ulkufeyyaztaktakEczacıbaşı Holding İnsan Kaynakları Koordinatörü Ülkü Feyyaz Taktak, 32 yıldır iş hayatında olan ve İnsan kaynakları alanında 26 yıldır ara vermeden çalışan tecrübeli bir yönetici. İK’cılığı kaleciliye benzeten Taktak, insan kaynaklarının da kaleciler gibi yaptıklarının değil yapmadıklarının göründüğünü söylüyor.İş yaşamına mühendis olarak başlayan Eczacıbaşı Holding İnsan Kaynakları Koordinatörü Ülkü Feyyaz Taktak, kariyerini sıfırlayarak insan kaynakları alanında çalışmaya başlar. 32 yıldır neredeyse hiç ara vermeden çalışan Taktak, son 26 yıldır ise insan kaynakları konusunda çok önemli başarılara imza atar. İlk 6.5 yıllık kariyerini silen ve İktisat Bankası’nda sıfırıncı adımından yeniden başlayan Taktak, oradan da bir idealleri için Anadolu Bankası’nda çalışır.
Taktak, bankanın Emlak Kredi Bankası ile birleştirilmesi süresince 48 saat durmadan çalıştığı zamanlarının olduğunu anlatıyor. Asil Nadir Şirketler Grubu’nda ve Veb Holding’de insan kaynakları konusunda yönetim pozisyonlarında çalışan Taktak, Yapı Kredi Bankası’ndan 2004 yılında İnsan Kaynakları’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevindeyken emekli olmak için ayrılıyor. Taktak, emekliliğinin tadını çıkarmaya hazırlandığı sırada ise Eczacıbaşı’ndan aldığı teklifle iş hayatına geri dönüyor. Eczacıbaşı’nın kendi alanında çalışabilecek en kurumsal yerlerden biri olduğunu vurgulayan Taktak, böyle bir teklif alınca reddedilemeyeceğini söylüyor. Ülkü Feyyaz Taktak, Türkiye’de insan kaynakları alanında önemli yol kat edildiğini söylüyor. Şirketlerin insan faktörünün yarattığı farkı ve inovasyonun değerini anladıktan sonra bu alana daha çok yatırım yaptığını ifade eden Taktak’la kariyerini ve insan kaynakları uzmanlığının önemli noktalarını konuştuk.İnsan kaynakları alanında çalışmaya başlamanızı sağlayan tesadüf nasıl gelişti?
İnsanların hayatlarında tesadüflerin rolü çok önemlidir. Şişecam’da çalışırken bir gün tamamen kendi konumum dışında bir rapor hazırladım. Raporun içerisinde Şişecam içerisinde çalışan insanların daha üst sorumluluklara gelmesine yönelik öneriler yer alıyordu. Açıkçası o zamanlar konunun insan kaynakları uzmanlığının konusu olduğunu tahmin etmiyordum. Personel müdürlüğü bir süre sonra bana yazılı olarak çok kibarca ve kısaca “bu senin işin değil” anlamına gelen bir cevap verdi. Çok üzüldüm ve aynı gün, bir bankacı arkadaşım “Madem bu konulara ilgi duyuyorsun, biz ekip olarak İktisat Bankası’na geçiyoruz, sen de gel bu dediklerini orada yap” dedi. Böylelikle İktisat Bankası’nda çalışmaya karar verdim.Şişecam’da hazırladığınız rapora geri dönersek o günden bu yana kariyerinizde en kritik adımlar ve dönemeçler neler oldu?
İnsanlar yaşamları boyunca birçok karar veriyor. Biri diğerinden daha önemliydi demek ne kadar doğru bilmiyorum ama mutlu olabilmek için sevdiğiniz bir işi yapmanız gerektiğini biliyorum. Son çeyrek asrı sevdiğim işi yaparak geçirdim ve de devam ediyorum. Demek ki her ne kadar tesadüf de olsa yaptığım kariyer değişikliği veya kariyer sıfırlaması benim için doğru bir karar olmuş. Popüler olmasa da başlangıçta çok para kazandırmasa da sevdiğiniz bir işte çalışmak en doğru seçimdir. Ben kaleci olmayayım çünkü kalecilikte az para kazanıyorum, demeyeceksiniz. Çünkü iyi bir kaleci zaman içinde kaleciler içinde en iyi ücreti kazanabilir. Ben yaptığım işten çok mutluyum.32 yıllık iş hayatınızda mesleği bırakmayı düşündüğünüz zamanlar oldu mu? Sizce işinizin en zor yönü nedir?
Yaptığımız iş zor bir iş. İnsan konusu matematiksel bir doğrusu olmayan ve herkesin bildiği bir konudur. Benim işimle ilgili bütün yöneticilerin bir fikri vardır. Onları ikna etmeniz gerekiyor. İnsanları değiştirmeye çalışıyoruz. Onlar açısından bakıldığında çok sevimli bir iş olmayabilir. Ama hiçbir zaman aklıma bırakmak gelmedi. İK’cılar kalecilere benzer. Kalecinin de yaptığı değil yapmadığı görünür. Kaleci olarak maçın içinde onlarca gol kurtarırsınız, hiç kimse kalkıp skor tabelasına bir şey yazmaz. Ama bir tane hata yaparsınız hemen onu gider yazarlar. İnsan Kaynakları da öyledir. Şirketlerde her zaman yapmadıkları görünen bir fonksiyondur. Yaptığı uzun vadede görünen, uzun vadede göründüğü zaman da onun yaptığı unutulan bir pozisyon. Böyle bir işi yapmak için de her şeyden önce sevmek lazım.

