Başarılı bir üniversite mezuniyetinin ardından, İK alanında kariyer yapmaya karar veren Ziylan Grup İnsan Kaynakları Direktörü Gökçen Dervişoğlu, kariyerinde 15. yılını dolduruyor. Dervişoğlu, gençleri gündemi takip etmeleri konusunda uyarıyor

 

Üniversiteye adım atar atmaz İnsan Kaynakları alanında kariyer yapmayı aklına koyan Gökçen Dervişoğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde eğitimini almış. “Aldığımız eğitimler İnsan Kaynakları konularıyla çok yakından ilgiliydi” diyen Dervişoğlu, okuldaki başarısı nedeniyle akademik kariyer yapmayı da çok istemiş. 2000’de aynı üniversitede eğitim bilimleri yüksek lisans programını tamamlamış. Ancak tercihini profesyonel iş hayatına girmekten yana kullanmış. Gima, Koç Allianz Sigorta, Aras Kargo ve Simit Sarayı A.Ş. gibi firmalarda İK alanında çeşitli pozisyonlarda görev yapmış. Aralık 2012’de Ziylan Grup İnsan Kaynakları Direktörü olarak çalışmaya başlayan Gökçen Dervişoğlu ile İnsan Kaynaklarının dününü ve bugününü konuştuk.

 

İK’nın bir şirket için önemini nasıl özetlersiniz?

İK artık bazı şirketler için normal bir fonksiyon olmanın dışında “stratejik ortak” konumuna da geldi. İK sadece işe alım yapan, personeline ücret ödeyen, ona eğitim veren bir bölüm olmasının yanında şirketin hedeflerine ulaşmasında katkısı olan bir bölüm olarak görülmeli ve algılanmalı diye düşünüyorum. İnsan Kaynaklarını yapacağı tüm çalışmalarda şirket iş sonuçlarını gerçekleştirecek olan çalışanları geliştirmek ve yüksek performans kültürü oluşturulmasını sağlayacak kilit bir fonksiyon olarak görüyorum.

İK’nın önemi anlaşılamadı

Sizce Türkiye’nin İK alanındaki eksiklikleri neler?

İK fonksiyonunun stratejik ortak olarak görülmemesi, İK’nın öneminin iyi anlatılamamış ve anlaşılamamış olması, uzun vadeli planlama eksikliği, kısa vadeli planlar, operasyonel işlerin ve yoğunluğunun diğer katma değerli işlerin önüne geçmesi olarak sıralanabilir.

İK alanında kariyer yapmaya nasıl karar verdiniz?

Ben üniversiteye başladığım andan itibaren İnsan Kaynaklarında çalışmayı hedefliyordum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde eğitim aldım. Aldığımız eğitimler İnsan Kaynakları konularıyla çok yakından ilgiliydi. Okulda başarım sebebiyle özellikle mezun olduğumda akademik kariyer yapmayı da çok istemiştim ama araştırma görevlisi kadrosu bir türlü açılmayınca profesyonel iş hayatına giriş yapmış oldum.

Kariyerinizde hangi görevlerde bulundunuz?

Kariyerime önce eğitim tarafında başladım. İlk işyerim Gima’ydı. Orada 6 yıl eğitim uzman yardımcılığından eğitim müdürlüğüne kadar çeşitli unvanlarda çalıştım. 2003 yılında sigorta sektörüne geçiş yaptım. Koç Allianz Sigorta’da önce eğitim müdürü sonrasında değişim yönetimi müdürü ve İnsan Kaynakları grup müdürü olarak çalıştım. 2010 – 2011 arasında Aras Kargo’da İK müdürlüğü, 2011 – 2012 arasında Simit Sarayı’nda İK direktörlüğü yaptım. Yaklaşık 6 aydır Ziylan Grubu’nda İK Direktörü olarak iş hayatına devam ediyorum.

Sizce mesleğiniz en zor ve en kolay yanı nedir?

Bence mesleğimizin en zor ve en kolay yanı aynı: İnsan. İK şirketteki tüm çalışanlardan sorumludur, her birini tek tek düşünmelidir. Onların mutluluğu, mutsuzluğu, motivasyonu, performansı, gelişimi, kariyeri hepsini düşünmek zorundadır. Ama diğer taraftan insanla çalışmak kendinizi doğru anlatabildiğinizde ve olumlu frekansı yakaladığınızda çok kolay.

