P&G Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Bilgehan Ergenekon Bilen, departmanının güvenilir olmasını kritik buluyor. Ergenekon Bilen, “Küçük görünebilir ama bir arkadaşınızın bile sırrını tutmak çok zorken bir organizasyonun sırlarını tuttuğunuzu düşünün. Mesleğin en başında öğrenilmesi gereken budur” diyor.

Mesleğine 16 yıl önce P&G’de stajyer olarak adım atan Bilgehan Ergenekon Bilen, bugün şirketin Türkiye İK Direktörlüğü görevini yürütüyor. Çocukluğu boyunca babasının subay olması nedeniyle Suriye sınırından Bulgaristan sınırına kadar Anadolu’nun çeşitli kentlerinde okuyan Ergenekon Bilen, Ankara’da bitirdiği lisenin ardından Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bölümü’nden mezun oldu. Üniversitede her ne kadar Uluslararası İlişkiler okumuş olsa da gönlünde her zaman psikoloji ve davranış bilimleri olduğunu anlatan Ergenekon Bilen, üçüncü sınıfta P&G İK departmanına stajyer olarak kabul edilmesiyle kariyerinin yönünü belirlendiğini ifade ediyor. Mesleğinde en büyük şansının yapmak istediği işe doğru bir şirkette başlamak olduğunu söyleyen Ergenekon Bilen, kariyerinin daha ilk yıllarında İnsan Kaynaklarının tüm klasikleri denilebilecek İşe Alma, Eğitim & Gelişim, Ücretlendirme & Yan Haklar gibi temel alanlarda uzmanlık ve müdürlük görevleri yaptığını aktarıyor. Kariyerinde iki yıl boyunca Kazakistan’da yaşayarak yaptığı Orta Asya ve Kafkaslar İK Müdürlüğü ve Gebze Fabrikası İK Müdürlüğü çalışmalarını çok heyecanlı görevleri olarak niteleyen Ergenekon Bilen’le İnsan Kaynakları mesleğinin inceliklerini konuştuk.

 

Kariyerinizdeki en önemli dönüm noktaları neler oldu?

P&G çalışanlarına ve onların hem mesleki hem de kişisel gelişimlerine değer veren bir şirket. Bana da burada düşen en büyük rol yeni ve büyük görevlere hazır olmak ve cesaretle şirketin bana sunduklarını kabul etmek oldu. Örneğin, Kazakistan görevini kabul ettiğim sırada üç yaşında olan kızımı alarak gittim. Sadece iki yıllık bir görevdi ve eşim kendi kariyerine devam etmek için Türkiye’de kaldı. Aile olarak uzak ama bol seyahatli ve renkli bir dönem geçirmiş olduk.

 

İnsan Kaynaklarına bakışınızda öncelikleriniz neler?

P&G’nin İK’ya bakış açısı ve felsefesi benim de mesleki olarak genlerime işledi. Biz çalışanların hayatlarına dokunarak, onların hayatlarını iyileştiren ve dolayısıyla her zaman en üstün performansla çalışmalarına liderlik eden bir iş birimiyiz. İK’nın yaptığı her şeyin istisnasız iş hedefleri ve ihtiyaçlarıyla uyumlu olması gerektiğine inanıyorum. Bizim önceliğimiz iş, malzememiz ise insan. İş ihtiyaçlarını çok iyi anladıktan sonra kişisel ve organizasyonel performansı neyin tetikleyeceğini ve neyin geliştireceğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Burada da İK departmanı sahip oldugu donanım, yetkinlikler ve araçlarla her zaman iş liderlerinin yanında veya önünde onlara yol gösteren departman oluyor.

 

Kurumların stratejik bir İnsan Kaynakları yönetimi yapması neden önemli?

Dünyanın en büyük ve iyi şirketlerine bakarsanız bu itibarlarının arkasındaki en büyük gücün İnsan Kaynakları olduğunu görürsünüz. Ya yetiştirdikleri üstün liderler, ya çok çevik ve yalın organizasyon yapıları ya da üstün performansı tetikleyen sistemleri vardır. Bunların hepsini de güçlü İK departmanları kurar, korur ve geliştirir. Açıkçası büyüme hedefi olan iddialı bir şirketin iyi bir İK sistemi olmadan bunu nasıl başarabileceğini veya başardı diyelim bunu nasıl sürdürülebilir kılacağını düşünmek çok zor.

 

P&G gibi çok geniş bir yapının içerisinde ortak bir İK stratejisi yürütmenin yöntemlerini anlatabilir misiniz?

P&G büyüklüğünü hem iş hem de organizasyonel alanda stratejik avantaja çevirmeyi başarabilmiş nadir şirketlerden biri. Bu büyüklük ve çeşitlilik bize de İK departmanı olarak büyük avantaj sağlıyor. Örneğin şirketin global ve dijital kariyer yönetim sistemleri sayesinde ülkelerden yetiştirdiğimiz değerli yeteneklere başka ülke ve iş birimlerinde kariyer fırsatları sunabiliyoruz. Şu anda Türkiye’den yurt dışına göreve gönderdiğimiz 80’nin üzerinde yöneticimiz var, bu kişiler bambaşka kategorilerde ve coğrafyalarda iş yapıyor. Aynı sekilde P&G’nin Amerika’daki merkez ofisi sayesinde pek çok yeni eğitim ve gelişim araçları, organizasyonel uygulamaları bize doğrudan geliyor. Örneğin P&G’nin yıllardır uyguladığı ve son zamanda daha da üzerine düştüğü esnek çalışma modelleri, evden çalışma ve esnek saat uygulamalarımız var.

