Beyaz yakalıların en sevdiği eylemlerin arasında tatile gitmek gelir ki her biri yılların verdiği tecrübeyle tatil birleştirme konusunda bir hayli ustalaşmıştır. Alaçatı-Bodrum’cu olan grup nasıldır, Yunan adalarına hangi kitle gider, long weekend’lerde hangi grup soluğu Avrupa’da alır, hangi kitle “Uzak rotalar” aşkıyla tüm yıl yanar kavrulur, bu ciddi araştırmayı sizin için yaptık! İşte içimizdeki beyaz yakalılar ve gitmek için zamanı iple çektiğimiz tatil rotalarımız…
Her sabah kahvesini içmeden güne başlamayan, her öğle tatilinde “Bugün ne yesek Begüm’cüm?” diye soran, hangi diyet popüler olduysa, o diyeti mutlaka bir deneyen, tatil birleştirme eyleminde her geçen yıl daha bir ustalaşan, “Bozcaada’yı sen bir de 5 yıl önce görecektin, çok kötü oldu çok” gibi serzenişleri bol olan o kitleyi hatırladınız mı? Özetle beyaz yaka olarak tanımlayabileceğimiz bu kitlenin birtakım özellikleri ve de tatil alışkanlıkları bulunuyor. Kabul etmek gerekir ki, yazan maddelerde ya kendimizden ya da sevdiklerimizden bir parça yer alıyor!
İşte içimizdeki beyaz yakalılar ve onların tatil rotaları:
Alaçatı-Çeşme-Bodrum
Öğle yemeklerini Levent ya da Maslak’taki güzide bir et veya deniz ürünleri restoranında set eden bu grup beyaz yaka, off saatlerini geçirdikleri Nişantaşı, Etiler, Ataşehir gibi muhitleri pek sever. Tatil rotaları ise bellidir; her tatil sezonunu Alaçatı, Çeşme veya Bodrum’da açıp, buldukları ilk fırsatta yine soluğu burada alırlar. Nerede frozen içilir, hangi beach club’ın ortamı iyidir, performansı muhteşem olan DJ’ler nerede olur, hangi beach’in happy hour’unda coşulur, bronzlaşmak için hangi ürünlere para dökülür, plaj modası nedir, bu yıl hangi su sporu gözdedir, hepsini ve daha fazlasını bu grup bilir! Yılın trend selfie’lerini ve Insta anlıklarını saymayalım bile!
Cunda-Bozcaada
Adacılar güruhu ayrıdır. Bu grup, son yıllarda gerek konaklamanın gerekse yeme-içmenin giderek pahalılaşmasından ne kadar sızlansa da ısrarla tercihlerini değiştirmez. Cunda’cılar tüm kış ayları boyunca aman efendim bir tarçınlı lokmanın tadına bakayım, Aşıklar Tepesi’nde gezinip Taş Kahve’de bi soluklanayım derdiyle adayı sayıklarken, Bozcaada severlerse her yaz Ata Demirer’le birlikte tatil yapmanın haklı gururunu yaşar. Hatta ziyadesiyle suyu soğuk olan Ayazma plajında denize girmek bu kitleye asla dokunmaz, orta kulak iltihabıyla eve geri dönmekten onur duyarlar!
Kaş-Akyaka-Olimpos
Organik gıdaya müptela olan bu grubumuz Kaş, Akyaka, Olimpos ve çevresini köşe bucak bilir. Nerede denize girileceğinden köy kahvaltısının nerede yeneceğine dek yerelle alakalı her türlü detaya hakimlerdir. Tatilden döndükten sonra ise köy peynirini, yörenin zeytinini, ekmeğini tüm yıl anarak, size “Evet, bizim buralarda yediğimiz her şey berbat, haklısın. Oralara yerleşmek lazım. Geçenlerde bir tanıdığımız da Kaş’a temelli yerleşti” dedirtmeden içleri asla rahat etmez. Zira ideallerinde hep sevdikleri bu güzide beldelere temelli yerleşmek ve küçüğünden bir işletme veya butik otel açmak yer alır.
Kapı vizesiyle girilen Yunan adaları
Kapı vizesini pek seven bir grup vardır ki onlar, “Türkiye’de ahtapot, karides, kalamar çok pahalı karşiiim, Yunan adalarında öyle mi? 35 Euro’ya dört kişi efsane yedik” cümlesini her yıl ısrarla kurar. Bulduğu her fırsatta Yunan adalarının kapılarını aşındıran bu tür beyaz yakalı, daha ucuz ve alması kolay olduğu için kapı vizesini tercih eder. Sanırız ki AB bu uygulamayı kaldırana kadar da Kos’tan başlayıp Rodos, Sakız, Samos ve Midilli demeden kapı vizesiyle girilen her adayı ziyaret edeceklerdir! Gerçi Yunan adalarını ziyaret edenler arasında Schengen vizesine sahip olanlar da vardır, ancak onların da vizeleri genellikle çalıştıkları şirketler tarafından alınmıştır!
Avrupa’cılar
Beyaz yakalıların bu türü ise Schengen’i alır almaz soluğu Avrupa’da alır. Promosyon uçak biletlerini her mevsim kovalayan bu grup beyaz yaka, yıl içerisinde bir iki defa long weekend yapmazsa içi rahat etmez! Barselona’da tapas’ın, Londra’da fish&chips’in, Roma’da bruschetta’nın tadılmadığı tatile de tatil demezler. Ortamlarda Avrupa’ya bol övgü düzeni de kesin bu gruptan çıkar. İthal peynirlerin özelliklerini babasının mandırası varmışçasına bilen bu grubun bireyleri, camembert’den mevzu açılınca yüzünü ekşiten kişilere her an üstten bakabilir, “Camembert’i sevmiyorsan gouda tam sana göre. Mutlaka denemelisin!” diyerek ortamdaki hakimiyetlerini pekiştirirler. Tatilden beş kilo alarak dönen ve dönünce de kinoa yahut karabuğday salatasıyla diyet yapan arkadaşlar da en çok bu gruptan çıkar…
Alternatifçiler: Hindistan, Vietnam ya da Kamboçya
Bu grup beyaz yakalının kadınları Işıl Bayraktar’a; erkekleri ise Ayhan Sicimoğlu’na benzer! Çok severler gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, farklı tatlar denemeyi… O bandanaların yahut türlü renkteki berelerin, aksesuarların yaygın olmasının sebebi hep bu gruptur. Modası yıllar önce geçen sandaletlerin halen var olmasından da yine bu grup sorumludur. İster Uzak Doğu olsun ister Asya ister Afrika… Bu grup için fark etmez, “Uzaklarrrr, uzak rotalaarrrrr” ister hep canları… Paylaştıkları fotoğraflarda ise ya yerel halk ya da fillerin, zürafaların olduğu safari turları yer alır. Biraz egzotik, biraz cool olan bu grubumuz gittiği ülkelerden aldığı el yapımı süsleri evinde sergilemeyi de ayrıca çok sever. Hümanistlerdir, her konuşmada dünyayı kurtarmayı seven kişiler yine bu gruptan çıkar!