İK ile ilgili sizi en çok ne heyecanlandırıyor?

İşimi severek yapmaya çalışıyorum. Genellikle yeni projeye başladığımda farklı bir heyecan duyarım ya da projelerimizin ve uygulamalarımızın olumlu sonuçlarını gördüğümüzde mutlu olurum. Anlaşılmamak ya da yanlış anlaşılmak beni üzer.

İK alanında başarılı bir yönetici olmanın ipuçları nedir?

İnsanları sevmek, işini sevmek, ekip üyeleri ve diğer çalışanlarla yapıcı iletişim kurmak, sabırlı olmak, başarıya inanmak ve ekip olmak olarak sıralayabilirim.

Teknoloji zamandan tasarruf sağlayacak,

İnsana odaklanmaya zaman kalacak

Gelecekte İK’yı ne bekliyor?

Teknolojinin gelişmesine paralel olarak mobil araçların; işe alım, eğitim, özlük işlemleri gibi İK süreçlerinde daha sıklıkla kullanılacağını düşünüyorum. Şirketlerde proje bazlı veya evden çalışan sayısının artacağını öngörüyorum. Ayrıca, yine teknolojik gelişmelerle birlikte birçok şirket operasyonel süreçlerini otomatize ederek ya da dış kaynak kullanarak daha çok insana odaklanacak. Bir de eğer gerekli önlemler alınmazsa şirketlerin kalifiye eleman istihdam etmekte zorlanacaklarını düşünüyorum.

Genç İK’cılara ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Sadece kendi şirketleri ve kendi yaptıklarıyla sınırlı kalmasınlar. Artık İK ile ilgili birçok yayın var. Diğer firmalar neler yapıyor, İK alanında hangi gelişmeler yaşanıyor, bunları takip etsinler. Şunu da ilave etmeliyim, kariyerinin ilk yıllarında olan bazı arkadaşların yoğun tempodan ya da aynı anda birkaç işi yapmalarından dolayı yakındıklarını görüyorum. Bu zorlukların kendilerini daha zor şartlar için antrenmanlı hale getirdiğini ve onları geliştirdiğini unutmamalılar.

Sizce bir firma için İK neden önemli?

Firmanın varlığını sürdürmesi ve hedeflerine ulaşmasında en önemli unsur insan kaynağı. İK da performans ve motivasyonu yüksek, üretkenlik ve uzmanlığı üst seviyede bir insan kaynağı yaratmayı kendine amaç edindiği için önemli.

Zorlayıcı mülakat anısı

Çalışanlar İK departmanlarından çekiniyor denebilir mi?

Bence çekinmemeleri gerekir. Eğer çekiniyorlarsa orada geleneksel bir İK yapısı olduğunu ya da İK’nın yeterince kendisini anlatamadığını söyleyebilirim.

Mülakatlarda favori sorunuz ne?

Adaylarla görüşmelerim genelde sohbet ortamında geçer. “Kendinizde en çok güvendiğiniz özelliğiniz ve bu özelliğinizle şirketimize nasıl bir katkı sağlamayı düşünüyorsunuz?” sorusunu sıklıkla sormaya çalışıyorum.

Bugüne kadar yaptığınız en ilginç mülakat ne idi?

Bazen bazı adaylar anne – baba ya da eşi ya da nişanlısıyla görüşmeye geliyor. Siz doğal olarak görüşme odasına sadece adayı davet edersiniz. Bir görüşmede babayı kızıyla görüşme yapma konusunda ikna etmekte çok zorlanmıştım. Açıkça kendisi olmadan kızının kendisini yeterince iyi ifade edemeyeceğini söylemişti.

Bir mülakat için sizi görüşmeye çağırsalar en çok hangi soru sizi korkutur?

Eğer iş hayatımın ilk yıllarında bu soruyu sorsaydınız size belki bir cevap verebilirdim ama şu an böyle bir korkum olmaz. Ne sorulursa cevap veririm diye düşünüyorum.

Hobileriniz neler?

Tuttuğum takımın yani Fenerbahçe’nin futbol maçlarını kaçırmam. Fırsat buldukça fitness yapmaya ve basketbol oynamaya çalışırım. Ayrıca, yeni yerler görmek ve seyahat etmek hoşuma gider.