“Q1 Trends Barometer Anketi 2012” sonuçlarına göre iletişim sektörüne 2012 için olumlu beklentiler hâkim. Halkla ilişkiler ajanslarının tepe yöneticilerinden yarısından fazlası 2011 yılına kıyasla işlerinin 2012’de büyüme göstermesini bekliyor. Excel Ajans Başkanı ve İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) Başkanı Figen İsbir, sektördeki olumsuzluklar çalışanın işini zorlaştırsa da 2012 için umutlu

Avrupa ve Asya-Pasifik bölgelerinden Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 18 ülkenin katıldığı “Q1 Trends Barometer Anketi 2012” sonuçlarına göre iletişim sektörüne 2012 yılı için olumlu beklentiler hâkim. Halkla ilişkiler ajanslarının tepe yöneticilerinden yarısından fazlası 2011 yılına kıyasla işlerinin 2012’de büyüme göstermesini bekliyor. Diğer yüzde 41 ise daha durağan koşullar beklerken, yalnızca yüzde 4’ü işlerinin azalacağına inanıyor. Rapora göre en fazla büyümesi beklenen disiplinler ise Dijital İletişim (%68), Kriz ve Konu Yönetimi (%65) ve Kurumsal İletişim/Strateji (%59) olarak sıralanıyor. Ayrıca İtibar Yönetimi de katılımcıların yüzde 50’sinden fazlası tarafından bu yılın büyüme alanlarından biri olarak görülüyor En az büyüme göstermesi beklenen alanlar ise, Etkinlik Yönetimi ve Teknoloji hizmetleri. Katılımcıların sadece yüzde 10’u bu hizmet alanlarının büyümesini bekliyor.
İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) çeşitli üniversitelerle de eğitim alanında işbirliği yapıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi ile gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında Halkla İlişkiler Programı 4.sınıf öğrencilerinin iki dönemlik uygulamalı laboratuvar dersi almasını sağlıyor. Ayrıca öğrencilerin sektör profesyonelleriyle bir araya gelmesi için ortam oluşturuluyor ve bağlantılar kuruluyor. İstanbul Üniversitesi ile yaptığımız işbirliği kapsamında ise Avrupa Birliği Halkla İlişkiler Eğitimi ve Araştırmaları Derneği (Euprera) ile birlikte İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliği yapacağı kongrede İDA da bir panel düzenleyecek. Euprera 2012’nin teması “Halkla İlişkiler Mesleğinin Değişimi” olacak.
30 PR sektörün içinde sektörün başlangıç ve gelişme aşamalarına şahitlik eden biri olan Excel Ajans Başkanı ve İDA Başkanı Figen İsbir, “90’lara kadar PR alanında tam anlamıyla ve yaygın bir fakülte eğitiminden bile söz edemiyorduk. 90’lı yıllarla birlikte iletişim fakültelerinin sayıları arttı. Halkla ilişkilerle ilgili farkındalık yükseldi” yorumunu yapıyor.

Türkiye’de PR sektöründe çalışanların çalışma koşullarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sektörde sağlıklı bir ölçümleme yapılabilmesi için, gelişmiş ülkelerde uygulanan maliyet analizi yöntemlerinin uygulanması, çalışanların hizmet için ayırdıkları vaktin doğru tanımlanması, ölçümlenmesi ve hizmet verilen kuruluştan bu çerçevede danışmanlık ücreti talep edilmesi bu sorunların üstesinden gelinmesi için esas. Ancak bunun Türkiye’de yapılamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu nedenle de çoğu PR firması tesadüfi kazançlarla ve sürdürülebilir bir kurumsallığın önündeki engellerle savaşarak, yıllık öngörülerini ihtimal hesaplarına dayandırarak yapmak zorunda kalıyor. Bunun bedelini de çalışanlarına ödetmek zorunda kalıyorlar. Tutarsız ya da öngörüsüz ücret politikaları, yoğun ve uzun mesailer, pek çok uzmanlığın aynı anda bir çalışandan beklenmesi gibi sorunlar, bu temel meseleden kaynaklanıyor.

