Pandemi süreciyle birlikte çalışanların sağlık risklerini azaltarak hayat kalitelerini yükseltmelerini desteklemenin ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Bu noktada “bütünsel sağlık” uygulamaları ise oldukça dikkat çekiyor. Peki, işe nereden başlamalı?

Pandemi duyurusunun ardından gündelik yaşamdaki kısıtlamalar pek çok değişimi beraberinde getirdi. Dünya çapında uygulanan önleyici tedbirlerden toplumun tüm kesimleri etkilenirken, şirketler ve çalışanlar da yeni zorluklarla yüzleşmeye başladılar.

Hazırlıksız yakalanılan pandemi krizi, tüm dünya düzenini sarsarken çalışanların stres ve duygusal zorlanma seviyelerini daha da yükseltti. Dönemsel olarak değişen çalışma düzenleri, zorunlu-kısmi kapanmalar ve hibrit çalışma modelleri gündeme geldi. Kimi çalışanlar; eğitim ve günlük bakım kurumlarının kapanması nedeniyle, çocuk ya da yaşlı bakımı gibi sorunlara ve ev içi sorumluluklarda artışa maruz kaldı. Bu beklenmeyen değişikliklere uyum sağlamada; kendileri ve aileleri ile ilgili kaygılar, işlerinin istikrarı konusunda endişeler, evden çalışmada yaşanan güçlük ve teknik sorunlar, performans değişiklikleri, değişen dengeler nedeniyle yaşanan kafa karışıklığı ve olumsuz duygular, çalışanların ruh sağlığını ve iyilik hallerini derinden etkiledi. Tüm bunlar olurken sosyal mesafe, fiziksel ve sosyal izolasyon, kayıplar ve gelecek endişesi ile oluşan duygusal zorluklarla başa çıkmak kolay olmadı.

Tam da bu noktada wellbeing/wellness/esenlik/zindelik/refah kavramları pandemi ile daha önemli hale geldi. Bu kavramlarla anlatılmak istenen bütünsel sağlık (bedensel, ruhsal, zihinsel olarak dengede-iyi olma hali), huzurlu ve mutlu hissetme durumudur. Wellbeing/refah; fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal, çevresel, spiritüel ve mesleki bileşenleri ile ele alınmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2004) ise;

“Sağlık, yalnızca hastalık veya sakatlığın olmayışı değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir… Ruh sağlığı, bireyin kendi yeteneklerini fark ettiği, yaşamın normal stresleriyle baş edebildiği, üretken ve verimli çalışabildiği ve içinde bulunduğu topluma katkı sağlayabildiği bir iyilik halidir” tanımlaması yapmıştır.

Son yıllarda çalışanların sağlık risklerini azaltarak hayat kalitelerini yükseltmelerini desteklemenin, kişisel verimliliklerini arttırma yönünde ne kadar etkili olduğu görülmüştür. Bu aynı zamanda firmanın kârlılığına olumlu etki de etmektedir.

İş yerlerinde zindelik konusu; pandemi sürecindeki belirsizlik ve duygusal zorlanmaların artmasıyla daha dikkat çekici hale gelmiştir. İşverenler, İK profesyonelleri ve yöneticiler için artık şirketin başarısında çalışanların üretkenliği ve performanslarının ötesinde, çalışanların iyi oluş halleri her zamankinden daha fazla öncelikli. Kurumlar, pandemi dönemi ve sonrası için çalışanların bütünsel sağlıklarını nasıl destekleyeceklerine ilişkin uygulamalar ve planlar hazırlıyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu koronavirüs pandemisi ve sonrası için koçluğun, çalışanların refah ve performanslarını arttırmada etkin olduğuna dair düşünceler bulunuyor.

Son yıllarda yapılan araştırmalar psikolojik iyi oluşun; insan hayatı üzerindeki olumlu etkilerini, fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarında daha az risk ve daha uzun yaşam süresi sağladığını göstermiştir. (Ryff, 2014). Koçluk gibi davranışsal ve pozitif psikolojik müdahaleler, bütünsel refahı ve yaşam kalitesini arttırmaktadır. Koçluk, bireyin davranış değişikliklerini kolaylaştıran, kişisel ve profesyonel gelişime yol açan motivasyonel bir yaklaşımdır. Bireyin gelişmesine odaklanır, ancak terapi gibi iyileştirici bir profesyonel yardım değildir. ICF, koçluğu kişisel ve profesyonel potansiyellerini en üst düzeye çıkarmaları için ilham veren, düşündürücü ve yaratıcı bir süreçte, müşterilerle ortaklık yapmak olarak tanımlamaktadır. (ICF, 2021).

