3-4 yaşlarında yüzmeyi öğrendi, serbest dalmaya da o yıllarda başladı. Denizi olmayan Ankara’da yaşarken en çok istediği, yazları Datça’ya gidip dalmaktı. ODTÜ’ye girmesiyle Türkiye’nin en başarılı dalış grubuna katılarak kendini geliştirdi. Türkiye’deki kaynaklar da yetmeyince şimdiki eşi, ünlü antrenör Rudi Castineyra’dan yardım almaya başladı. Onun isteğiyle dünya rekoru denedi. “Kaybedecek hiçbir şeyim olmadığını, bir rekor kırmasam da kendimi geliştirme hedefime ulaşacağımı düşünerek kabul ettim. Sonuç olarak da dünya rekoruna ulaşmam mümkün oldu. Fakat bu hedefe ulaşmamdaki en önemli noktanın kendimi geliştirme amacıyla yol almam olduğunu düşünüyorum” diyor. Yasemin Dalkılıç’la serbest dalış rekorlarını, gelecekteki planlarını ve yakında çıkaracağı enstrümantal albümünü konuştuk…
Serbest dalış çalışmalarınız nasıl başladı, bu alandaki kariyerinizde ilerlemeniz nasıl gerçekleşti?
3-4 yaşlarında yüzmeyi öğrendiğim sıralarda serbest dalmaya da başladım. Sualtı daima çok ilgimi çekiyordu. Ankara’da yaşıyor olmama rağmen yazın deniz kenarında geçirdiğimiz 3-4 ay boyunca tek isteğim bütün gün dalmaktı. Doğduğumdan beri yazları gittiğimiz Datça’da tüm günümü denizde geçirerek dalışımı ilerletmeye çalıştım. Spora olan ilgim de oldukça fazlaydı. İlkokulun son yıllarında okulun yüzme takımına girdim. Denizden uzak zamanımı en azından bu şekilde suda değerlendirmek istedim. 2-3 yıl kadar yüzme sporunda yarıştıktan sonra paletli yüzme (monopalet) sporuna başladım. Aynı yüzmedeki gibi belli mesafelerle zamana karşı yapılan bir spor. 5 yıl milli takıma girerek uluslararası yarışmalara katıldım. Bu sporları yaptığım sıralarda yazlarımı yine dalarak geçiriyordum ve kışın yaptığım egzersizler dalış performansımın artmasına yardımcı oluyordu. Üniversite sınavına girdiğimde en büyük amacım ODTÜ’ye girmekti. ODTÜ, Türkiye’nin en başarılı dalış grubuna sahip; bu gruba katılarak kendimi geliştirmek istiyordum. ODTÜ Matematik bölümünü kazanarak, dalış grubuna da katılararak kendimi daha da geliştirme fırsatını buldum. Fakat Türkiye’de bu konudaki kaynaklar oldukça kısıtlı, bir noktadan sonra kendimi var olan kaynaklarla geliştirmem mümkün olamadı. Bu sebeple internetten başka kaynaklar araştırmaya başladım. 2 dünya rekortmeni yetiştirmiş dünyanın en ünlü antrenörü olarak bilinen Rudi Castineyra’ya e-mail yazdım. Sıkıntı çektiğim bazı konularda sorularımı sordum, ücret karşılığı antrenman programı hazırlamasını istedim. Amacım sadece kendimi geliştirmekti. Fakat çalışmaya başladıktan 4-5 ay sonra Rudi antrenman sonuçlarımın çok iyi olduğunu, bir Avrupa veya dünya rekoru deneyebileceğimizi söyledi. Ciddiye alamayacağım kadar uzak bir hedefti bu benim için, bu sebeple beni ikna etmek için çok uğraşması gerekti. Kaybedecek hiçbir şeyim olmadığını, bir rekor kırmasam da kendimi geliştirme hedefime ulaşacağımı düşünerek kabul ettim. Sonuç olarak da dünya rekoruna ulaşmam mümkün oldu. Fakat bu hedefe ulaşmamdaki en önemli noktanın kendimi geliştirme amacıyla yol almam olduğunu düşünüyorum. Bu rekorun ardından da bugüne kadar değişik kategorilerde 7 dünya rekoru kırdım.
Rekorlarınızdan bahseder misiniz? Bazı rekorlarınızın Türkiye’de kabul görmediğinden bahsediliyor, nedeni nedir?
