İlk iş deneyimi öncesinde bizi nelerin beklediğini bilmediğimiz için çeşitli kaygılar taşıyabiliriz. Bu kaygılar, iç sesimizden ya da çevresel bazı faktörlerden kaynaklanıyor olabilir. Böylesi bir durumda en doğru nasıl davranılabileceğini İş Yaşamı Koçu Selmin Gök, senin için anlattı.

Yıllarca uğraştın, emek sarf ettin, sayısız sınava girdin, belki ekonomik zorluklarla okudun, belki istemediğin bir bölümden mezun oldun, belki de mezun olduğun alanda olmayan bir sektörde işe başladın. Neyse ki başladın….İş yaşamına hoş geldin.

Etrafından, büyüklerinden seni iş yaşamıyla ilgili kaygıya sürükleyebilecek cümleler duyabilirsin. Kimseye güvenmemen gerektiği, stratejik davranmak adına her şeyi her yerde konuşmaman gerektiği gibi öğütler duyabilirsin. Bu tavsiyelerin bazı deneyimlerden varılan çıkarımlar olması elbette mümkün, ancak unutmamalısın ki sen kendi hikayeni yazmak için bir başlangıç yapıyorsun.

Seni kaygı, endişe, stres gibi duygu durumlarına itebilecek bu cümlelerden etkilenmemelisin. Hepimiz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz. O nedenle kendi hikayeni yazmak için beyaz bir sayfaya ihtiyacın var ve o sayfayı sen nasıl istersen öyle dolduracaksın. Bazı hatalar yapacaksın, bazı başarılara imza atacaksın, bazı hataları silme yeniden yazma şansın olacak. Önünde sonunda bu başlangıçtan çok şey öğreneceksin ve seni temin ederim ki her durumda kazanacaksın.

İş yaşamı sadece hayatımızı geçindirmek için bir işle meşgul olduğumuz, zaman geçirdiğimiz bir yer değildir. Kısa süreli bir iş yapıyor olsak bile kendi değerlerimizi, yaşamımızdaki anlamı üretmek için çalışırız. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri bana göre bir işe yarama ihtiyacıdır. Üretmek, katkı sağlamak, bağ kurmak, faydalı olmak bizi sadece başarıya ulaştırmaz, mutluluğun kapılarını da aralar.

Ustalık mertebesine gelen herkes, çıraklık evresinden geçerek oraya varır. Ustalaşma; sabrı, sürdürülebilir çabayı ve işe sadakati gerektirir. İşi öğrenirken, bilgi ve becerilerini geliştirirken zorlanmayacağından eminim.

İş hayatında başarılı ve mutlu olmak için çok önemli bir güç kaynağı vardır ki bu kaynak; zihin yapısıdır. Zihni bir kap olarak düşünürsek içine doldurduklarımız bizi ya ağırlaştırıp yavaşlatır ya da hafifletip hızlandırır. İşte bu kaynağı kullanmakta zorlanabilirsin.

Zihnindeki düşünceler/inançlar; işlevli ya da işlevsiz duygulara sahip olmana neden olacaktır. “Ben öğrenemem, bu iş zor, bu şirket küçük ben burada harcanırım, bu eskilere laf anlatmak zor, benim burada ne işim var…” gibi amacına hizmet etmeyecek düşünceleri beslersen, olumsuz duygularını da beslemiş olursun. Kendini çaresiz, sıkışmış, gergin, korku dolu hislerle kuşatırsın. Dr. Carol Dweck bu zihin yapısına fixed mindset (sabit zihin yapısı) diyor. Zihnini “Bu kez böyle oldu, başka nasıl yapabilirim, neyi farklı ifade edebilirim, buradan ne öğrenebilirim, bu iş yerinde yaşadıklarım bana benimle ilgili ne söylüyor, bunu da öğrenebilirim ve yapabilirim.” gibi düşünceler/inançlarla doldurursan (growth mindset) kendini, rahat, güvende ve enerji dolu hissedersin. Okunduğunda ya da düşünüldüğünde basit gibi görünen bu zihin antrenmanı kolay olmayabilir. İşler yolunda giderken herkes büyüme odaklı bir zihin yapısındadır. Zor olan, işler yolunda gitmediğinde büyüme odaklı zihin yapısının yollarını takip etmektir.

Zihninden geçen düşüncelere dikkatini ver, olumsuz/işlevsiz düşünceler geldiğinde onları sadece izle, gelişine ve geçişine izin ver, peşinden koşma, sana olumsuz etki edebilecek dış ortamlardan ve insanlardan uzak dur. Dikkatini “Olmaz” diyen iç sesine, değil “Nasıl yapabilirim?” diyen iç sesine ver. Bu sesi duyamıyorsan diğerinin sesini kıs.

Konuk Yazar: Selmin Gök / Girişimci- İş Yaşamı Koçu

Yazara ait diğer yazıları okuma için buraya tıklayabilirsiniz.