“Kurduğumuz iletişimin yüzde 93’ü beden dili ve tonlama iken, yüzde 7’si sözel” diyen Anthony Vincent Bova, dünyaca ünlü iletişim ve oyuncu koçu.Kişilerin davranışlarını dönüştürmeleri için teknikler veren Bova, kişinin özgürleştiremediği yönlerini özgürleştiriyor, kendini görünmez hissetmesine sebep olan engeli tespit edip ortadan kaldırıyor.

Times Square’daki Lonica Tiyatrosu’nun sahibi, dünyaca ünlü sanatçılara oyunculuk eğitimleri veren ve yöneticilere iletişim koçluğu yapan Anthony Vincent Bova, New York Times Meydanı’nda bulunan akademisinde 30 yıllık deneyimlerini aktarıyor. İletişim becerileri ve sahne sanatları alanında Broadway’den Wall Street’e pek çok profesyonel; güven ve tutkuyla iletişimi öğretmeye yönelik kişisel ve pratik yaklaşımından faydalanıyor. Bova, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Asya’dan pek çok şirketle çalışmayı sürdürüyor. Başkan Giuliani’nin idaresinde Özel Etkinlikler Projeleri için danışman olarak da çalışan Bova, Tufts Üniversitesi, Lee Strasberg Tiyatro Enstitüsü, New York Üniversitesi ve Tisch Sanat Okulu gibi eğitim kurumlarında da eğitmenlik yaptı. Uzun yıllardan beri Türk yöneticilerle de çalışan olan Bova, 11 Nisan’daki Liderlik Zirvesi’nin sayılı konuşmacılarından biri.  Türk yöneticilerle bir araya gelen Bova, iletişim engelleri hakkında konuşacak, kısa bir zamanda kariyerlerine faydalı olabilecek birkaç ufak dokunuş hakkında bilgi paylaşacak.

Son dönemlerde koçluk çok popüler bir meslek haline geldi. Sizce herkes işini iyi yapıyor mu?

Dışarıda çok sayıda iyi koç olduğuna inanmama rağmen, birini iyi koç yapan şeyin alanında uzmanlaşmış olup olmamasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Koç olmak isteğiyle yola çıkmak koç olmak için tabii ki yeterli değildir. Bana göre iyi bir koç olmanızı sağlayan üç kriter vardır. Birincisi, koç dediğiniz kişi gerçekten alanında uzmanlaşmış mıdır? İkincisi, koçluk hizmeti almaya karar verdiğiniz kişinin metodolojisini benimsiyor musunuz? Çünkü benimsemediğiniz halde koçluk yapan kişinin uzmanlaşıp uzmanlaşmamış olmasının bir anlamı kalmayacak, sistemi size hitap etmeyecektir. Üçüncüsü, sizin için güvenli bir ortam oluşturabiliyorlar mı? Başka bir deyişle kendinizi güvende mi yoksa yargılanıyor, eleştiriliyor gibi mi hissediyorsunuz? Bu üç kriter koçu etkili kılan kriterlerdir. Kendimden bahsederken kendimi koç olarak değil daha çok kolaylaştıran, var olan yeteneği yöneten, farkında olmadığınız yeteneği ortaya çıkaran kişi olarak tanımlıyorum.

 

Koçluğun tarifini yapar mısınız?

Bana göre koç, daha çok engellerinizi tespit eden onları ortadan kaldırmak konusunda size yol çizen, zaten sizde var olan davranış biçimini ortaya çıkarmanızı kolaylaştıran ve bu alanda size liderlik eden kişidir.

 

Kendinizi geliştirmek ve yenilemek için nelerle ilgilenirsiniz?

Okuyorum ve sistemimi her gün biraz daha zorluyorum. Mentorumun, Eric Morris’in

sistemini her gün daha derin yönlerden ele alıyorum. Sistemime ilk günden beri her gün gelişmek zorunda olduğu bakış açısıyla yaklaşıyorum. İnsanlara eğitimler ve seminerler verirken onlardan da çok şey öğrenip sistemime katıyorum. İnsanlara ne düşünmeleri gerektiğini değil; nasıl düşünmeleri gerektiğini öğretiyorum ve bunu kendimde de her gün uyguluyorum. Manhattan’da yaşıyorum ve Times Square’da kendi tiyatrom var. Tiyatroma beş dakika yürüme mesafesinde bir park var. Bu parkta yüzlerce farklı inanışa, kültüre, çalışma biçimine, farklı hayata rastlama şansınız var. Bazen öğlen yemeğimi o parkta yiyerek yüzlerce insanın farklı hallerini gözlemleme şansına sahip oluyorum. Kendini geliştirme hali benim için 7/24 devam eden bir süreç ve bu öğlen yemekleri bile bazen gelişimin bir parçası olabiliyor.

 

İletişimin önemi nedir?

İş hayatında bir ekip yönetiyor olabilirsiniz, evde ise çocuğunuzu. Bu açıdan farklı olarak ele alabilirsiniz fakat ikisinin de özünde iletişim vardır. İletişimde açık, dürüst ve özgün olma yetisinin faydaları hayatınızdaki bütün alanlarda aynı öneme sahip. Alışverişte, evde, işte, görüşmede olmanız durumu değiştirmeyecektir. Alanımla ilgili olarak ise iletişimin önemini, sizi hedefinize yaklaştırma açısından ele alabilirim. Öğrettiğim teknikleri uygulama biçiminiz sizi hedefinize ne kadar yaklaştıracaktır? Nasıl daha çok para kazanmanıza vesile olacaktır? Nasıl sadece ilk intibada değil, ömür boyu sürecek güvenilir iş ilişkileri kurmanızı sağlayacaktır? Bütün bu soruların cevabı “iş hayatında iletişimin önemi” sorunuza cevap verecektir. Unutmamalısınız ki buradaki sağlıklı iletişimin kaynağı, yine kendi kişisel hayatınızdaki iletişimi temel olarak alacak. O yüzden ikisini birbirinden ayırmak mümkün değil.