İnsan kaynakları uzmanı olmanın temel kuralı nedir? Bu alanda çalışacak biri hangi özelliklere sahip olmalı?
Bunun evrensel bir reçetesi yok. Kişisel olarak söyleyebileceğim, insan kaynaklarında çalışacak kişinin her şeyden önce sabırlı olması gerektiğidir. Çünkü İK’da yaptığınız işlerin sonuçlarını kısa sürede alamazsınız. İK bir maraton koşusudur. Zaman zaman düşersiniz, enerjiniz biter, yeniden açılırsınız ama önünüzde uzun bir dönem vardır. Sabırlı olmanın yanı sıra bir de takdir beklememek çok önemlidir. Takdir edilmese bile kendini mutlu edebilecek bir insan olması gerekir. Elbette insanı çok sevmesi, karşısındaki insana çok saygı duyması gerekiyor. Adillik ve fırsat eşitliği yaratma da çok önemli unsurlardan. Bu da sistematik olunarak başarılabilir. Çünkü sistemler adaletsizliği adil dağıtıyorlar. Ketum olmak, çalışanların özel bilgilerine karşı gizliliği devam ettirmek önemlidir. Çünkü İK’cı birçok bilgiyi olması gerekenden daha erken bilebiliyorlar. Bu yükü kaldırabilecek ya da yük olarak görmeyecek kişilerin insan kaynaklarında çalışması gerekir.

Sizce ne zamandan beri şirketler İK’nın gerekliliğine inanıyor ve bu yönde yatırım yapıyor?
Farkı yaratanın insan olduğunu anladıkları zaman. İş piyasasında çok sayıda işsiz var ama siz istediğiniz adamı bulamıyorsunuz. Bu kendi içinde çelişkili bir cümle gibi gözüküyor ama değil. Çünkü siz belirli nitelikleri olan insanları arıyorsunuz. O insanların sayısı az, onlara olan talep de yüksek. Onun için ABD, Avrupa ve Türkiye’de son 5-6 yıldır ağırlıklı olarak Yetenek Yönetimi sistemleri ortaya koydu. Çalışanları segmente ettiler. O segmentlerden bazılarına daha çok ağırlık verdiler. Fark yaratan kişiler seçilebilir ve tutulabilirse o kuruluşlar fark yaratan kuruluşlar haline geliyor. Yani inovasyon farkı yaratıyor. İnovasyonu da buna yatkın kişiler yaratıyor.

Aday seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
İnsan kaynaklarında seçme ve yerleştirme en zor iştir. Benim inancım şudur ki ne kadar çok veri varsa elinizde sizin vereceğiniz karar da kadar doğruya yakın olur. Benim uyguladığım görüşme şekli sohbettir. Ben ne kadar soru sorma hakkına sahipsem aday da o kadar sahip. Teknik hiçbir şey sormam. Teknik konuları onların kendi yöneticileri sorar. Ben ağırlıklı olarak o kişinin beklentilerini, kültürünü öğrenmeye çalışırım ve o kültürün çalışacağı kuruluşun, departmanın kültürüne uyum sağlayıp sağlamayacağını anlamaya çalışırım. Benim karşıma gelen aday zaten bir sürü testten, elemeden geçmiş oluyor. Minimum gereklilikleri sağlamış adaylar benim karşıma oturuyorlar.

Eczacıbaşı’nın en temel İK politikası nedir?
Öncelikle politikamız en iyi İK uygulamalarıyla desteklenen mükemmel bir insan kaynağına sahip olmaktır. Benim tanımıma göre mükemmel siz ne kadar yaklaşırsanız sizden o kadar uzaklaşır. Bu da heyecanı ayakta tutan bir durum. Biz de kendi kurum kültürümüzün ihtiyaçlarına yönelik uygulamalar yapıyoruz. Her birini hayata geçirdiğimizde biliyoruz ki yeni bir zorluk başlıyor. Bana 2012’de neyi yeni yapacaksınız deseniz, yeni hiçbir şey yapmayacağım ama her şeyi yeniden yapacağım yani revize edeceğim, derim. Holdingte 250 civarı arkadaşımız var. İK’da ise 16 kişi. Ben İK koordinatörü olarak sadece kendi takımımı yönetiyorum. Biz topluluğun insan kaynakları stratejisini ve genel kurallarını belirleriz ve onların uygulanmasına yardımcı oluruz. Kuruluşlardaki İK takımları bana bağlı değildir ama birlikte çalışırız.

İş dışında nelerle ilgileniyorsunuz?
Ben genelde hiçbir şeyi atamıyorum. 40-50 senedir filateli ile ilgileniyorum. Yani pul koleksiyonu yapıyorum. Pul, antiye, ilk gün zarfı ve onun türevlerini biriktiriyorum. Türkiye’nin önde gelen koleksiyoncularından biriyimdir. Hatalı pul ve hatalı para koleksiyonum var. Son 11-12 yıldır Osmanlı dönemi kartpostallarını biriktiriyorum. Aşağı yukarı 10 bini aşkın kartpostalım var. Her gün en az 3 saatimi onlara ayırıyorum. Onun dışında Fenerbahçe ile ilgili her türlü materyali biriktiriyorum. İlkokul defterlerimi geçen sene atabildim. Geçmişe dönük her türlü materyal hafızayı kolaylaştırır. O günlerden bir parça bulduğunuzda o günü daha kolay anımsarsınız.