2020 dünya çapında zor, üzücü ve yıpratıcı bir yıl olsa da aynı zamanda müthiş öğretici bir yıl da oldu. Şimdi 2020’den çıkardığımız dersleri bir büyüme ve fırsat kaynağı olarak kullanma zamanı. Peki, 2020 bizlere neler öğretti?  

Zorluklarla dolu bir yılı sonunda geride bıraktık ve yüzümüzü 2021’e çevirdik; ancak önümüzdeki sürece odaklanırken 2020’nin bizlere neler öğrettiğini masaya yatırmak, varsa hatalarımızdan ders çıkarmak oldukça önemli. İşte, 2020 yılının bize gösterdiği ve gelecekteki başarılarımızı etkileyecek 5 öğreti!

Değişim ve dönüşüm kaçınılmazdır

Evet 2020’nin bizlere fısıldadığı en güçlü cümle buydu. Öyle güçlü bir değişim içine girdik ve öyle hızlı uyum sağladık ki eski tarzımızı, prensiplerimizi ve kurallarımızı saatler içerisinde değiştirip hayatımıza devam ettik. Bu kabuğundan çıkma, yeniliklere fırsat verme ve uyumlanma olarak adlandırılabilir. Korkularımızla yüzleşerek hem bireysel hem de kurumsal anlamda güçlü değişimlere imza attık. Artık daha yeni ve güçlü hissedebiliriz. Önemli olan zamanı geldiğinde değişimden ve dönüşümden korkmadan hareket etmemiz gerektiğini fark etmemiz.

Öğrenmenin sürdürülebilir olması gerekir

Öğrenmek bizlerin hayatında araç değil amaç olmalıdır. İnsan ne kadar öğrenirse o kadar cahil olduğunu hatırlar ve öğrendiği kadarıyla var olabilir. Özellikle günümüz rekabet koşulları ve hızla değişen dünya trendleri, kendini geliştirmeyen kişileri çıkmaza sokacaktır. Eğer hayatta kalmak, başarmak ve güçlü bir şekilde ilerlemek istiyorsak öğrenmeyi sürekli hale getirmeli ve bunu bir yaşam ritüeli olarak ele almalıyız.

Kişiselleştirilmiş keşif yolculukları başarıyı beraberinde getirir

Sanırım 2020 yılında kendi içine dönmeyen, kendinde yeni şeyler keşfetmeyen kalmadı. Aslında motivasyon ve başarının temelinde kendini keşfetmek yatar. Hem bireysel hem de kurumsal anlamda kişinin yetkinliklerine ve isteklerine göre hazırlanmış programlar, çalışmalar ve aktiviteler kişinin bireysel keşif yoluna ışık tutacağından kişide özgüveni, güçlülük hissini ve başarma güdüsünü tetikleyecektir. Bu da bizleri olmak istediğimiz yere götürebilecek önemli bir unsurdur. Kendimizi veya ekibimizdeki kişileri başarıya ulaştırmak istiyorsak, kişisel keşif yolculuğuna ışık tutmalıyız.

Teknoloji güçtür

Geçtiğimiz yıl içerisinde gördük ki teknolojiyi akıllıca kullanabilenler, süreçten çok daha kârlı çıktılar. Özellikle insanların hayatına dokunan uygulamalara yön veren şirketler, bünyelerindeki kişilerin şirkete olan bağlılıklarını arttırdı. Aynı zamanda bireysel yaşantımızda da teknoloji, 7’den 70’e herkesin hızla uyumlandığı bir güç haline geldi. Teknoloji doğru kullanıldığı takdirde ciddi bir konfor alanı sağlayabilecek en önemli bir unsurdur. Bu noktada bundan sonraki yaşantımızda da kurgulayacağımız her sistemde teknolojiden bolca yararlanabilmeliyiz. Aksi takdirde hızlı hareket edip aksiyon alamayan bir yapı içerisinde kalırız ve bu bizi zaman içerisinde güçsüz kılar.

Güven dengenin anahtarıdır

Bu süreçte yüzleştiğimiz şeylerden bir de güvenmekti. Çalıştığın şirkete güvenmek, ekibine güvenmek, çevrendeki insanlara güvenmek… Kimimiz sınıfı geçtik, kimimiz sınıfta kaldık, kimimiz de şahsımıza duyulan güvensizliklerle yüzleştik. Güven önemli bir duygu, çünkü gitmek istediğimiz yer net olsa da yola çıkacağımız kişiler güvenilir olmazsa ya da biz güven vermezsek birlikte yol almak ve başarıya ulaşmak pek mümkün olmayacaktır. Eğer dengeyi kurmak ve hedefe ulaşmak istiyorsak, gerçekten güçlü bir güven ilişkisi kurmamız gerekir. Bu da iletişimin ne kadar kıymetli olduğunu bize bir kez daha hatırlatan güçlü unsurlardandır.

Evet zorlu bir yılı geride bıraktık; ancak şimdi gelecek bizim elimizde ve seçeneklerle dolu. Eğer doğru öğretileri alıp, çalışmalarımıza uyarlayabilirsek hem bizim hem de çevremizdeki insanlar için daha yaşanılabilir bir gelecek inşa edebiliriz.

Konuk Yazar: Gizem Topsakal Acet / İnsan Kaynakları Yöneticisi

Kaynak: Cornerstone OnDemand / Forbes