Selçuk Erdem; Bahadır Baruter, Erdil Yaşaroğlu, Metin Üstündağ’la beraber 2001 yılında kurdukları Penguen Mizah Dergisi’nde çiziyor. Derginin dışında Selçuk Erdem’in karikatürlerine, internetten televizyon reklamlarına ve reklam panolarına kadar birçok yerde rastlamak mümkün. Çizdiği koyunlar, inekler, padişahlar, yeniçeriler ve penguenler gibi birçok karakterle aslında Erdem hayatı anlatıyor. Haftalık yayınlanan Penguen’in her Pazartesi tamamlanması ve yayına hazırlanması gerekiyor.Erdem, bir hafta zamanı olduğu halde en çok Pazartesileri sıkışmanın enerjisiyle çizimlerini tamamladığını söylüyor. Erdem’in yeni projeleri içinde çok yakında piyasaya çıkacak altıncı karikatür kitabı ve uzun süredir hazırlığını yaptığı www.selcukerdem.com sitesinin yayına başlaması var.Erdem, çizerliğe nasıl başladığı ve son çalışmaları hakkındaki tüm ayrıntıları anlattı.

Ne zaman çizer olmaya karar verdiniz? Kaç yıldır profesyonel çizersiniz?
Okuma yazma öğrenmeden çizmeye başladım. Asterix’lere falan bakarak çiziyordum, çok seviyordum. İki ağabeyim var ikisi de doktor belki ilkokulda ben de doktor olmak istiyorumdur. Küçük kardeş olduğumdan daha şanslıydım. Ortaokulda ne olmak istediğime karar vermemiştim ama lisedeyken ciddi ciddi çizmeye başladım. Lise son sınıftayken karikatürlerim yayınlanmaya başlamıştı, ümit vaat ediyordum. Eskişehir’de yaşıyorduk, çizimlerimi dergilere gönderdim önce Limon’un amatör köşesinde çıktı sonraları iç sayfalarda yer almaya başladı. İstanbul’da İşletmeyi kazandım ama devam edemedim onun yerine Limon, Deli, Leman, Lemanyak gibi mizah dergilerinde çalıştım. 2001 yılında Bahadır Baruter, Erdil Yaşaroğlu, Metin Üstündağ ve ben Penguen’i kurduk, o günden beri Penguen’de çiziyorum. Bir süre aylık dergimiz Lombak içinde çizdim ama haftalık dergiyle beraber sürdüremedim. 18 yaşında profesyonel çizer oldum şuanda da 35 yaşındayım.
Türkiye’deki diğer karikatür dergilerini takip ediyor musunuz? Yabancı karikatür dergilerinden beğendikleriniz var mı?
Mizah dergilerden ayrılmalar rutindir. Herkes profesyonelleştikçe kendi dergisini çıkarmak ister. Penguen’de bu şekilde ortaya çıktı sonuçta. Türk mizah dergilerinin hepsini takip ediyorum, beğendiklerim de oluyor. Pek yabancı mizah dergisi kalmadı artık. Yurtdışında mizah dergileri ya aylık ya da gazetelerde yayınlanıyor. Aynı ortamda yan yana çizerlerin çalıştığı bir ortam yok.
Penguen haftalık yayınlanıyor, nasıl geçirirsiniz bir haftanızı?
Penguen her Perşembe piyasaya çıkıyor. Pazartesileri derginin son günü, o güne göre her şeyi belirliyoruz. Salı günü tatil günümüz oluyor. Yavaş yavaş Pazartesi’ye kendimizi hazırlıyoruz. Cuma günü amatör sayfalarımızın çizerleri geliyor, onlarla ilgileniyorum. Yetenekleri erkenden keşfetmeye çalışıyoruz. Çizer olmak için illa ki çok çizmek, çalışmak lazım. Çarşamba ve Cumartesi yine tatil günüm oluyor. Pazar günü de yeniden başlıyorum,  Pazartesi günü için hazırlıklarla geçiyor.
Çizimlerinizi nasıl yaparsınız?
Eskizler hazırlıyorum ama oturup özel bir zaman ayırmam gerekiyor. Yolda giderken espri bulunmuyor, oturup düşünmek gerekiyor. Saatlerce düşünüyorum, oradan oraya atlıyorum. Farklı farklı kafamı çalıştırmaya çalışıyorum, tamamen saçmalayıp bazen bir yerlere varıyorum. Mümkün olduğunca televizyon izlememeye çalışıyorum. Gazeteleri de Pazartesi günleri çok yoğun takip ediyorum. Gazetelerde ya çok negatif ya da çok gereksiz bilgiler var. Sadece gündemin önemli maddelerine dikkat ediyorum.
Okuyucu profiliniz nasıl?
İnsanlar, mizah dergilerinde hayattan bir şeyler görmek istiyorlar, biz saçma dünyalar veya hayvanlar çizerek aslında hayatın içinden olayları anlatıyoruz. Okuyucularımız dolaylı da olsa kendilerini buluyorlar çizimlerimizde. Üniversiteden sonra mizah dergilerinin okunmasının azalmasının sebebi belki de kendinizden fazla bir şeyler bulamamanız. Biz kendi hayatımızı yansıtıyoruz, anlatıyoruz. Hayatımız da liseli, üniversiteli gençlerin hayatına benziyor, onlara daha yakın geliyor.