Rekorlarımın tescili konusunda sadece Türkiye Sualtı Federasyonu ile bazı problemler yaşıyorum. Serbest Dalış rekorları tescili konusunda yetkili uluslararası bir federasyon var, FREE (websayfaları www.divingFREE.com). Türkiye Federasyonu, serbest dalış sporundan dünya çapında sorumlu olmayan Dünya Sualtı Federasyonu CMAS’a bağlı çalışıyor. FREE kuruluşunun temsilciliğini de almaları çok kolay ve mümkün, sadece bir protokol imzalanması gerekli, CMAS’ta olduğu gibi üyelik ücreti gibi şartlar da yok. FREE kar amacı olmayan bir kuruluş. Fakat federasyon şimdiye kadar bunu yapmadı, rekorlarımı yaparken “bizde böyle bir kategori yok, bizde var olan bir kategoride yarış” dedi. Fakat bu Halil Mutlu’ya “bizde halter yok, seni güreşçi yapalım” demek gibi birşey. Temeli buna dayanan problemler zamanla ilerledi ve maalesef tatsız bir notkaya ulaştı. Ben tüm rekorlarımda, rekor denemek isteyen bir sporcu için mevcut tüm kuralları takip ediyorum, FREE’ye gerekli başvuruları yapıyorum, FREE her sporcu için yaptığı gibi iki hakem seçiyor ve gönderiyor, kuralların uygunluğunu kontrol edip rekoru tescil ediyor. Uluslararası boyutta rekorlarımın hepsi kabul edildi, uluslararası pek çok büyük kanalda çeşitli programlar yapıldı, haber olarak gösterildi. Ancak aynı zamanda Türkiye Federasyonu önce dalış için onlardan izin almadığım için rekorları engelliyor, gerçekleştirdikten sonra da böyle bir kategori yok, hayali bir branşda dalıyor diyerek rekorlarımın kabul edilmediğini söylüyor. Bu durum sadece Türkiye’de geçerli maalesef. Aynı zamanda FREE’nin antrenörüm ve eşim Rudi Castineyra’ya ait bir ticari şirket olduğunu, benim bu şirketin reklamını yapmak için daldığımı söylüyor. Dediğim gibi bu kar sağlamayan bir kuruluş, üzerimde sponsorlarımın reklamını yaparken hiçbir yerde FREE logosu görmeniz mümkün değil, bu sebeple bir tanıtım yapmam söz konusu değil. Diğer yandan 8 rekorumun dışında 4 kez kurallara uygun performans gösteremediğim için diskalifiye edildim. Rudi bir yönetim kurulu ile yönetilen FREE’nin başkanı, bu da serbest dalış konusunda dünyanın en önde gelen isimlerinden biri olduğu için oldukça mantıklı bir durum, fakat tüm kurallar bana da her sporcu gibi tarafsız hakemlerce uygulanıyor ve dünya çapında rekorun sonucu duyuruluyor.
Serbest dalış sporunun tehlikeleri neler? Hiç dalış sırasında tehlikeli bir olay başınıza geldi mi? Ne gibi önlemler alıyorsunuz dalış sırasında?
Serbest dalış sporunun en büyük riski, sığ su bayılması diye adlandırılan bir durum. Yüzeye yakın derinliklerde basıncın çok fazla olması sebebiyle limitinin sonlarına yaklaşmış bir sporcu bayılabiliyor. Fakat bu karadaki bilinen bayılmalardan daha farklı bir durum. Vücut oksijen tasarrufu yapmak için temel fonksiyonlarını sürdürürken, duyu organlarının fonksiyonunu geçici olarak durduruyor. Bayılma halinde bir güvenlik dalgıcının hemen dalgıcı yüzeye taşıyıp gerekli kurtarma prosedürlerini uygulaması halinde dalgıcın kalıcı veya geçici hiçbir zarar görmeden 10-20 saniyelik bir sürede kendine gelmesi mümkün. Fakat yardımcı olacak bir dalgıç yoksa baygın dalgıç sualtında kendine geliyor ve nefes alma refleksiyle ciğerlerine büyük miktarda su alıp boğuluyor. Bu sebeple yalnız dalındığında ölümcül olabilecek bu durum, güvenlik prosedürlerini bilen bir dalış eşi bulunması halinde çok basit olabiliyor. Serbest dalış tarihinde 10’dan az kaydedilmiş olmasına karşın, derin suda da bayılma söz konusu olabiliyor. Bu iki durum için de aldığımız önlem her 10-15 metrede bir güvenlik konusunda eğitimli, kalifiye güvenlik dalgıçları bulundurmak. 100 metrenin üzerindeki derinliklerde bile bu dalgıçlar dalış elbisemin sırt bölümünde bulunan bir kancaya bir balon takarak beni 20 saniye içinde yüzeye gönderebiliyorlar, yüzeyde daima bulunan tıbbi personel ile her probleme hızla müdahele edilebiliniyor. 3 kez yüzeye varış anında sığ su bayılması yaşadım, fakat çok deneyimli bir personel sayesinde 10 saniye içinde kendime geldim.
Bu spor için gerekli özellikler nelerdir? İlgi duyanlara önerileriniz neler?
