ZyXEL Türkiye Genel Müdürü Vefa Tarhan, sistem analisti olarak iş hayatına adım atıyor. Yazılım ve Ar-Ge departmanında çalışan Tarhan’ın kariyer planı  satış-pazarlamayla kesişince değişiyor. Vefa Tarhan; “Türkiye’de sürekli teknik bilgi öğreniyorsunuz ve teknik bilgiler bir süre sonra sizi zorla satışa itiyor.” diyor.

1989 yılında kurulan ZyXEL, dünyanın lider bağlantı çözüm ve teknolojileri sağlayıcısı. Merkezi Tayvan’da yer alan firmanın küresel çapta 29 bölge ofisi ve 3 Ar-Ge merkezi bulunuyor. ZyXEL ürünleriyle Datateknik’te çalışırken tanışan Vefa Tarhan, 2007 yılında ZyXEL’in Türkiye’nin kuruculuğunu yaptı. Halen ZyXEL Türkiye’de Genel Müdürlük görevini sürdüren Tarhan, kariyerine sistem analisti olarak Datateknik’te başladı. Datateknik’te Proje Mühendisi, Satış Destek Mühendisi, Proje ve İş Geliştirme, Ürün Müdürü olarak çalıştı. Yazılım ve Ar-Ge departmanlarında çalışırken genel müdürünün ısrarlarıyla satış departmanında yarım gün çalışmaya başladı. Satış-pazarlama ilgisini çekince ZyXEL iş biriminin satış pazarlama direktörü oldu. Vefa Tarhan’la yön değiştiren ve kendisini genel müdürlüğe taşıyan kariyeri ve çevreci ürünleriyle adından söz ettiren ZyXEL hakkında konuştuk.

Bilişim sektöründe kariyer yapmaya nasıl karar verdiniz?Matematiği, karmaşık problemleri çok seviyor, bilim adamı olmak istiyordum. Üniversitede de İTÜ matematik mühendisliğini tercih ettim. Matematik mühendisliğinde yazılım ağırlıklı eğitim aldık. Bizim bölümü bitirenler yazılımcı ya da bankada bilgi işlem departmanında çalışırlar. Ben daha çok işin teknik tarafına meraklıydım. Unix ve Microsoft’un operating sistemlerinde çalıştım, ağ, network kurdum. Karmaşık konuları her zaman sevdim. Herkes bilgisayarla uğraşırken bilgisayar teknik anlamda bir süre sonra benim için sıradan bir iş hale geldi. Bilgisayar üzerinde bireysel olarak geliştirebileceğim noktalar pek yoktu bilgisayarlarda. Ben de o dönemde sunucu yazılımlarıyla, ağlarla ilgilenmeye başladım. O dönem Datateknik ZyXEL’in distribütörüydü, bu sayede ZyXEL ağ ürünleriyle tanıştım. Proje, iş geliştirmede de görevliydim, büyük network firmalarıyla iş birlikleri, projeler yaptık.

Bilişim sektöründe mühendislikten satış-pazarlamaya geçiş yaptınız. Bu süreç nasıl gelişti?İşin pazarlama satış kısmıyla hiç ilgilenmezdim, hiçbir zamanda işin bu kısmında çalışacağımı düşünmedim. Ancak Türkiye’de sürekli teknik bilgi öğreniyorsunuz ve öğrendiğiniz teknik bilgiler bir süre sonra sizi zorla satışa itiyor. Hiç unutmuyorum, Datateknik’teki genel müdürüm satış kısmında çalışmamı önerdi, kabul etmedim. Yarım gün satışa gelmemi önerince kıramadım. Zamanla satış ilgimi çekmeye başladı, satış-pazarlamanın da ayrı bir güzelliği olduğunu fark ettim. Sonunda baktım ki günlerimin çoğu satış, pazarlamada geçiyor. Ürün sorumlusu, müdürü oldum ve devam ettim. Mühendislikten geldiğim için çalışanlarımla daha iyi empati kurduğumu düşünüyorum.

