Üniversite tercihi yaparken dikkat edilmesi gerekenler neler?

Psikolog ve Eğitim Uzmanı Salim Ünsal, üniversite tercih döneminde en sık yapılan hataları önlemenin püf noktalarını senin için paylaştı. Doğru bir tercih listesi hazırlamak için önerilerimize göz at!

Hatalar, yaşamın için en az doğrular kadar değerli ve öğreticidir; ancak bazı hataların geri dönüşü zor, masraflı ve zaman alıcı olabilir. Kariyerini planladığın bu dönemde yaptığın hatalar geri dönüşü zor hatalar kategorisine girer. Bazı hataların telafisi kolay olabilir. Fakat meslek seçimi gibi önemli dönemeçlerden birinde alacağın hatalı bir kararı telafi edebilmek diğerleri kadar kolay olmayabilir. Bu noktada şu önerilere dikkat!

Tercihler salt matematik değildir

Son yıllarda tercih yapan adayların seçimlerini belirleyen yegâne hatta tek parametrenin puanlar ve sıralar olduğunu gözlemliyoruz. Eğer sen de salt puanın ya da sıralamandan yola çıkıp tüm diğer parametreleri göz ardı ederek bir tercih listesi oluşturursan, benzer bir tuzağa düşmen kaçınılmaz olacaktır. Elbette elde ettiğin puan veya sıraya uyan yerlerden bir liste oluşturacaksın, ama bunu ilgi, yetenek ve beklenti süzgecinden de dikkatle geçirmen gerekiyor. 

Geniş bir yelpazeden seçimler yap

Üniversite sınavları bir sıralama sınavıdır. Bu nedenle tercih edeceğin programları çok sayıda adayın tercih edeceği olasılığını da göz ardı etmemelisin. Tercihlerini geniş bir yelpazeden yapmalısın. Geniş yelpaze derken, birbirine benzemeyen farklı programları kastetmiyoruz. Burada vurguladığımız puan ve sıralama derinliği olan, ilgini çeken benzer programlardır. Puanı ya da sırası birbirine yakın onlarca programdan oluşan bir liste, kazanma şansını büyük ölçüde azaltır. 

Hangi meslek hakkında ne kadar bilgi sahibisin? 

Ülkemizde 700’ün üzerinde akademik meslek alanı var. Bunların bazıları bilinen ve çok tercih edilen, bazıları da hakkında çoğu adayın fikir ve bilgi sahibi olmadığı, bu nedenle az tercih alan programlar. En azından listene girecek akademik programlar hakkında asgari bir bilgiye sahip olman gerekiyor. Programın ne olduğunu, hangi bilgi, beceri ve yetenekler gerektirdiğini, eğitim esnasında hangi dersleri alacağını, mezuniyet sonrası alacağın unvan ve görevleri, çalışma hayatındaki yerini ve gelecekte duyulacak ihtiyacı mutlaka gözden geçirmelisin.  

Listenin ilk sırasındaki tercih ne kadar heyecan vericiyse son sırasındaki de o kadar heyecan yaratmalı 

Genelde adayların en sık yaptığı hatalardan biri de ilk tercihleri çok dikkatli ve istekli yapıp, listenin sonlarına doğru biraz “buraya düşmem rahatlığı, biraz da mutlaka yerleşeyim tedirginliği” ile yapılan gelişigüzel tercihlerdir. O listede yer verdiğin her program en az bir diğeri kadar değerli ve önemli olmalıdır! Hangi sıradakine yerleşirsen yerleş, seni mutsuz edecek bir program o listede kesinlikle olmamalıdır.  

Liste tembelliği yapma

Üniversite tercihleri için sana 24 seçim hakkı veriliyor. Daha önceki yıllarda adayların bu 24 hakkın ortalama 13-14’ünü doldurduklarını gözlemledik. Yapacağın her bir eksik tercih yerleşme şansını 24’te 1 oranında azaltacaktır. Tüm haklarını kullanırsan, şansının tamamını kullanmış olacaksın. Bir programı ilk ya da son sıraya yazıyor olmanın yerleşme şansını arttırma ya da azaltma bakımından bir etkisi yok. Az sayıda tercih yapanlara da ÖSYM özel bir önem verip onları daha önce yerleştirmediğine göre listenin tamamına yakınını doldurman şansını doğru kullanman açısından oldukça önemli. 

