googleDünyanın en büyük internet arama motorlarından biri olan Google’ın Türkiye ülke müdürü Bülent Hiçsönmez, 35 milyona varan kullanıcısıyla internet sektörünün gelecek vaat ettiğini söylüyor. Hiçsönmez, çalışanların özellikle interneti e-posta alışverişinde ve Google gibi arama motorları üzerinden bilgiye erişimde kullandığına dikkat çekiyor.

Google, Stanford’ta doktora yapan 2 öğrenci tarafından 1998’de kuruluyor. Google, googol sözcüğünün üzerinde oynanmasıyla ortaya çıkan 1 ve onun ardından 100 sıfırın gelmesiyle oluşan sayıyı (10100) belirten matematiksel bir terimi ifade ediyor. Dünyanın en büyük internet arama motorlarından biri olan Google’ın Türkiye Ülke Müdürü Bülent Hiçsönmez 2007’de göreve geldikten hemen sonra Google dünya haritasını Türkçeleştirmiş. Hiçsönmez, dünya genelinde internet kullanımının yoğun olduğu Türkiye’deki internet kullanıcısını ve yıldızı parlayan internet sektörünü değerlendirdi.

Global olarak tüm dünyayı ele aldığınızda Türk çalışanlar interneti nasıl kullanıyor?

Türkiye internet kullanımı açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında bulunuyor. Yaklaşık 35 milyona varan kullanıcı sayımızda ve sektörün hızla gelişmesinde yüksek genç nüfus oranımız büyük bir rol oynuyor tabii ki… Genel kullanıcılar, haftanın 10 saatini internette, bunun yaklaşık 7,7 saatini sosyal medya platformlarında geçiriyorlar. İnterneti sadece bir eğlence veya sosyalleşme kanalı olarak değil, aynı zamanda bilgiye erişim sağlayan bir kaynak ve bir alışveriş (e-ticaret) platformu olarak da kullanıyorlar.

