İrfan Çetindamar, sıra dışı bir yönetici. 1970’de İngiltere’ye giderek dört yıl garsonluk yapmış. Cambridge’de Pazarlama master’ı yaparak Türkiye’ye dönmüş. İş bulmak için 1974’te gazeteye ilan vermiş, bu sayede boya sektörünü seçmiş. İrfan Çetindamar’ın şu andaki hedefi Türkiye’ye getirmeyi başardığı Düfa’yı boya pazarında ilk üç firma arasına sokmak.
İnsanları ve işini çok sevdiğini söyleyen İrfan Çetindamar, son bir yıldır Düfa’da Genel Müdürlük görevini yürütüyor. Doğru insanlarla çalışmayı, başarının anahtarı olarak gören deneyimli yönetici, “günümüzde pazarı iyi analiz ederek insan ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların değişimini görüp karşılayabilen yöneticiler başarıyı yakalıyor” diyor.

Eğitiminizden ve kariyer planınızdan bahseder misiniz?
Adapazarı doğumluyum, İstanbul Üniversitesi’nde Maliye-Muhasebe bölümünü bitirdim.Hareketli bir yapım olduğu için muhasebe departmanında çalışamayacağımı kısa sürede anladım. Yurtdışına çıkarak İngilizce öğrenmek ve alanımı değiştirmek istedim. Amcamın bana verdiği kısıtlı parayla İngiltere’ye gittim. İngiltere’de önce otellerde oda temizliği, garsonluk ve aşçılık yaptım. Dört sene orda yaşadım, Cambridge Üniversitesi’nde Pazarlama Master’ı yaparak Türkiye’ye döndüm.

Boya sektöründe çalışmaya nasıl karar verdiniz?

İngiltere’den Türkiye’ye 1974 yılında döndüm. Pazarlamanın pek kullanılmadığı dönemde gazeteye kendi iş ilanımı verdim. Vasıflarımı anlatan, iş aradığımı belirten bir ilandı. Marshall Yönetim Kurulu üyesi aynı zamanda İK müdürlüğü görevini yürüten Emin Batum’a da ilanım çok enteresan gelmiş. Beni görüşmeye çağırdı. Kendisiyle kısa bir görüşme yaptık, beni hemen muhasebede işe aldı. Marshall’da 30 yıl finans, pazarlama, ithalat ihracat gibi neredeyse tüm kademelerde çalıştım. 2004 yılı sonunda Marshall’dan ayrıldım ve üç yıldır Kayalar Grup’ta çalışıyorum.

Düfa’yı Türkiye’ye nasıl getirdiniz?

Kayalar Grup’tan Ersin Kayalar 2004 yılında bana iş teklifinde bulundu. Aile şirketiyken kurumsallaşmak istediklerini belirtti. İstekli olmaları ve dışa dönük, yenilikçi yapıları beni çok etkiledi. Kayalar Grup, mobilya boyalarında 30 yıllık bir firma olup sektörünün lideri. O tarihte şu anda üretime açılan Tuzla’da tam otomatik yeni fabrikamız inşa ediliyordu. Büyük bir finansmanla kurulan fabrikada sadece mobilya boyası değil, inşaat boyası da üretmeyi önerdim.  Görüşüm uygun görüldü. İhracat departmanında çalıştığım dönemde dünyada çok tanınan Düfa markasını öğrenmiştim. Şartlar ne olursa olsun bu markayı Türkiye’ye getirmeye çalışacağım diye kendime hedef belirlemiştim. Birçok Türk firması kalitesi yüksek ve fiyatı uygun olan Düfa’yı getirmeye çalıştı ancak başaramadı. Kayalar Grup olarak Düfa’nın sahibi Meffert ailesiyle görüştük ve üçüncü görüşmenin sonunda anlaşmamızı yaptık. Sermayenin yarısını ve teknolojiyi verdiler. Ekim 2005’de el sıkıştık, Mart 2006’da fabrikayı kurmaya başladık. Haziran 2006’da üretime başlamıştık.

Düfa’yı Türkiye’de konumlandırmak için ne gibi çalışmalar yaptınız?

Pazara girerken tecrübelerimizden faydalandık. Takım ruhuyla çalıştık. İlk önce pazar araştırması yaptık, pazarı çok iyi irdeledik. Piyasanın ve rakiplerin güçlü ve zayıf yönlerini pazarlamanın 5 P’si ve SWOT analizinde masaya yatırdık. Bu doğrultuda vizyonumuza uygun hedef, strateji ve aktivitelerimizi belirledik. Araştırmalarımız sonucunda Düfa markası değiştirmeden olduğu gibi almamızın bize sağlayacağı faydaları düşündük. Sadece ambalajını Türk insanın zevkine uygun, grup yönetimi yapabilecek şekilde geliştirdik. Boya ustalarımızın kullanma alışkanlıklarını dikkate alarak formül revizyonu yaptık. Bu da bizim ürünümüzün ustalar tarafından çok çabuk kabul görmesini sağladı.

Yönetici olarak farklı stratejileriniz olduğunu düşünüyor musunuz? Bunlara örnek verir misiniz?

