hakkıcSigorta sektörünün gelişimini çok önceden gören bir iş adamı olan Axa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Cemal Ererdi, başarıyı keskin ve ani kararlar almadan kazandığını belirtiyor.

Türkiye’de henüz üniversite mezunu sigortacıların çok az olduğu dönemlerde sektöre adımını atan AXA Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Cemal Ererdi, sigortacılıkta ilk görevine İnan Sigorta’da başlar. Çok daha yüksek ücret aldığı müfettişlik görevini bırakarak sigorta sektörüne adım atan Ererdi, bu alanı çok bakir olduğu ve gelişmeye çok açık olduğunu düşünerek seçer.
Bugün kitaplar yazan ve çeviriler yapan Hakkı Cemal Ererdi, mesleğe girişinin ardından Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı’nın eğitimlerinde dönem birincisi olarak İngiltere Willis Faber ve Mercantile & General şirketlerinde staj hakkı elde eder ve Türkiye’ye döndüğünde ise Halk Sigorta’da müdür olarak işe başlar. Ekonomik gelişmelerle çok yakından bağlantılı olan bu sektörün içinde bulunması dolayısıyla Türkiye’nin ekonomik gelişimini de yakından inceleyebilen Ererdi, özellikle liberal sistemin gelişimiyle birlikte ülkenin önünün açıldığını düşünüyor. Ererdi, heyecan verici gelişmelerle birlikte sigorta sektörünün de daha da gelişmeye çok açık olduğunu ifade ediyor. Hakkı Cemal Ererdi’yle sektöründeki uzun deneyimlerini ve gelecek planlarını anlatıyor.

İngiltere’deki stajınızın ardından uzun yıllar Türkiye’de önemli görevlerde bulundunuz. Deneyimlerinizi paylaşır mısınız?
Halk Sigorta’da çalışmaya başladıktan sonra genel müdür yardımcılığı görevine kadar yükseldim. İktisat Bankası’nın serbest rekabet sonrası sigorta üzerine yapılanmasıyla birlikte bankaya geçtim ve Emek Sigorta’nın kurulmasıyla genel müdür yardımcısı oldum. Uzun yıllar sonra Türkiye’de ilk kez ruhsat verilen ve Finansbank ile Commercial Union’un ortaklığı ile kurulan şirkete 1988 yılında katıldım ve o güne kadar hep teknik tarafta olmama rağmen pazarlama bölümünde çalışmaya başladım. Commercial Union Sigorta’da CEO’luk yaptım ve Commercial Union Hayat Sigorta’nın yönetim kurulunda 13 yıl görev aldım. Şirketin tamamının AXA’ya satılmasından bu yana da 10 yıldır holdingde yönetim kurulu başkanlığı ve şirketlerde CEO olarak görev yapıyorum.

Tüm bu deneyimlerinizde sizi neler geliştirdi? Kariyer planınızı nasıl oluşturdunuz?
Kariyer planımı yaparken daima şirketin bana katacağı ve benim şirkete katacağım değerleri düşünerek hareket ettim. Halk Sigorta’nın o yıllardaki sigortacılıkta bir okul havası olduğunu, İktisat Bankası’nda Erol Aksoy’un müşteri ve pazarlama konusundaki müthiş öngörüsü ve kurulacak şirketin sektörde yeniliği çağrıştırması, Commercial Union’da ise Hüsnü Özyeğin’in müthiş girişimci ve işi geliştirme öngörüsünden bir şeyler öğrenme arzusu benim için çok öğretici oldu. Özellikle sıfırdan kurduğum şirketlerin sektörün dokuzuncu büyük şirketi olması gibi gelişmelerden sonra AXA’ya lider bir şirket yaratma arzu ve heyecanı ile katıldım ve son dört yıldır AXA sektörde lider sigorta şirketi. Uygulamayı teori ile beslemek ve her zaman okuyarak araştırmak çok önemli. Bu zamana kadar kariyerimde keskin ve ani hareketlerde bulunmadım. Her zaman planlı ve istikrarlı olmayı tercih ederim.

Sigorta sektöründe yer almasaydınız hangi alanda kariyer yapmayı düşünürdünüz?
Sigorta sektöründe yer almasaydım, reklam sektöründe çalışmayı düşünürdüm. Çünkü reklam sektöründe de yaratıcılık ve yeni bir şeyler ortaya çıkarmak insanı heyecanlandırıyor. Aslına bakarsanız bu konuda 1992 yılında sektörün duayenlerinden Eli Acıman tarafından teklif almıştım. Bana şirketin CEO’su olmamı teklif etmişti. O gün bu teklifi kabul etmedim.

Çalışırken öncelikleriniz ve prensipleriniz nelerdir?
Her ne kadar klasik bir cevap olsa da çok çalışmak ve çok okumak çalışma hayatımın en önemli prensibidir diyebilirim. Başarılı ya da başarısız olmamız aslında çevremizdeki şartlara bağlı değil. Başarının ya da başarısızlığın sorumluluklarını üzerine alan ve bunları çevre gibi kriz gibi etkenlere bağlamayan bir bakış açısı içinde olmayı tercih ederim. Bu nedenle her şeyi önceden görmek, proaktif olmak ve gereken önlemleri zamanında almak zorunda oluyorsunuz. Kendimi bir yönetici olarak değerlendirdiğimde, geleceğe dönük ve şirketin gelecekte bulunması gereken yerle ilgili olarak bir takım stratejileri takım arkadaşları ile birlikte geliştirebilen bir yönetici olarak görüyorum. Benim arkadaşlarımla paylaştığım en önemli prensip şu: “Ne yapıyorsanız siz, ne yapamıyorsanız yine siz sorumlusunuz.”

