tyılmazTürk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcılığı görevini yürüten Prof. Dr. Tamer Yılmaz, derslerinde öğrencilerine, “Sadece derslere girmekle mühendis olunmaz” mesajını veriyor.  Yoğun temposuna rağmen planlı ve programlı çalışarak ve zamanı iyi yöneterek 2 farklı sorumluluğun da üstesinden geldiğini söylüyor.
Ortaokuldan sonra bir arkadaşının önerisiyle Maçka Meslek Lisesi Makine Bölümü’ne giren Tamer Yılmaz, “Meslek lisesine gitmem, kariyerimdeki ilk önemli karardı ve belki de bir dönüm noktasıydı”  yorumunu yapıyor. 1987 yılında liseyi dereceyle bitirdikten sonra yaklaşık 20 yıl sonra rektör yardımcısı olarak da görev yapacağı Yıldız Üniversitesi Gemi İnşaatı Mühendisliği Bölümü’ne girmiş. 1991 senesinde bölüm birincisi olarak mezun olmuş akademik kariyerine adım atmış. Şu anda, Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı olarak görev yapan Tamer Yılmaz’la kariyerini ve denizcilik sektörünün dinamiklerini konuştuk.
Akademik kariyeriniz nasıl başladı?
Mezun olduktan sonra birçok arkadaşım gemilerde çalışmaya başladı, bense üniversite asistan olarak göreve başladım. Lisans eğitiminden sonra kendi bölüm hocalarımdan ve İTÜ’den asistan olmam yönünde teklif gelince tercihimi kendi okulumdan yana kullandım. Bu karar kariyerimdeki ikinci önemli karardır. Bu kararım sayesinde kariyerimdeki başarıları kazandığımı düşünüyorum. Yüksek mühendis olduktan sonra yine kendimle yarışmaya devam ettiğimi düşünüyorum. Sınırlarımı biraz zorlamak istedim ve 1994 yılında İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimine başladım. O yıllarda ABD’den dönen yirmiye yakın öğretim üyesiyle birlikte İTÜ Uçak Fakültesi önemli bir sıçrama yaşamaktaydı. Onlarla çalışmak kendime olan güvenimi artırdı. Yurtdışında yapılan doktoraların ülkemizde yapılanlardan farkı olmadığını görmüş oldum. Doktora sırasında 1996 yılında Belçika’da bulunan NATO’nun kurduğu, NATO’ya ait ülkelerin öğrencilerine eğitim veren dünyanın en iyi akışkanlar mekaniği enstitüsünde burslu olarak yüksek lisans yapma imkanı buldum. Belçika’daki eğitimimi tamamladıktan sonra TÜBİTAK’tan yurtdışı araştırma bursu kazanarak 1997 yılında İtalya Pisa Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü’nde araştırmacı olarak görev yaptım.
Türkiye’ye ne zaman döndünüz?
İTÜ’deki doktoramı 1998 yılında tamamladım. 1999 yılında yardımcı doçent doktor olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyeliğine başladım. 2001 yılında doçent oldum. Akademik kariyerimdeki en verimli dönem bu dönem oldu. Birçok akademik yayına imza attım ve çok sayıda uluslararası atıf aldım. Bu esnada Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreterliği görevlerini üstlendim. 6 Haziran 2007’de profesör unvanını aldım. 2008-2011 Yılları arasında Fen bilimleri Enstitüsü Müdürü, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörü, Rektör danışmanlığı görevlerinde bulundum. 2010 yılından itibaren Yıldız Teknik Üniversitesi Araştırma ve Planlamadan sorumlu rektör yardımcısı olarak görev yapmaktayım.
Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı ne zaman devraldınız?
29 Nisan 2011 tarihinden itibaren Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Türk Loydu İktisadi işletmesi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nı sürdürmekteyim. Bu tarihten itibaren arkadaşlarımızla birlikte görevi devraldığımız Türk Loydu’nda Türk Denizciliğinin gelişmesi adına bir bayrak yarışında olduğumuzu düşünüyorum.
Kariyerinizin dönüm noktası sizce nelerdir?
Kariyerimde çeşitli dönüm noktaları olduğunu düşünüyorum. İlkinin sayın hocam Prof. Dr. Bahri Şahin’in teşvik ve destekleri ile YTÜ gemi inşaatı mühendisliği bölümünde asistan olarak göreve başlamam, ikincisi ise sayın rektörüm Prof. Dr. İsmail Yüksek’in takdirleri ile Yıldız Teknik Üniversitesinin üst düzey yönetiminde görev almam ve üçüncüsü de arkadaşlarımın yoğun teveccühü ile Türk Loydu başkanlığı görevini üstlenmemdir.
İki görevi aynı anda yürütürken zorlandığınız noktalar oluyor mu?
Üniversitede dinamik bir yönetim modeli oluşturulması yolunda önemli bir yol aldığımızı düşünüyorum. Hızlı karar verip, uygulamanız gereken durumlarla çokça karşılaşmaktayız. İki kurumun farklı büyüklükteki yapıları ve karar mekanizmaları arasındaki geçişlerde bazen zorlandığım anlar oluyor.
DENİZ TİCARETİ KRİZDEN İLK ETKİLENEN SEKTÖR 