Listeni puan veya sıraya göre değil istek sırana göre diz

Adaylar genelde önceki yıllarda yüksek puanlı yerleri daha üst sıralara, düşük puanlı yerleri daha alt sıralara yazma eğilimindedirler. Böyle bir dizilim eğer istek sırana uygunsa bunda bir sakınca yok; ancak daha çok olmayı istediğin bir program daha düşük bir puana sahipse ondan daha yüksek puanlı ama daha az istediğin bir programın önüne yazmanda hiçbir sakınca yok. Yıllardır ölü tercih kavramı diye anlatılan durumun bir şehir efsanesi olduğunu unutma. O liste puan ve sıradan bağımsız en çok istediğinden en az istediğine doğru dizilmeli.

Eğitim bütçeni hesaplamadan tercih yapma 

Ülkemizdeki üniversiteler devlet ve vakıf üniversiteleri olarak sınıflandırılmıştır. Devlet üniversitelerinde genel olarak eğitim ücretsiz, vakıf üniversitelerinde ise burslu programlar dışında eğitim kısmi veya tam ücretlidir. Seçeceğin programın bir ücretli program olup olmadığını, bunun nasıl bir ekonomik yük getireceğini, bu yükü özellikle senin ya da ailenin nasıl karşılayıp karşılamayacağını baştan masaya yatırmalısın. Akademik eğitim salt eğitim ücreti ile de sınırlı değildir. Bu nedenle ücretsiz bir programa da yerleşsen beslenme, barınma, ulaşım, sosyal ve bireysel ihtiyaçlar gibi pek çok kalemi hesap ederek bu seçimleri yapmalısın. 

Programın kaç yıllık olduğu değil toplumsal ihtiyaca ne ölçüde cevap vereceği önemli

Üniversitelerimizde 4, 5 ve 6 yıllık lisans programları ile 2 yıllık önlisans programlarına öğrenci alınıyor. Bunların hepsi gerçek hayatta ama az ama çok karşılığı olan akademik ve mesleki alanlar. Ancak üniversite kavramı genelde lisans programları ile özdeşleştiğinden 2 yıllık programlara karşı bir önyargı içinde olan çok sayıda adayın da olduğunu gözlemliyoruz. Burada yıl faktörüne fazla takılmaksızın ne yapmak istediğine ve buna hangi program türü ile erişeceğine karar vermelisin. Bazı 2 yıllık programların bazı 4 yıllık programlardan daha iyi bir yaşam koşulu sağlayacağı gerçeğini de göz ardı etmemelisin. Örneğin; hastanelerde sadece hekime ihtiyaç duyulsaydı diğer tüm hizmetler aksayacağı için hekimler de görevini sağlıklı bir şekilde yürütemezdi. 

İşini ek yerleştirmeye bırakma, ek yerleştirmede şansının az olduğunu unutma

Adaylar bazen genel yerleştirme tercihlerini gücünün daha üstündeki yerlerden oluşturup, “yerleşemezsem ek tercihte şansımı denerim” diyerek büyük bir hata yaparlar. Üniversite tercihleri açısından ek yerleştirme lise yerleştirmelerinde olduğu gibi bir tercih yükseltme değil, aksine seçilip tezgâhın dibinde kalan ürün gibidir. Üstelik bunları da daha üst düzey bir başarı ile tercih etme zorunluluğun vardır. Taban puanı oluşmuş ve yerleştiği halde kaydını yaptırmamış adayların yerine girmek istediğin bir programı o puanın üzerindeysen seçebilirsin. Aynı programı, başarısı senden daha yüksek olan adayların da tercih edebileceğini, yerleşme ihtimallerinin de senden fazla olduğunu bilmelisin. 

