu, Philip Morris benim çalıştığım dönemde pazarlamaya geniş olanaklar sunan bir şirkette pazarlama alanında çalışmak benim için okul gibiydi. Herbalife’ta işe başlamam da ikinci bir kilometre taşı oldu. Buraya Haziran 2005’te girdim ve 4 sene oldu. İşe yeni başladım bile diyemiyorum çünkü 2010 senesinde başlayacağız gibime geliyor.

KISA KISA Sorular

Favori internet siteniz?
Google.
En sevdiğiniz yemek?
İyi bir kahvaltı ve mantı
Tatil için nereyi tercih edersiniz?
Deniz tatili tercih ediyorum. Fethiye, Kaş, Kalkan, Kemer
Ne tür müzik dinlersiniz?
Modern klasik jazz