Türkiye’de ve Dünyada Denizcilik sektörünün önemi nedir?
Dünya ticaretinin yüzde 90’ı deniz yoluyla yapılıyor. Dünyadaki bir ekonomik kriz öncelikle ve büyük oranda deniz ticaretini ve dolayısıyla gemi sanayini etkiliyor. Bu nedenle son yıllarda dünyada yaşanan global krizden gemi inşaatı ve denizcilik sektörü fazlasıyla etkilenmişti ve istihdamdaki en büyük azalma bu sektörde yaşanmıştı.
Türkiye’deki çalışanlara yönelik denizcilik faaliyetleri ile yurtdışındaki uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Denizcilik sektörü, çalışanların gelişimine katkı sağlayan ve onların çoklu disiplinlerle çalışmasına imkan sağlayan bir sektör. Denizcilik sektöründe bir şekilde bulunmuş insanlar diğer sektörlere geçtiklerinde de başarılı oluyorlar. Denizcilik sektörü zordur fakat çalışanın kariyerine destek olan bilginin ve çalışkanlığın takdir edildiği bir sektördür.Yurtdışındaki uygulamalarla kıyaslandığında, benzerlik ve farklılıklarımız neler?
Yurtdışındaki uygulamalarda kurumsallık ön planda bulunuyor. Daha köklü kurumlara rastlamak mümkün. Ülkemizde ise yavaş yavaş aile şirketi yapısından uzaklaşarak profesyonelleşmeler ikinci nesillerle birlikte oluşuyor. Ülkemizde gemi işletmeciliği ve gemi inşaatında oldukça önemli firmalar faaliyet gösteriyor. Ülkemizin tek ulusal klaslama kuruluşu ise Türk Loydu.Sizce sektörde çalışanların en temel problemleri neler?
Günümüzde çalışanların en temel problemi sektörün kararsız yapısı. Sektörün iç ve dış kaynaklı krizlerden öncelikli olarak ve büyük oranda etkilenmesi uzun vadeli kariyer planlaması yapılmasını zorlaştırıyor.

Bu problem hangi yollarla aşılabilir?
Bu problemlerin aşılmasında en önemli görev sektörün büyük bileşenleri olan sanayicilere ve sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Sektörün zirvede olduğu dönemlerde iyi bir planlama ile ar-ge ve ürün çeşitliliğine ve rekabet gücünü artırmaya yönelik yatırım yapılması gerekiyor. Kriz dönemlerinde ise verimliliği maksimum seviyeye çekerek krizle mücadele edilmeli.

