Ülkemizde genel bir sorun olan işsizlik, ekonomik kriz ile beraber en üst noktalara ulaştı. Her gün farklı sektörlerden onlarca, hatta yüzlerce insan işten çıkarılıyor, işten çıkarılmayanların maaşları kesiliyor. Firmalar kapanıyor ya da küçülme politikalarına gidiyor. Herkes umutsuz görünen bu durumun sonu nereye varacak diye bekliyor…

Kriz sebebiyle işten çıkarıldıysanız veya iş arama süreciniz uzun süredir devam ediyorsa, bireysel olarak yapabilecekleriniz nelerdir?

Birinci kural umutsuzluğa düşmemek ve panik yapmamak. Umutsuzluğa düştüğünüz takdirde, içinden çıkılmaz bir döngüde giderek daha da umutsuz bir hale dönüşürken bulacaksınız kendinizi. Bu sebeple iş arayışınıza her zamankinden daha aktif devam etmelisiniz. Kısacası iş aramayı kendinize profesyonel iş edinmelisiniz. Haftada birkaç firmaya özgeçmiş göndermek yerine artık insanlarla yüz yüze görüşmeye çalışmalı, firmalara bizzat giderek kendinizi göstermelisiniz.

Özgeçmişinizi çalışmak istediğiniz firmalara, danışmanlık firmalarına ve internet sitelerine göndermeniz gerekir. Fakat ortada açık bir gerçek var ki; o da en önemli iş bulma yöntemlerinden birinin de ‘Networking’ olduğu, yani profesyonel çevrenizi olabildiğince geniş tutmak ve kullanmaktır. Yüz yüze görüşme burada da oldukça önemlidir. İnsanlara kendinizi hatırlatmanız gerekir, özellikle Türkiye’de tanıdıklar sayesinde iş bulmanın diğer iş arama yöntemlerinin yanında oldukça yaygın bir yöntem olduğunu yadsıyamayız.

Özgeçmiş yazarken veya mülakata giderken yapmanız gerekenler üzerine zaten defalarca yazılıp, çizildi. Bunlar temel kurallar, geçerlilikleri her zamankinden daha kuvvetli. Uygun bir görüntü, adabına uygun davranışlar… Özgeçmişinizi bir firmaya gönderirken kapak mektubu yazmayı ihmal etmeyin. Hem kapak mektubunuzda hem de özgeçmişinizde güçlü taraflarınızı öne çıkarın ve bunların sizin sunumunuzu yapan kişisel belgeler olduğunu unutmayın.

Ayrıca, bu aşamada iletişim becerileri de ön plana çıkıyor. En az kişinin işe uygunluğu kadar, mülakatı yapan kişiyle kurduğu iletişim de işe alımlarda büyük rol oynuyor.

Düşülmemesi gereken bir hata da; mülakatı yapan kişiyi, işe ne kadar çok ihtiyacınız olduğuna ikna etmeye çalışmaktır. İşveren işe ne kadar ihtiyacınız olduğunu değil, o görevi ne kadar istediğinizi ve pozisyona ne kadar uygun olup olmadığınızı bilmek ister. Görüşmeye gitmeden önce hazırlanın. Firma hakkında, eğer yeni bir sektörse, sektör hakkında mümkün olduğunca fazla bilgi edinin. İşverene neden sizi işe alması gerektiği için sebep vermelisiniz. Herhangi bir iş olduğu için değil, o iş için orada olduğunuzu hissettirin.

Çalıştığınız, mezun olduğunuz veya çalışmak istediğiniz sektörün krizden ne kadar etkilendiği de oldukça önemli bir nokta. Bankacılık gibi sektörler krizden oldukça kötü etkilenirken, bilişim teknolojilerinde varolan kalifiye eleman açığı halen mevcut durumda. Bu ve benzeri sebeplerle sektör konusunda kendinizi sınırlamayın. Uzun zamandır aynı işi yapıyor olmanız, başka alanlarda çalışamayacaksınız anlamına gelmez.

İlgilerinizi, becerilerinizi gözden geçirmek için iyi bir fırsat var elinizde. Farklı iş alanları, farklı sektörler denemekten kaçırmayın. Belki de artık kendinizi eğitmeniz, farklı bir sektöre geçmeniz hatta hep yapmak istediğiniz işi yapabilmeniz için iyi bir sebebiniz var. Farklı sertifika eğitimleriyle becerilerinizi geliştirebilir, kariyer hayatınızı bambaşka yönlere kaydırabilirsiniz. Biraz cesaretle belki de şimdiye kadar pek de memnun olmadığınız kariyer yaşamınıza yeni bir soluk getirebilirsiniz.

Diğer yandan, bazı gerçeklerden uzaklaşmamakta fayda var. Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın. Şu an içinde bulunulan durumu göz önünde tutarak, makul olmaya özen gösterin. Görüşmelerde her iki taraf da iş koşullarını, içinde bulunulan durum çerçevesinde düşünmek zorunda. Dolayısıyla iş koşulları, özellikle ücret konusu sizi tatmin etmeyebilir. Kriz süresince şirket içinde izlenen politikaları ve kriz sonrasını da görüşmede konuşmakta fayda var.

Bir diğer olasılık da yurtdışında çalışma imkanı…Yurtdışı imkanlarını değerlendirmek için oldukça mantıklı bir zaman…

Özellikle Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri kalifiye işgücümüzü değerlendirmek için uygun olabilir. İşgücümüzün nitelikleri bahsedilen ülkelerin oldukça üzerindedir. Bu işgücü transferini asla beyin göçü olarak görmemek lazım. Bu dönem kalifiye işgücünün uluslararası pazarlarda tecrübe kazanması için bir fırsat olabilir. Uluslararası bir tecrübe arayan kişilere internet üzerinden iş aramalarını tavsiye ediyorum.

Girişimcilik ruhunuzu ateşleyin…

Gözden kaçan bir nokta da kişinin profesyonel niteliklerini kullanarak, kendi işini kurabileceğidir. Ülkemizde maalesef sadece kriz dönemlerinde akla gelen bir yol olan girişimcilik aslında krizi atlatmanın en kolay yollarından biridir. Hele şimdi internet teknolojilerinin yaygınlaşması ile işinizi internet üzerine taşıyabilir, piyasaları inceleyerek boşlukları gözlemleyebilir ve kendi işinizi kurabilirsiniz.

Unutmayın ki, kriz dönemleri girişimcilik ruhunun ateşlendiği dönemlerdir. 1994 krizinde bu durumun örneklerine tanık olduk. Ülkemizde iç pazara bağlı çalışan bütün küçük üreticiler Balkan ülkelerine doğru yöneldiler, kendi işlerini kurdular ve başarılı oldular. Bu tür örnekleri sanıyorum, bu kriz boyunca da oldukça fazla gözlemleyeceğiz.

Kriz uzun bir süre daha etkisini sürdürmeye devam edecek gibi. Herkes krizden en az zararla kurtulmak için elinden geleni yapıyor, yapmaya da devam edecek. Firmaların insan kaynakları departmanlarının politikaları da krizde büyük önem taşıyor. Krizde kalifiye insan kaynağını korumak oldukça önemli, firmalar da bunun farkında olmalılar…