Fujitsu Siemens Computers Türkiye Genel Müdürü Cem Soysal, inşaat mühendisliği eğitimi almış ancak iki yıl inşaat mühendisliği yaptıktan sonra bu mesleğin kendisi için fazla durağan olduğunu fark etmiş. Geleceği parlak sektörler arasında gösterilen Bilgisayar Bilimleri alanında master yapmaya karar vermiş. Soysal, bilgisayar konusunda uzmanlaşırken işin finansal ve yönetim boyutunu da ihmal etmemiş. Cem Soysal’la koleksiyonlara olan düşkünlüğün, nasıl bir takım lideri olduğu ve Fujitsu Siemens Computers Türkiye’de yakın vadede yapacakları hakkında konuştuk.
Bilgisayar Bilimleri Master’ı hiç aklımda yoktu
Dayım İsviçre’de eğitim almış başarılı bir İnşaat Mühendisiydi, kariyerimde çok büyük etkisi oldu. Lise dönemimde İnşaat Sektörü şimdiki gibi çok hareketliydi, güzel bir kariyerdi. İTÜ İnşaat Mühendisliğini tercih ettim ve kazandım. Mezuniyetimin ardından iki sene kadar inşaat mühendisi olarak çalıştım ancak çok statik buldum inşaat mühendisliğini. Amerika’ya işletme master’ı yapmak için gittim, Türk bir profesör bilgisayar sektörünün yeni ve geleceği parlak olduğuna dikkatimi çekti. Bilgisayar Bilimleri üzerine master yapmaya karar verdim. Bilgisayar bilinci ve kullanımı Türkiye’de çok azdı, bilgisayarı kurumlar kullanıyordu kullanım tüketiciye inmemişti. Bilgisayar denince akla Commodore’lar geliyordu onlarla da oyun oynanıyordu. Bende de Spectrum vardı.
New York’ta kriz döneminde iş aramak zorunda kaldım
New York Pace Üniversitesi’ne Bilgisayar Bilimleri master’ı yaptım. Okul sırasında part-time işlerde çalıştım. Hem bilgisayar konusunda uzmanlaşırken işin finansal ve yönetim boyutunu da boş bırakmadım. Yaz aylarında New York Üniversitesi’nde işletme ve finans sertifikası, Columbia Üniversitesi’nde de pazarlama derecesi aldım. Mezun olduktan sonra Amerika’da ekonomik yavaşlama vardı, New York yüzde 7.4’lik bir işsizlik oranına ulaşmıştı. New York şehrinde böyle bir kriz daha önce 60 sene önce yaşanmış. 100 tane işe başvurup yalnızca ikisine işe alımımız yoktur diye yanıt almıştım. Sonunda orta ölçekli bir tekstil firmasında IT Direktörü olarak çalışmaya başladım ve 2.5 sene kadar orada çalıştım.
Türkiye’de 10 işe başvurdum 15 teklif aldım
New York’taki işimden memnunken sektör üst düzey yöneticilerinden Orhan Göksal bana Türkiye’de bir iş teklif etti ve kabul ettim. 1994 senesinde Türkiye’ye dönerek TYT Bank’a IT Müdürü oldum ancak benim işe girmemden kısa bir süre sonra banka battı ve işsiz kaldım. Ancak zamanki özgeçmişimle iş bulmakta zorlanmadım, 10 işe başvurdum 15 teklif aldım. En çekici teklif İMKB’den geldi, IT Bölümünde Grup yöneticisi oldum, üç sene çalıştım. Hisse Senetleri Alım satım salonunun bilgisayarlarını kuran ekibin içindeydim. 1997’de Vestelnet’ten gelen Genel Müdürlük teklifini kabul ettim. Ekibimiz ve zamanlama açısından çok şanslıydık. İnternetin Türkiye’de büyüme sürecine girdiği dönemde 36 ay bizden internet alanlara bilgisayar hediye eden “Veezy go” kampanyasını düzenledik. Çok başarılı bir kampanya oldu, 6 ayda ilave kampanyalarla 137 bin kişiye ulaştık. Yedi ayda Türkiye’nin en büyük ikinci internet sağlayıcısı haline gelerek çok ciddi yıllık karlılık arz eden bir firma olduk. Bilgisayarı olmadığı için internete giremeyenlere bilgisayar satarak internet pazarını büyüten bir kampanya gerçekleştirdik.