Kendi kariyer basamaklarınızla çalışanlara örnek olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Benim kariyerimde gözle görülür bir biçimde tamamen rekabetçi, çalışkanlık ve bilgi birikiminin etkili olduğu bir yükselme yaşandığına inanıyorum. Yani üçüncü tarafların etkili olmadığı sadece iyi bir kariyer planlaması ve gerekli altyapının oluşturulması ile oluşan bir kariyer söz konusu. Bu durumun da aynı şartlardaki çalışanların i kariyerlerinde önlerinin açık olduğunu onlara hissettirdiğini ve onları motive ettiğini düşünüyorum.

İşinizle ilgili olmazsa olmaz kurallarınız, prensipleriniz var mı?
Benim birinci kuralım çok çalışmaktır, planlı ve programlı olmak ve zamanı iyi yönetmek ise diğer kurallarımdır. Rekabete çok önem veririm, rekabet olmadan gelişmenin olmayacağına inanırım. Bütün kaynakları ölçmeye çalışırım çünkü ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz.
Geleceğin liderleri ve yöneticileri olacak şimdinin üniversite öğrencilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüz üniversite gençliğinin liderlik ve yöneticilik vasıflarının yüksek olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin son yıllardaki liderlik vasıfları ve kendine olan güveni üniversite öğrencilerine de yansıtıyor.

Öğrencilerinize iş dünyasıyla ilgili verdiğiniz tavsiyeler neler?
Gençlerden kendilerini zorlamalarını istiyorum, tıpkı bir kasın gelişmesi için onu yedi kat zorlamak gerektiği gibi. İnsanın başarılı olmasında karşısına çıkan olumsuzlukların birer eksiklik değil, başarıya ulaşmasında birer basamak olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerime iş dünyasıyla temasta bulunmalarını, kariyer planlaması yapmalarını, derslerinin yanında sosyal yönlerini de geliştiren kulüp faaliyetlerinde bulunmalarını tavsiye ediyorum. Bir kulübümüzün çok beğendiğim bir sloganı var onu öğrencilerime hatırlatmak isterim: “Sadece derslere girmekle mühendis olunmaz.”

PAZAR GÜNLERİNİ EŞİ VE 3 KIZINA AYIRIYOR

Boş zamanlarınızda nelerle ilgilenirsiniz?
Çok kitap okuduğumu söyleyebilirim. Spor yapmaya çalışıyorum. Gençliğimde iyi bir basketbol oyuncusuydum. Takım oyunlarının mesleki gelişimde katkısı olduğunu düşünüyorum.

Ailenizle nasıl vakit geçirirsiniz?
Zaman zaman özel hayatı ihmal ettiğimiz oluyor ama genellikle kendime ve aileme de vakit ayırmaya çalışıyorum.  17 yıllık bir evliliğimden birbirinden güzel üç kızım var. İlk kızımda babalığı yeni tattığım için bazı acemiliklerim olduğunu kabul ediyorum ama son kızıma daha tecrübeli bir şekilde babalık yaptığımı düşünüyorum. Pazar günümü aileme ayırmaya ve onlarla kaliteli vakit geçirmeye çalışıyorum. Sinema veya tiyatroya gitmenin yanında birlikte maça gitmek gibi birlikte zevk aldığımız şekilde vakit geçirmeye çalışıyoruz.

Türkiye’de ve dünyada favori şehirleriniz hangileri? 
Türkiye’de favorim İstanbul gerçekten muhteşem bir şehir, tarihi, kültürel ve doğal dokusunun yanında iş dünyasının da merkezi olması İstanbul’u vazgeçilmez kılıyor. Londra’yı beğeniyorum. Tarihi ve geleneksel yapısının yanında yatırım fırsatları sunması güzel. Barselona’yı da seviyorum. Sanırım kıyısı ve tarihiyle İstanbul’a yakın buluyorum.