Şehir dışında iyi bir üniversite mi yoksa kendi şehrinde iyi bir bölüm mü seçmeli? 

Yükseköğretimi ilk ve ortaöğretimden ayıran en temel belirleyici, artık yetişkin olan adayların kendi yaşadıkları illerle sınırlı kalmayıp farklı illerde eğitimlerini sürdürebilecek olmalarıdır. İlk, orta ve lisede genelde ailelerinin yanında sürdürülen eğitim, sıra üniversiteye gelince ülke geneline yayılabilmektedir. Buna rağmen gerek ekonomik sebepler, gerekse üniversite, program ve kontenjan yoğunluğu adayları yine kendi yaşadıkları illerde kalmaya da zorlamaktadır. 

2022 yılında üniversitelere yerleşen her 100 adaydan 54’ü kendi yaşadığı ilde kalırken 46’sı farklı illerdeki üniversite ve programlara yerleşti. Bu oran son yıllarda pandemi, beslenme, barınma ve diğer pek çok ekonomik sebepten dolayı kendi yaşadığı ilde kalma eğilimini artırdı. Önceki yıllarda farklı bir şehirde eğitim alma oranları daha yüksekti. 

Bir şehre olan talep o şehirdeki üniversite ve programların sayısına, niteliğine, şehrin öğrenci dostu bir şehir olmasına, kentteki barınma, beslenme ve sosyal olanaklara, kentin kültürel dokusuna ve erişimine fazlasıyla bağlıdır. Bu nedenle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropoller dışarıdan başarılı çok sayıda öğrenci alırlar. Yine köklü üniversitelere sahip ve öğrenci dostu Anadolu kentlerine de öğrenci akını fazla olmaktadır. Örneğin; Eskişehir, Antalya, Samsun ve Muğla gibi iller bu kategoridedir. 

Doğru tercih yapmak isteyen bir adaysan ve gideceğin kentte yaşam seni yormayacaksa kendini şimdiye kadar yaşadığın kentle sınırlandırmamanı öneririm. En iyi eğitimi nerede alacağın yaşadığın kentte kalma konforundan çok daha önceliklidir. Farklı bir kente gittiğinde bir taraftan eğitimini sürdürürken diğer yandan kendi ayakların üzerine durmayı ve farklı kültür ve kişilerle bir arada yaşama becerini geliştirirsin. Üniversite hayatı salt uzmanlık alanına ilişkin akademik yetkinlikleri kazanacağın değil farklı becerileri de kazanacağın bir hayattır. Ne kadar farklı yer ve kültür içinde yaşantını sürdürür ve farklı insanlar tanırsan kişiliğini de o ölçüde iyi geliştirirsin.  

Bazı adaylar için yükseköğretimde başka bir şehre gitme isteği denetleyici aile ortamından uzaklaşmanın bir yolu olarak düşünülür. Eğer bu karara ergenlik psikolojisinin etkisi ile ulaşmadıysan bir yere kadar kabul edilebilir. Ancak gideceğin farklı bir ilde tamamen özgürleşeceğin bir hayatın seni beklemediğini de bilmelisin. Aileye çok bağımlı ve kendi işini şimdiye kadar hiç kendi yapmayan biriysen bu hayalle yola çıkmana rağmen aradan kısa bir süre geçtiğinde annenin yemeklerini özlemekten ve hasretini çekmekten kendini alamayabilirsin. Çoğu aday bu ve benzeri nedenlerle eğitimini yarıda bırakmaktadır. Özetle bu kararı duygusal gerekçelerle değil de rasyonel olarak vermeni öneririm.  

Günümüzde salt yaşadığın ülkenin değil dünyanın diğer ülkelerinin üniversiteleri de kariyer yolculuğuna eşlik edebilecek alternatifler sunmaktadır. Eğer ekonomik olarak senin için uygunsa ve dil & kültür sorunu yaşamayacaksan,  dünyanın gelişmiş ülkelerindeki üniversitelerde eğitimini sürdürme şansını deneyebilirsin. 

Günümüz üniversiteleri program türleri ve içerikleri bakımından birbirine çok benzemektedir; ancak şehirler bu açıdan farklılıklar gösterir. Kimi şehirlerimiz tarıma, kimi hayvancılığa, kimi sanayiye kimi turizme kimi de finans ve ticarete dayalı şehirlerdir. Bir ili ve o ildeki üniversiteleri seçerken o kentin ekonomisinin döndüğü sektörü de hesaba katmalısın. Sanayisi olmayan bir kentte mühendislik, turizmi olmayan bir kentte turizm programı okumak çok mantıklı olmayabilir. Metropoller bütün bu vasıfları içinde barındırdığı için çoğu programları yüksek talep görmektedir.