Teknoloji alanında çalışmanın bence en büyük zorluğu teknolojinin çok hızlı ilerlemesi, Bilgilerinizi güncel tutmak için izlediğiniz yollar var mı?Kurulum, proje mühendisiyseniz bilgiler iki üç sene içinde yenileniyor. İyi bir mühendisin tecrübe edinmesi için bir yıl yeterli çünkü çok eski bilgiyi öğrenmesine gerek yok. Ama dinamik bir şekilde öğrenmeye devam etmek zorunda başarılı olabilmek için. Piyasada bence iki çeşit mühendis var. Biri bildiği işi öğretmeyen diğeri bildiği şeyleri başkalarına öğreten mühendis. Bilgilerini öğreten mühendisler, yeni gelenlere görevlerini devreder ve yenilerini öğrenirler. Bildiği işi öğretmeyen mühendisin üzerine işler yığılacağından zaten yeni şeyler öğrenmeye vakti olmaz. Ben her zaman bildiklerimi yeni gelenlere öğrettim, yeni şeyler öğrenmeye zaman bularak bilgilerimi güncel tuttum. Bildiğim eski bilgilerle son kullanıcıya tekrar tekrar aynı teknik desteği vermek zorunda da kalmadım. Zaten bildiğini aktaran insanlar her zaman daha fazla mesafe alırlar.

Satış ve pazarlama açısından değerlendirirseniz de durum bu şekilde mi?Satış pazarlamada bilgi gerçekten çok derin. Bilgiler mühendislikteki gibi hızla eskimiyor. Bulunulan çevre, öncesinde yapılan işler, hepsi değer katıyor. Yaş ilerledikçe hep üstüne koyuyor, tecrübe kazanıyorsunuz. Satış pazarlamada trend, pazar nereye gidiyor, tehdit veya fırsatlar neler? Bunlar çok önemli. İş alanlarımıza kaynak ayarlamak için üç, beş sene sonrasının tahmin edilmesi gerekiyor. Bu da göründüğü kadar kolay değil. Mühendisler olan biteni uyguluyorlar ancak satış her zaman daha fazla öngörülü olmalı. Bu yüzden biz de ZyXEL olarak 5-10 yıllık planlarımızı yapıyor ve sürekli gözden geçiriyoruz. Bu alanda yöneticilik ve satış pazarlama bilgilerini de geliştirmek, bizzat işin içinde olmak çok önemli. Eğitim de önemli, Koç Üniversitesi Executive MBA programı bu alanda gelişmeme büyük katkı sağladı.

ZyXEL’de sizi en çok zorlayan göreviniz hangisi?
İşimin gerçekten en zor kısmı muhasebe ve finans. Çünkü Türkiye’de mevzuatları takip etmek başlı başına farklı bir dünya. Bu alanda iki, üç firmadan birden destek alıyoruz. Bir şey yapacağımız zaman hepsine başvuruyoruz ve hepsinden de farklı görüşler alıyoruz. Teknik alanlarda her şey nettir, muhasebe de oturmamış noktalar var. Uluslararası standartlar oturmuş ama Vergi Usul Kanunu’nda yoruma açık noktalar var.

Türk firmalar sizce iletişim çözüm ve teknolojilerini yeterince kullanabiliyorlar mı?
Türkiye’de bireysel bilgisayar kullanımı yüzde 30’larda, internet kullanımındaysa bu oran yüzde 25 civarında. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 80’lere çıkıyor. Ancak yine de Türkiye’nin hızla ilerlediğini düşünüyorum çünkü 5 sene önce bilgisayar kullanımı bireysel kullanımda yüzde 10, internet kullanımı yüzde 5’lerdeydi. KOBİ’lerde bilgisayar kullanımıysa yüzde 50- 60 civarında. Bu sonuca göre, hala kağıt kalemle yazar kasayla iş yapan firmalar var demek. Teknoloji kullanımının ilerlemesi gerekiyor. Bilgisayar kullanımı arttıkça bu oran da artacak. Bilişim sektörü hızla büyüyor ve pazarda gidilecek çok yol var. Sektör on yıl önce 1.5 milyon dolar civarındayken bu rakam 6 milyon dolar seviyesine geldi. İletişim ve donanım sektörünün toplam ciro oranı 20 milyar doları geçti. İletişim ve bilişim sektörleri hızla gelişiyor ve hala büyük bir potansiyel var. Özellikle bilgisayarlaşma, yazılım ve internet kullanımı yakın dönemde iki kat artacak.

Çevre raporu olan “Clean & Green Watch 2007” raporunda 2. sırada yer alıyorsunuz. Türkiye’de de aynı uygulamalarınız sürüyor değil mi?