Bu sporda daha başarılı olmayı sağlayan bazı fiziksel özellikler söz konusu, ancak tüm fiziksel dezavantajları aşabilecek en önemli özelliğin su altında rahat olmak olduğuna inanıyorum. Örneğin Akdeniz ülkelerinde çok yaygın olan, normal bir yaşamda problem olmayan Akdeniz anemisi diye bilinen bir hastalık var. Sadece kandaki hemoglobin değerlerinin düşük olmasına sebep oluyor. Fakat hemoglobinin oksijen taşıması sebebiyle bu, bir serbest dalıcı için en istenmeyen rahatsızlık. Ama bu dünya rekorları kırmamı engellemiyor, en önemlisi suda, sualtında kendinizi rahat hissetmek, nefes tutmanın bir panik durumuna sebep olmasına izin vermemek. Bu sebeple de yüzme egzersizleriyle başlamak, dalmaya başlandığında derinlikleri ufak ufak artırarak kendinizi alıştırmak gerekiyor. Güvenlik için de mutlaka bir dalış partneriyle dalınması gerekli, serbest dalıştaki birinci kural bu.
Nasıl bir diyet ve antrenman programı uyguluyorsunuz?
Diyeti her zaman değiştirmem gerekiyor. Antrenman sırasında devamlı çeşitli ölçümler yapıyoruz. Vücuttaki yağ yüzdesi, kan değerleri, vs… Bu ölçümlerin sonucuna göre diyette değişiklik yaratıyoruz. Fakat genelde yediklerim çok az yağ, bol protein ağırlıklı. Antrenmanlarım da herkesin düşündüğünün aksine çok az deniz çalışması içeriyor. Hazırlıklarımı koşu, bisiklet, yüzme, ağırlık antrenmanı ve çeşitli havuz antrenmanlarıyla yapıyorum. Sadece rekora 2-3 hafta kala dalış antrenmanları yapıyorum. Antrenmanda hedef vücudun oksijeni en verimli şekilde kullanması, kasların en az oksijenle en fazla işi yapması. Buna yönelik egzersizler yapıp kasları hacmini büyütmeden en güçlü haline ulaştırmaya çalışıyoruz.
Gelecekte sizi ne gibi projelerle göreceğiz?
Kasım’da “Limitli Değişken Ağırlık” kategorisinde yeni bir rekor denemesi planlıyorum. Sanıyorum gelecek yıl Nisan sonunda da bir başka deneme yapacağım. Bunların dışında müzik çalışmalarım devam ediyor. Enstrümantal ağırlıklı, elektronik müzik albümü hazırlıyorum. Ayrıca serbest dalış kursları veriyoruz, Amerika’da birlikte çalıştığım video prodüksiyon şirketi Ideas in Blue ile birkaç belgesel projesine hazırlanıyoruz.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Ceza Kurulu’nun size 10 gün yarışmalardan men cezası verdiği belirtiliyor, neden böyle bir cezayla karşılaştınız?
Önceki soruda açıklamaya çalıştığım gibi Türkiye Sualtı Federasyonu’nda dünyada uygulanan şekliyle serbest dalış branşı yok. Bu nedenle bu federasyona bağlı değildim. 5-6 yıl öncesinden kalma Sualtı Federasyonu branşları arasında yer alan monopalet sporunda bir lisansım var. Fakat o zamandan bu yana ve monopalet sporu dışında federasyonun hiçbir faaliyetinde yer almadım, yaptığım spor federasyonda bulunmadığı için de yer alma planım yok. Fakat tüm rekorlarımda, ilk engelli serbest dalış rekorunu kıran Berna Belgin ile yaptığımız organizasyonda ve çeşitli diğer organizasyonlarda hep federasyondan disiplin kuruluna verildiğim bilgisini aldım ve savunmam istendi. Saygı gereği savunma göndererek yaptığım aktivitelerin sualtı federasyonu ile ilgisi olmadığını söyledim ve hepsinde suçsuz bulundum. Ancak en son aldığım disiplin kurulu mektubuna cevap vermedim, çünkü aynı durum yıllardır kendini tekrarlıyor; vaktimi daha üretken konulara harcayabileceğime inanıyorum. Cevap vermediğim için de bu ceza verildi. Ancak dediğim gibi federasyonun hiçbir faaliyetine katılmıyorum, kendi faaliyetlerimin hiçbiri de federasyon bünyesinde tanınmıyor. Bu sebeple bu cezanın bana hiçbir şekilde etkisi bulunmuyor.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ile çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
WWF-Türkiye ülkemizde çok değerli çalışmalar başlattı. WWF çok küçük yaşlardan beri ilgiyle takip ettiğim, çok saygı duyduğum bir kuruluş. Bu sebeple Türkiye koluna bir şekilde destek vermek istedim. Likya projesi diye adlandırılan Kaş ve civarındaki bölgeleri içeren bir koruma alanı yaratma çalışmaları içindeler. Kaş’ta rekorumu gerçekleştirerek bu projeye ilgi uyandırmak, doğal hayatın korunması konusundaki çalışmalarına katkım olacağına inandım ve güzel bir birliktelik başlattık.