Koçluk, kişinin liderlik becerilerini geliştirirken, işe ve hayata bakış açılarını önemli ölçüde iyileştiren, dönüştürücü bir deneyimdir. Koçluk ilişkisinde, koç bir uzman değil, bir “düşünce ortağı” rolünü üstlenir. Koçluk ilişkisinin destekleyici doğası; saygı, açıklık, empati, özgünlük ve iş birliğine dayanan bir etkileşim içerir. Koçluk sürecinde; müşteri kendisi için en iyi olanı belirler, anlamlı hedeflerine doğru eylemler planlayarak ilerler, kendi kararlarından ve eylemlerinden sorumlu olur, problem çözmeye ve kişisel güçlü yönlerine odaklanır. Bireyin öğrenme ve farkındalıklar yaşadığı bu destekleyici süreç yaşam dengesine ve refahına doğrudan hizmet eder.

Bundan sonra, işe alım, kariyer ve performans yönetimi, öğrenme, gelişim, mobilite, otomasyon ve çalışan deneyimi gibi tüm İK süreçlerinin değişmesi beklenmektedir. Çalışma hayatında ofislere geri dönüşün fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan sağlıklı bir geçişle yapılması gereklidir. Uzaktan çalışmayı artık kalıcı olarak benimseyen firmalar ya da hibrit modeli uygulayanlar, sürecin nasıl yönetileceği hakkında stratejiler geliştirmek, iç iletişimi tekrar oluşturmak ve yeniden şekillendirmek durumundadır. Yeni dönemde çalışanların değişen önceliklerini, alışkanlıklarını ve endişelerini anlamak, sağlık ve güvenliği gözeterek destekleyici tutum ve kapsayıcı bakış açısı ile güven yaratmak öncelik olmalıdır. Bir diğer risk ise çalışanların pandemi öncesine göre daha düşük performans seviyelerini anlatan ‘Koronavirüs tembelliği’ gibi bir durumu yaşayabilecek olmalarıdır. Bu zorlu sürecin, belirsizliğin, çalışanlar üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri en aza indirebilmek için şeffaf iletişim yaratmak, çalışma saatleri ile çalışma ortamları konusunda esneklik, motivasyon ve yüksek moral için insan kaynakları birimlerine daha çok görev düşmektedir.

İlerleyen süreçlerde çalışan ilişkilerinin farklılaşması, dijital bir dünyada makineler ve insanların bağımsız fakat birbirleriyle uyumlu çalışmaları, verimlilik açısından çalışanların daha fazla güven ve refah ihtiyacı gibi gerçeklerle çok daha fazla karşılaşacağız. Şirketlerin hem çalışanını hem de müşterisini elde tutarak bu süreçten çıkmaları, şirket başarısını belirleyen kritik faktörden biri olan, çalışanın performansının ve iş yeri refahının yüksek olmasına bağlıdır. İyi performans için çalışanların yüksek düzeyde motivasyonun yanı sıra fiziksel, duygusal, zihinsel katılımı ve sağlığı gereklidir. Tüm bu süreçlerde de bireysel ve kurumsal koçluk uygulamaları destekleyici ve etkili bir yöntem olarak daha fazla ön plana çıkacaktır.

Konuk Yazar: Beyhan Fahriye Kılıçarslan/ICF Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi

Kaynaklar

International Coaching Federation (2021) ICF Code of Ethics – Key Definitions at: https://coachingfederation.org/ethics/code-of-ethics

Ryff, C.D. (2014) ‘Psychological well-being revisited: Advances in the science and practice of eudaimonia’, Psychotherapy and Psychosomatics, 83(1), pp.10-28. DOI: 10.1159/000353263.

WHO (2004) Mental health; Strengthening our response. Available at: https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/mental-health-strengthening-our-response.