Farklı iş deneyimleri edindim
Vestelnet’ten sonra Tepum adlı bir sistem entegratörünün genel müdürlüğünü yaptım. Onu takiben iki sene Emin Hitay, Alpay Manans ortaklığındaki Teknoloji Holding’te Tasarım ve Ürün Grubu’nun Başkanlığı görevini yürüttüm. İş hayatımdaki altı aylık zaman aralığında da Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği’nde vekaleten genel sekreterlik görevini yürüttüm. O dönemde TBSD olarak bilgisayarı yaygınlaştırmak amacıyla tüm Türkiye’de çok güzel bir kampanya düzenledik. Oradan Doğan Holdinge geçtim, Doğan Online’de tüm portal şirketlerinin grup başkanlığını yaptım. Fujitsu Siemens Computers’ın teklifini uluslararası bir şirket olduğu için tercih ettim. 14 aydır Fujitsu Siemens Computers Genel Müdürlük görevini yürütüyorum.
Pazarlamaya ağırlık veriyoruz
Fujitsu Siemens Computers Türkiye servis ve ürün grubundaki çalışanlarıyla beraber 320 kişilik bir şirket. Dünyadaki Fujitsu Siemens Computers, 1999 yılında Fujitsu ve Siemens’in yüzde 50 ortaklığıyla kurulmuş Alman kökenli bir şirket. Bilgi teknolojileri ürün ve servis şirketiyiz, Türkiye’de üç alanda da ciddi faaliyet gösteriyoruz. Avrupa BT pazarının lider firmalarındanız. Tüketici teknolojilerinde, kurumsal ortamda (kamu, bankacılık ve telecom), satış sonrası servislerinde faaliyetteyiz. Firmamız çok iyi bir mühendislik firması ve başarılı ürünlere sahibiz. Ancak Türkiye’de iyi bir pazarlama firması olamamış, kendini iyi anlatamamış. Göreve geldiğimden beri ürünlerimizin gücünü ürünlerimizin sahip olduğu servis ağını anlatmaya çalışıyorum. Ürünler kullanıldıkça zaten kendisini anlatıyor. Ürünlerimizin en büyük farklı, kurumlara yönelik olan ürünlerin Almanya’da, tüketici ürünlerimizinse yüzde 85’i Almanya’da üretilmesi. Geriye kalan yüzde 15’lik kısım Japonya’da üretiliyor. Kurumsal ortamlarda çok büyüyeceğiz, Bankacılık ve Telekom Sektörlerinin bilgi merkezi altyapılarını kuracak ve yöneteceğiz. Büyük bilgi merkezi altyapılarını kurarken, bilgi teknolojileri konusunda firmalara servis hizmeti de vereceğiz.
 Kullandığımız malzemelerin yüzde 98’i geri dönüşüme uygun
Fujitsu Siemens’i oluşturan iki firmanın toplam patent sayısı 95 binin üzerinde, yıllık Ar-Ge yatırımları 15.5 milyar dolar’ın üzerinde. Bu iki firma birçok büyük firmanın geliri büyüklüğünde Ar-Ge’ye sahip. İnovasyon ve teknoloji firmasıyız. Geri dönüşüme uygun, çevre dostu ürünler üretiyoruz. Yeşil teknolojinin Avrupa’da bayraktarlığını yapıyoruz. Avrupa’daki teknoloji konusunda tüm sertifikalara, Blue Angel sertifikasına sahibiz. Taşınabilir bilgisayarlardan server’lara kadar kullanılan malzemelerin yüzde 98’i geri döndürülebilir malzemelerden oluşuyor. Hem üretimde hem de malın müşteriye ulaştırılmasında da çevre dostuyuz. Kutulanmış malları tırlara taşıyan forklift araçlarının bile enerji sarfiyatı aza indiriliyor.
Hafta sonlarımda cimri davranırım
Günde 13-14 saat çalışıyorum, ayda bir veya iki hafta sonu periyodik yönetim toplantıları düzenliyoruz. Bunun dışındaki hafta sonlarımda cimri davranıyorum, oğluma ve hobilerime vakit ayırmaya çalışıyorum. İş hayat dengesini 30’lu yaşlarda pek tutturamıyordum ancak artık 40’lı yaşlarda olduğum için bu konuda ısrarlıyım. Hem benim hem ekibim için tatiller, kaliteli zamanlar çok önemli. Yine de iş ve özel hayat kesin çizgilerle ayrılamıyor. İş özel hayata giriyor çünkü çok rekabetçi bir ortamdayız. Müşteri artık sabırsız ve birçok alternatif var. Müşterileri kaçırmamak için hızlı olmak gerekiyor, bu da elbette özel hayata işi sokuyor.