Bu verileri nasıl yorumluyorsunuz?
Bunlar göz önünde bulundurulduğunda, iş dünyasının da bugünlerde internette varlık göstermeye neden daha fazla odaklanmaya başlamış olduğunu anlayabiliriz. Halen birçok şirketin interneti son kullanıcılar kadar etkin kullanmadıklarını gözlemlesek de, bu konudaki farkındalık ve girişimcilik gün geçtikçe artıyor. Şirket çalışanları özelinde bir şeyler söylemek gerekirse; internet, ağırlıklı olarak e-posta alışverişinde ve Google gibi arama motorları üzerinden bilgiye erişimde kullanılıyor. Sosyal medya’da varlık göstermeye başlayan bir takım şirketler, buradaki etkinliklerinden sorumlu çalışanlar da istihdam etmeye başladı. Bu konuda gelişmiş ülkeleri biraz geriden takip ediyor olsak da, aradaki farkı kapatma potansiyelimiz olduğuna inanıyorum.
Sektörünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz? Çalışanlar açısından nasıl bir gelecek vaat ediliyor?
Birçok alanda istihdam fırsatları sunan bilişim ve internet sektörleri, aynı zamanda inovasyona ve yeni girişimlere de açık. Sürekli olarak gelişmeye, büyümeye ve değişmeye devam eden bu dinamik sektörlerin ticarete de ivme kazandırmasından yola çıkarak her zaman gelecek vaat edeceğine inanıyoruz.
Online dünyada üretici olmalıyız
Hangi açılarda daha iyiyiz?
Türkiye teknolojiye ve bu alandaki yeniliklere karşı çok ilgili ve şüphesiz ki bu alanda büyük potansiyelleri olan bir ülke olarak karşımıza çıkıyor. Yeni teknolojilerin adaptasyonu konusunda çok hızlıyız, fakat ne yazık ki henüz sundukları potansiyelden faydalanarak katma değer yaratmak konusunda aynı başarıyı gösterdiğimiz söylenemez.
Bu konuda eksiklerimiz neler?
İnternet alanında yenilikçi fikirler ağırlıklı olarak yurt dışından geliyor, biz kendimize uyarlıyoruz. Online dünyanın faydalarını ve sunduğu fırsatları daha iyi anlayıp bunu uygulamaya koymakta, yeni fikirler üretmekte kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Şimdilik online dünyada daha çok tüketici olmakta gösteriyor olsak da kendimizi; bunun zamanla ve yakın gelecekte değişeceğine inanıyorum.
Kariyerini sektörünüzde ilerletmek isteyen genç mezunlara ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Sürekli değişim ve gelişim gösteren bir sektörden bahsettiğimiz için, bu alanda kariyer yapmak isteyen gençlerin; meraklı olmalarını, kendilerini sürekli geliştirmelerini, alanlarında ülkelerindeki ve dünya genelindeki gelişmeleri yakından takip etmelerini ve yeni fikirlere açık bir bakış açısına sahip olmalarını tavsiye ederim. Dinamik sektörler, dinamik çalışanlara ihtiyaç duyuyor.
Esnek çalışma koşulları çalışanları motive ediyor
Google tüm dünyada çalışanların tercih ettiği bir şirket. Sizce bunun sebebi nedir?
Google çalışanlarına rahat bir çalışma ortamı sağlıyor. Fiziksel rahatlığın ötesinde, kuralların esnek olduğu, herkesin fikirlerini rahatlıkla paylaşabildiği ve hiyerarşinin birçok diğer şirketteki kadar katı bir şey olarak algılanmadığı bir şirketten bahsediyoruz. Bütün bu faktörler Google’ın arzu edilen bir işveren olmasında rol oynuyor elbette…
Standart çalışma stil ve koşullarının Google tarafından esnetildiği biliniyor. Global olarak yapılan uygulamaları Türkiye’ye uygularken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Google’ın çalışanlarına yaklaşım felsefesi tüm dünyada aynı, bu konuda Türkiye’de de bir farklılık gözetilmiyor. Çeşitli ülkelerdeki Google ofislerinde çalışanlara sunulan imkanlar ofislerin fiziksel uygunluklarına paralellik gösteriyor.
Sizce rahat bir çalışma ortamının motivasyona ve verimliliğe katkısı nedir?
Kendilerini rahat hisseden çalışanların verimi ve yaratıcılıkları çok olumlu bir şekilde etkileniyor. Google’ın benimsediği çalışma sistemi çalışanları üretkenliğe teşvik ediyor. Sonuçta Google çalışanları sürekli üretmek ve bir şeyler sunmak zorunda. Ne kadar çok fikir geliştirilir ve uygulanırsa, şirket de o derecede başarılı oluyor.
Bu konuda nasıl stratejiler geliştiriyorsunuz?
Motivasyon ve verimliliğe en büyük etki eden şeylerden birisi de Google benimsemiş olduğu 70-20-10 kuralı. Google çalışanları, zamanlarının yüzde 70’ni sorumlu oldukları ana iş alanına, yüzde 20’sini işlerine katkıda bulunabilecek ama doğrudan bir bağlantısı olmayan bir projeye ve yüzde 10’nunu ise diledikleri tamamen farklı bir projeye ayırıyor. Sevilen birçok Google ürün ve hizmeti bu yüzde 20 ve yüzde 10’luk zaman dilimlerinde üzerinde çalışılmış projelerden çıkıyor.
Çalışanlarınızı seçerken belirli kriterleriniz var mı?
Her zaman “Kendimi nasıl geliştirebilirim, nasıl daha iyi olurum, işime daha fazla ne katabilirim?” diye düşünen, yeniliklere açık ve yaratıcılık yönleri kuvvetli kişiler arıyoruz. Ayrıca, sadece iş odaklı olmak yerine, toplumun bir parçası olarak toplumdan aldığını topluma geri vermek isteyen, sadece kendisini düşünmeyen insanları tercih ediyoruz. Özgeçmişleri ne kadar parlak olursa olsun, bu bakış açılarına sahip olmak çok önemli.
Kendinizden ve kariyerinizden bahseder misiniz?
Ankara’da doğdum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Northeastern Üniversitesi’nde Elektrik Mühendisliği ve Imperial College Management School’da İşletme alanında yüksek lisans yaptım. 7 yıl boyunca Sun Microsystems’da çeşitli görevler üstlendim ve buradaki görevimin son 3 yılında Mısır, Levant ve Kuzey Afrika’dan sorumlu genel müdür olarak hizmet verdim. 2007 yılında ise Google Türkiye Ülke Müdürü olarak atandım.
Boş zamanlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
Seyahat etmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, spor yapmayı çok seviyorum, fırsat buldukça vizyondaki filmleri takip etmeye çalışıyorum. Aşırı spor yapmamdan kaynaklanan sakatlıklar geçirdim. O nedenle yüzmeyi aslında çok sevmesem de kas iskelet yapısına en uygun ve en çok geliştiren spor olduğu için zaman zaman yüzüyorum. Doktorum izin verse kayak yapmayı ve dağ bisikletine binmeyi tercih ederim.
Özel hayatınızda teknolojiyle aranız nasıl?
İşim ve kişisel ilgim gereği teknolojiyi yakından takip ediyorum. Özel hayatımda ben de interneti birçok kullanıcı gibi; bilgi edinmek, haberleşmek ve online alışveriş için kullanıyorum.