“Anlıyorum ama konuşamıyorum!” Gerçekten “Anlıyor” muyuz, yoksa tüm sorun konuşamamak mı? İngilizce bilgi ve birikimi yeterli seviyede olmayan kişilerin, durumlarını tanımlamak için kullandığı bu cümle, yetişkin dünyasının en sevdiği kalıplardan olsa gerek. Peki, ne yapmalı da hem anlamalı hem de konuşmalı?

Konu üzerine yapılmış çalışmalardan birinde, kendisi için bir İngilizce eğitimi araştırmasında bulunan bir kişinin şu cevabı verdiği tespit ediliyor:

“Biliyor musunuz, tam tersi geçerli benim için. Ben bir şekilde bir şeyler konuşuyorum, ama başkası konuşunca bir şey anlamıyorum.”

Öyle sanıyoruz ki bu konuyla ilgili bir araştırma yapılsa kişiler şu gruplara ayrılabilir:

  • En kalabalık grup: Gelin dürüst olalım, ne anlayabilen, ne de konuşabilen kişiler.
    “Bilmiyorum, bari anlayabildiğimi söyleyeyim, zevahiri kurtaralım” çabası olabilir mi?
  • İkinci sıra: İlginç, ama başlıktaki grup değil, girişte sözlerine yer verdiğimiz kişi gibi, “Konuşabilen, ama anlayamayan” kişiler. Aslında ilginç olmak bir yana, doğal bile değil mi? Adınızı, yaşınızı, işinizi söyleyebiliyorsunuz diye, haberleri de BBC’de Martine Croxall’dan dinleyip, “Lordlar Kamarası Galler’in 2022 yılı turizm gelirleri tahmini konusunda yanılıyor, katılmıyorum” demeniz beklenmeli mi?
  • En az kişiden oluşan grup: Çok basit cümleleri “Bir yere kadar anlamaktan” bahsediyorsak, bu grup da gerçekten anlayan, ama konuşamayan kişilerden oluşuyor diyebiliriz. Evet, en sık verilen cevap, en az sayıda kişinin durumunu yansıtıyor muhtemelen.

Peki neden anlamıyoruz, anlamanın önemi konusunda neredeyiz, bu konuda nasıl bir eğitim ikliminde İngilizce öğrenmeye çalışıyoruz?

Son sorudan başlamak gerekirse, bu konuda muhtemelen sizleri doğru yönlendiren bir koza içinde değilsiniz. İçinde anlamanın da bulunduğu iletişim faaliyetinde sadece “konuşma” ezberinde ilerlemek kişileri çıkmaza sokuyor.

Konuşma dersleri almak istiyorum”, “X okulda sadece İngilizce konuşuluyormuş, Türkçe yasakmış”, “Konuşarak öğrenmek lazım, ana dilimizi öyle öğrenmedik mi?” vb.

“Konuşma” değil, aslında “iletişim kurma” eylemini kastetmemiz gerektiğinin farkında mıyız?  İletişim çalışmaları bir yana, gerçek bir “konuşma” eğitimi yapılıyor mu? Nasıl bir platform üzerinden, hangi öğretim metot, yaklaşım ve teknikleri ile eğitim veriliyor. Ders öncesi/sonrası çalışma imkanı sunuluyor mu? İletişim çalışmaları, yapay zeka destekli mi yoksa geleneksel yöntemlerle mi yapılıyor?

Türkiye’de, audio çalışmalarıyla, video modülleriyle, konuşmayı “dinleme & anlama” eğitimleri paralelinde sunan, sizlere ana dili İngilizce olan öğretmenler üzerinden anlamlı iletişim dersleri veren Beils ile tanışmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.