2016’nın ilk günlerinde trendler konusunda ilk fikirler de ortaya çıkmaya başlıyor. Forbes dergisinin yürüttüğü 2016’nın İş Yeri Trendleri Araştırması’nın sonuçlarına göre bu yılın öne çıkacak trendleri arasında en çok istihdam alanındaki değişim ve teknoloji öne çıkıyor. 

2016

 

2015 yılında hem ekonomide hem de çalışma hayatında az kaynakla çok iş yapabilme, kalifiye eleman arayışı ve teknolojideki müthiş gelişmelerin etkileri konuları üzerinde durulmuştu. Her yıl olduğu gibi iş yeri planlamalarında ortaya çıkabilecek sorunlar, yetenek çatışmaları ve gelecek nesilleri yetiştirme zorlukları gibi olasılıklar bu yıl da mevcut. Ancak olasılık dahilinde olan tabii ki sadece zorluklar değil. İşte bu yıl öne çıkması beklenen 6 trend;

  1. Bumerang tipi çalışanlar güç kazanıyor

Bumerang tipi dediğimiz çalışanlar, tazminat almak, yeni fırsatlar yakalamak ya da aile ilişkileri sebebiyle şirketten ayrılırken daha sonra tekrar dönmeyi planlayanlardır. Son araştırmalara göre, şirketlerin bumerang tipi çalışanlara karşı uyguladığı politikalar azalmaya başlıyor. Bu yeni trendin kaynağı ise profesyonellerin daha sık iş değiştiriyor ve yeni teknoloji olanaklarıyla kalifiye elemanlara daha kolay ulaşılıyor olmasında gizli. Şirketlerin eski çalışanlarını da dahil ettiği e-mail ve Facebook grupları sayesinde artık şirket kültürüne ve işe hakim olan eski çalışanlarla irtibatta kalmak daha kolay. Tabii bu durum adaylar arası rekabeti de artıracağa benziyor.

  1. İş yerinde esneklik ön plana çıkıyor

Araştırmalara göre, yöneticilerin yüzde 64’ü çalışanlarına ofis saatleri dışında ulaşabilmek istiyor. Bu durum çalışma saatlerini dolaylı yoldan artırarak çalışanların memnuniyetsizliğine neden oluyor. Bu gibi durumlar yaşayan çalışanlar yöneticilerinin değişmesini ya da esnek programlar getirilmesini bekliyor. 2016’dan itibaren önümüzdeki yıllarda neredeyse her şirketin bu tip bir politikaya sahip olacağı öngörülüyor.

  1. Giyilebilir teknolojinin rolü artıyor

Giyilebilir teknoloji müthiş bir çıkış yaptıysa da şirketlerin büyük bir çoğunluğu hâlâ uzaktan bakıyor.2016 yılında bu teknolojinin kabul edilebilirliği de popülaritesi de ciddi bir artış gösterecek gibi görünüyor. Yapılan çalışmalara göre, giyilebilir teknolojinin pazar payının 2020’ye kadar 80 milyar dolar artması bekleniyor. Bugün 16-24 yaş aralığını oluşturan Z kuşağının bu teknolojiye olan ilgisi de çalışma hayatına girecek olmalarından dolayı bu konuyu destekler nitelikte. Peki, nedir bu giyilebilir teknolojinin marifetleri? Her an her yerde sağlık kontrolü yapabiliyor ve kişinin üretkenliğini ölçebiliyor. Sanıyoruz ki, giyilebilir teknoloji şirket bünyesine katıldıkça önümüzdeki yıllarda çalışanların daha etkin ve yaratıcı çalışabilmelerinin önü de açılacak.

  1. Şirketler ofis tasarımlarını öne çıkarıyor

2016’nın öne çıkan trendlerinden biri de çalışma ortamının daha verimli kullanılması.Küreselleşme, jenerasyonlar arası beklenti farklılıkları ve çalışanların iş-yaşam dengelerine verdikleri önemin artması ofis tasarımlarının da önemini artıracağa benziyor. Her çalışanın mutlaka ortak birkaç paydada buluşabildiği düşünüldüğünde işverenlerin çalışanların isteklerine kulak vermemesi olası değil. Kimi çalışanlar dinlenme odalarında daha verimli çalışırken kimileri masalarının başında ya da kafetaryalarda çalışmayı tercih ediyor. Yapılan araştırmalara göre çalışanların ofis koşullarından en büyük beklentileri ise rahatlama alanları, mobilyaların kullanışlı olması ve geniş kafeteryalar.

  1. İstihdam alanı otomasyona kayıyor

Teknoloji hayatımızın her alanında etkinliğini artırırken istihdam koşullarını da önümüzdeki yıllarda daha fazla zorlayacak. Birçok dünya lideri şirket otomasyon oranlarını artırma yolunda ilerliyor. Daha az insan gücü ve daha fazla robotik çalışma sistemini deneyen şirketlerin başında McDonald’s geliyor. Avrupa merkez şubelerinde yedi bin dokunmatik ekranı müşterileriyle buluşturarak sipariş alımı ve takibinin buradan yapılmasını sağlıyor.  Bu durum şüphesiz istihdam oranlarını başta negatif etkileyerek birçok istihdam alanını ortadan kaldıracak olsa da adaptasyon sürecinden sonra yeni işlerin kapısı olacağa benziyor.

  1. Z kuşağının ilk temsilcileri iş hayatındaki yerlerini aldı!

Z kuşağı olarak tanımladığımız 1993-2010 arası doğan gençler 2016’da iş hayatına adım atıyor. X kuşağının azimli çocukları olarak çalışma hayatına 1-0 önde başlayan Z jenerasyonu, milenyum kuşağına kıyasla daha girişimci, sadık, esnek ve kariyer hedeflerinde çok daha gerçekçi. Milenyum kuşağı ile paylaştığı en önemli özellik ise, iş yaşamında mentorluk uygulamalarına maaştan daha fazla önem veriyor olması.

  1. Doğum izni alsak da mı çalışsak almasak da mı çalışsak?

2016’da doğum izinleri artıyor, çalışan annelerin koşulları iyileştiriliyor. Şimdilik çıkan bir yasadan bahsedemiyoruz ama yapılan araştırmalar bu yılın en gözde trendlerinden birinin yeni doğum yapan çalışanlara yönelik olduğunu gösteriyor. Şirketlerin sadece yüzde 1’i sınırsız doğum izni veriyor olsa da çalışanların yüzde 64’ü böyle bir politika benimsenmesini istiyor. Babalığı taze yaşayanlar içinse durum daha vahim. Babaların yüzde 76’si doğumdan bir hafta sonra ya da daha kısa bir sürede işe dönmek zorunda kalıyor. Önümüzdeki yılda bu durumun bir nebze değişmesini bekliyoruz.