Mezuna kalma fikrine hemen teslim olma

Üniversite sınavlarının bir sayı ve yaş sınırı yok. Bu sene olmadıysa seneye, yine olmadıysa diğer seneye gibi fikirler hep yaşanır. Yasal olarak bir engel olmasa da elbette bunun da bir sınırını çizmeli ve sınavdan başka bir alternatifi olmayan birine dönüşmemelisin. Gerek sınav performansını gerek istek ve beklentilerini gerekse hedeflerini ve bundan sonraki yıllarda katlanman gereken zorlukları dikkate alarak mezuna kalma fikrini karara bağlamalısın. Tercihlerdeki tüm alternatifleri tüketmeden mezuna kalmak ve yeniden hazırlanmak hem zaman hem ekonomi hem de emek kaybı olacaktır. Eğer bu fikir ağır basıyorsa, yeni süreçte farklı neler yapabileceğini de baştan planlamalısın. Her yıl sınavın zorluk/kolaylık derecesinin değişebileceğini, rakip sayısının artabileceğini hem hazırlık sürecinin hem de sınav anının daha iyi bir psikoloji ile yürütüp yürütemeyeceğini baştan dikkate almalısın. Her şeyin planladığın gibi gitmeyebileceğini de göz ardı etmemelisin. 

Yatay ve dikey geçiş amacıyla tercih yapma fikri risklidir

Bazen bir programa doğrudan sınav puanlarınla yerleşemeyeceğini anlayınca aynı programa yatay ya da dikey geçiş ile yerleşme fikri zihninde canlanabilir. Evet bu da istediğin bir programa yerleşmenin yollarından biridir belki ama uzun ve meşakkatli bir yol olduğunu da belirtelim. Yatay ve dikey geçişte kontenjanlar genel tercihlerde olduğu gibi fazla sayıda olmayacak. 2 yıllık programlara giden çok sayıda aday 4 yıllıklara geçmek için dikey geçiş sınavında yarışıyor olacaklar. Uzak bir ildeki üniversiteye yerleşip, yakın bir ildeki üniversiteye geçmek isteyen aday sayısının da fazla olacağını ve bunun için de üniversiteye girdiğin yılın puanına öncelikle bakılacağını unutmamalısın. 

İlk kez öğrenci alacak programları tercih edersem şanslı mıyım? 

Üniversitelerimizde her yıl 20 binin üzerinde tercih yapacak program kodu bulunur. Bunların büyük bölümü geçmişten beri öğrenci alan programlarken her yıl 2-3 bin kadar yeni program da tercih kılavuzunda yer alır. Önceden öğrenci almış programı seçmek için önceki yılların gerektirdiği referans başarıları vardır, ama ilk kez öğrenci alacak programların hangi puan ve sıra ile alacağı belli değildir. Doğal olarak pek çok aday da bu programları listelerine alarak şanslarını denemek isterler. Unutma ki yeni programlar her yıl çok tercih alırlar. Beklenenden daha yüksek bir puan ve sıraya erişirler. Çok eski yıllarda bu programlara yerleşme şansı yüksekken günümüzde aynı oranda yüksek olmadığını bilmeni isterim. Bu tür programları seçerken eşdeğer üniversitelerdeki benzer programların yerleşme referanslarını dikkate alman doğru olacaktır. 

Okullar arasındaki nitelik farkı puan ve sıralar kadar olmayabilir! 

Üniversiteler ve programlar arasında oluşan puan ve sıralama farkları o üniversitenin ve programın niteliği ile ilgili nihai ipucunu vermeyebilir. Bir üniversitenin metropolde oluşu, ulaşım ve erişim olanakları, kentin sosyal dokusu gibi pek çok faktör o üniversite ve programın yüksek bir puana erişmesine neden olabilir. Özetle üniversiteler ve programların nitelik farkı, puanları ve sıraları kadar olmayabilir. Hemen her üniversitede benzer bir eğitim alma olasılığın vardır. Puanların ve sıraların büyüsüne kapılarak büyük haller kurma. Puanları veya sıraları düşük diye bazı üniversite ve programları da bir çırpıda gözden çıkarma. 

İşini son dakikaya bırakma

Tercih listen netleştikten sonra ÖSYM’nin Aday İşlemleri Sistemi’ne girişlerini de gecikmeden yapmalısın. Dijital ortamda yapacağın bu işlemi son dakikaya bırakırsan, yaşanacak aksaklıklardan dolayı işlemi tamamlayamaz, koca bir yılını heba edebilirsin. Girişi yaptıktan ve onayladıktan sonra tercih işlemlerinin son gününe hatta son saatine kadar istediğin tercihi silme, yenisini ekleme ve sırasını değiştirme hakkın olduğunu da unutma! 

Konuk Yazar: Salim Ünsal

Psikolog & Eğitim Uzmanı