Van ve Düzce depremlerinin yıl dönümünde hayata geçirilen kurumsal acil durum yönetimi programı Poseidon, deprem sonrası çalışanlarla iletişim kurulacak bir platform. GEA Arama Kurtarma Ekoloji Grubu ve Microsoft Türkiye ortaklığıyla hayata geçirilen sistem sayesinde afet sonrasında çalışanlar birbiriyle iletişime geçecek, yardım ulaştırılabilecek
Microsoft’un yazılımıyla bilgisayar ortamına aktarılan ve içerisinde kapsamlı çalışan bilgilerinin yer aldığı Poseidon, afet sonrasında sisteme kayıtlı herkese SMS gönderiyor, GPS kayıtlarını buluyor ve hatta bir sonraki aşamada Telekom şebekeleriyle işbirliği yaparak depremden önce bulunduğu son yer ile ilgili durum bilgisini çıkarmayı dahi hedefliyor. Projeyle ilgili bilgi veren GEA Arama Kurtarma Ekoloji Birimi Koordinatörü Umut Dinçşahin ve Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan, geçmişinde büyük depremler yaşayan Türkiye’de bu tür projeye ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Özellikle geçen yıl 23 Ekim’de meydana gelen Van Depremi’nden sonra projeye kesin olarak karar verdiklerini anlatan Dinçşahin ve Çağan, uzun süren toplantı süreçlerinin ardından Mayıs ayında harekete geçtiklerini ve Aralık’ta tüm şirketlerin kullanımına açacaklarını ifade ediyor.
Kağıtlardan bilgisayar ortamına aktarılan bilgiler
GEA Arama Kurtarma Ekoloji Birimi Koordinatörü Umut Dinçşahin, deprem bölgelerindeki tecrübelerine dayanarak depremi yaşayan kişilerin en çok tanıdığı insanlarla iletişim kurma konusunda sıkıntılar çektiğini söylüyor. Kurumların depremden sonra çalışanlarının durumlarıyla ilgili bilgi edinmek ve gerekiyorsa onlara yardım ulaştırmak istediğini kaydeden Dinçşahin, bu konuya önem veren şirketlerin zaten daha önce kağıt formlar vasıtasıyla bu tür bilgileri topladığını anlatıyor. Daha önce bu konuda dosyalar dolusu form doldurulduğuna dikkat çeken Dinçşahin, bu sistemin işlerliğinin özellikle büyük kurumlarda çok sağlıklı olmadığını belirtiyor. Dinçşahin, “Bir kişi işten ayrılıyor, bir kişi evini değiştiriyor İnsan Kaynaklarında o dosyaların değiştirilmesi gerekiyor. Acil bir durumda onu yönetmek de çok zor. Bunu en gelişmiş teknolojilerle, en gelişmiş iletişim yöntemleriyle nasıl yapabiliriz diye düşündük ve Poseidon ortaya çıktı” diye konuşuyor.
Poseidon sistemi nasıl çalışıyor?
Depremden sonra şirket içerisinde çalışanların birbirinden haberdar olmasını, onlara yardım ulaştırabilmesini amaçlayan Poseidon programı, öncelikle her şirkette bir çember oluşturuyor. Bu çemberin bir şirket de bir sivil toplum kuruluşu da olabileceğini ifade eden Umut Dinçşahin, Poseidon’a üye olmak isteyen şirkete sistemi ücretsiz olarak kurulacağını ve sonrasında her şirkette yöneticilerin belirlendiğini anlatıyor. Dinçşahin “Ancak burada kritik nokta yetkili kişilerin şirketin bulunduğu şehrin dışında olması ki bu büyük ve geniş şirketler için çok mümkün. Yani herkesin bir sistem yetkilisi var. Program Microsoft Azure içerisinde işliyor ve o nedenle erişim problemi olmayan ve güvenliği yüksek bir sistem. Şirket sunucuları çökse bile bu sistem çökmüyor ve çalışmaya devam ediyor. Sonrasında çalışanlar 10-20 dakikalarını ayırarak sisteme bilgilerini giriyor. Bu bilgilerin içerisinde kan grubu, aile acil durum toplanma yeri bilgileri, çok basit bir krokiyle evin iç planı, evde engelli biri varsa hangi odada kaldığı, GPS konumu, belli noktalara göre tarifi gibi çok kapsamlı bilgiler var. Deprem olduğunda SMS gönderilecek ve yanıtlar otomatik olarak sisteme düşecek. Alınamıyorsa yardım ulaştırılmaya çalışacak ya da gelen yanıt iyi olduğu ise en yakında kime yardım edebileceği bilgisi verecek” diye anlatıyor.
“Sisteme afet dönemlerinde ulaşılabilecek”
Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan, her zaman teknolojiyi Türkiye’nin gelişimi için kullanmak gibi bir hedefleri olduğunu belirtiyor. Depremin de her zaman tam olarak hazır olunamayan bir afet olduğunu söyleyen Çağan, GEA’nın deprem konusunda bilgisiyle Microsoft’un teknoloji alanındaki tecrübesini bir araya getirdiklerini kaydediyor. Çağan, “GEA bu modelin yurt dışı uygulamalarını çok aradı ve bulamayınca biz yazmaya karar verdik. Proje için ihtiyaçların belirlenmesi toplantılarından yazılımın geliştirilmesine kadar 330 kadar kişinin çalıştığını söyleyebilirim. Çünkü önce ihtiyaçları tespit ettik, detaylandırdık, nelere ihtiyaç olduğunu tespit ettik ve onu bulut teknolojisinde gerçekleştirdik. Türkiye’den arkadaşlarımızın yanı sıra bölge organizasyonundan bazı arkadaşlarımızdan da destek aldık” diyor.
Kurumların desteği çalışanları tetikliyor
Bu tür konularda yöneticiler tarafından verilen kararların çok önemli olduğunun altını çizen Dinçşahin, “Baştaki kişilerin tutumu nasıl ise kurumdakilerin sisteme olan desteği de ona göre şekilleniyor. İş birliğimiz olan kurumların hepsi buna çok önem veriyor fakat şirketin yoğun döneminde de olsa buna önem vermesi gerekiyor. Bu hayatta insanın bir iki kez başına gelebilecek bir olay ve eğer kişinin deprem sonrasında olacaklara karşı bir bilinci varsa kesinlikle bu sisteme bilgilerini tam olarak girer” diye konuşuyor. Mustafa Çağan ise, deprem öncesi eğitim programlarının zaten düzenli olarak yapılması gereken bir program olduğunu bu programın ise afet yaşandıktan sonra yapılabileceklerle ilgili bir iletişim çalışması olduğunu vurguluyor. Çağan ayrıca, bu yazılımın ihtiyaçlara göre geliştirilebileceğini,örneğin muhtarlıklar gibi isteyen kurumlar için çok uygun olduğunu belirtiyor.