Türkiye’de “iyiyim” diyenlerin sadece %15’inin gerçekte iyi olduğunu biliyor musunuz? Pandemi ile bu oranın %7 düzeyine kadar düştüğü biliniyor. Büyük bir çoğunluğun uzaktan çalıştığı şu dönemde ise “iyi olma arayışı” giderek bir ihtiyaca dönüşüyor. Bu noktada daha mutlu çalışanlara sahip olmak isteyen şirketler, wellbeing çalışmalarına ağırlık veriyor. Peki, wellbeing nedir ve nasıl uygulanır?

Wellbeing nedir?

Wellbeing; kelime anlamı ile zindelik, esenlik anlamına gelse de aslında burada kastedilen “bütünsel iyi olma” halidir. Kişinin var olan yaşam kalitesini arttırması birçok boyutta kendini iyi hissetmesini sağlar. Potansiyeli farkına varmak ve bedenimizin bu potansiyeli fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan eş zamanlı bir uyum içinde yaşamasına olanak tanımaktır.

Zinde olma hali nedir?

Fiziksel zindelik

Fiziksel bedende zindelik için yapmamız gerekenler aslında herkes tarafından üç aşağı beş yukarı biliniyor. Sağlıklı beslenmek, hareketli bir hayat, sigara ve alkol kullanımından kaçınma, ergonomik bir çalışma alanı yaratma ile yapılacaklar özetlenebilir.

Zihinsel & Ruhsal zindelik

Daha az strese maruz kalma, zihinsel kargaşa, psikolojik çöküntüler ya da ruhsal problemlerden uzak yaşama becerisidir. Fiziksel bedeni rutinde; spor yaparak, diyete sadık kalarak sağlıklı tutabilsek bile ruhsal ve zihinsel bedeni zinde tutabilmek için en az bir hobi edinmek, sosyalleşmek, meditasyon yapmak, psikolojik destek almak gibi ihtiyaca göre değişen aktiviteleri hayatımıza katmamız gerekir. Kişi bu üç bedeni de eş zamanlı olarak zinde tutarsa, bireysel wellbeing yapmış sayılabilir.

İş hayatında wellbeing nedir?

Kurumsal hayatta ise wellbeing üç bedenin uyumundan daha fazlası ile sağlanabilmektedir. Kurumsal anlamda wellbeing, günümüzde dünyada da kabul görmüş durumda ve şu an sekiz alanda gerçekleştirilmeye çalışıyor. Fiziksel alan başta olmak üzere entelektüel, finansal, çevresel, mesleki, spiritüel, duygusal ve sosyal alandır.

“Türkiye’de kurumsal wellbeing ne durumda?” diye sorarsanız; ülkemizde global pazarın gereklilikleri doğrultusunda piyasadaki beyin, emek ve iş zekâsı göçünü önlemek, çalışan bağlılığını arttırmak için çalışanı eğitmekle birlikte artık işverenler moral motivasyonu arttırmayı da bir hedef olarak görüyor.

Son 5 yılda insan kaynakları alanında psikoloji mezunu kişilerin işe alınması da bu konuya en güzel örneklerden biri. Şirketler bununla da yetinmeyip, çalışanlarına bireysel ya da kurumsal mentorluk hizmeti sunarak da destek olmaya çalışıyor.

Ülkemizde son 5 yılda wellbeing temelleri çalışanın masasına kaktüs koymasından başlayarak evrilmeye devam etti. Salata barlar, alkalize su sebilleri, vejetaryen menüler, pilates hocası ile eğitim derken üç yıl öncesine kadar sadece fiziksel bedene yönelik çalışmalar yapıldı. Dünyada ise uyku odalarından tüm beyaz yakalıların hayalini kurduğu Google ofislerine kadar iyileşmiş bir hale geldi. Pandemi ile birlikte tüm bu uygulamalar ülkemizde de evrilerek devam ediyor.

Wellbeing şirketinize ne sağlar?

Ülkemizdeki wellbeing şirketleri; kurumsal beslenme danışmanlığı, psikolojik destek, hobi atölyeleri, webinar üzerinden yapılan sosyal aktivitelerle çalışanına zinde bir iş hayatı sunmaya gayret ediyor. Kurumsal wellbeing hizmeti sağlayan firmalarda; çalışanların %27 daha üretken olduğu görülürken, çalışan bağlılığının %35 arttığı tespit ediliyor. %70 daha az devamsızlık yaşanırken, %54 oranında ise daha az işten ayrılma kaydediliyor. Bu faktörlerin kârlılığa ve büyümeye yaptığı olumlu etki ise işverenlerce de kabul ediliyor.

Hizmet satın alması veya şirket için wellbeing desteği son beş yılın yükselen trendlerinden biri. Kariyer.net 10. kat eğitimlerinin büyük bir kısmını da bir wellbeing çalışması olarak değerlendirmek mümkün. Çalışana yapılan yatırım aynı zamanda şirkete de yapılan yatırım olarak kabul edildiğinden, wellbeing uygulamaları giderek daha fazla değer kazanıyor.

Konuk Yazar: Murat Yap / İnsan Kaynakları Müdürü & Danışman