Kişinin kendisine duyduğu güven hem iş hem de eğitim hayatında birçok sorunu aşmasını ve başarıya ulaşmasını sağlıyor. Kendine olan inancını yeniden kazanmaya ihtiyacın varsa, sana birkaç önerimiz var.

Birçok konuda olduğu gibi gerek meslek hayatımızda gerekse de eğitim hayatımızda kendimize olan inancımız, çoğu sorunu aşmamız noktasında en büyük yardımcımız oluyor. Ayrıca başarıya doğru ilerleme sürecinde de en büyük destekçimiz…

Ne olursa olsun her şeyden önce başarılı olup, hedefimiz her ne ise ona ulaşacağımıza inanmamız gerekiyor. Biliyoruz ki “İnanmak, başarmanın yarısı…”

Bu söz kulağa fazlasıyla klişe gelse de “laf olsun” diye söylenmez aslında. Zira “başaracağımıza ne ölçüde inanıyorsak, başarıya da o derece yakın oluyoruz” ve bu gerçeği yok saymamız mümkün değil.

Gerek iş gerekse de eğitim hayatımızda başarı istiyorsak, ne olursa olsun sorumluluklarımızdan kaçma gibi bir yanlışa düşmemeliyiz. Bunlar tembellik ve kendine yeterince inanmamanın işaretleridir. Meslek (ya da eğitim) hayatımızda hangi alanda çalışırsak çalışalım, kendimize olan inancımızdan bir şey kaybetmemeliyiz.

Mutluluk, sevinç, başarı, sevgi, bağlılık, barış ve yaratıcılık gibi düşüncelerle kendimize olan güvenimizi ve inancımızı ortaya çıkarabilmemiz mümkün.

İşte, kendimize olan inancımızı arttırmamız konusunda bize yardımcı olabilecek üç basit öneri:

Kendine güvenmek

İçimizde güven eksikliği varsa, hiçbir işi tam anlamıyla yerine getirmemiz mümkün değil. Muhakkak bir yanlış ve hata yaparız. Bunun sebebi açık ve net olarak bellidir aslında. Eğer kendimize güvenemiyorsak, mantıklı düşünemeyiz ve işimize konsantre olamayız. Bu nedenle eksik olduğumuz konular hakkında hayıflanmaktan çok, bu noktaları geliştirmeye odaklanmalıyız; çünkü sorunların üzerine giderek kendimizi geliştirip daha ileriye doğru gidebiliriz.

Hedefe kilitlenmek

Ne işi yaparsak yapalım, o işe muhakkak kendimizi vermeliyiz. Bunun içinse şu dört adımın hayatımızda yer alması gerekiyor:

  • İlk olarak bir amacımızın olması gerekir ve bu amaç doğrultusunda emin adımlarla ilerlersek, hedefimiz de gittikçe ulaşılabilir hale gelir. Bu noktada kendimize “İşte/okulda amacım nedir?” ya da “Hayatta amacım nedir?” gibi sorular sorabiliriz. Nedenlerimizi aklımızda tutup, bunları unutmamak için bir yere yazalım. Birtakım nedenler belirledikten sonra kendimizden daha emin bir şekilde hareket ettiğimizi fark edeceğiz. Bu da işimize daha çok konsantre olmamızı ve kendimizi işimize daha fazla vermemizi sağlar.
  • Bir amacın yanı sıra, kendimizi doğru tanımamız da gerekir. Zira başarılı insanlar; becerilerini, ilgilerini ve sınırlarını farkında olan insanlardır.
  • Üçüncü olarak bol bol değerlendirmeler yapmalıyız. Değerlendirme yapan kimseler; güçlerinin, niteliklerinin ve yeteneklerinin sınırlarını bilir ve sahip oldukları imkânları da farkındadır.
  • Dördüncü olarak ise zamanımızı iyi kullanmalıyız. Zaman hepimiz için eşit hızda ilerler. Fakat başarılı insanlar zamanlarını, amaçları doğrultusunda planlı ve programlı kullanırlar. Gelişigüzel bir düzende yaşamazlar.

Kontrolü ele almak

Başarılı olmak adına mutluluğumuzu feda etmemeliyiz. Mutluluğun anahtarı bazen bir işe sahip olmak, başarılı olmak veya maddi güce sahip olmak olabilir; ancak bu yolda ilerlerken manevi olarak sana iyi gelen şeylerden de uzaklaşmamalısın. Bu nedenle hedefe giden yolda çalışırken, sevdiklerine ya da sevdiğin aktivitelere zaman ayırmayı unutmamalısın. Hayatınla ilgili bu dengeyi kurduğunda başarı da mutlaka gelecektir.

Bu yazıyı Andrew Thomas’ın şu sözüyle noktalayalım:

“Kendinden emin hissettiğinde, bütün dünya sana ait gibi görünüyor. Aniden kendinizi diğer başarılı ve kendine güvenen insanlarla çevreliyorsunuz ve hem fırsatlar hem de başarı kolaylıkla yolunuza geliyor.”

Konuk Yazar: Rahime Sönmez Şen/Sosyolog & Editör

Yazara ait diğer yazıları okumak için buraya tıklayabilirsin.