Sınava hazırlanırken, pes etmemeni sağlayacak bir hikaye

“Aklı kesmek” deyimini mutlaka duymuşsundur. Peki, bu deyimin hikayesini biliyor musun? Ders çalışırken sana ilham verecek o hikayeyi Eğitim Uzmanı Sadık Gültekin senin için anlattı.

Sevgili gençler, aşağıda okuyacağınız hikaye gerçektir. Bu hikaye, benim hayatımda çok önemli bir yere sahiptir. Yaptığım her işte, zorlandığım her anda aklıma gelen ve çok işime yarayan bir hikayedir. Bu hikayede anlatılan davranışı alın sınava uygulayın, alın iş hayatına uygulayın, alın spor hayatına uygulayın; nereye uygularsanız uygulayın, her durum için geçerli bir çözüm aracıdır. Sizinle paylaşmak istedim…

İbn-i Sina, Orta Çağ Modern Bilimi’nin kurucusu, hekimlerin önderi olarak bilinir ve “Büyük Üstad”, yani “Hekimlerin Piri” olarak nitelendirilir. İbn-i Sina’nın yazdığı kitapların sayısı 400’ü bulur. Kitapların sadece 200’ü günümüze ulaşmıştır. Geometri, cebir, dil bilim, tıp, astronomi ve doğa bilim üzerine çalışmaları var. Çok yönlü bir filozoftur. 10 yaşında Kuran’ı ezberlemiştir, 19 yaşına geldiğinde tıp doktoru olur. Küçük ve büyük kan dolaşımını birbirinden ayıran alim olarak bilinir. Doğu ve batı hekimliğine 700 yıl hükmetmiştir. İbn-i Sina, tüm gününü okumakla geçirir, mum ışığında saatlerce, çoğu zaman sabahlara kadar çalışır, çok az uyur…

İbn-i Sina, ilk derslerini babasından, sonraki derslerini devrin tanınmış bilginlerinden alır. İbn-i Sina küçükken babası elinden tutar, devrin ileri gelen alimlerine teslim eder. “İlim irfan sahibi yapın” der. Dersler başlar, ancak İbn-i Sina’da ‘ses’ yok; geometri ve cebir derslerini aklı kesmez! Kıvranır, ama nafile. Kaçacak, ancak babasından korkar. Kaçacak, lakin başarısızlığı kabullenemez. Sonunda kaçar;  eve değil, başka bir yere…

Bir kervana katılır. Kervan, subaşında mola verir. Kervanbaşı, İbn-i Sina’ya “Git, kuyudan su çek, getir” der. İbn-i Sina, kovayı kuyuya salar, tam çekerken kalır. Bir şey dikkatini çeker. Kuyunun ağzındaki mermer, kovayı çeken ipin sürekli sürtünmesiyle aşınmıştır. Yani ip, taşı kesmiştir!

İp gibi yumuşak bir cisim, nasıl olur da mermer gibi çok sert bir taşı böyle kesebilir? İbn-i Sina, “İp bile taşı kesmiş, benim aklım taştan daha mı sert ki bu dersleri kesmiyor” der. Sabır ve sebat, azim ve gayret sayesinde ip taşı kesmiştir. Kaçmaktan vazgeçip, okula geri döner. Alimler şaşırır, “Bir günde ne değişti ki?” derler. “Göreceksiniz” der.

Dersler devam eder, yine aynı kıvranmalar, yine aynı zorlanmalar. Zorlandığı her derste, mermeri aşındıran ipi aklına gelir. İşte, olayın kırılma anı burasıdır! Her seferinde buradan geri döner ve devam eder, sonunda başarır; tarihin en büyük alimlerinden biri olur.

İbn-i Sina’nın çok zeki, çalışkan olduğu, zeka ve bilgisine aşırı derecede güvenmenin yanında, mağlubiyeti kabul edemeyen bir kişiliğe sahip olduğu söylenir.

Bir şeye aklımız yatmadığı zaman söylediğimiz ‘Bu işe aklım kesmedi’ deyimi, dilimize İbn-i Sina’dan gelmiştir. Onun gibi olamasak da en azından onun gibi davranabiliriz! Matematik için ‘zor’, geometri için ‘kafamız basmıyor’, sevmediğimiz dersler için ‘çalışsam da yapamam’ deriz. Çözüm olarak bırakmayı, kolaya kaçmayı, pes etmeyi seçeriz. Size tavsiyem, devam edin, sakın bırakmayın!