Son dönemde sizi en çok heyecanlandıran proje ne oldu?

Buna geçen yıl yenilediğimiz P&G Türkiye Bireysel Emeklilik Planımızı örnek verebilirim. Bizim zaten 1990’ların sonundan beri, pazarda henüz pek çok şirkette yokken uygulamaya koyduğumuz bir emeklilik planımız vardı. Ama Türkiye’nin gelişen BES ortamında bu planı yenilemeye ve geliştirmeye karar verdik. Şirketin katkı payının üstüne çalışanlar da çok yüksek oranlarda katkıda bulunarak bu girişime olan desteklerini gösterdi. Bu da sadece şu anda ve çalışırken değil emekli olduktan sora da çalışanlarının hayatına değer veren ve bunu bugünden önemseyen bir departman olmanın manevi hazzının bize veriyor.

 

İK’nın en kritik ve zor görevi nedir?

Elbette her mesleğin kendince vasıfları ve erdemleri oluyor. Örneğin bir İK yöneticisi olarak çok gizli, hassas ve kişilerin özel hayatını da ilgilendirebilecek konulara dahil oluyorsunuz. Bu nedenle gizlilik ve sır tutma çok onemli oluyor. Küçük görünebilir ama bir arkadaşınızın bile sırrını tutmak çok zorken bir organizasyonun sırlarını tuttuğunuzu düşünün! Dolayısıyla güvenilir olmayı ve işle ilgili hiçbir şeyi olur olmaz bir şekilde konuşmamayı mesleğinizin en başlarında öğreniyorsunuz. Onun dışında önemli olan yaptığınız işi ve mesleğinizi cok sevmek, tutku ile bağlı olmak. Bu şekilde hiçbir zorluk size çok sıkıntı vermiyor.

 

Hayata geçirmeyi hedeflediğiniz yakın dönemdeki İK projeleri neler?

Bu aralar çalışanlarımıza kariyer modellerimizi anlatıyoruz. P&G’nin genç ve dinamik kadrosuyla şirketin en büyük zenginliği olan içeriden büyüme sistemini her daim yaşatabilmek için her fonksiyonun kariyer modelleri bizim için çok önemli. Şimdi bunu tamamen dijital bir kariyer yönetim sistemiyle de tamamlıyoruz. Yani çalışanlarımız kendi kariyer planlamalarında kullanılan bilgileri ve tercihlerini kendileri yönetecek. Yöneticilerinin de hangi kriter ve bilgilere bakarak onların kariyerlerini yönettiği gittikçe daha transparan oluyor. Bu nedenle bu sistemin tüm çalışanlarımız için daha da benimsenmesi şu anda yürüttüğümüz projelerden bir tanesi. Bir diğer örnek olarak da daha verimli ve esnek bir yaşam dengesi için birkaç yıl önce başlattığımız “Vibrant Living” programımızın yeni açılımlarını belirtebilirim. Bunlar çalışanlarımızın hem daha sağlıklı hem de hem de daha verimli çalışması için geliştirdiğimiz çok farklı alanlardaki yenilikçi projeleri kapsıyor. Çalışırken hızlarını artıran dijital çözümlerden tutun da daha sağlıklı yiyecek menüsü ve esnek saatlere uzayan bir yelpazede sürekli iyileştirmeler ve yenilikler yapıyoruz.

 

Kendinize vakit ayırdığınız zamanlarda neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Birisi sekiz diğeri üç yaşında olan iki küçük kızım var. Dolayısıyla da iş dışındaki yaşamımın da çok renkli ve dinamik olduğunu söyleyebilirim. Bir yandan çocukların etkinlikleri ve hobileri oldukça vaktimi alırken bir yandan da kendi ruhumu, beynimi ve bedenimi besleyen ilgi alanlarımdan da kopmamaya çalışıyorum. Akşamları çocuklar yatınca bol bol okuyorum, hafta sonları sevdiğim arkadaşlarımla vakit geçirip sergi ve müzeleri ziyaret etmeye çalışıyorum. Kişisel gelişimin bir hayat tarzı olduğunu düşünüyorum. Psikoloji ve davranış bilimlerine olan ilgime yönelik olarak geçen altı ay boyunca hafta sonları özel bir programı takip ederek ve 200 saatlik bir eğitimi tamamlayarak terapistlik sertifikası aldım. Elbette niyetim klinik anlamda terapistlik yapmak değil ama bu beni hem entelektüel olarak çok doyuran bir tecrübe oldu hem de daha iyi bir eş, anne, arkadaş ve hatta yonetici olmak için çok şey öğrendim.