6.000 senelik tarihi, dünyada eşi olmayan coğrafi güzellikleri ve topraklarında yaşam sürmüş birçok kültürün izleri ile Kapadokya, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından turistlerin akınına uğrayan bir bölgemiz. Bu bölgenin en önemli özelliklerinden biri de, iklimi ve toprak yapısı nedeniyle bağcılığa, dolayısıyla da şarapçılığa çok elverişli olması. Kapadokya bölgesinde 3 nesildir şarapçılıkla uğraşan 1943 yılında kurulmuş olan Turasan, bölgede asırlardır süregelmiş şarapçılık geleneğinin en iyi yaşatıldığı işletmelerden biri. Üzümlerini kendi bağlarında yetiştiren Turasan, bu üzümleri son derece modern tesislerinde işleyerek yörenin sunduğu mucizelerden biri olan oyma kaya kavlarda dinlendiriyor. Sorularımızı yanıtlayan firma sahibi Hasan Turasan, amaçlarının asla fazla miktarda üretim olmadığını, kaliteyi en üst seviyeye taşıyarak özel bir marka haline gelmek istediklerini belirtiyor.

Turasan şarapları ne zaman kuruldu? 
Başlangıcı 1943 yılına giden Turasan Şarapları, Kapadokya’da kurulan ilk şarap işletmesi. Bu yıl bizim 62. yılımız. Şarap sektörünün bir bölgesi ve kişiliği olması gerek. Biz şanlıyız çünkü Kapadokya gibi bir bölgenin üreticisiyiz. Bu bölgeye baktığınızda milattan önce 3000 yıllarına kadar dayanan bir geçmişi, bir şarap kültürü var. Her şarap üreticisi ülkenin bölgesel özellikleri var. Örneğin Amerika’ya bakarsanız Napa Valley, Fransa’da Bordeaux, İtalya’da Toscana… Turasan da Türk şarabı olarak Kapadokya bölgesinin şarabı.

Turasan ne tür şaraplar üretiyor?
Kırmızılarda Öküzgözü, Boğazkere ve Kayacık Karası kullanıyoruz. Beyazlarda ise Emir ve Narince üzümlerini… Kapadoklya’da 90’dan bu yana yüksek sistemli bağ tesis ediyoruz, bu uygulamayı ilk başlatan şarap üreticisi biziz. 200 ve 300 dönümlük bölümlerden oluşan kendi bağlarımız var. Bu bağlarda Chardonet Cabarnet Sauvignon, Merlot ve deneme olarak da Sauvignon Blanc yetiştiriyoruz.
Türkiye’ye özgü üzümler hangileri?
Dünyaya baktığınızda şarapçılıkta üzüm çeşitleri aşağı yukarı bellidir. Çok sıra dışı üzüm çeşitleri yok. Sadece bölgesel çeşitlilik adını verdiğimiz türler var. Bunun içinde Türkiye’nin konumu biraz farklı çünkü iklimi ve coğrafi yapısı nedeniyle kendine has üzüm çeşitleri var ülkemizin. Bunlar Emir, Öküzgözü ve Boğazkere… Bunlar sadece Anadolu’ya özgü harika üzümlerdir.

Türk üzümlerinin dünyada yeterince tanınmamasının nedeni nedir?
Bunun çok fazla nedeni var. Ama ilk ve en önemli nedeni tanıtım. Bunu yapmadığınız sürece hiçbir yerde kendinizi gösteremezsiniz. Tanıtımın yeterli olması için ise iki kriter var: Biri şarap üreticilerinin bir araya gelerek birlikte hareket edebilmesi, diğeri de devlet desteği. Örneğin 7 – 8 sene önce yaptığım bir İngiltere ziyaretinde her yerde, en ufak kasabalarda dahi Şili şarapları vardı. Araştırdığım zaman Şili yerel şaraplarının tanıtım kampanyası olduğunu anladım. Bu bir pazarlama taktiği. O sene İngiltere pilot ülke seçilmiş ve şaraplar gönderilmiş. Bu, devlet desteğini arkasına alarak yapılmış geniş kapsamlı bir proje. Ülkemizde böyle bir şey yapmak biraz zor. Bütün üreticiler devlet desteğini bekliyor.

