sapkaBeyoğlu’nun bir zamanlar şapkacı dükkanlarıyla dolu olduğu günler çok eskilerde kaldı. Ama Galatasaray’daki Hacopulo pasajında bir tanesi hala ayakta duruyor. Şapkacı Madame Katia zamana inat şapkalarını yapmaya devam ediyor. Güzel haber ise son 10 senedir şapka merakının yeniden canlanması. 
Mustafa Kemal Atatürk 25 Ağustos 1925’te Kastamonu-İnebolu’ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip, “Arkadaşlar, Turan kıyafetini araştırıp canlandırmaya gerek yoktur. Medeni milletlerarası kıyafet, milletimiz için layık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin veya potin, üstünde pantolon, yelek, gömlek, kravat, ceket ve doğal olarak bunların tamamlayıcısı olmak üzere başta siperi şemsli serpuş; bunu açık söylemek isterim, bu başlığın ismine şapka denir.” dedi. Ve sonrasında 1925 yılında şapka giyilmesi konusundaki kanun, TBMM’de kabul edilince de Türk halkının hayatında bir şapka modası başladı. Şapka insanların hayatlarında öyle bir yer edindi ki, erkekler ve kadınlar şapkasız sokağa adım atmadılar.Tüm bunlarla birlikte özellikle Beyoğlu o dönemlerde şapkacı dükkanlarıyla doldu. Bugün Beyoğlu’nda ise o dükkanlardan eser yok. Ama Galatasaray’da Hocapola Pasajı’nın dar girişinden devam edip ilerlerseniz, karşınıza bir avlu çıkacak. O avlunun hemen sağında kalan bir dükkan var. İşte Beyoğlu’nun şapkacılarla dolu olduğu o dönemlerin belki de kalan son şapkacılarından birini göreceksiniz. Madame Katia’nın yerini. Diğer dükkanların içerisinde o özellikle de vitrinindeki şapkalarla sizi bambaşka bir zamana götürüyor. Özellikle dükkanın içerisine girdiğinizde ise kendinizi bir garip hissediyorsunuz. Gerek kıyafetiniz gerek dış görünüşünüz sanki oraya ait değil gibi.

Ben de röportaj yapmak için dükkana girdiğimde Madame Katia elinde bir kumaş, iğne ve iplikle yepyeni bir model tasarlıyordu. Oturup da bu dükkanın ve kendisinin hikayesini sordum. O da aslında bu şapkacılık hikayesinin annesi zamanında başladığını anlattı…

Annesi 12 yaşında şapkacılığa başlamış“Benim şapkacı olmam anneme dayanıyor. Annem daha küçükken bütün Beyoğlu şapkacı dükkanlarıyla doluymuş. İnsanlar şapkasız sokağa çıkmazlarmış. Annem de heves etmiş ve o zamanın zor şartlarının da etkisiyle annem 12 yaşında bir şapkacının yanında çalışmaya başlamış. O dönem şapka işini daha çok Fransız ve İtalyanlar yürütüyormuş. Bir Fransız beyin yanında işi iyice öğrenmiş. Daha sonra ustasının biriyle evlenip dükkanı kapatması, onu kendi işini açmaya itmiş. Aznavur Pasajı’nda boşalan bir apartmanı kiralamış ve şapkacılık yapmaya başlamış. Annem işi o kadar büyüttü ki yanında 45 kişi çalışmaya başladı. Daha sonra bu dükkanı satın aldı ve burada devam etti çalışmalarına. Annem çok severdi yaptığı işi.”

Atölyelerde büyüyen bir çocuk…
Madame Katia hep kumaşların, iğnelerin, ipliklerin içinde büyür, ister istemez o da sonunda bir şapkacı olur çıkar: “Atölyelerin içinde büyüdüm ben. Okuldan dönüşümde hep annemin yanına geliyordum ve derslerimi de atelyede yapıyordum. Burada da çok kişi çalışırdı. Onların çalışmalarını göre göre gözüm alıştı. Aslında ben bu işi yapmak pek istemiyordum ama annem hep “Sen öğren de yapma” derdi. O nedenle bana hep öğretti, ona yardımcı olmam için “bunu yap, şunu yap” diye elime hep bir şeyler tutuşturdu. Biliyordum ki aslında öğrenmem için yapıyordu bunları. Annemi kaybettikten sonra ben devam ettirdim.
Aslında avukat ya da doktor olmak istermiş Madame Katia. “Ama işte olmadı. Annem beni şapkacı yapmak için uğraştı.” diyor. Ama eli de yatkınmış bu işe Madame Katia’nın. “Kız kardeşim şapkacı olmak hiç istemiyordu. Onun eli yatkın değildi ama benim elim yatkındı. Annem ne iş verse çok güzel çıkartıyordum. O da yapabildiği gördükçe seviniyordu. Sonunda ben de şapkacı oldum ve 26 senedir de bu mesleği yapıyorum.

