Yeni kuşak çalışanlarla birlikte işe alımda süreçlerden öte dil, üslup ve adaya olan yaklaşım da kökten değişti. Her adayın öncelikle müşteri olduğu günümüzde özellikle perakende ve hızlı tüketim sektöründeki adaylar mülakatlarının gidişatına göre yüzde 80’e varan oranlarda çevrelerinde marka değişikliğine yol açabiliyor.

 Universum Orta Doğu Direktörü ve Dinamo Danışmanlık Yönetici Ortağı Evrim Kuran anlatıyor…

evrimkuranisealim250x150Artık hepimiz biliyoruz… 76 milyonluk ülkenin yüzde 35’i Y Kuşağı. 2025’e geldiğimizde ise tüm dünyada iş gücünün yüzde 50’si Y Kuşağı –yani 1980 ve 1999 arası doğan gençler- olacak. Tüm sektörlerde bu önemli istatistiğe dair kayda değer farkındalık ve bir dolu çalışma var. Pazarlamacılar stratejilerini buna uyumluyor; yöneticiler yeni nesil çalışanların motivasyonlarını yükseltmenin yollarını düşünüyor; insan kaynakları profesyonelleri bağlılığı nasıl artıracaklarını, devir oranını nasıl düşüreceklerini ve organizasyonu bu yeni yetenekler için nasıl daha çekici kılacaklarını çalışıyor. Özetle, Y kuşağı gündemi yoğun. Bana soracak olursanız, pazarlamadan insan kaynaklarına, birim-takım-amaç farketmeksizin öncelikle odaklanmamız ve tez vakit yeniden gözden geçirmemiz gereken en önemli kanalımız işe alım. İşe alım modelleri değişmeli. İşe alımın sadece yöntemi değil, dili, üslubu, yaklaşımı değişmeli.

İşe alım sözkonusu olduğunda şunu her zaman biliyor ve tekrarlıyorduk: “İşe alımı gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, her aday öncelikle müşteridir. Buna göre muamele edilmelidir.” Bugün geldiğimiz noktada, bu anlayışı klişe bir tanımın çok ötesine taşıma zorunluluğumuz beliriyor. Neden mi? En basit tanımıyla ülkemizde her 10 gençten 9’u sosyal ağları kullanıyor. O ağlarda ise dış dünyada yaşanan tüm deneyimlerin ve etkileşimlerin röntgeni çekiliyor. Peki bunu bildiğimiz halde, buna uygun davranıyor muyuz? Tipik bir Y kuşağı olan erkek kardeşimin çekici bir hızlı tüketim şirketine ilk (ve son) mülakata gittiği günü hatırlıyorum. İş görüşmesinden çıkar çıkmaz beni aramış ve bu şirketin hiçbir markasını artık kullanmam demişti. Sadece bana mı söyledi dersiniz? Elbette hayır! Sonuç olarak babamın 40 yıllık markası bile değişti. Araştırmalar Y kuşağının özellikle perakende ve hızlı tüketim sektörlerinde yüzde  80’e varan oranlarda çevrelerinde marka değişikliğini tetiklediğini ortaya koyuyor. Bu hareketi tetiklemek için de herhangi bir mülakatta ona özensiz davranılması bile yeterli.  Bu bağlamda, tüm işe alımcıların ve mülakat etme rolü olan tüm yöneticilerin stratejik pazarlamacı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Şirketin kültürünü, değerlerini, iş yapma biçimini ve duruşunu doğru temsil etmek, özellikle de şirketin ve/veya markalarının dış müşteri önermesine pararel bir ses tonu ve davranış modeli sergilemek işe alımın öncelikle dikkat etmesi gereken unsur olarak ortaya çıkıyor. Tam da bu noktada, işe alımcının sadece şirketinin değil kendi kişisel markasının da yönetimini hassasiyetle gerçekleştirmesi gerekiyor.

Evet, gitgide artan teknolojik gelişmelerin her türlü iş modeline yansıdığı günümüz iş dünyasında işe alımda da dijital dünyaya entegre olmak kaçınılmaz. Ancak mesele kuşkusuz ki sadece sisteme teknoloji entegre etmek değil. Yüksek teknoloji ile yüksek insani nitelikleri harmanlayan bir işe alım metodolojisini yüzde yüz hayata geçirebildiğimizde değer yaratmaya başladığımıza emin olacağız. En basitinden, adaya “lütfen bu mesajı yanıtlamayınız” tarzda e-posta ya da mesajlar göndermek suretiyle, yüksek teknolojinin yüzü suyu hürmetine, ilişkiyi nasıl da baltaladığımızı düşünebiliriz.

Söz konusu teknoloji olduğunda, onun amaç değil araç olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Teknoloji, en iyi işe alım süreçlerini işletmek için tek çare değil, güçlü bir araç. En önemlisi de “daha hızlı geribildirim” ve “daha fazla şeffaflık” sağlayan güçlü bir araç. (Bunu bazı organizasyonlar daha hızlı ve daha fazla sıfatlarını atarak, sadece “geribildirim” ve “şeffaflık” diye de okuyabilirler; zira bu iki niteliği işe alım süreçlerine hiç dahil etmeyen şirketler de ülkemizde yok değil.)

Yeni nesil “beni gör, beni duy, beni anla” diyor… Yeni nesil yönetilmek değil, yönetişmek istiyor… Çalışan yaşam evresinde, tartışılmaz biçimde, yönetişimi başlatacağımız temas noktası işe alım. İşe alım, bir organizasyonu ya da bir markayı rezil de edebiliyor, vezir de… Vezir olanlardan olmanız dileğiyle…

 

Evrim KuranEvrim Kuran

Universum – Orta Doğu Direktörü

Dinamo Danışmanlık – Yönetici Ortak