Piyasadaki en iyilerle çalışmayı tercih ediyorum
Bana yönetici kavramı çok eski bir kavrammış gibi geliyor. Kendimi yönetici olarak adlandırmıyorum, iyi bir takım lideriyim. Sorumluluk taşımayı bilen insanlarla çalışmayı seviyorum. 90’lı yıllarda çalıştığım organizasyonlarda ben de tecrübesizdim, çalıştığım kişilerle beraber işi öğrendik, çok adam yetiştirdik sektöre. 40’lı yaşlarda artık piyasadaki en iyilerle çalışmayı tercih ediyorum. Benim gibi düşünebilen, hızlı hareket edebilen, müşteri bilinci, iş kalitesi yüksek çalışanlarla çalışmayı tercih ediyorum. İşimi rakamsal detaylarla çok yakından takip ederim, sevdiğim formatlarda raporlar vardır ve bunlarla işimi izlerim. Ben buna yöneticinin kokpiti diyorum. Takımlarımla çok uzun olmayan ve aksiyon kararı alınan toplantılar yapmayı çok severim. Müşteriye gidip ürünümüzü, kendimizi anlatmayı çok seviyorum. İyi bir takım lideri olduğumu da biliyorum çünkü nereye gitsem bir önceki firmadan benimle çalışmak isteyen çok kişi oluyor.
İş yaşamımda iki liderle çalıştım
Liderlik üzerine çok fazla tanım ve eğitim var ancak liderlik bunlarla olunmuyor. Lider zaten kendini hissettiriyor, liderler sizi çekip götüren, size düşünemediğiniz bir takım vizyonları çizebilecek kişiler oluyor. Yatırımcıya, atmaya cesaret edilemeyen adımları attıran kişiler. Ben iş hayatım boyunca iki liderle çalıştım ve onlardan çok şey öğrendim; Orhan Göksal ve Dr. Metin Çağlar. Bu kişiler benim anladığım anlamda liderler. Hem kitleleri bir yerden bir yere taşıyorlar hem de şirketlere hiç düşünülmeyen gelecek çiziyorlar, rik alabilen cesur insanlar.
Dinlenirken teknolojiden uzak duruyorum
Kayak yapmak, müzayedelere katılmak ve yakın dönem Türk ressamlarını izlemek en önemli hobilerim. Çok fazla koleksiyonum var. En sevdiğimse kurşun asker koleksiyonum. Askeri tarih, savaş ve ordular tarihini de yakından takip ediyorum. Günümüzde stratejik savaşlar sürüyor, O günün savaşlarından feyzalmayı seviyorum. Merakımın diğer bir sebebi de savaşan insan figürü çok şık olması, üniformaların hep özenle hazırlanmasıdır. Comics serilerini topluyorum ayrıca film koleksiyonum da var. Beğendiğim bir şeyi almamayı tercih ediyorum çünkü devamı geliyor, artık evde yer yok. Son zamanlardaki en büyük hobimse oğlumla oynamak. Oğlumdaki gelişmeleri keşfetmek, büyümesini izlemek bana çok büyük bir keyif veriyor. Eski dostlarla bir araya gelinen ortamları da çok severim. Hafta sonları Kadıköy’deki eski mağaza ve semtleri gezmeyi çok seviyorum. İşim sebebiyle teknolojiyle iç içeyim, dinlenirken teknolojiden uzak duruyorum.
En son izlediğiniz film?
In the Valley of Elah
Düzenli olarak ziyaret ettiğiniz internet siteleri hangileridir?
FSC kurum portali, ebay, hurriyet.com.tr, facebook’u ziyaret ediyorum. Teknoloji sitelerinden haberleri de asistanım derliyor benim için
Takip ettiğiniz dergiler neler?
Forbes, Businessweek, T3, BT Haber’i de takip ediyorum.
En sevdiğiniz restoranlar hangileridir?
Yemek benim meraklarımdan biri. Gazeteci dostum Yurtsan Atakan ile fırsat buldukça Michelin yıldızlı restoranlara gidiyoruz. Las Vegas Guy Savoy ve İstanbul Borsa Restoran.