Bütün Beyoğlu şapkacıydı
Kadınlar da erkekler de eskiden çok daha fazla şapka kullanıyordu. İnsanların sokağa şapkasız çıkmadığı dönemlerde büyüyen Madame Katia, artık şapkanın eskisi gibi kullanılmamasını şartlara bağlıyor: “Bu alışkanlığımızı şartlar nedeniyle yitirdiğimizi düşünüyorum. Bütün Beyoğlu Şapkacıydı, apartmanlar, dükkanlar, her yerde şapkacılar vardı. Fransız dantelleri, Avrupa kumaşlarından şapkalar görürdünüz. Ama sonrasında hayat değişti. En önemlisi de gençler değişti. Gençler daha spor olmak istediler, Batı’da yaşanan hippi dönemleri buraları da etkiledi. Bu tarz akımlarla moda yavaş yavaş değişti. Şapkalar da az kullanılır hale geldi.”
Son 10 senedir ise işlerinin daha iyi olduğunu söylüyor Madame Katia. Çünkü son 10 senedir gençlerin yavaş yavaş eskiyi aramaya başladığına dikkat çekiyor. “Gençler şimdi 30’ların, 40’ların kıyafetlerini giymek istiyor, şapkalarını seviyor.” diyor.

Yırtık kotla gelene abiye şapka satmam
Ama Madame Katia’nın dayanamadığı bir durum da söz konusu. Gençler eski tarz şapkaları günümüz kıyafetleriyle giymek istiyor. O ise buna izin vermiyor: “Bir genç delikli kotla geliyor. Abiye bir şapka beğeniyor. ‘Kızım bu çok abiye bir şapka. Bu kıyafetinle takılmaz.’ diyorum. ‘Benim için önemli değil, kimse umursamaz ki, ben giyerim.’ diyor. Ama ben o şapkayı ona satmıyorum. Çünkü şapka rezil olur, modası gider, “Böyle giyindiğini görmüyorlar mı, bu şapkayı nasıl sana veriyorlar’ derler. Bir yandan bunu gençlerin şapka adabına alışması için de yapıyorum. Şapka takmak istiyorlarsa ona göre de giyinmeliler.”

En son Deli Saraylı dizisine şapka yaptım
Madame Katia’nın işlerinin iyileşmesinin bir diğer sebebi de günümüzde dönem dizilerinin artması. Pek çok dizi ve filme şapka yapan Madame Katia “O kadar çok dizi var ki, şimdi isim bile hatırlayamıyorum.” diyor. Ama en son çalışması aklında. Deli Saraylı adlı dizi için şapka çalışmış Madame Katia.
Onun dışında Madame Katia’nın müşterileri çok çeşitli. Hala annesinin müşterileri bile ona geliyor. Onların kızları da… “İngiltere, Fransız, İtalyan konsolosluklarından çok müşterim var. Aynı zamanda Ankara’dan da çok sipariş alıyorum. Antalya ve İzmir’e de şapka gönderiyorum. 20 yaşından 80 yaşına kadar çok farklı yaşlarda birçok müşterim var.” diyor.

Fiyatlar 150-700 TL arası
En basit şapka 1 günde çıkıyor. En zoru ise 2-3 günde çıkıyor. 150-700 tl arasında değişiyor. Şapkanın malzemesi de çok önemli. Madame Katia bizzat kendisi Fransa İtalya ve İngiltere’ye gidip oradan malzemeleri alıyor. Bu sene modanın ise şeffaf kumaşlara kaydığını söylüyor: “30-40’ların malzemelerimi çalışıyorum. Yüzlerin daha göründüğü modeller çalışıyorum. Yüzü kapatan şapkalar olsa da şeffaflıkla gözlerinin görülmesini istiyorlar. O tarz şapkalar üzerinde çalışıyorum.”

O da kendi kızını yetiştiriyor
Şapkacılık işinin ailesinde kendisiyle birlikte biteceğini mi korkarak soruyorum. Ama neyse ki iç rahatlatan bir cevap alıyorum. Madame Katia “Kızıma öğretiyorum. O çok hevesli. Benden sonra o yapacak.” diyor.
Şapkaların yanında gelin başları, yaka çiçekleri, eldivenler de yapıyor. Spor şapkalara, kasketlere de rastlıyorsunuz. “Ne modaysa onu yapıyorum.” Diyor ve bazen insanların kendi getirdikleri şapka modellerini de yaptığını söylüyor. “Eskiden kadınlar kendilerine çok daha iyi bakıyorlardı” diyor Madame Katia. “İpek satenler, danteller, kadifeler her yerdeydi. Şapkaların ise kıyafetleri daha şık gösterdiğini söylüyor: “Bir kombinezonun bile üzerine bir şapka takın, o şapka o kombinezonu pahalı bir tuvalet gibi gösterir.”

Türkiye’de insanlar şapka takmaya utanıyor
Her sene İtalya’da bir defile gerçekleştirdiğini söyleyen Madame Katia yurtdışından da bu yolla sipariş aldığını belirtiyor. Yurt dışında ise şapka kültürünün çok daha gelişmiş olduğuna dikkat çekiyor: “Yurtdışında şapka çok moda. Orada herkes günlük olarak da şapka takıyor. Gençler de çok kullanıyor.” Artık Türkiye’de ise insanların şapka takmaktan utandığına dikkat çekiyor: “Burada insanlar şapka aldım ama takamıyorum diye dert yanıyorlar. Çünkü ‘Şapka taktığımda insanlar çok acayip bakıyorlar ve gülüyorlar, ben de çekiniyorum. Şapka takmayı çok istesem de bu sebeplerden dolayı takmıyorum.’ diyen çok insan var. Ben de diyorum ki ‘Şapka takın, insanlar hem takmaya hem de onu bu kültüre alışsın.’
Belki de Madame Katia’nın dediği gibi eskisi gibi şık olma zamanı geldi…