Devlet nasıl destek olabilir şarap üreticilerine?
Devlet desteği sadece parasal bir destek değil. Örneğin Yunanistan AB’ye girdiğinde AB’den sadece şarapçılığı ıslah edebilmek için milyar dolarlarla ölçülen bir destek aldı ve bu hibe niteliğinde bir destekti. Her şeyden önce üzümü desteklemek gerek. Bu destek de belirli bir bilgilendirme ve köylüyü özendirme olabilir. Örneğin türkiye’de hala çıkması beklenen bir toprak reformu var. Türkiye’nin her köşesinde atıl konumda olan. İşlenemeyen birçok toprak var. Her yer hazine arazisi görünüyor. Prosedürlerin biraz kolaylaştırılması bile basit bir teşvik. Maddi yardım yerine yan destekler bile yeterli. Yıllardır mera özelliğini kaybetmiş meralar. Türkiye şarap ülkesi olmaya aday. Biraz destek ve zamanla tekstil ihracatındaki seviyesine ulaşabilir. Örneğin hükümet son olarak alkollü içkilerdeki Özel tüketim Vergisi artırıldı. Bu şarap üreticisi için bu destek değil, köstektir. Hükümetimizden bu konuyu yeniden gözden geçirmesini rica ediyorum.

Turasan’ın logosu ne anlama geliyor?
Turasan’ın logosu çift başlı kartal, Selçuklu kartalı. Kartalın iki kafası da farklı yönlere bakıyor. Bunun bizim için anlamı şu; geçmişimizle geleceğimize yön vermek. Kapadokya’ya özgü kavlarımız var ama bununla birlikte modern teknolojinin tüm gereklerini üretimimize uygulayabiliyoruz. Bununla ilgilenen ayrı bir birimimiz var. Biz eskiyle yeniyi bir arada tutmaya çalışıyoruz.
Şirketinizin yapısı nasıl? Kaç kişi çalışıyor? Ne gibi görevler yürütüyorlar?
Turasan iki bölümden oluşuyor: imalat ve pazarlama bölümü. Şarapçılık İmalatta 20 kişi çalışıyoruz, bir de bağcılık bölümümüz var. İmalat bölümünde şanslı bir kadromuz var. Çok küçük bir yerde, Ürgüp’te üretim yapıyoruz. Küçük yerde yaşamanın birçok avantajı var, personel açısından da bunun avantajlarını yaşıyoruz. Bizim genelde tercihimiz şöyle, bize giren bizden emekli olur. Hainlik anlamında bir şey yapmadığı sürece… Karşılıklı olarak böyle sahiplenmeler olunca da her şey daha güzel oluyor. Örneğin şu an ustabaşımızın oğlu bizde çalışıyor, eğer iyi devam ederse belki babasının görevini devralır. Gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri ve laborantlarımız imalatta görev yapıyor. Bizim ana mantığımız, birbirimize destek vermek ve firma için bir şeyler yapabilmek. Şahsi çıkarlarımızı geri planda tutabilmeyi öğreniyoruz. Pazarlama bölümümüzde ise 16 kişi çalışıyor. Kapadokya, Antalya, Ankara ve İstanbul’da da bölge müdürlüklerimiz bulunuyor.

Turasan şaraplarını yurt dışına ihraç ediyor musunuz?
Japonya, Kıbrıs ve Türkiye’deki dış hatlar terminallerine ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin ihracat rakamlarına baktığınızda her ne kadar maliyetler düşük dense de pratikte kesinlikle düşük değil, çok çok yüksek. Ve dünya pazarında ihracatta çok zorlanıyoruz çünkü fiyat tutturamıyoruz. Bunun tüm faturasını hükümetlere çıkarmak da yanlış ama genel olarak baktığımızda Türkiye’de ana maliyetler çok yüksek olduğundan dünyada rekabet edemiyoruz. Örneğin birçok ülke tarafından Japonya’ya bizim maliyet fiyatımızın bile altında ihracat yapılıyor.

Turasan’ın gelecek için hedefleri neler?
Turasan’ın geleceğiyle ilgili kapasite olarak büyüme hedefimiz yok, hedefimiz tamamen kalite. Biz milyonlarca litre şarap üretmek istemiyoruz. Markamızı geliştirip, tanıtıp, çok iyi şarap yapmak istiyoruz. Dünya üzerinde dikkat edin, chateau kavramı vardır, iyi şarap küçük işletmelerden çıkar. Büyük işletmeler hiçbir zaman iyi şarap yapma şansına sahip değildir. O zaman chateau kavramı çıkmazdı. Şarap üretimi fabrikasyona hiç müsait bir iş değil. Zaten hiçbir zaman şarap fabrikası denmez, şarap evi denir. Şarapçılıkta her zaman bir aile işletmeciliği ruhu vardır. Ne yaparsanız yapın, profesyonelliğin olması gerekiyor ama amatörlüğün de hiçbir zaman kaybolmaması gerekiyor. Turasan’da bunlar var. Ben üçüncü nesilim ve hep bunu korumaya çalıştık. Şarapçılık bana sabrı öğretti, senede 1 kez imalat yapıyorsunuz, bir daha deneme şansınız yok.