Bu olumsuz çalışma koşulları ne gibi problemler doğuruyor?
Bu da sektöre çalışan memnuniyetsizliği ve insan kaynağının sık sık firma değiştirmesi (Turnover) olarak geri dönüyor. Bu Turnover elbette hizmet kalitesine ve kurumların iletişim sektöründen aldığı hizmetin kalitesine de yansıyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu sektörde çalışan herkesin iletişim fakültesi mezunu olması bir zorunluluk değilken, günümüz Türkiye’sinde PR sektöründe üniversite mezunu iletişimci konusunda bir enflasyondan söz edebiliriz. Şu anda sektör PR şirketi sayısı, iletişim fakültesi mezunu ve hizmet almaya istekli kurumlar açısından niceliksel olarak hızla büyüme gözlenmekle birlikte, niteliksel olarak aynı hızdan söz etmek için erken. Çünkü sektör bir nevi deneme yanılma ile yol alıyor ve müşteri ile hizmet veren arasındaki ilişki bir deneyler silsilesine dönüşüyor. Bu durum da kurumsal ve sürdürülebilir bir PR ekonomisi yaratmak isteyen kurumların elini zayıflatıyor.

Analitik düşünme ve duygusal zeka gerekiyor
Sektördeki insan kaynağı ağırlıklı olarak hangi bölümlerde eğitim görüyor?

Biz Excel İletişim Danışmanlığı olarak elbette iletişim fakültelerinden mezun olarak gelenlere, bu alanı bile isteye seçmiş oldukları, diğer kişilere nazaran daha istekli ve bu alanda ilerde oldukları ön kabulü ile öncelik veriyoruz. İletişimciler kadar, diğer sosyal bilimlerden mezun olanlar,  işletme, edebiyat, mühendislik, uluslararası ilişkiler ve daha pek çok farklı alandan gelenler bu sektörde çalışıyor. Bu sektörde çalışmak eğitimli olmak kadar analitik düşünme yeteneği de gerektirdiğinden eğitimlerinden ziyade analitik düşünme yetenekleri ve ilave olarak duygusal zekaları sayesinde bu sektörde başarı gösteriyorlar.

Sektöre özgü eğitimler neler?
Bizim mesleğimiz pratikle öğrenilen bir meslek. Mesleğe öğrencilik döneminde ilk adım atılsa bile ardından mutlaka sahada kendini geliştirmek gerekir. İDA’nın düzenlediği “İletişim Danışmanlığı Sertifika Programı” akademisyenlerden kurumsal iletişimcilere, medyadan halkla ilişkilercilere kadar uzanan geniş bir yelpaze içinde yer alan eğitmenler kanalıyla veriliyor. Bu eğitimler tecrübe kazanmış kişilerin desteklediği örneklerle pekişiyor. Teoriği tamamlayan ve pratik tecrübelerin aktarılmasını sağlayan bu eğitim, aynı zamanda bir tanışma ve buluşma etkinliği olarak da önem kazanıyor.

Eğitimlerin içeriğinden bahseder misiniz?
Eğitimlerin 6 hafta 36 saat süreceği “İletişim Danışmanlığı Sertifika Programı” hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak ve eğitimlere kayıt yaptırmak isteyenler www.ida.org.tr sayfasını ziyaret edebilirler. Ayrıca İDA olarak iletişim alanında yakında başlatmayı planladığımız bir e-learning projemiz de var. E-learning projemiz ile amacımız iletişim alanındaki eğitimleri, internetin sağladığı olanakları kullanarak İstanbul dışına da ulaştırmak ve bu işin öncülüğünü üstlenmek. Ayrıca kurulduğumuzdan beri her yıl iletişim fakültesi olan üniversiteler ile işbirliği yaparak, yaz döneminde iletişim öğrencilerinin İDA üyesi danışmanlık ajanslarında staj yapmasını sağlıyoruz. Bunlar eğitim alanında verdiğimiz hizmetlerden sadece bazıları.

Sektörün geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İletişim alanında tüm iletişim yöntemlerinin giderek birbirine entegre olmasıyla birlikte 360 derecenin önemi artıyor. Bir uzmanlık alanı olarak halkla ilişkiler, değerini ve önemini artırmakla birlikte, iletişimin diğer disiplinleriyle da kol kola hareket etmesi önem kazanıyor. Sosyal medya ve internet sayesinde yeni ölçümleme yöntemleri ortaya çıkıyor. Sosyal medyanın itibar ve algı yönetimi açısından açtığı yeni ufuklar da reklam eşdeğeri yöntemiyle yapılan yanlış ölçümlemenin devre dışı kalmasının hızlanması açısından büyük fayda sağlayacaktır görüşündeyim.