Türkiye’nin dünden bugüne ekonomik gelişiminde belirleyici faktörler neler oldu ve gelişim süreci sigorta sektörünü nasıl etkiledi?
Türkiye aslında çok ciddi anlamda gelişiyor. Özellikle ekonomide liberal sistemin ülkenin önünü açtığını çok açık bir biçimde görebiliyoruz. Anadolu’da gelişen sanayinin artık eski anlayışların yerine, devlete sırtını dayayan anlayıştan vazgeçmesi ülkemiz açısından çok heyecan verici. Sigorta sektörünün en önemli ihtiyacı daha fazla büyümek ve daha fazla yaygınlaşmak. Bunun oluşabilmesi ise sadece sigorta sektörünün elinde değil. Ülkenin gelişmesi, kişi başına milli gelirin artması ve kişilerin korunacak varlıklara sahip olması gerekiyor. Diğer yandan ülkedeki finans kesiminin kredi verme kapasitesinin artması ve tabii ki bu kredileri sağlama almak için sigorta yaptırması sektörün gelişimi için önemli bir konu. Son olarak ise sosyal yaşamın ve hukuki altyapının sigorta ihtiyacını artırarak kişileri koruması için zorunlu sigortaların artması konusu geliyor. Bütün bunların oluşması ile sigorta endüstrisi kurumsal yatırımcı olarak ülkenin tasarruf açığını giderecek, bunun yanında da yatırım yaparak ülkenin ihtiyacı olan kaynağı sağlayabilecek konuma gelecektir düşüncesindeyim.

Türkiye’de sigorta bilinci yeterli düzeyde oluştu mu?
Sektörde, yeniden yapılanma ile birlikte Hazine’nin getirdiği uygulamalar ve tüketicinin serbest rekabet sisteminden doğru yararlanabilmesi sigorta sektörü için atılan önemli adımlar. Doğru işletilen ve tüketiciye doğru yansıyan serbest rekabet sayesinde,  sektörümüzde uygulanan fiyatların çok daha makul seviyelere inmesi sağladı. Bu durum da sigortalılık oranının artmasını sağladı. Öte yandan, eğitim seviyesinin ve ekonomik gücün artması sektörümüz hakkında bilinçlenmenin ve yaygınlaşmanın temelini oluşturuyor. Sektörde 1990’larda geçilen serbest rekabet sistemi ve 2010 yılından itibaren Hazinenin sigorta sektörünün rezerv sistemini yeniden yapılandırması çok önemli katkılar sağladı.

Sigorta sektörünün yetişmiş insan kaynağı sıkıntısı var mı? Siz bu konuda hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?
Yetişmiş genç nüfusun sigorta sektörüne ilgisi artarak devam ediyor. Yabancı yatırımın ülkeye girişi, yabancı dili iyi bilen gençlere ihtiyacı artırdı. Sigorta sektörü bünyesinde faaliyet gösteren çok başarılı bir Türk Sigorta Enstitüsü var, bu kaynağı kullanmak dışında üniversitelerle işbirliklerimiz devam ediyor. AXA çalışanları ve AXA Acenteleri için sürekli öğrenmek iş yapış şeklimizin bir parçası. İnsan Kaynakları ve Eğitim Departmanlarımız bu alanda AXA University, AXA Sigorta Akademi, Acente Koçluk programı gibi birçok proje ile çalışmalarını sürdürüyor.

Sigortacılığın gelecek 5-10 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de sigortacılığın bir ihtiyaç haline dönüşmesi gerekiyor. Bu bakımdan Türkiye’nin ekonomik gelişmesi ve Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlama çabaları sigortacılığın gelişmesine çok önemli katkılar sağlayacak. Ben önümüzdeki 5-10 yıl içinde sigorta sektörünün finans sistemi içinde önemli bir aktör olacağını düşünüyorum.

Axa Sigorta’nın gelecek planları arasında neler var?
Sektör büyümeye, birleşmeler ve satın almalar sektördeki oyuncuların gündeminde yer almaya devam edecek. Bizim de ana iş alanımız bireysel sigortacılık olmaya devam edecek. Gelecekte acentelerimizi bir finansal süpermarkete dönüştürme projemiz var. Acentelerimizi müşterinin bütün ihtiyaçlarını tek elden karşılayabildiği bir merkez haline dönüştürmeye çalışıyoruz. AXA Sigorta’nın her zaman üzerinde durduğu en önemli konu karlı büyüme anlayışını devam ettirmek. Büyümemiz sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da devam edebilir. Azerbaycan’da AXA M-BASK Şirketi’ne Türkiye’den yöneticiler atadık. AXA’nın büyümesinde AXA Sigorta olarak bir alt bölge olarak konumlanıyoruz. Yurtdışında da fırsatlara açık olacağız. Türkiye’de portföyü bizim portföyümüze değer yaratacak her imkanı değerlendirmek istiyoruz.

İş hayatınızın dışında neler yapıyorsunuz?
Seyahat etmek, kitap okumak, yazmak, müzik, farklı lezzetler bulmak ve futbol benim en keyif aldığım şeyler. Fenerbahçe taraftarıyım, kongre üyesiyim, maçlara sürekli gidiyorum. Hatta yılda iki – üç kez İngiltere’ye Premier lig maçlarına gidiyorum. TÜSİAD üyesiyim ve 2010 yılına kadar Sigortacılık çalışma grubu başkanlığını yaptım. Aslında daha fazla konser ve sanat etkinliklerine katılmayı istiyorum ancak maalesef yeterince vakit ayıramıyorum.