 

İletişimde yapılan yanlışlar neler?

Bir numaralı yanlış; her zaman onaylanma ve benimsenme ihtiyacının mesajın önüne geçmesine izin verilmesidir. Saygı görme ihtiyacı bu kişilerin iletişim hedeflerinin önüne geçer ve sonuç olarak gördüğünüz şey zayıf iletişimdir. Gördüğümüz en büyük yanlışlardan bir diğeri ise, kişilerin egolarının mesajlarının önüne geçmesidir. İletişim, topluluk önünde konuşma, nasıl göründüğü korkuları aslında sorunun kendisi değildir. Bu durumla nasıl baş edebileceğinizi bilmemek sorunun en büyüğüdür. Böyle durumları nasıl değiştirebileceğinizi bilmemek sizi zor durumda bırakan şey. İletişiminizi engelleyen veya iletişim halindeyken ortaya çıkan sorunlarla nasıl baş edebileceğinizi bilmek bu sorunlarla giderek daha az karşılaşmanızı sağlayacak.

Kendimiz olma yolunda hangi engellere takılıyoruz?

Öncelikle kendiniz olma yolunda neden engellerle karşılaştığınız sorusuna cevap bulabilmeniz lazım. Engeller birkaç sebepten ortaya çıkabiliyor. Bunlardan bir tanesi görülme korkusu. Bazı insanlar, gerçekten kim ve nasıl biri olduğumu görürlerse beni reddederler, kabul etmezler, saygı görmem gibi endişelere kapılır ve olmadıkları gibi görünmeye çalışırlar. Başka sebebi de satmaya çalıştığınız ürüne, çalıştığınız şirkete veya kendi markanıza, kendi ürününüze inanmamanız ve olduğunuz yerin değer yargılarınıza ters düştüğünü düşünmeniz. Bu noktada yine içinde bulunduğumuz duruma inanıyor, güveniyor gibi hareket etmeye başlar ve gerçekçiliğinizi yitirirsiniz. Yine başka bir sebebi; olduğunuzdan veya yapabileceğinizden daha iyisini ortaya koyma çabanızla gelen, bir şeyi olduğundan daha iyi göstermeye çalışma haliniz en büyük engel ise mükemmeliyetçilik duygusudur. Mükemmel görünme çabanız sizi kendiniz olmaktan uzaklaştırmanın dışında başka bir işe yaramaz.

 

Başarının anahtarı var mı?

Bana göre başarının anahtarı tamamen tatminle alakalıdır. Hayatı kendiniz için anlamlı kılıyor musunuz? Akşam eve döndüğünüzde kendinizi yaşadığınız günden tatmin olmuş hissediyor musunuz? Çevreniz ve kendiniz için hayatı kolaylaştırmayı başarabiliyor musunuz? Farkınızı ortaya koyabiliyor musunuz? Gece yattığınızda doğru şeyi yaptığınızı hissediyorsanız ve yaptığınız şeyin sadece kendinize değil ailenize, çevrenize ve alanınıza da faydası varsa bence başarı budur.

 

İletişimin çok önemli olduğu İK alanında, çalışanlara ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Bütün değişim içeride başlar. Dışarıdan sorunlara bakmak ve onları tespit etmek çok basittir. İnsan Kaynakları departmanında bulunup sorunu tam ortasındayken tespit etmek ve şirket kültürü değişikliğine attığınız her adımla öncülük etmek ise zor olandır. İnsanların kendilerini saygın hissetmelerini sağlamak, bunu yaparken kurum çıkarlarını unutmamak zordur. Ne zaman bir İnsan Kaynakları departmanı sorumlusuyla konuşsam her şeyin temelinin bu çekirdek birimde başladığından, bu sebeple sorumluluklarının yükünün ne kadar ağır olduğundan bahsederler. Bu noktada bilinmesi gereken en önemli şey; kurum imajını temelden etkileyen kurum iletişim biçiminin ve kaynağının bu birim olması nedeniyle hata kabul etmeyen belki de tek birim oluşudur.

 

İşe alım konusunda zorlanılan noktalar neler?

Bu konuda yapılan en büyük yanlışlar CV’de mükemmel görünen bir yeteneğin bazen pozisyon için doğru vasıflara sahip olmadığının geç fark edilmesidir. Tam tersi yaşanan durum da değer kaybına farkında olmadan sebep olabiliyor. Yanlış kurulan iletişim yanlış değerlendirmeye sebep olabiliyor. Kağıt üzerinde aynı olan 10 kişiden hangisinin pozisyona uygun olduğunu anlamanızın tek yolu iletişimdir. Günün sonunda kurduğunuz iletişimin yüzde 93’ü beden dili ve tonlama iken, yüzde 7’si sözeldir. Yani kağıt üzerinde biçebileceğimiz değer yüzde 7 iken ancak doğru iletişimle kalan yüzde 93’ü anlayabiliriz.