Çevrecilik denilince insanların aklına geri dönüşüm geliyor. Ancak biz bununla yetinmiyoruz. Çevre için yaptıklarımızı üç başlık altında topluyoruz. Bunlarda ilki geri dönüşüm, ikincisi çevreye zararsız yeşil malzeme kullanmamız. Üçüncü olarak bizim ürünlerimizin az elektrik, enerji harcaması. Eskiden 5 watt’la çalışan modemlerimiz 2 kat fazla iş yapmalarına rağmen artık 1 watt’la çalışıyorlar. Bizimle aynı segmentteki çoğu üründen 5 kat az enerji tüketiyor bizim ürünlerimiz. Bir de eskisini getir yenisini götür kampanyaları yaptık. Topladıklarımızın ayrıştırıp, dönüştürülmesini sağladık. Avrupa ve Amerika’da uygulanan tüm çevre standartlarını ürünlerimiz sahip.

Çalışan seçiminizde ne gibi kriterlere önem veriyorsunuz? Çalışlarınızdan beklentileriniz neler?

Çalışan seçerken işe göre adam seçilir, işin tanımı yapılır ve uygun aday aranırdı. Bu çok demode bir çalışan seçme metodu. Biz yetkinliğe göre çalışan seçiyoruz. İşin gerektirdiği yetkinlikleri belirleyip, yetkinliğe göre çalışan seçip performansına göre çalışanı yükseltiyoruz. Her insanın işini severek yapmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. İş, çalışanın karakteri ve yeteneklerine ne kadar uyarsa o mutlu yapılır. Mülakatlarda adayın kısa ve uzun vadeli hedeflerini sorarız. Adayın kariyer hedeflerini karşılayabileceksek işe alıyoruz. Çalışanın, yöneticisiyle kaynaşması, performans kriterlerinin net olması önemli. Şirket kazandıkça çalışan da kazanmalı. Şirketimiz kar ettiğinde herkese pay ediyoruz.

İş yoğunluğunuz nasıl, kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?

Genel müdürlerin pek mesaisi olmaz, 7/24 işle ilgilenmemiz gerekebiliyor. Eşime ilk bu görev bana teklif edildiğinde daha az yoğun olacağımı söylemiştim. Şimdi eşim satış pazarlama direktörlüğüne göre işlerimin yüzde 50 artığını söyleyip bana takılıyor. Sonuçta görevler devredilebiliyor ama sorumluluk devredilemez bir şey. Firmadaki departmanların hepsine görevleri verdik ama yapılan tüm işlerden sorumluyum. Ekibi sahiplenip, yardımcı olup kaynağını aktarmakla görevliyim. 7/24 çağrı merkezimiz var. Cumartesi, Pazar çalışmıyorum ama uzaktan yine çağrılar ne durumda diye takip ediyorum. Yine de kendime ve aileme vaktimin kaldığını düşünüyorum, mühendisken daha çok yoruluyordum. Boş zamanlarımda doğada zaman geçirmeyi seviyorum. Bilim kurgu filmlerini seviyorum, sık sık sinemaya giderim. Yaz döneminde ailecek tatile gideriz. İki küçük kızım var. Biri 2.5 diğeri 5 yaşında. Onlarla epey zaman geçiriyorum, oyun parklarına gidiyoruz.

Sizce nasıl bir yöneticisiniz?

Kendi doğrularımla hareket etmiyorum, bilime önem veriyorum. Çalışkan, azimli biriyim, işi sonuçlandırmak isterim. Yapacağım dediğim işleri gerçekten her zaman yaptım. Executive MBA sırasında öğrendiğim bilgilerin çoğunu hayata geçirip, uygulamaya çalışıyorum. Sürekli kendime hedefler koyuyorum ve başarmak için çalışıyorum.

ZyXEL’de çalışmanın en sevdiğiniz özelliği ne?

İnsanları birbiriyle haberleştiriyoruz, bu çok mutluluk verici. ZyXEL olarak en basit anlamda insanları birbirine, internete bağlıyor, dünyaya açılmalarını sağlıyor, maliyetlerini azaltıyoruz. Böyle olunca müşterilerimiz mutlu hem de biz. Karmaşık bir yapı kurduğum zaman acayip bir haz duyuyorum. Maddi değer, kazanç elbette önemli ama yaptığım işin değeri, özgünlüğü benim için daha önemli.

Kısa kısa

Hangi takım taraftarısınız?
Galatasaylıyım

En son hangi filmi izlediniz?
Slumdog Millionaire

En sevdiğiniz yemek? Pizza, Japon yemekleri.

Tatil için nereyi tercih edersiniz?
Bahar aylarında Prag, yazın Akdeniz, Ege favorimiz.

En çok ziyaret ettiğiniz internet siteleri?
turk.internet, haberturk.com

Çocukluk hayaliniz?
Bilim adamı olmak isterdim.