Türkiye’de “iyiyim” diyenlerin sadece %15’inin gerçekte iyi olduğunu biliyor musunuz? “İyi olma arayışı” giderek bir ihtiyaca dönüşüyor. Bu noktada daha mutlu çalışanlara sahip olmak isteyen şirketler, wellbeing çalışmalarına ağırlık veriyor. Peki, wellbeing nedir ve nasıl uygulanır?
Wellbeing nedir?
Wellbeing; kelime anlamı ile zindelik, esenlik anlamına gelse de aslında burada kastedilen “bütünsel iyi olma” halidir. Kişinin var olan yaşam kalitesini arttırması birçok boyutta kendini iyi hissetmesini sağlar. Potansiyeli farkına varmak ve bedenimizin bu potansiyeli fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan eş zamanlı bir uyum içinde yaşamasına olanak tanımaktır.
Zinde olma hali nedir?
Fiziksel zindelik
Fiziksel bedende zindelik için yapmamız gerekenler aslında herkes tarafından üç aşağı beş yukarı biliniyor. Sağlıklı beslenmek, hareketli bir hayat, sigara ve alkol kullanımından kaçınma, ergonomik bir çalışma alanı yaratma ile yapılacaklar özetlenebilir.
Zihinsel & ruhsal zindelik
Daha az strese maruz kalma, zihinsel kargaşa, psikolojik çöküntüler ya da ruhsal problemlerden uzak yaşama becerisidir. Fiziksel bedeni rutinde; spor yaparak, diyete sadık kalarak sağlıklı tutabilsek bile ruhsal ve zihinsel bedeni zinde tutabilmek için en az bir hobi edinmek, sosyalleşmek, meditasyon yapmak, psikolojik destek almak gibi ihtiyaca göre değişen aktiviteleri hayatımıza katmamız gerekir. Kişi bu üç bedeni de eş zamanlı olarak zinde tutarsa, bireysel wellbeing yapmış sayılabilir.
İş hayatında wellbeing nedir?
Kurumsal hayatta ise wellbeing üç bedenin uyumundan daha fazlası ile sağlanabilmektedir. Kurumsal anlamda wellbeing, günümüzde dünyada da kabul görmüş durumda ve şu an sekiz alanda gerçekleştirilmeye çalışıyor. Fiziksel alan başta olmak üzere entelektüel, finansal, çevresel, mesleki, spiritüel, duygusal ve sosyal alandır.
“Türkiye’de kurumsal wellbeing ne durumda?” diye sorarsanız; ülkemizde global pazarın gereklilikleri doğrultusunda piyasadaki beyin, emek ve iş zekâsı göçünü önlemek, çalışan bağlılığını arttırmak için çalışanı eğitmekle birlikte artık işverenler moral motivasyonu arttırmayı da bir hedef olarak görüyor.

Son 5 yılda insan kaynakları alanında psikoloji mezunu kişilerin işe alınması da bu konuya en güzel örneklerden biri. Şirketler bununla da yetinmeyip, çalışanlarına bireysel ya da kurumsal mentorluk hizmeti sunarak da destek olmaya çalışıyor.
Ülkemizde son 5 yılda wellbeing temelleri çalışanın masasına kaktüs koymasından başlayarak evrilmeye devam etti. Salata barlar, alkalize su sebilleri, vejetaryen menüler, pilates hocası ile eğitim derken üç yıl öncesine kadar sadece fiziksel bedene yönelik çalışmalar yapıldı. Dünyada ise uyku odalarından tüm beyaz yakalıların hayalini kurduğu Google ofislerine kadar iyileşmiş bir hale geldi.
Wellbeing şirketinize ne sağlar?
Ülkemizdeki wellbeing şirketleri; kurumsal beslenme danışmanlığı, psikolojik destek, hobi atölyeleri, webinar üzerinden yapılan sosyal aktivitelerle çalışanına zinde bir iş hayatı sunmaya gayret ediyor. Kurumsal wellbeing hizmeti sağlayan firmalarda; çalışanların %27 daha üretken olduğu görülürken, çalışan bağlılığının %35 arttığı tespit ediliyor. %70 daha az devamsızlık yaşanırken, %54 oranında ise daha az işten ayrılma kaydediliyor. Bu faktörlerin kârlılığa ve büyümeye yaptığı olumlu etki ise işverenlerce de kabul ediliyor.
Hizmet satın alması veya şirket için wellbeing desteği son beş yılın yükselen trendlerinden biri. Kariyer.net 10. kat eğitimlerinin büyük bir kısmını da bir wellbeing çalışması olarak değerlendirmek mümkün. Çalışana yapılan yatırım aynı zamanda şirkete de yapılan yatırım olarak kabul edildiğinden, wellbeing uygulamaları giderek daha fazla değer kazanıyor.
Editör güncelleme: 22.07.2024
Yeteneğin 25 Yılı Araştırma Raporu: Yeni mezunlar için ideal işveren, çalışanların esenliğine önem vermeli
Kariyer.net olarak yetenekler nezdinde çeyrek asırda yaşanan dönüşümü gün yüzüne çıkarmak için “Türkiye’de Kariyer.net ile Yeteneğin 25 Yılı ve Geleceği Araştırması”nı gerçekleştirdik. Araştırmada wellbeing uygulamalarıyla ilgili de dikkat çeken sonuçlar görmek mümkün.
Örneğin;
Yeni mezunlar, ideal işverenin çalışanların esenliğine önem vermesi gerektiğini düşünüyor.
Tecrübeli çalışanlar için ideal işverende aranan başlıca özellikler, adil ve dürüst olması iken, genç yetenekler işverenin iş/özel hayat dengesini gözetmesini, kariyer gelişimini desteklemesini, sağlığa önem vermesini, tecrübeli çalışanlardan daha fazla önemsiyor.
Buna göre, genç yeteneklerin iş hayatından beklentilerinin farklı olduğunu söyleyebiliriz. İşverenlerin bu beklentilere uygun adımlar atmaları, genç yetenekleri cezbetme ve elde tutmada kritik bir rol oynuyor. Wellbeing uygulamalarının, iş yerinde mutluluğu ve verimliliği artırarak hem çalışanlar hem de işverenler için kazan-kazan durumu oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle, işverenlerin esenliğe yönelik uygulamalara yatırım yapmaları, gelecekteki iş gücü piyasasında rekabet avantajı sağlamaları açısından büyük önem taşıyor.
Konuk Yazar: Murat Yap / İnsan Kaynakları Müdürü & Danışman