Pazar akşamları endişe ve stresle mi doluyorsun? İşin evine sızıyor, ilişkilerini ve ruh halini etkiliyor mu? Çalışan Bağlılığı Danışmanı Bertay Fişekçi, iş stresinin yaşamını nasıl etkilediğini ve bunu yönetmek için atabileceğin adımları bu yazısında paylaşıyor.
Kariyerime dönüp bir baktığımda bağlılığımın, işimle ilgili duygularımın önemli bir göstergesinin pazar akşamı nasıl hissettiğim olduğunu şaşırarak farkettim. Ertesi gün işe giderken nasıl hissedeceğim; macera dolu, aşırı meşgul, baskı altında, hep zorlayan, zorlanan, kabul gördüğüm?
Zorlandığım dönemlerde pazar akşamları midemde ağrılar başlar, yaklaşan bir toplantıyı düşündükçe o andan kaçmak isterdim…
Görünmez istila: İşin seni evde takip ettiğinde
Temel sorunu hatırlayalım: Toksik bir iş, mesai bitse bile seni bırakmaz. Stres ve kaygı akşamlarına, ilişkilerine ve benlik duyguna sızar. Fiziksel olarak ofisten ayrılmış olsan bile zihnin hâlâ oradadır. Ailenle akşam yemeği yerken ertesi günkü toplantıyı ve o toplantıya gitmekten duyduğun korkuyu düşünürken bulabilirsin kendini. Kaç kez gelen bir mesaj veya telefon, sakin bir yemek ortamını bozmuştur?
Gerçek bedel: Kötü bir iş gününden çok daha fazlası
Kronik iş stresi sadece geçici bir ruh hali değildir; fiziksel olarak seni yorar, duygusal olarak eskisi kadar gülmediğini fark ettirir ve ilişkilerinde gereksiz tartışmalara yol açar. Psikolojik olarak da sorun sendeymiş gibi hissettirebilir. Tüm bunlar birleştiğinde, sadece iş hayatını değil, yaşam kaliteni temelden etkileyen bir sarmala dönüşür.
Lidersen: Duygusal iklimi sen belirlersin
Eğer lider veya ekip yöneticisiysen, ekibinin içinde bulunduğu duygusal iklimden sen sorumlusun. Sözlerin, sessizliğin ve tavrın, ekibin hissettiği güven veya korku seviyesini doğrudan etkiler. Olumlu bir ortam yaratmak sadece iyi bir liderlik değil, temel bir insani sorumluluktur. Eğer ekibinin yarısı şirketi “zehirli bir kültür ortamı” olarak tanımlıyorsa, müdahale etme ve durumu iyileştirme şansın var.
Çalışansan: Alternatifler önünde
Bu kaos ve korkunun hedefindeysen, sana hatırlatmak isterim: Seni tüketen şeylerden uzaklaşma hakkın var. Bu pes etmek değil; sağlığını korumak ve iş hayatını yeniden tasarlamak demek. Huzurunu korumak, gerekirse işi bırakmak ve alternatif çözümlere bakmak son derece geçerli ve hayati bir sebeptir. Eskisi gibi gülmediğini, sevdiklerinle sebepsiz tartışmalar yaşadığını fark ettiğinde, bu adımı atmak sadece bir seçenek değil, sağlığını ve kimliğini geri kazanma eylemidir.
Huzur pazarlığa açık değildir — Eylem planını belirle
Hayat, ruhunu ezen bir işte harcanamayacak kadar kısa. Hiçbir pozisyon veya maaş çeki, sağlığından ve mutluluğundan daha değerli değildir. Kişisel esenliğin her zaman önceliğin olmalı. Şu soruyu kendine sor: Eğer işin huzurunu çalıyorsa, onu geri kazanmak için bugün atabileceğin bir adım ne olabilir?
Ek öneriler:
- İş yerindeki durumu objektif değerlendirdiğinde toksik ortamı fark ediyorsun ve durumu iyileştirmek için yapabileceklerini keşfetmeye açıksın.
- Bireysel olarak olayları algılama ve yönetme şekline odaklanabilirsin.
- Toksik ortamın, değerlerinle uyuşmadığını ve güçlü yönlerini ortaya çıkarmadığını fark ediyorsun. Kendine yeni yollar açmak ve B planını somutlaştırmak için adımlar atabilirsin.