Konulara nasıl karar veriyorsunuz?
Konular genelde kendiliğinden çıkıyor. Bazı esprileri daha çok seviyor ve daha çok o tarz espriler yapıyorum. Bazen okuyucular bir konuyu çok seviyor, bu beni heyecanlandırıyor ve devam ediyorum bu tarz espriler yapmaya. Mesela padişah- yeniçeri esprileri bir şekilde sevildi, ben de sevdim ve öyle devam etti. Koyunların mesela çok basit bir hayatı var, o tür basitlikleri seviyorum. Hayatı koyunlara yansıtmak çok kolay oluyor, istediğiniz her şeyi yaptırabiliyorsunuz onlara.
Çoğu insan karikatürü sever ama kendini karikatürde görmek istemez. Bu yüzden çizimleriniz yüzünden tepki aldığınız oluyor mu?
Politik karikatüristlerimizle birkaç kez tepki gördük ama onun dışında büyük bir tepki hatırlamıyorum. Düzenli okuyucumuz olmayanlar bazen esprilerimizi anlamayıp kızabiliyor genelde e-mail’le ulaşıyorlar.   
Penguen’de kaç kişilik bir kadrosunuz? Siz hangi işleri yürütüyorsunuz?
Penguen’de 15-20 kişilik bir kadroyuz. Bir de 10 kişilik teknik ekibimiz var. Penguen için hem kendi köşemi çiziyorum hem de gündem sayfalarımız için ortaklaşa espri bulduğumuz toplantılara katılıyorum. Pazartesi günleri toplandığımız büyük masamız var orada toplanarak çalışıyoruz, eğlenceli oluyor.
 Son zamanlardaki projelerinizden bahseder misiniz?
Vodafone, numara taşınabilirliğiyle ilgili proje teklif etti ben de yapabilirim dedim. Projeyi hazırladım, teslim de ettim. Medya satın alımı olmayacak, bildiğim kadarıyla broşürlerde ve internet sitelerinde olacak, yakında ortaya çıkar. Bunun dışında altıncı kitabım ve internet sitemin hazırlıklarıyla uğraşıyorum. İnternet sitem hazır gibi, bir haftalık bir işim kaldı ama vakit bulup yapamadım. Çok basit formatta hazırladım siteyi, karikatürlerim olacak, bütün karikatürleri koymayacağım, seçim yapacağım. Ayrıca okuyucuların normalde görmediği karikatürlerin nasıl çizildiği ile ilgili bilgiler ve renklendirilmemiş karikatürlerde yer alacak. Kitabımın iç kısmını bitirdim, kapağını da yaptım. Ufak değişiklikleri yaptıktan sonra piyasaya çıkacak.
Çizemediğiniz, espri bulmakta zorlandığınızda neler yaparsınız?
Birazcık çıkıyorum, İstiklal Caddesi’nde dolanıyorum. Kafede falan oturup kahve içiyorum, eskiz defterimi de yanıma alıyorum dışarıda bir şeyler karalıyorum. İnternette vakit geçiriyorum, illaki bir şeyler buluyorum. Son gece sabah kadar çalışırken orada buluyorum fikirlerimi. Rahatlığın içinde çalışamıyorum muhakkak son güne sıkışmam gerekiyor. Son günün farklı bir enerjisi oluyor.
Karikatür dışında ilgi alanlarınız neler?
Çok film seyrederim, çok seviyorum sinemayı. Fotoğraf çekiyorum, bazen yollara da düşerim fotoğraf çekmek için ama sırf karım ve kedilerimi çektiğim de oluyor. Bol bol kitap okurum.
Türkiye’deki karikatürlere olan hassaslık hakkında ne düşünüyorsunuz?
Karikatür üst kuşaklara göre hep sivri kalıyor ama bu her zaman böyleydi. 80’lerde Gırgır okuyan bir kişilerin de anne-babası o dönemde Gırgır’ı çok sert, politik buluyordu. Şimdi bizim yaptıklarımızı sert buluyorlar. Normalde çok rahat konuşulmayan konular hakkında biz çok rahat yazıp çizebiliyoruz o yüzden itici gelebiliyor.
İlk aklınıza gelen üç özelliğiniz?
 Sakin, mutlu ve yaratıcı. Her zaman değil de ideal seçenek yaratıcılık.
Çizer olmak ve meslek olarak yapmak isteyen gençler ne yapmalı?
Çok çalışmaları gerekiyor ama yanlış şey de çalışabilirler. En önemli şey kendi dünyalarını kurabilmeleri. Bunun için de çok dolu olmaları gerekiyor. Teknik olarak iyi çizilse de esprilerin komik olması lazım. Esprilerin komik olması da yeterli değil, okur farklı bir dünya görmek istiyor. Bu yüzden de çizerin hayata farklı bakması bunun içinde entelektüel açıdan beslenmesi gerekiyor. Kendi çizgisinin olması ise bence zamanla olan ve kolay ilerleyen birşey. Teknik konular sanıldığı kadar önemli değil, önemli olan dolu olunması.