Çalışanların ve çalışma hayatına yeni başlayacak kişilerin en çok merak ettikleri arasında “Geleceğin ofisleri nasıl tasarlanacak?”, “İş yaşamlarımız ve iş yapış şekillerimiz nasıl değişecek?” soruları bulunuyor. Bu soruların cevapları, PwC’nin “The Future of Work” araştırmasında ele alındı. İngiltere, ABD, Almanya, Çin ve Hindistan’dan 10 bin katılımcının yer aldığı ve İK profesyonelleri başta olmak üzere farklı kategoride çalışanların yanıtlarından yola çıkılarak Pwc tarafından hazırlanan “The Future of Work” araştırması, iş dünyasının geleceğine dair önemli ipuçları veriyor.

robotPwC tarafından yapılan araştırmadan çıkan sonuçlara göre, araştırmaya katılan İK profesyonellerinin büyük çoğunluğu daha fazla özgürlük, bağımsız çalışma ve esneklik talep eden işgücünün ihtiyaçlarını karşılamak için henüz erken olduğuna inanıyor. Buna karşılık çalışanların gelecekte iş yaşamının imkanlar ile dolu olacağı umudu çok daha yüksek. İş dünyasının geleceğine ışık tutan araştırmada ayrıca, 2022’deki iş hayatıyla ilgili 3 farklı senaryoya da yer veriliyor.

Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde kişilerin çalışma şeklini değiştirecek etkenlerin başında yüzde 53 ile teknolojik ilerlemelerin geliyor olması. Araştırmaya katılan İnsan Kaynakları yöneticilerinin yüzde 85 gibi büyük bir kısmı da bu konuda diğer katılımcılarla hemfikir. Katılımcıların yüzde 66’sı ise geleceğin iş yaşamının fırsatlarla dolu olacağını düşünüyor ve başarılı olacaklarına inanıyor.

Gelecek için üç farklı senaryo tanımlanıyor

The Future of Work” araştırmasından elde edilen yanıtlar kapsamında, 2022’de iş hayatıyla ilgili tahmin ve öngörüler üç farklı senaryo altında toplanıyor. Mavi, turuncu ve yeşil olarak tanımlanan bu senaryolar, şirketlerin toplumla, çalışanlarıyla ve birbirleriyle olan ilişkilerine göre ayrışıyor.

Mavi dünyada ölçümlenebilir stratejiler ve performansın ön planda olması bekleniyor. Burada, şirketlerin gittikçe büyüdüğü ve kapitalizminin baskın olduğu bir senaryo öngörülüyor. Performans baskısı atında çalışanların sayısının çok fazla olduğu ve sadece en iyilerin işe alındığı bu senaryodaki işverenleri ideal olarak tanımlayanlar ise katılımcıların sadece yüzde 10’unu oluşturuyor. Oysa araştırmaya katılan İK profesyonellerine göre önümüzdeki 5-10 yıllık süreç için yetenek yönetimi yaklaşımlarını en iyi yansıtan ifade yüzde 31 ile “en iyileri işe alıp, uzun dönem iş güvencesi ve ödüllendirme sağlamak”.

Yeşil dünyada ise İK’nın rolü çok daha geniş; öyle ki İnsan Kaynakları yöneticilerinin çalışanlara işlerini, değerleri ve kendi hayatları çerçevesinde şekillendirmekte yardımcı olması bekleniyor. Kurumların toplumu ve sosyal sorumluluk faaliyetlerini önemsediği senaryodaki işverenler ise katılımcıların yüzde 53’ü tarafından ideal olarak görülüyor. Yeşil Dünya olarak tanımlanan bu senaryoya göre demografik değişimler, iklim ve sürdürülebilirlik iş hayatı için anahtar roller haline geliyor. İK profesyonellerinin yanıtlarına bakıldığında ise, yüzde 36’sı önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte yetenek yönetimi stratejilerinin kurum için esas olan sosyal ve çevresel bilinç ile bu değerler ile eşleşen kişiler üzerine kurulacağını belirtiyor.

Turuncu dünya olarak tanımlanan üçüncü senaryoda ise birbiriyle bağlantılı küçük organizasyonlara bölünmeye başlayan kurumlar, teknoloji sayesinde bağlantı kuruyor. Uzmanlık dünya ekonomisinde baskın rol oynar hale geliyor. Katılımcıların yüzde 37’si tarafından ideal bir işveren olarak tanımlanan bu firmalar, İK profesyonellerinin de yüzde 33’ü tarafından farklı kişilerin amaca yönelik olarak ve ekonomik şekilde işe alınacağı şirketler olarak görülüyor. Araştırmaya katılan İK profesyonellerinin yüzde 46’sı da 2022’ye gelindiğinde çalışanlarının en az %20’sinin geçici süreli çalışanlar veya tedarikçi şirketlerden oluşmasını beklediklerini belirtiyor.

Türkiye sonuçları farklılık gösteriyor

Türkiye’den de 26 kurumun katıldığı “The Future of Work” araştırmasında ortaya çıkan sonuçlar dünya ortalamasından biraz daha farklı. Mesela Türkiye’den ankete katılan İK profesyonellerine daha fazla özgürlük, bağımsız çalışma ve esneklik talep eden işgücünün ihtiyaçlarını karşılamak için hazır olup olmadıkları sorulduğunda, katılımcıların yüzde 50’si hazır olduğunu belirtiyor.

5-10 yıl içerisinde kişilerin çalışma şeklini değiştirecek etkenler sorulduğunda İK profesyonellerinin en kritik etken olarak konumlandırdığı konuların başında “Teknolojik ilerlemeler” ve “Demografik Değişimler” geliyor.Katılımcıların yüzde 69’u demografik değişimlere paralel olarak farklı nesilleri yönetmek ile ilgili endişe taşırken, iş gücü arasındaki büyük yaş farklılıklarının stres ve kültürel çatışma yaratacağını düşünen İK profesyonellerinin oranı yüzde 62 olarak belirleniyor.

Gelecekteki yetenek yönetimi yaklaşımları sorulduğunda, İK profesyonellerinin yüzde 46’sı, turuncu dünya senaryosu ile uyumlu şekilde farklı kişilerin amaca yönelik olarak ve ekonomik şekilde işe alınması yaklaşımını tercih etti. Katılımcıların yüzde 31’i mavi dünya senaryosuyla paralel şekilde en iyileri işe alıp uzun dönem iş güvencesi ve ödüllendirme sağlamayı tercih ederken, yüzde 23’ü yetenek yönetimi stratejilerinin kurum için esas olan sosyal ve çevresel bilinç ve bu değerler ile eşleşen kişiler üzerine kurulacağını belirtti. Araştırmaya göre, önümüzdeki 10 yıl içerisinde iş yapış şekilleri üzerinde en büyük etkiye sahip olacak konu sorulduğunda ise açık uçlu cevaplar arasında öne çıkanlar esneklik, evden çalışma ve mobilite oldu.