İşe alım süreci sadece İK’nın değil, bir şirketteki tüm bölümlerin en önem vermesi gereken fonksiyonlardan biri. İnsan Kaynakları Direktörü Pınar Özçelik, işe alım sürecini çift taraflı yaklaşımla nasıl güçlendirebileceğinizi bu yazımızda paylaştı.

İşe alımda seçme değerlendirme adımlarını hatırlayacak olursak; iş ihtiyacı tespit edilir, alım yapılacak roller için ilan yayınlanır, role uygun adaylar ile iletişim kurulur, değerlendirmeler için görüşmeler, testler, envanterler planlanır… Derken karar anı gelir ve uygun adaya teklif aşamasına geçilir. Organizasyon yapısına veya rollere göre birçok farklı adım da eklenebilir.

Bugün bu yazıda bahsetmek istediğim konunun amacı ise bu adımların detaylarına inmek değil. Bu adımlardaki bakış açımızı genişletmeye yardımcı olmak; çünkü iş hayatında iş yerleri, şirketler sürece davranışsal ve iletişimsel olarak tek taraflı bakabiliyor. Halbuki bu tek taraflı değerlendirici yaklaşım birçok konuda olumsuz etki yaratabilir.

Önce çift taraflı yaklaşım gelişimi için iki konuya vurgu yapalım ve aşağıdaki maddelerin faydalarını konuşalım:

1- Empatik yaklaşım

İlk olarak işe alım yapan şirket yetkililerinin, “Ben karşımdakinin yerinde olsam nasıl bir davranış beklerdim?” sorusunu düşünerek süreçlerini belirlemesi gerekir.

İnsan kaynakları alanındaki akademik kaynaklardan ve eğitimlerden, işe alım öncesi evre neleri içermelidir, iş akışı nasıl olmalıdır? sorunlarına yanıt bulmuş olabilirsiniz. Ancak pratik uygulamalar maalesef kötü deneyimler yaşatabiliyor.

Hadi gelin “Ben olsaydım…” düşünme metoduyla kendi verdiğim yanıtlardan sizlere çok basit örnek vererek, adaylık yolculuğunda işe alım yetkililerine nasıl ışık tutulabileceğine bakalım:

Ben aday olsaydım;

“İş ilanlarındaki genel görev tanımlarına ek olarak; görüşmelerde rolün detaylarını ve organizasyonun bütünü içinde neye hizmet edeceğimi iyice anlamak ve işe başladığımda günlük rutinimde ne yapacağımı ön görmek isterim…”

  • “Şirket hedeflerinin görüşme aşamalarında anlatılmasını beklerim”
  • “Pozisyon için uygun değerlendirilmediğimde mutlaka bilgi verilmesini beklerim”
  • “Kibar, saygılı, güler yüzlü bir iletişim beklerim”
  • “Mülakatlarda etkin dinlenilmek ve soru sormama fırsat verilmesini beklerim” vb.

Peki bu düşünme metoduyla kurgulanmış adımlar ve prensipler işverenlere dolaylı yoldan nasıl katkı sağlar?

  • “ İnsan” odaklı bakış açısıyla sonuç ne olursa olsun olumlu bir adaylık yolculuğu yaşatırsınız. Etik açıdan düzgün bir süreç işletmiş olursunuz.
  • Temsil ettiğiniz markanın imajını kuvvetlendirirsiniz.
  • Şirket kültürünüzle ilgili fikir verir, organizasyon değerlerini görünür ve hissedilir kılarsınız.

2- Şeffaflık ve doğru bilgilendirme

Aslında birinci maddemiz empatik yaklaşım becerisinin doğal gelişiminde bizi getirdiği bir diğer nokta da “aydınlatıcı” olmak.

İşe alım öncesinde; görüşme yapılan rol, şirket kültürü, çalışma şekli, çalışma ortamı gibi konular mutlaka detaylandırılmalı. Temel bilgilere ek olarak adayların güçlü yanları ve gelişim alanlarını keşfetmeye çalışırken, şirketinizin ve işe alım yapılan bölümlerin de güçlü yönleri ve gelişim alanlarını vurguluyor musunuz, bunu düşünebilirsiniz.

Yani işveren tarafından SWOT analizi kapsamında düşünerek, güçlü ve zayıf yönlerde ne kadar aydınlatıcı ve açık olursanız, ayna etkisiyle karşınızdaki kişi de kendisiyle ilgili aynı değerlendirmeleri yapabilecektir. Eğer karşınızdaki aday organizasyonun gelişmek istediği noktaları bilip hangi konularda katkı sağlayacağını ön görebilirse puzzle’ın parçaları daha iyi tamamlanacaktır ve “organizasyonel uyum” düzeyi çok daha doğru belirlenecektir.

Böylelikle seçme değerlendirme adımında “değerlendirme”nin  aslında “birlikte” yapıldığını hissettirerek, sorumluluk paylaşmaya ve güven bağı kurmaya daha o anda başlarsınız. Eğer anlaşma sağlayıp birlikte çalışmaya başlayacak noktaya gelirseniz, kuracağınız iş birliği çok daha güçlü ve uzun süreli olacaktır.

Konuk Yazar: Pınar Özçelik, Porte İnsan Kaynakları Direktörü

Yazara ait diğer yazıları okumak için buraya tıklayabilirsiniz.