Yaklaşık iki buçuk yıldır Coca-Cola İçecek’in Ürdün Genel Müdürü olarak görevini sürdüren Cem Becel, erken yaşta iş hayatına katılıp başarıyı yakalayan isimlerden. Becel, Ürdün ve Türkiye arasında çalışma hayatındaki en önemli farkın disiplin kavramı olduğunu söylüyor

Coca-Cola İçecek Ürdün Genel Müdürü Cem Becel kariyerine erken başlayan bir isim. Teknik lise mezunu olan Becel, her ne kadar ilk iş yıllarında bu alanda çalışmayı denese de bir türlü sevemez ve bir muhasebe bürosunda işe başlar. İş hayatına dair ilk bilgilerini burada edinen Becel, muhasebe bürosunda bir işletmenin hesaplarının takip edilmesi, kâr-zarar kavramları, bilançonun nasıl tutulacağı gibi önemli süreçleri öğrenir. Ardından Türkiye’nin ilk çok katlı alışveriş merkezinde satış ve satın alma görevlerinde bulunan Becel, Coca-Cola’ya ilk adımını ise 21 yaşında satış müfettişi olarak atar. Becel, Coca-Cola’daki işini çok sever ve kariyerini daha yükseğe taşımak için hem çalışır hem de üniversiteyi tamamlar. Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirir, İngilizcesini katıldığı yurtiçi ve yurtdışı kurslarla geliştirir. Müdür olarak görevine devam ettiği sırada Yeditepe Üniversitesinde pazarlama ağırlıklı yüksek lisans programını tamamlar. Böylece genel müdür olmadan önce, Coca-Cola sisteminde pazarlama ve satış departmanlarında Türkiye merkezli olarak gerek yurtiçi gerekse yurtdışı sorumluluklarını aldığı görevine kadar ilerler.
Genç yaşına rağmen 21 yıldır iş hayatının içinde olan Becel 2010 yılının Mart ayından itibaren Coca-Cola İçecek’in Ürdün Genel Müdürlüğü görevini yürütüyor ve Coca-Cola Company markalı ürünlerin Ürdün’deki satış ve dağıtımını 400 kişilik bir ekiple gerçekleştiriyor. Tamamı Ürdünlü olan genç ekibine kaptanlık yaptığını söyleyen Becel, takım ruhunu yakalamanın çok önemli olduğunu dile getiriyor. Becel ile Ürdün’de devam eden iş hayatını konuştuk.

Türkiye çok daha dinamik

Türkiye’nin son derece dinamik ekonomik ortamı, yöneticilere çok boyutlu düşünüp, süratli karar alabilme yeteneği kazandırıyor. Bu durum iş kültürümüze direkt olarak yansıyor ve benzersiz bir hale getiriyor. Türkiye ve Ürdün arasında iş yapış biçimindeki disiplin farkından bahsedebiliriz. Türkiye’den farklı olarak Ürdün’de sadece belli saatler arasında çalışma alışkanlığı bulunuyor, bunun dışına pek çıkılmıyor. Projeler bizim Türkiye’de alışık olduğumuzdan biraz daha yavaş ve geç sonlandırılıyor. Son iki yılda bu konularda çok mesafe kat ettik. Ürdün devlet dairelerindeki bürokrasi bazen çok zamanımızı alabiliyor, bu açıdan Türkiye’den çok farklı olduklarını söyleyebilirim. Bu nedenle Orta Doğu ülkeleri ile Türkiye arasında belirgin farklılıklar olduğunu diğer sektörlerdeki yönetici arkadaşlardan da duyuyorum. Ben adaptasyon sürecini hızlı geçirdim. Çalışanlarımızın yüzde 99’u Ürdünlü olduğu için onların çalışma biçimlerini, kültürel farklılıklarını ve değerlerini göz önünde bulundurarak kendi yönetim tarzımla harmanlamak birkaç ayımı aldı. Şu an son derece uyumlu ve hızlı çalışan bir ekibiz.

Önemli olan yöneticinin becerisi

Coca-Cola sistemi oldukça yerleşmiş bir yapı. Bu nedenle dünyanın neresinde olursanız olun iş yapış biçimleri birbirine çok benziyor. Coca-Cola İçecek’te de bu böyle. Dolayısıyla Ürdün’deki sistemimizle Türkiye’deki birbirine yakın diyebilirim. Bu benim gibi bulunduğu ülkede yabancı konumunda olan yöneticiler için ciddi bir avantaj sağlıyor. Türkçe’de Arapça kökenli pek çok kelime olmasından dolayı konuşulanları genel hatları ile anlayabiliyorum, bu da benim bir avantajım. Alfabe zor olabilir ama konuşma dilini öğrenmek zor değil. Ancak özellikle iş kültürü ve işe bakış açısındaki farklılıklar dolayısıyla işler her zaman mükemmel yürümeyebiliyor. Burada önemli olan yöneticinin becerisi ve bu farklılıkları anlamayı başarması… Birlikte çalıştığım her kim olursa olsun, ihtiyaçlarını, değerlerini, onu motive edenleri anlamaya çalışırım. Bunu gerçekleştirdiğinizde ve yönetim şeklinizi bu kişisel değişkenlere göre belirlediğinizde işler daha kolaylaşıyor.

Bulunduğunuz topluma katkı sağlamak önemli

Şirket içi iletişimi artırmak amacıyla açık kapı politikasını hayata geçirdik. Bununla birlikte ast-üst ilişkisindeki mesafe kırılmış oldu. Kişisel gelişime çok önem vererek, her kademedeki çalışanımıza alanıyla ilgili eğitimler düzenledik. Bunun yanı sıra çalışma ortamını modernize ederek, fabrika ve satış merkezinde spor odaları yarattık. Şirket dışında organize ettiğimiz piknik, bowling gibi sosyal aktiviteler ile ekip ruhunu pekiştirdik. Kıyı ve sualtı temizliği, ağaç dikimi, devlet okullarında sınıf boyamaları, yetimhane ziyaretleri gibi sosyal ve çevresel projelerle hep birlikte ekip olarak yer aldık. Bütün bunları yaparken oldukça eğlendik ve hem kendimize hem de içinde bulunduğumuz topluma katkıda bulunarak kişisel bir tatmin de yaşadık ve adeta büyük bir aile olduk. Çalışmalarımızın sonucunda çalışan memnuniyeti ve bağlılık seviyeleri rekor sayılacak bir artışla en üst seviyeye yükseldi. Demek oluyor ki doğru yoldayız.

Türkiye’yi özlememek mümkün mü?

Farklı pazarlarla iş yaptığınızda ve yurtdışında yaşamaya alıştığınızda bir anlamda dünya vatandaşı oluyorsunuz. Elbette doğup büyüdüğümüz, büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış, kültürel zenginliği benzersiz Türkiye topraklarını özlememek mümkün mü? Kariyer hedeflerime uygun bir durum gerçekleştiğinde dönmeyi düşünebilirim. Coca-Cola İçecek bu anlamda çalışanlarına fırsatlar sunan bir şirket.
Ancak Ürdün’deki şirketimiz geliştirmekte olduğumuz bir operasyon. Bu nedenle emek yoğun çalışıyorum. Kısıtlı zamanlarımda ise hafta içi en az iki gün spor yapıyor ve birkaç film izliyorum. Hafta sonu ise bazen güneydeki Akabe Körfezi’nde dalışa gidiyorum. Fırsat buldukça da Orta Doğu’da daha evvel gitme fırsatı bulamadığım ülkeleri ziyaret ediyorum.