Piyasada malımız yokken televizyon reklamı yapmaya başladık. Uluslararası kaliteli bir firmayı Türkiye’ye getirdiğimiz için çok kolay bayi ve distribütör bulduk. 21 tane distribütör ve 1600 tane bayiye televizyon reklamıyla kısa sürede ulaştık. Pazarın ve bayilerin sıkıntılarını bildiğimiz için Türkiye’yi 25 parçaya böldük ve her bölüme yalnız bir tane distribütör verdik. Aynı bölgeye bir tane distribütörden fazlası yok. Düfa’nın rakibi Düfa olmayacak. 25 bayi ve 2600 tane bayiden fazlası olmayacak böylelikle Düfa satanın bir farklılığı ve herkes satamayacağı için değeri olacak.

İş hayatında başarılı olmak için neler yapılmalı?

Heyecanı yaşayıp bunu çalışanlara yansıtabiliyorsanız ve Pazarı çok iyi görüp analiz edebiliyorsanız, insan ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların değişimini görüp karşılayabiliyorsanız, bana göre her zaman başarılı olursunuz.

Nasıl bir yöneticisiniz? Sizce yönetici tanımı nasıl olmalı?

Çalışma ortamı pozitif olunca işler daha güzel yürüyor, buna inanıyorum. Bayilerle bire bir tanıştım. Çalışanlarımla aile gibiyiz. Üç yıllık pazarlama planlarımız, stratejilerimiz var. Her hafta toplanır, verileri tartışmaya açar birlikte kararlar alırız. Ancak karar alındıktan sonra herkes o karara uymak zorunda. Üst düzey yöneticilerin artık masada oturma zamanı bitti.Tepedeki yönetici, firma veya fabrikada neler olduğunu bilmeli. Yöneticilerin çalışanlarının nabzını çok iyi tutması gerekiyor. Sadece aldığı verilerden değil, bunun dışında bizzat gözlemleyerek, verilerin çapraz kontrolünü yapması lazım. Hedeflerle yönetim sisteminin de önemli olduğunu düşünüyorum.

Çalışan seçiminizde ne gibi kriterlere önem veriyorsunuz? Çalışan sayınız hakkında bilgi verir misiniz?

Çalıştığım insanların doğal, pozitif, heyecanlı, karar alabilen, uygulayan, hatalarından ders alan, kendini sürekli yenileyen, özü ve sözünün bir olmasını istiyoruz. İnsanların söz vermeden önce düşünmeleri gerektiğini, eğer söz veriyorsa da sözünü ne pahasına olursa olsun tutması gerektiğine inanıyorum. Ayaklarını yere sağlam basan insanlarla çalışmayı severim. Okul kadar hayattaki duruşuna bakarım, pozitif insanları seviyorum. Kariyer.net’te tarama yapıyorum, adayları inceliyorum. Kayalar’da 210 kişi, Kayalar Meffert’da, Düfa’da da 89 kişi çalışıyor. Toplam 300 kişiyiz. 

“Pazarı çok iyi görüp analiz edebiliyorsanız, insan ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların değişimini görüp karşılayabiliyorsanız, her zaman başarılı olursunuz.”

Almanya merkezli Meffert AG ile ortaklığınız neler kazandırdı?

Meffert’in 60 yıllık tecrübesi ve çok kaliteli ürünleri var. Kaliteye, insana ve sağlığa duyarlı ürünler yapıyor. Formülleri değiştiremiyoruz. değiştirmek istersek alternatifimiz için onay alıyoruz. Kalite standartlarımız var, hep aynı kaliteli ürünü üretiyoruz. Ortağımız verilen sözlerin arkasında duruyor, ne diyorlarsa yapıyorlar. Meffert’ten teknoloji ve finans desteği aldık. Pazara yatırım yapmak istiyoruz, ortağımıza yatırımları anlatırken yorulmuyoruz. Çok hızlı karar veriyoruz, bizi yormuyor.
Yoğun iş yaşantınızdan özel hayatınıza zaman ayırabiliyor musunuz?
Hayatta çok büyük aşklar yaşadım ama en büyük aşkım kızım. Biraz genç baba oldum. Kızım 13 yaşında, onunla beraber zaman geçirmekten çok keyif alıyorum. Çok yoğun çalışıyorum, yurtdışı gezilerim ve yurtdışından gelen misafirlerimiz çok oluyor. Bunun dışında bayi gezilerim de oluyor. Kalabalık aileyi, ailemle beraber zaman geçirmeyi seviyorum. Yemek yapmayı çok severim, iyi bir aşçıyımdır. Hafta sonları kahvaltıları ben hazırlarım.
Geleceğe yönelik projeleriniz, kariyer hedefleriniz neler?
Sıfırdan bir marka yaratmaya çalışıyoruz. Uzun yıllardır bu piyasanın içinde yer alan rakiplerle aynı kulvarda mücadele ediyoruz. Önce Türkiye’nin iç pazar yapılanmasını tamamlayarak Kıbrıs, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan, Ukrayna’ya yayılmaya başladık. Kayalar olarak 10 milyon Dolar ihracatımız vardı. Mobilyayla beraber inşaat boyalarımız da yurt dışına yayılmaya başlıyor. Beş yılın sonunda altıncı yılın bilançosunda Türkiye’nin ilk üç boya firması arasında yer almak istiyorum. İlk sene 10.000 ton mal sattım. Planımı Alman ortağıma sene başında söylediğimde bana gülmüştü. Pazarın durgunluğunda bile bunu başardım. Doğru iş yapıldığında pazar durgunken bile bir şeyler başarılıyor.